Arif Ünver [email protected] Arif Ünver

Onlar temettü ile övünüyor, bizimkiler kârı kaçırmakla uğraşıyor!

08 Ekim 2013, 10:24 - -

Değerli piyasa katılımcıları, sermaye piyasalarının beş adet asli aktörü olduğunu sizlere hatırlatmak isterim. Bu aktörler sırası ile fon arz eden başka bir ifade ile tasarruf sahipleri, fon talep edenler şirketler, düzenleyici denetleyici otorite SPK, piyasa işleticisi Borsa İstanbul ve yeni adıyla Yatırım Kuruluşları eski adıyla Aracı Kurumlar…

Bu ilişkide en önemli aktörler ve hatta diğer üçünün varolma sebebi olan, tasarruf sahipleri ve tasarruf sahiplerinin birikimlerine talip olan şirketlerdir…

Tasarruf sahipleri ve şirketler arasındaki ilişkinin sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devam etmesinin sorumluluğu, başta SPK ve Borsa İstanbul’un asli görevidir ve varolmalarının sebebidir. Bu önemli ikili ilişki varolmasa ne SPK’ya nede Borsa İstanbul’a İhtiyaç olmayacaktır. Ayrıca Yatırım Kuruluşlarına da ihtiyaç olmayacaktır…

Sermaye Piyasası neden var? Sermaye Piyasası’nın asli amacı; sermayenin tabana yayılması ile, tabanın sağladığı kaynak ve yaratılan sinerji ile ilgili kaynağı kullanan kurumsal yapıların, ülkemizin ve kendi yapılarının kalkınmasını sağlaması ve yaratılan katma değerden, tasarruf sahiplerinin paylarına düşeni almasıyla ekonomik kalkınmadan geniş kitlelerin faydalanmasıdır. Bu açıdan baktığınız vakit, Sermaye Piyasası çok önemli bir mecradır. Ve ülkemizde asli amacından sapmış, arzu edilmeyen bir hal almıştır.

Piyasanın birbirinden ayrılmaz şekilde iki ana mecrası vardır; birincil piyasa, fon arz ve talebinin ilk defa bir araya geldiği yer, diğeri ise birincil piyasada ortaya çıkmış ilişkinin vesikası olan menkul kıymetlerin el değiştirdiği yer olan ikincil piyasadır. İkincil piyasa dediğimiz her gün alım satım yaptığınız yer aslında sermaye piyasalarının asli gelişim kaynağı değildir. Asli kaynak birincil piyasa olup, bahsettiğimiz ufak birikimlerin yarattığı sinerjinin açığa çıktığı yerdir. Elbette ki likidite açısından ikincil piyasanın önemi göz ardı edilemez. İkincil piyasa da çok önemlidir. Fakat, birincil piyasada, yani işin temelinde sağlıklı bir başlangıç olmadığı takdirde, ikincil piyasada otomatik olarak sağlıksız bir ilişki oluyor…

Nedir bu birincil piyasada kurulması gereken sağlıklı ilişki? ABD’de tecrübe ettiğimiz ve bizimde sürekli üstüne basa basa her zeminde ifade etmeye çalıştığımız, tasarruf sahibi ile bu tasarruflara talip olanların arasındaki asgari müşterek… Fon talep edenlerin, ilerleyen dönemde, sağladıkları fon ile yaratacakları katma değerden, bu fonu sağlayanlara paylarını vermeleridir. Fonu sağlayana kadar değil, sağladıktan sonrada üzerlerine düşenleri yapmaları son derece önemlidir… Açıkçası sürekli mücadelesini verdiğimiz sağlıklı ilişkinin tam da istediğimiz şekilde ABD’de gözlerimizin önüne serilmesi moralimizi bozmadı desem yalan olur. Neden ülkemizde bu ilişki bir türlü kurulamıyor? konusu canımızı sıktı. (not: sebeplerini biliyoruz) Diğer taraftan arzu edilen ilişkinin kurulması halinde ülkemizin nihai ekonomik hedeflerine hızla ulaşacağını bilmemiz ise moralimizi dengeledi. Ülkemiz 30  gibi genç bir yaş ortalamasına sahip, ciddi potansiyel barındıran bir yer… Hayalini kurduğumuz ortam sağlanabilirse, ülkemizin nihai ekonomik hedeflerinin realize olması hayal değil, gerçeğin ta kendisi olabilir…

Şimdi ABD’de katıldığımız Yatırımcı Kulüpleri Birliği’nin 4 gün süren organizasyonunda yeralan, Procter&Gamble, Shell, General Electric, Kraft, Santander ve daha ismini yazmadığım dünya devleri yatırımcıların karşısına çıkıyor ve halka açık değil de yeni açılacakmış gibi yatırımcılara sunum yapıyor; verdikleri temettüler ile övünüyor ve daha iyi olacağını anlatıyorlar… Ayrıca yatırımcıya resmen hesap veriyorlar, faaliyetlerine dair… Bir anda ülkemizde olanlar film şeridi gibi aklımdan geçiyor; bir firma çıkıyor halka arzdan sağlanan kaynakla borçlarımı kapatacağım diyor yahu arkadaş bankadan kredi bile alamayan kredibilitesi olmayan firmaya bizim sistem halka arz izni veriyor… Ülkemizde firma halka açılır açılmaz, elli tane birleşme devralma vs atraksiyon yapıyor, bizim sistem şaibeli bu işlere müdahale etmiyor… Neyse ABD de halka açık devler verdikleri temettüleri övünç kaynağı sayıyor… Bizde holding yapısında işlem gören bazı firmalar kârı nasıl kaçıracaklarının hesabını yapıyor… Ülkemizde neden kabul edilemez işler oluyor? Varsayalım ki halka açık firmaların etik ve ilkeden haberi yok, peki soruyorum; bu ilişkinin sağlıklı yürümesinden mesul olanlar ne yapıyor?

Halka açıkların ABD de yaklaşımını ortaya koyduk…

Gelelim bizim tasarruf sahiplerimize, hiç mi hataları yok? Elbette var ama en masum aktör tasarruf sahipleri… Çünkü bireyler toplumsal varlıklardır… Sistemin bütününde olan sorun zaman içinde sistemin içerisindekileri yavaş yavaş deforme ediyor… (not: hiçbir analizle tahmin edilemeyecek olan, faaliyetlerine devam ettiği halde işlem sırası kapanan firmaların ortaklarını tenzih ederim…) Maalesef bireysel yatırımcılarımızın önemli bir kısmı, hisse senedi almanın bir ortaklık ve bunun mevyesinin kar payı olduğu bilincinden uzak, kısa vadeli zahmetsizce para kazanma arzusu içerisinde mevcut durumun birer öğesi oluyorlar… Bireyler su gibidir, girdikleri kabın şeklini alırlar… ABD de sistemin oturmuş olmasından dolayı, al-sat yaparak para kazanmanın çok zahmetli ve zor olduğu bilinciyle, orta ve uzun vadeli ortaklık zihniyeti ile minimum stresle para kazanıyorlar…

Minimum zahmetle, maksimum getiri hayali olduğu sürece, bu hayalden faydalanmak isteyen unsurların türemesi normaldir…

Yatırım alanının, trading alanına çevrilmesi için yapılan çalışmalarda işin tuzu biberi olmuştur… ABD de yaygın olarak kullanılan bir ifadeyi aktarmak isterim: “Trading is not investment”…

Sonuç olarak, devletin en üst seviyesinin de sık sık telaffuz ettiği gibi tasarruf sorunu yaşayan ülkemizde, varolan tasarrufların da heba olmaması için, sermaye piyasası kavramının Türkiye için lüks değil, ihtiyaç olduğu idrak edilmelidir. Sorunun ne olduğu anlaşılmış fakat  şu ana kadar ortaya konulan çözüm yöntemleri, çelişkiler yumağıdır… Ülkemizin nihai ekonomik hedeflerinin realize olması, niceliksel değil de nitelikli sermaye piyasası inşa edilmesi ile mümkündür… Sermaye Piyasamızın tüm aktörlerinin üzerine düşenler vardır, fakat mevcut strateji ve mantaliteler ile yol alınamadığı aşikardır…

ABD'ye dair izlenimlerimizi paylaştığımız ilk yazımızda kullandığımız üç kelime en önemli sorunumuz: ETİK, İLKE ve SAMİMİYET…

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)