Yatırımcılar için fırsat

Avrupa Birleşik Devletleri

Emmanuel Macron'un Fransa başkanlık seçimini kazanmasıyla Avrupa'daki politik belirsizlik aniden ortadan kalktı Avrupa varlıkları ve euro hızlı değer kazandı. Küresel yatırımcıların güveni ve risk iştahı yine yerine geldi. Macron'un lideri olduğu ve yalnızca bir yaşında olan partisi "La Republique En Marche" 18 Haziran seçimlerini de net bir zaferle tamamladı. En Marche geleneksel partilerin çöküşünün de göstergesi oldu. Seçmenlerin yaklaşık yüzde 30 oyunu alan "La République en Marche", meclisteki sandalyelerin yüzde 57'sinin sahibi oldu. Bu kesin zafer Macron'un iddialı reform paketlerini uygulamaya daha kolay sokacağını düşündürdüğü için yatırımcıların iştahını artırdı.

Macron'un Reform Ajandası Parlamento seçimlerdeki zaferiyle birlikte Macron'un Fransa'daki meşruiyeti güçlendi ve aynı anda yurtdışında da itibarı yükseldi. Büyük bir olasılıkla en zor yapısal reformları mümkün olan en kısa sürede uygulamaya çalı¬şacak. En önemli projesi Fransa'daki işgücü piyasası reformu olarak görülüyor. Fransız işçiler Avrupa'da 'en pahalı' olmanın ününe sahip. Orta vadede Fransa'nın rekabet gücünü artırmak için Macron'un planı sendikalar ve çalışanlar ile anlaşarak ücret/ çalışma saatleri bakımından esneklik getirilmesini sağlamak. Bu sayede şirketlere de kolaylık sağlayacak.

Fransa'daki yüzde 10'luk işsizlik oranının, komşu ülkelere kıyaslayınca yıllardır daha yüksek seyrettiği görülüyor. Macron'un temel seçim vaadi 2022'ye kadar ülkesinde işsizlik

oranını ciddi bir hedef olan yüzde 7'ye indirmek. Diğer reform önerileri kamu görevlilerinin daha ileri yaşta emekliye ayrılması ve kurumlar vergisi oranının yüzde 33,3'ten yüzde 25'e azaltılması sayılabilir. Buna ek olarak yatırım faaliyetleri ve girişimciliği artırmak için mevcut varlık vergisini değiştirip bir emlak vergisine dönüştürmek. Sonuç olarak Macron'un temel amaçlarının Fransa'da uzun yıllar mevcut olan yapısal sorunları çözmek, işgücü maliyetlerini düşürüp ülkenin rekabet gücünü artırarak yabancı yatırımcılar için Fransa'nın cazibesini artırmak olduğu görülüyor.

YATIRIMCILAR İÇİN FIRSATLAR

Kısa vadede Macron'un seçim zafer rüzgarıyla birlikte Fransa'da ve akabinde Avrupa'da varlıkların revalüasyonuna gidilebileceği görülüyor. Şimdiye kadar Fransız hisselerinin pozitif bir ayrışma göstermemesi CAC40 endeksindeki şirketlerin daha çok küresel piyasalara bağımlı olmasından kaynaklanıyor. Endeks Fransa iç piyasasına sınırlı bir ölçüde bağlı. Buna karşılık iç pazara odaklı şirketler Macron reformlarından yararlanacak ana hedef grubu olacak. Reform planlarını gerçekleştirip, ekonomik büyümeyi güçlendirip ve şirket vergileri düşürülebilirse özellikle altyapı, inşaat ve finans sektörleri faydalanacak.

İlave olarak özellikle savunma sanayi sektörü de yatırımcılar tarafından yakından takip edilmeli. ABD Başkanı Trump'ın "Önce ABD" programıyla birlikte Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker Avrupa'nın savunma anlamında kendi ayakları üzerinde durma gereğini vurguladı. Böylece Avrupa Birliği'nin savunma harcamalarını artıracağı ve Avrupa savunma şirketlerinin bu artıştan önemli bir pay alacağı ortada.

Avrupa'da tüm siyasi riskler ve sorunlar bir gecede tabi ki çözülmeyecek. Ancak Avrupa Birliği ile Euro Bölgesi'nin kısa ve orta vadede piyasalarda pozitif bir etki yaratmaya devam edeceğini görüyorum. Son yıllarda tüm siyasi sorunlar ile Avrupa hisseleri ABD hisselerinden bir hayli geride kalmıştı. Şu anda Avrupa hisseleri değerlendirme bakımından yatırım için çok cazip duruma geldi. Yine de geçen yılın beklenmedik Brexit ve Trump sonuçları bize gösterdi ki politik arenada her zaman sürpriz ve istenmeyen sonuçlar mümkün.

Fransa'dan sonra bir diğer sorunlu Avrupa ülkesi İtalya yatırımcıların odak noktası haline gelecek. İtalya'daki siyasi çıkmaz ve çok ihtiyaç duyulan reformların gecikmesi 2017'de erken seçim olasılığını yükseltiyor. İtalya'da Avrupa Birliği karşıtı popülist siyasi partilerin güçlenmesi olasılığı Avrupa'daki olumlu havayı ilerleyen aylarda negatif etkileyebilir.

Borsalardaki pozitif görünüm, Macron'un Fransa Cumhurbaşkanı seçilmesi ve partisinin parlamentoda mutlak çoğunluğa erişmesiyle doruk noktaya ulaştı. Almanya'da yaklaşan federal seçimlerde Başbakan Angela Merkel'in muhtemel zaferi iki ülke arasındaki yapıcı ortaklığı derinleştirebilir. Bu gelişme de Avrupa'nın jeopolitik gücünü -Birleşik Krallık'ın AB çıkışına rağmen- artırır. Güçlü bir "Merkron" kombinasyonu ABD'nin Trump politikasıyla yarattığı boşluğu doldurup 1950'de başlayan "Avrupa Birleşik Devletleri" projesinin derinleşip devam etmesine yol açabilir.

GÖKHAN KULA/FORBES DERGİSİ     

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.