Arif Ünver [email protected] Arif Ünver

Dolaylı halka arzlarda acayip acayip değerler ortaya çıkıyor

11 Ekim 2013, 06:18 - -

Değerli piyasa katılımcıları, aktörleri… Birkaç gün önce Başbakan Yardımcısı Sn. Ali Babacan tarafından açıklanan OVP (Orta Vadeli Program) ile bir takım makro hedefler ortaya kondu… Ve yapılan açıklamalarda vurgu yapılan en önemli konu ise; ülkemizin tasarruf açığının tarihi diplerde olmasına karşın tüketimin hızla devam etmesi oldu. Tüketimin törpülenmesi ve tasarrufun artması amacına yönelik bir takım tedbirler ortaya kondu… Tabi bu noktada tüketimin törpülenmesine yönelik somut açılımlar olurken (kredi kartları düzenlemesi vb) tasarrufun düşüklüğünün ve enerjide dışa bağımlılığın, cari açık sorununu besleyen ikili olduğu ifade edildi ve ilgili alanlarda somut açılımlar duyamadık… Sanırım bu açılımda herkes mutabık… Nereye kadar mutabık? Sorunların tespiti noktasına kadar… Sonuç olarak OVP’den ortaya çıkan mesaj net; cari açık sorunu öncelikli meselemiz ve cari açığın en önemli müsebbibi tasarruf oranlarının düşüklüğü ve enerjide dışa bağımlılık konusu…

Şimdi bu aktardıklarımızın bizler açısından ne ifade ettiği konusunu, olan biteni ele alalım…

Sorun, tasarruf düşüklüğü… Bu sorunun iki ana sebebi var; birincisi gelir dağılımındaki dengesizlikten kaynaklanan sorun; bir diğeri ve bizler açısından iştigal alanımıza giren husus, tasarruf edebilme potansiyeli olan grubun, tüketimlerini ertelemesi için cazibe alanlarının tesis edilememesi… Potansiyel olarak tüketimi erteletebilecek, tasarrufları artırabilecek çekim merkezi sermaye piyasalarıdır. Bu noktada pozitif reel faiz politikası ile tasarrufların artırılması gibi bir düşünce narkoz etkisi gibi kalıcı değil geçici bir açılımdır… Kalıcı ve sağlıklı mecra Sermaye Piyasasıdır… Her platformda ifade ediyoruz, Sermaye Piyasası kavramı tam olarak idrak edilememiştir maalesef… ABD’de hane halkının an itibarı ile %52’sinde hisse senedi var ve halk genel ekonomik kalkınmadan pay alıyor. Bu vesile ile gelir dağılımındaki dengede sağlanmış oluyor… Yanlış anlaşılmasın %52 düşmüş hali, 2008 yılında bu rakam %64’müş… Bu açıdan baktığınız vakit Sermaye Piyasası; gelir dağılımında dengelenme dahil bir çok ekonomik derde yardımcı olmaktadır…

Şimdi gelelim ülkemizde Sermaye Piyasası kavramı bu halk için ne ifade ediyor? 26-27 yıllık bir organize piyasa geçmişinde, faaliyetlerine devam ettiği halde işlem sırası kapanan firmalarda mağdur olanlar, bir dönem aracı kurumların yaptığı karşılıksız repoların kurbanı olan hisse senedi yatırımcıları. Bu esnada müşteri bazında değil de tek hesap olarak saklama yapılıyordu ve vatandaş bedelini ödedi… 26-27 yıllık süreçte gerek içte siyasal istikrarsızlıktan kaynaklanan gerekse dış kaynaklı ekonomik krizler ve bir yıl öncesine kadar yaşanan halka arz seferberliği başarısızlığı… Tüm bunları yan yana koyduğunuzda gelinen nokta maalesef Türkiye’miz dinamiklerine yakışmayan bir Sermaye Piyasası…

2013 yılı başında ne oldu? Sn. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan çıktı, “Sermaye Piyasası ülkemizin ekonomik gelişimine ayak uyduramadı” dedi ve SPK yönetimi değiştirildi eş zamanlı olarak. Yılbaşında yatırımcı hak ve menfaatlerinin korunması, piyasaların gelişmesi için 6362 sayılı yeni kanun yürürlüğe girdi… Geçtiğimiz 10 ay içerisinde ne oldu? Yeni kanunun ham hali alt düzenlemeler ile geliştirilmeye çalışıldı ve hali hazırda bu çalışmalar devam ediyor… Fakat tam da ‘başarısız halka arz süreci frenlendi, yeni düzenlemeler getirildi’ derken… Şimdi ise akıllarda ciddi soruların ve yeni yatırımcı mağduriyetlerinin ortaya çıkmasına sebep olabilecek tarzda birleşme, devralma gibi atraksiyonların öne çıktığı bir süreçten geçiyoruz… Elbette ki SPK hali hazırda bir düzenleyici denetleyici otorite olmasına karşılık maalesef finans mahkemelerinin tesis edilemeyişinden dolayı, dolaylı bir şekilde bazı sorumlulukları da omzunda taşımaktadır…

Bakınız, Başbakan Yardımcımız çıkıyor ve “En önemli ekonomik sorunumuz tasarruf eksikliği” diyor ve cari açığın en müsebbiplerinden sayıyor ki kendilerine katılıyoruz… Var olan tasarrufların da heba olmaması ve bir takım çukurlara düşmemesi adına otoritelerin daha makro boyutta sorumluluklarının olduğunu düşünmekteyiz… Akıllarda soru işaretleri yaratan birleşme, devralma gibi işlemlerde Bağımsız Denetim Kuruluşları gibi aktörlerin daha sık eleyip ince dokumaları gerekliliği, ülkemizin topyekûn menfaatleri açısından son derece önem arz etmektedir… Açıkçası olası gözden kaçabilecek konuların sadece sınırlı sayıda katılımcıdan ziyade memleketin bütününün geleceği açısından ehemmiyet taşıdığı unutulmamalıdır…

Sermaye Piyasasına yön veren tüm otoritelerin attığı adımlarda olumlu ve olumsuz açılımların, direkt tüm memleketin geleceğini ilgilendirdiğini düşünmekteyiz…

Bu vesile ile birleşme, devralma fiyatlarının neredeyse yarısına, bazı patronların borsada mal satması gibi akılları zorlayan işlerin cereyan etmesi… Veya halka açık olan bir firmanın, halka açık olmayan bir firmayı bünyesine katarak dolaylı halka açması ve acayip acayip değerlerin ortaya çıkması gibi akılları zorlayan konuların, eğer varsa hızlı ve adilane bir şekilde neticeye ulaştırılması hali hazırda varolan güven probleminin tesisi açısından önem arz etmektedir… Otoritelerin omzundaki yük ağırdır ve bu yük unutulmasın, doğrusu ile memleketin geleceğine artı yazar ama yanlış olursa da memleketin geleceğine eksi yazar…

Sonuç olarak memleketin en önemli sorunlarından olan tasarruf konusunun tüm boyutları ile ele alınıp, gerekli nitelikli açılımların yapılması, Türkiye’mizin geleceği açısından aşırı öneme haizdir.

Bu vesile ile herkesin Kurban Bayramı’nı kutlar, her şeyin gönlünüzce olmasını temenni ederim…

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)