E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaPiyasaBorsa spekülasyonları neden artıyor?---

Borsa spekülasyonları neden artıyor?

Borsa spekülasyonları neden artıyor?
26 Ağustos 2021 - 17:47 borsagundem.com

Küresel piyasalarda SPAC’lerden spekülatif hisse senetlerine ve kripto paralara kadar olağanüstü riskli varlıkların sayısı hızla artıyor. Financial Times yazarı Philip Coggan borsalardaki spekülasyon çılgınlığını değerlendiriyor

BORSAGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

Küresel borsalarda balon piyasalarına ilişkin haberler sıradan hale geldi. Financial Times yazarı Philip Coggan borsalarda spekülasyonların artması ile ABD Merkez Bankası’nın faiz indirimleri arasındaki bağlantıya dikkat çekiyor. İşte borsagundem.com’un derlediği o yazı:

“18. yüzyılın başlarında Güney Denizi Balonu'na ilişkin, sık sık popüler bir hikaye anlatılır. O dönemde kurulan tehlikeli bir şirketin ‘büyük bir rekabet avantajına sahip bir girişim olduğu ama ne olduğunun henüz kimse tarafından bilmediği’ söylenir. Ancak bu hikaye ne yazık ki uydurmadır. Üç yüzyıl sonra finans sektörü bu hikayenin gerçeğini ortaya çıkardı.

2020'de ve 2021'in başlarında Wall Street özel amaçlı satın alma şirketleriyle (SPAC) dolup taştı. Bunlar, piyasada halihazırda listelenen şirketleri satın almak için oluşturulan paravan şirketlerdir. Yatırımcılar bir SPAC’ten hisse satın aldıklarında, hangi işletmeye yatırım yaptıklarını bilmezler. Ancak yatırımcılar muhtemelen bu durumun ‘büyük bir rekabet avantajı’ oluşturacağına inanırlar.

SPAC şirketlerine olan talep yılın ilk çeyreğinden bu yana azaldı. Ancak piyasalarda daha birçok spekülasyon nesnesi var. Temmuz ayı sonlarında, hisse alım satım platformu Robinhood Wall Street'te halka arz oldu. Çok ilgi görmeyen bir halka arzın sonrasında, Robinhood hisseleri Ağustos ayı başlarında tek bir günde yüzde 50 yükseldi. Bu anlaşılabilir bir yükselişti zira ABD'li perakende yatırımcılar Robinhood'u Tesla ve GameStop gibi hisse senetleri hakkında spekülasyon yapmak için kullanıyorlar.

Warren Buffett gibi başarılı yatırımcılar bile, halkın düşük maliyetli endeks fonları aracılığıyla hisse senetlerine maruz kalmasının daha iyi olacağını düşünüyor. Amatörlerin, çoğu profesyonel yatırımcının dahi başaramadığı piyasanın üzerinde getiri sağlayan hisse senetlerini toplamaları olası değildir.

Ancak hisse alım satımına olan talep, neredeyse 1990'ların sonundaki dotcom patlaması sırasında bulunduğu seviyeye geri döndü. Dotcom balonu patladığında spekülatörler gayrimenkul alımlarına geçiş yapmıştı. Bu patlamanın yankısı bugün de hissediliyor. Amerika'da konut fiyatları son bir yılda yüzde 16 artarak yükselirken, İngiltere'de ise Haziran ayına kadar yıllık bazda yüzde 13 arttı.

Bir de kripto para birimleri var. 50 yıl önce, ABD başkanı Richard Nixon dolar ve altın arasındaki son bağlantıyı da kopardı. Bir süre boyunca, enflasyon tıpkı altın yatırımcılarının öngördüğü gibi arttı. Ancak merkez bankaları enflasyon sorununun üstünden geldi ve insanlar borçların ve vergilerin yerel para birimiyle kapatılabileceği konusunda ısrar edebilecek bir hükümet tarafından desteklendiğinde kağıt paranın kullanılabilir olduğunu kabul etmeye başladı.

Birçok kripto para biriminin destekleyen bir varlık veya vergi toplayan bir ülke yoktur. 6 bin adet yaratılmasına karşın kripto paraların değerleri sözde sınırlı kaynaklara sahip olmasından geliyor. Bu durum kripto paraların merkez bankalarının para basma eğilimleri karşısında bir koruma sağladığı iddiasını anlamsız hale getiriyor. Bununla birlikte sahip oldukları yüksek volatilite onları ne güvenilir bir değer deposu ne de uygun bir değişim aracı haline getiriyor.

Gerçekten de kripto para birimlerinin solcu aktivistler tarafından kapitalizmle dalga geçmek için yaratıldığına inanmak cazip geliyor. Bu soyut emtiaların ticareti için muazzam miktarda para harcanıyor ancak söz konusu para birimleri Belçika’nın bir yılda harcadığı kadar enerji gerektiriyor. Tıpkı Neron’un yaptığı gibi dünya yanarken biz Bitcoin madeni çıkarıyoruz.

Peki bu büyük spekülasyon çağını ne açıklıyor? Söz konusu durumun kökeni 1987'ye hisse fiyatlarındaki çöküşün Büyük Buhran korkularını yarattığı 19 Ekim tarihine (Kara Pazartesi) dayanıyor. Merkez bankaları buna karşılık olarak faiz indirimine gitmişti. Bunun ardından FED 1998 yılında, 2000’lerin başlarında ve 2007-2008 Küresel Finans Krizi sırasında faizleri tekrar düşürdü. Sonuç, düşük faiz oranlarının spekülasyonları teşvik etmesi ve sonunda yine düşük faiz oranları gerektiren yeni krizlerin oluştuğu bir döngüydü.

Perakende yatırımcılar bu balon piyasalarının içine çekildi zira nakitten elde ettikleri gelir çok düşüktü. Tahvil faizleri %0,5’in altına düşüyordu. Yatırımcıların paralarını iki katına çıkarmaları bin yıldan uzun sürüyordu. Bu da risk almanın gerekliliği hale geldiğini ortaya çıkardı.

İngiltere ve Fransa'daki yetkililerin devlet tahvillerini satın alması ve borç finansmanı maliyetlerini azaltma planlarına destek vermesi ile Güney Denizi Balonu arasında paralellikler var. Ancak bu sefer mali felaketler kendilerini çok daha erken gösterdi. Her krizden sonra hisse fiyatları ve konut fiyatları daha da yüksek seviyelere çıktı ve faiz oranlarını normal tarihsel seviyelerine geri çekme girişimlerini varlık fiyatlarındaki geri çekilme izledi. Son aylarda tüketici fiyat enflasyonundaki mütevazı yükselişler henüz para politikasında sert bir sıkılaşma gerektirecek ölçekte değil.

Piyasalar sürekli içerisinde bulunduğu hareketin sırrını keşfetmiş gibi görünüyor. Yatırımcıları şaşırtan şey, mevcut spekülatif balonların herhangi birinin patlayıp patlamaması değil, spekülatörlerin bundan sonra hangi varlıkları hedef alacağıdır.”

ABD 2. çeyrek büyümesi beklentilerin altında kaldı

 

1 milyarlık kripto para vurgunu

 

ABD borsalarını yıl boyunca yükseltecek 9 sebep

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)