E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaMakro EkonomiBorç tavanı anlaşması resesyon riskini artırıyor mu?---

Borç tavanı anlaşması resesyon riskini artırıyor mu?

Borç tavanı anlaşması resesyon riskini artırıyor mu?
29 Mayıs 2023 - 16:15 borsagundem.com

Uzmanlar, borç tavanı anlaşmasının, hâlihazırda resesyon riskiyle karşı karşıya olan ABD ekonomisine yeni bir fren daha eklediği görüşünde.

BORSAGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

ABD ekonomisini temerrüde düşme riskiyle karşı karşıya bırakan borç tavanı krizi çözülmüş gözüküyor. Ancak varılan anlaşmanın, resesyon riski altındaki ABD ekonomisine yeni bir fren daha eklemesinden endişe ediliyor.

Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre, Washington'un federal borç limitini yükseltme anlaşmasındaki hükümet harcamalarının üst sınırı, on yıllardır yüksek seyreden faiz oranları ve krediye erişimin azalmasıyla zaten büyük bagajları olan ABD ekonomisine yeni bir ters rüzgar ekliyor.

Gerileme riskleri artabilir

Bloomberg’den Eric Martin’in haberine göre, Başkan Joe Biden ve Meclis Başkanı Kevin McCarthy tarafından hafta sonu hazırlanan geçici anlaşmanın gelecek birkaç günde Kongre'den geçeceği varsayılıyor. Anlaşmanın, bir ödeme temerrüdünün finansal çöküşü tetiklediği en kötü senaryoyu önlediği kabul ediliyor. Ancak sınırda olsa bile, anlaşmanın, dünyanın en büyük ekonomisinde gerileme risklerini artırabileceği de öngörülüyor.

Son çeyreklerdeki federal harcamalar, konut inşaatındaki düşüş de dahil olmak üzere esen ters rüzgarlar karşısında ABD ekonomisinin büyümesini desteklemeye yardımcı olduğu ve borç limiti anlaşmasının en azından bu ivmeyi azaltmasının muhtemel olduğu düşünülüyor. Bir Bloomberg anketine göre, borç limiti anlaşmasından iki hafta önce ekonomistler gelecek yıl resesyon olasılığıyüzde 65 olarak görüyordu.

Fed yetkililerinin büyümeye dair kendi projeksiyonlarını ve 14 Haziran'da açıklanacak olan gösterge faiz oranını güncellerken, harcama üst sınırındaki gelişmeyi yeni bir ekonomik unsur olarak dikkate almaları gerekiyor. Vadeli piyasa yatırımcıları ise geçen haftanın sonlarına doğru, Temmuz ayı ortasında görülen son bir 25 baz puanlık artışla, Haziran ortası politika toplantısı için oranlarda değişiklik olmamasını fiyatlıyordu.

KPMG Baş Ekonomisti Diane Swonk, “Bu, maliye politikasını biraz daha kısıtlayıcı hale getirecek ve aynı zamanda para politikası da daha kısıtlayıcı olacak. Ters yönde hareket eden ve birbirini güçlendiren iki politikamız var” diyor.

Enflasyon baskılanabilir

Harcama limitlerinin 1 Ekim'de başlayan mali yıldan itibaren uygulanması bekleniyor, ancak bu tarihten önce küçük olumsuz etkilerin ortaya çıkması muhtemel  gözüküyor. Kovid yardımının geri alınması veya öğrenci borcuna yönelik müsamahanın aşamalı olarak kaldırılması bu etkiler arasında gösteriliyor. Bununla birlikte, bunların GSYİH hesaplarında görünmesi pek olası görülmüyor.

Evercore kıdemli ABD para politikası stratejisti Tobin Marcus, müzakereciler muhasebe manevraları yoluyla farklılıklar arasında köprü kurmaya çalışırken, harcama limitlerinin ne derece bir ‘şatafat’ olduğunu değerlendirmenin önemli olacağını tavsiye ediyor.

Öyle olsa bile, gelecek mali yıl için harcamaların 2023 seviyeleri civarında tutulması beklenirken, anlaşmanın getirdiği sınırlamanın ekonominin daralmaya girebileceği bir anda devreye girmesi bekleniyor. Bloomberg tarafından ankete katılan ekonomistler, daha önce hem üçüncü hem de dördüncü çeyrek için gayri safi yurtiçi hasılada yıllık yüzde 0,5'lik bir düşüş öngörmüştü.

JPMorgan Baş Ekonomisti Michael Feroli, “Mali çarpanlar bir durgunlukta daha yüksek olma eğilimindedir. Bu nedenle bir gerileme dönemine girersek, o zaman azalan mali harcamaların GSYİH ve istihdam üzerinde daha büyük bir etkisi olabilir” şeklinde konuşuyor. Yine de, Feroli'nin bu görüşünün JPMorgan'ın ABD'nin resesyondan kaçınmasına ilişkin temel varsayımına bağlı olduğu görülüyor.

Ekonomi yavaşladığı ölçüde, maliye politikası enflasyonu bastırmak için para politikasıyla birlikte çalışıyor ve geçen hafta yayınlanan bir rapor, bunun Fed'in hedefinin oldukça üzerinde kaldığını gösteriyor.

Cresset Capital Management Baş Yatırım Yetkilisi Jack Ablin, “Bu önemli bir gelişme. Para ve maliye politikası yapıcılarının aynı yönde kürek çekmesinin üzerinden on yıldan fazla zaman geçti. Belki de mali kısıtlama, enflasyonu baskılayacak başka bir bileşen olacaktır” diyor.

Ekonomi hala dirençli

Geçen yılın Mart ayından bu yana, 1980’lerin başından bu yana en agresif parasal sıkılaştırma kampanyasının en önemli parçası olan yüzde 5'lik Fed faiz artırımlarına rağmen, ABD ekonomisi şimdiye kadar dirençli olduğunu kanıtlamış gözüküyor.

Çalışanlara yönelik yüksek talep sayesinde işsizlik yüzde 3,4 ile yarım yüzyıldan fazla bir sürenin en düşük seviyesinde seyrediyor. San Francisco Fed'in yakın zamanda yaptığı bir araştırmaya göre, tüketicilerin pandemiden kalan ve kullanılmaya hazır oldukça fazla birikimi bulunuyor.

Hazine bonosu satışları artabilir

Fed yetkililerinin, anlaşmanın ekonomik görünüm üzerindeki etkisinin yanı sıra para piyasaları ve likidite üzerinde bazı etkileri olacağından, bir dizi değerlendirme yapması bekleniyor. Hazine, Ocak ayında 31.4 trilyon dolarlık borç sınırına ulaşıldığından, ödeme yapmaya devam edebilmek için nakit dengesini azalttı ve gelecek mevzuatla üst sınır askıya alındıktan sonra, bu stoğu yeniden inşa etmek için Hazine bonosu satışlarının artması bekleniyor.

Kesin etkisini değerlendirmek zor olsa da, yeni ihraç edilen hazine bonoları dalgasının finansal sistemdeki likiditeyi etkili bir şekilde çekmesi bekleniyor. Hazine yetkililerin de kesintileri en aza indirgemek için ihraçlarını ayarlaması öngörülüyor.

Fed ve likidite

Fed'in tahvil portföyünü ayda 95 milyar dolara kadar çıkararak likiditeyi tek başına çekmesi, ekonomistlerin gelecek haftalarda ve aylarda yakından izleyeceği bir başka dinamik olarak öne çıkıyor. Daha uzun vadede ise müzakerecilerin hazırladığı mali kısıtlama kapsamının federal borcun gidişatı için çok az etkisi olacağı ise neredeyse kesin gözüküyor.

Uluslararası Para Fonu (IMF) geçen hafta, ABD’nin birincil bütçesini yani borç faiz ödemelerinin hariç tutulduğu kısmı, kamu borcunu bu on yılın sonuna kadar kesin bir şekilde düşüş yoluna sokmak için GSYİH'nın yaklaşık yüzde 5'i kadarlık kısmını sıkıştırması gerekeceğini söyledi. Harcamaları 2023 yılı seviyelerinde tutmanın ise bu tür büyük kısıtlamaların oldukça gerisinde kalması bekleniyor.

Marcus, yazdığı bir notta, “Anlaşmanın özündeki iki yıllık harcama sınırları, bir şekilde piyasaların odağında. Harcama seviyeleri kabaca sabit kalmalı ve ekonomiye asgari ters rüzgarlar getirirken aynı zamanda açıkları yalnızca marjinal olarak azaltmalıdır” diyor.

JPMorgan: Hafif bir durgunluk bile borsalarda çöküşe neden olabilir

 

Borç tavanı anlaşması sonrası borsalar rahatlama rallisine hazır

 

Biden'dan 'borç limiti' açıklaması

 

Biden ve McCarthy uzlaştı, ABD temerrütten kurtuldu

 

Fed yetkilisinden 'faiz artışı' sinyali

 

Fed yetkilileri faiz artırımı konusunda ikiye bölündü

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)