Borsada hisse hareketleriyle ilgili çok farklı teoriler olmakla birlikte mutlak bir kuralın olmadığını belirmek isteriz. Yani hisseler hareket ederken -özellikle de kısa vadeli hareketlerde- önceden uyacakları bir kaide ya da mecburi güzergah yoktur. Herhangi bir neden hissenin çıkması ya da düşmesinin gerekçesi olabilir. Bunun temel sebebi ise her gelişmenin piyasadaki alıcı ve satıcılar üzerinde farklı etkide bulunmasıdır. Bir olaydan dolayı yatırımcılardan biri o hisseyi almaya karar verirken diğeri satmak ister. Karşı karıya gelen bu kararların gücüne göre de hissenin fiyatı yön belirler. Sıklıkla yaşandığı gibi bilançosu iyi gelen bir firmayla ilgili yatırımcılar iki türlü hareket edecektir. Alıcılar bilançonun iyi olmasından bahisle alıma yönelirken satıcılar da beklentinin gerçekleşmesinden dolayı satmak isteyecektir. Bu aşamada tarafların gücüne göre hissenin yönü netlik kazanacaktır. Eğer alıcılar daha güçlü çıkarsa alımlarıyla hissenin fiyatının yükselmesine neden olacaklar. Bu taktirde satanlar esasen kâr etmiş olsa dahi fiyat yükseleceği için artık hisseyi ellerinde kaçırdıklarını düşünecekler. Öte yandan satıcıların ağırlık kazanması halinde ise bu defa alıcılar arzuladıkları hisseye kavuşmuş olacak. Ancak güçlü satıştan dolayı fiyatın gerilemeye devam etmesi nedeniyle zarar etmiş olacaklar. Bu durum Yünsa için de geçerlidir. Şirketin açıklamış olduğu dokuz aylık bilançoya göre satış gelirinin arttığı görülüyor. Öte yandan Çerkezköy’de bulunan taşınmazını 9 milyon dolara satmasından dolayı elde edilen bir gelir de söz konusu. Tüm bunlardan dolayı firmanın dönem karında kayda değer bir artış gerçekleşti. Bilançonun açıklandığı gün satıcıların ağırlık bulması ise hissenin kısa vadede değer yitirmesinde etkili oldu. Biz ise kısa vadeli gelişmelere göre hareket edilmesini doğru bulmuyoruz. Uzun vadeli beklentilerle hareket edilmesi kazanma olasılığını artırırken riskin de düşmesine imkan sağlar. Bu anlamıyla firmanın satış gelirlerinin ve kârının artması uzun vadede hissenin çıkma potansiyelini korumasına da imkan sağlaması açısından önemlidir. Her ne kadar kısa vadede beklentilerin gerçekleşmiş olması kimi yatırımcı yönünden satış gerekçesi olarak kullanılsa da kârlılığın artarak devam etmesi firmanın ve dolayısıyla hissenin büyüme potansiyelinin korunması anlamına geldiğini unutmamak gerekiyor.