Ana SayfaPiyasaİşte yeni hafta, işte kritik beklentiler---

İşte yeni hafta, işte kritik beklentiler

5 / 7
İşte yeni hafta, işte kritik beklentiler
22 Ocak 2017 - 10:11 www.borsagundem.com

MERKEZ BANKASI PİYASALARDAKİ TANSİYONU SAKİNLEŞTİRMEK İÇİN SÖZLÜ YÖNLENDİRME SEÇENEĞİNİ İYİ KULLANMALI

EDA ÖNDER ÖZTÜRK / ALAN YATIRIM KIDEMLİ ANALİST

Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası’nın Türk Lirası’na destek veren çalışmalarının devam etmesinin etkisiyle; kurdaki volatilitenin düşmesi ile birlikte öngörülebilirliğin artması BIST 100 Endeksindeki yükselişi destekledi.  Ancak Merkez’in söz konusu hamleleri Türk Lirası’nda tam anlamıyla bir toparlanma değil de volatilitenin düşmesini sağlaması nedeniyle 24 Ocak’ta öğreneceğimiz Merkez’in kararı önemini korumaya devam etmekte. Söz konusu toplantıya ilişkin politika faiz oranında 50 baz puanlık bir artırım çoktan fiyatların içerisine yerleşmiş durumda. Haftanın sonunda görüldüğü üzere Merkez Bankası’nın hafta içerisinde gerçekleştirmiş olduğu müdahaleleri birlikte ortalama fonlama maliyeti 9,09 seviyesine yerleşmiş durumda. Dolayısıyla söz konusu kararın işlevsel bir nitelik taşıması adına 50 baz puanlık bir artırımın piyasalar üzerinde bir etkisi olmayacağı kanaatindeyim. Ancak kararların yanı sıra 2017 yılı ilk toplantısı için Merkez’in bir diğer kritik sınavı ise iletişim kaynaklı olacak. Bugüne dek iletişim konusundaki eksiklikler nedeniyle eleştirilere maruz kalan Merkez Bankası’nın piyasalardaki tansiyonu sakinleştirmesi için  söz konusu toplantıda sözlü yönlendirme seçeneğini iyi kullanması gerekmekte.

Bizleri bekleyen haftada bir diğer önemli gündem maddesini 27 Ocak tarihinde uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’ye ilişkin değerlendirmesi oluşturmakta. Daha öncesinde özellikle bankacılık sistemimize dair eleştirilerde bulunan Fitch’in ülkemizin kredi notunda bir indirime gitmesi kuvvetli ihtimaller dahilinde yer alıyor. Ancak 2017 yılının ilk haftasında Türk Lirası üzerinde yaşanan stresi hatırlayacak olursak; söz konusu not indiriminin fiyatların içerisinde yer aldığını düşünecek olursak fiyatlamalar açısında anlık bir etki yaratacağını düşündüğümüz not indiriminden ziyade kredi derecelendirme kuruluşlarının karakteristik özelliğ olan birbirini takip etme özelliğiğnden yola çıkarak söz konusu süreçlerden ders çıkarıp yapısal reformlar konusunda adımlarımızı sağlam atıp yeniden yatırım yapılabilir kredi notunu geri kazanmaya çalışmamız gerek.

Yurt dışında ise Trump dönemine resmi olarak başlamış olacağız. Yeni haftada takip edeceğimiz ABD 4. Çeyrek büyüme verisi her ne kadar Trump öncesi dönemine ait olsa da, piyasaların son dönemde ABD’ye yönelik her veri ve konuşmaya duyarlılığın yüksek olması nedeniyle piyasalarda hareketlilik yaratabilir. İlgili savımızın en yakın örneğini geçtiğimiz hafta içerisinde Trump’ın dolar zaten çok güçlü şeklinde ifadesi ardından Trump’ın ekonomi politikalarında ısrarcı olmayacak mı algısı yaratılması dolar cephesinde kar satışlarını beraberinde getirmişti. Daha öncesinde de bahsetmiş olduğumuz üzere Trump henüz başkanlık koltuğuna oturmadan Trump dönemi ile birlikte genişleyici maliye politikalarının (vergilerde indirim, kamu harcamalarında artış vb.) devreye girecek olması şimdiden ABD ekonomisine ilişkin olarak enflasyon ve büyümede artış beklentisi yaratmış durumda. Trump’ın bütçesinin onaylanması, ilgili büyüme reformlarının gerçekleşmeme olasılığının fiyatların içerisinde girmeye başlamasının etkilerini söz konusu belirsizlik unsuruna ilişkin stres fiyatlamalarını bir süre daha görebileceğimiz kanaatindeyiz.

Petrol cephesinde bir süredir alışık olduğumuz manzara dışında yeni bir şey yok. OPEC ve diğer üretici ülkelerden gelen açıklamaları ile petrol fiyatları dalgalanırken, OPEC’in etkisinin giderek yavaşladığını görüyoruz.  22 Ocak’ta Viyana toplanacak olan OPEC üyeleri öncesinde petrol fiyatları sakin seyrederken; geniş resimde ele aldığımızda günümüzde petrol fiyatlarına ilişkin algı OPEC çerçevesinde şekillense de, ABD’nin kaya gazı üretimindeki artış ile dünya genelinde dengeler değişti. Trump’ın ABD’de başkanlık koltuğuna oturacak olması sonrası Trump’ın içeride üretimi destekleyici politikaları ile ABD kendi içerisinde daha hızlı büyüyecek. Obama’nın petrol fiyatları ile başlatmış olduğu globalleşmeden millileşmeye doğru giden politikalar doğrultusunda ABD ekonomisi eskisi kadar dış ticaret yoluyla dünya ekonomisinin büyümesine katkı sağlamayacak. Kendi içerisinde daha hızlı büyüme gösteren ABD paralelinde, Çin ve Avrupa’da başta ticaret hacminin azalması ile küresel büyüme endişeleri daha şiddetli telaffuz edilebilir. Bu durumda geniş resimde baktığımızda, küresel büyümeye bağlı talep artışının görüleceği bir petrolden bahsetmek mümkün görünmemekte.

Bununla birlikte Trump enerji politikaları da uzun vade de petrol fiyatlarındaki yükselişi desteklemiyor. Trump’ın seçim sürecinde ekonomiye ilişkin vaatleri arasında Amerikalı petrol üreticilerine teşvik vermeyi planladığı yer alırken, kendisinin ifadelerinden de anlaşıldığı üzere Suudi Arabistan’dan ve diğer ülkelerden petrol ithalatını mümkün olduğunca azaltmayı planlamaktadır. Nitekim son 10 yıllık dönemde ABD’nin petrol ithalatı 1 milyar varil azalışla 2015 yılında 2,7 milyar varile gerilemiştir. Trump döneminde de mevcut trendin devamı beklenmektedir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)