Önder Arslan [email protected] Önder Arslan

Sevdakent…

21 Kasım 2019, 10:22 - -

Aşkta af yanılsamasıyla, savaşlar büyüyor.
Aşk işgal edilecek coğrafya değil oysa.
Aşk gurbettir.
Senden uzağa yolculuk.
Aklının kendinde ,yani sılanda, kalması kaçınılmaz bir gurbet.
Bırak işgali.
Her şey kalsın tadında.

Gurbetimdeyim. Her insan gibi başka kişilikteyim. Seveceğim gurbetimi. Aşık olacağım ona yani gurbetime. Sılaya çevireceğim. Her şeyi paylaşacağım onunla. Paylaşılacakları ,sırası geldikçe paylaşacağım sınırsızca.
Sıra yalnızlığı paylaşmaya gelecek.
Özdemir Asaf’ı çağıracağız, yürek yordamıyla
Asaf Sinirlenecek,
ve dile gelecek içimizdeki dizeleri

“Yalnızlık paylaşılamaz,
Paylaşılsa yalnızlık olmaz .” diyecek.

Bir kere paylaşmayı kafaya koymaya gör.
Yılmayacağız..
Atalara el açacağız.
Duvar yazılarından medet umacağız.
Anayasaya aykırı davranacağız, angaryalara kalacağız.
Dedim ya bir kere paylaşmayı kafaya koymaya gör.
Kimse anlamayacak bizi.
Belki biz bile.
Ne kadar da birbirimize yakıştığımız bile söylenecek uzlet ile,
biz angaryalarla geçirirken ömrümüzü.

Hiçbir şeye baş koyma (!)
baş koyanlar başından oldu;
Yüzüldüler, asıldılar,
Altında bombalar patladı, gökyüzünden uçaklar düştü, sevdası büyük olanların.
Bize her yer Kerbela dediler,
Aşkı kalu beladan kalanlar…

Biz sevdamıza baş koymadık oysa.
Sevdamızın ölmeyeceği sözünü yaşamadan önce vermiştik bile, her sevda kentten yolu geçmişler gibi.
Belki bu aşkın dokuz canlı oluşundandı.
Biz bu yola baş koyalı,
başsız, yüreklice yaşamayı seçmiştik ilk günden beri.
Sen ölürken, ben ölürken bir ölmezi yaşamak…
…bu yolda ölene ölüm yok….
her neyse…

Onlar paylaşmaya baş koydular.
Yalnızlığı bile paylaşacaklardı.
Her şeye inat. Her şeye rağmen. Kopuk baş, yüreklice yaşasalar bile.

Onların kendilerinden başka kimsesi yoktu.
İşte bunu anladıklarında;

Koydular yalnızlığı ortaya.
Yarısını biri aldı, diğer yarısını da diğeri verdi.
Bir pusulayla icmalini çıkartıp, denetimine arz ettiler.
Kim bilir yürütmeyi durdurma kararı verilir umuduyla.
İşlem sakattı çünkü, hiçbir kötülüğün anlayamayacağı kadar.
Aşık Yunus yüzyıllar öncesi onlar için söyledikleri umuttu iyiliğin.
Onlar gelmemişti dava için, işleri sevi içindi.

Gurbetteydim.
Yalnızlığımla uyandım.
Sılamdaydım.
Sılam gurbet olmuştu.
Gurbetimin tadını vermiyordu.
Bu gurbet olamazdı.
Bir ben vardı , bir de gardiyan ben.
Sevdalılara sevdamın mahkûmu olmuştum.

Ahmed Arif’in prangalarını aradım.
Tam da yanı başımdaymış.
Taktım yüreğime.
Eskittim prangaları.

Yine bir türkü çalıyordu plâk, hani şu CD dediklerimizden…ve

“Mahpushane gurbet ele benzemez. (Muhlis Akarsu)”
diyordu ozan…

Af gereksiz deneyim olacağından, anayasasında af yoktu sevda kentin.

Af çıkmıyordu sevda kentte güzel insanlara,
Ve aşk kirleniyordu,
Celladına âşık gafil insanlarla…

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
YAZARIN DİĞER YAZILARITümünü Göster