E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemWall Street’in seçim tahminleri tutacak mı?---

Wall Street’in seçim tahminleri tutacak mı?

Wall Street’in seçim tahminleri tutacak mı?
12 Ekim 2020 - 12:12 borsagundem.com

Her dört yılda bir Wall Street’te gelenektir: Analistler ekonomik göstergelerin bir sonraki ABD Başkanı’nı doğru tahmin ettiğine inanıyor

BORSAGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

Wall Street analistleri, ekonomik göstergelerin ABD başkanlık seçimlerinin sonuçlarını tahmin etme konusunda doğru veriler olduğunu düşünüyor. Ne de olsa, Beyaz Saray’da kimin oturacağı önemli ve piyasaları harekete geçirecek bir değişken. Bu tüm politika kararlarını ve dolayısıyla da tüm ekonomiyi etkileyecek. Ve piyasalar belirsizlikten hoşlanmadığı için de yatırımcıların ve danışmanlarının seçimde zaferin kimin olacağına yönelik tahminlerde bulunması oldukça doğal.

Her seçim döneminde kahinlerin, kristal küreleri olarak gördüğü birçok gösterge var ve bunların bazıları zaman içinde daha da popülerlik kazandı. Aslına bakılacak olursa bazılarının doğruluk payı da yüksek. İşte Wall Street’in favorilerinden bazıları:

Borsalar

Borsalar tüm ekonominin durumunu doğru bir şekilde yansıtmasa da, ABD’de yatırımcıların ve genel olarak iş dünyasının güveninin önemli bir ölçütü.

Seçimler söz konusu olduğunda, aşağı yönlü bir piyasaya iki taraftan bakılabilir. Bir yandan, iş dünyasının negatif algı taşıdığı anlamına gelebilir. Bunun sonucunda oy verenlerin Washington’da bazı değişiklikler için düğmeye basma ihtimali artabilir. Diğer yandan, kötü giden bir hisse piyasası, yatırımcıların yakın zamanda bir değişim beklediğine de işaret ediyor olabilir. Bu yüzden de bu siyasi belirsizlik geçene kadar, kenarda oturmayı tercih edebilirler.

S&P 500 de Wall Street’in favori kristal kürelerinden biri. Boston merkezli LPL Financial’ın açıklamasına göre endeks, 1928 yılından bu yana başkanlık seçimleri sonuçlarını %87 başarıyla tahmin etti ve 1984 yılından beriyse her seferinde başarılı oldu. LPL’nin ölçümü oldukça basit: S&P 500 seçim öncesi 3 ayda yukarı yönlü hareket gösteriyorsa, mevcut parti genellikle Beyaz Saray’daki iktidarını koruyor. Endeks düşüş gösterdiğinde bu iktidar değişikliği anlamına geliyor.

LPL’nin Piyasa Stratejisti Ryan Detrick, örnek olarak 2016 seçimlerini gösteriyor. Hillary Clinton favori adaylardan biriydi ancak S&P 500 lehine hareket etmedi. Detrick, “herkes Hillary’nin kazanacağını düşünüyordu ancak borsalar öyle düşünmedi” dedi. Detrick aynı zamanda Dow Jones Industrial Average’ın da bir başka ölçüt olduğunu ve endeksin 2016 seçimlerinden önce üst üste dokuz günlük bir düşüş yaşadığını söyledi. Yatırım uzmanına göre, piyasalar “Trump’ın şansının çok daha yüksek” olduğuna dair sinyaller veriyordu.

TD Ameritrade’in Baş Stratejisti JJ Kinahan “bence S&P 500 Wall Street’in, iktidardaki başkana olan güveninin iyi bir ölçütü” dedi. Seçim öncesi güçlü bir S&P 500, 

“yatırımcıların mevcut politikaların devam edeceği inancını gösteriyor ve politikalarda bir değişiklik endişesi olmadığı için de hisse alınabileceğine işaret ediyor” ifadesini kullandı.

Borsalar 2020 seçimleri için ne anlatıyor? 3 Ağustos tarihinden bu yana, yani seçim gününden tam olarak 3 ay öncesinde, S&P 500 yaklaşık %5 yükseliş gösterdi. Ancak Eylül ayında kısa süreli bir düşüş yaşanmıştı. ABD Başkanı Trump bu ekonomik rekoru hisse piyasalarının başarısına bağladı ve görünen o ki piyasalar Trump’ın ikinci kez seçilmesini anketlerden daha muhtemel görüyor.

Ancak seçimin gerçekleşmesine üç haftadan fazla zaman var ve piyasaları hareketlendirecek ikinci bir teşvik paketi ihtimali düşük. Wall Street’in tahmini her an değişebilir.

Dolar

ABD Doları için zor bir yıl oldu. Korona virüs pandemisi nedeniyle gerçekleşen ekonomik çöküş ve ABD Merkez Bankası’nın bunu izleyen parasal teşvik politikaları doların kademeli olarak zayıflamasına neden oldu. Ray Dalio ve Stephen Roach, doların küresel ekonominin rezerv parası olma statüsünün tehlike altında olduğunu söyledi.

Ancak dolar aynı zamanda seçim yıllarında, ABD’nin bir sonraki başkanının kim olacağına dair de bir işaret unsuru. LPL’den Detrick, “tarih güçlü bir doların iktidardaki başkan için iyiye işaret olmadığını gösteriyor” dedi. Bunun nedeni zayıf bir doların, yatırımcıların hisselere ve diğer riskli varlıklara yatırım yapmaya istekli olduğu, sağlıklı bir ekonomiye işaret etmesi.

Buna karşılık Detrick, 2008 yılındaki koşullarını gündeme getirerek, doların hisse piyasalarını yıkan küresel finansal krize rağmen gücünü koruduğunu hatırlatıyor. Detrick,

“dolar 2008 yılında güçlüydü çünkü risksiz yatırım istediğinizde gideceğiniz yer burası; insanlar hala işler ters gittiğinde dolara yöneliyor”

dedi. 2008 yılında doların güçlü olduğu dönemde, Barack Obama Beyaz Saray’ı kazanmış olsa da, zayıf bir dolar genellikle “iktidardaki başkanın yeniden seçilmesi” için “iyi bir senaryo.”

Doların gücünün başkanlık seçimlerinin sonuçlarını nasıl etkilediğini göstermek için LPL, ICE US Dollar Index’in seçim öncesi üç aylık performansına bakıyor. Şirkete göre endeks, son 8 seçimden biri hariç hepsini başarıyla tahmin etti. Tahmin edemediği seçimse, 1996 yılında Bill Clinton’ın güçlü dolara rağmen yeniden seçilmeyi başardığı seçimler oldu.

ICE US Dollar Index 2020’nin başından bu yana %3 düşüş göstermiş olsa da, 3 Ağustos tarihinden itibaren farklı bir tablo çizmeye başladı. Bu sürede, endeks yukarı yönlü hareket etti. Bu Biden için iyi haber ve Trump için kötü haber olabilir. Ancak Detrick’e göre, doların görece zayıf hareketi, bu ölçütün bu seçimler için geçerliliği kaybedebileceği anlamına geliyor.

Üretim verileri

2011 yılında, istatistikçi ve FiveThirtyEight’in Yayın Yönetmeni Nate Silver, ISM Manufacturing Index’i analiz etti ve 43 farklı ölçüt arasında “en iyi performans gösteren değişken” olduğunu ortaya koydu. Üretim verileri, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana her seçimin sonucunu tahmin etme konusunda başarılı oldu.

Aylık yapılan anketler uzun süredir ABD’nin üretim aktivitesinin temel ölçütü. Silver’ın analizine göre Ocak ayından Eylül ayına kadarki performansına bakıldığında, seçim sonuçlarının hangi yönde gelişebileceği konusunda görece olarak güvenilir bir gösterge haline geldi. Bu süre içinde ISM %50’nin üzerine çıkarsa (büyüyen bir üretim sektörü sinyalleri verirse), bu durum iktidardaki parti için iyi bir işaret. Ancak %50’nin altındaki bir ISM, genellikle Beyaz Saray’ı yeni bir partinin alacağını gösteriyor.

2016 yılında endeks, %50’yi zar zor aşmayı başarmıştı. Bu da Washington’da değişim yaklaştığına dair beklentiler oluşturmuş ve Trump’ın Hillary Clinton karşısında zafer kazanmasıyla sonuçlanmıştı. Bu yıl ISM daha da durgun; endeks 2020’nin ilk 9 ayında yalnızca %50,3’e ulaştı. Bunun nedeni de Nisan ve Mayıs aylarında korona virüsün sebep olduğu sert bir daralma oldu.

Bir önceki seçimlerde çok da iyi görünmeyen bir ISM Trump’ın avantajına çalışmış olsa da, bu seçimlerde Joe Biden karşısındaki şansını düşürüyor. Üretim verileri, Trump’a başkanlığına mal olacak, zorluk içindeki ekonomiye işaret ediyor.

Diğer seçim göstergeleri

İstihdam büyümesi ve gayrisafi yurtiçi hasıla gibi diğer ekonomik istatistikler genellikle başkanlık seçimlerinin aşikar bir göstergesi olarak görülse de, ekonominin durumu genellikle Amerikan seçmeni için zihinlerde öne çıkan bir konu. Bill Clinton’ın 1992 seçimlerindeki zaferinin arkasındaki siyasi stratejist James Carville'in, “önemli olan ekonomidir, salak!” cümlesi hala geçerliliğini koruyor. Ekonomi seçmenlerin endişeleri arasında zirvede.

LPL’den Detrick “tarih boyunca insanlar cüzdanlarıyla oy verdi” dedi. Ancak bu yıl ekonomiyi okumanın da oldukça zor olduğunu ekledi. Bu yıl ABD ekonomisinde gerçekleşen resesyonun benzerleri tipik olarak “mevcut partinin yeniden iktidara gelmeyeceği” anlamına gelse de, artan tüketici güveni gibi diğer göstergeler, görece kısa süreli bir iyileşmenin Trump’ın görevine devam etmesine yardım edebileceğini gösteriyor.

Detrick “görüşümüze göre seçimlerde iki adayın arasındaki fark anketlerin gösterdiğinden daha da düşük olacak” dedi ve piyasalardaki devam eden boğa eğilimine dikkat çekti. “Piyasaların seçim sonuçlarını tahmin etmek için tuhaf bir yöntemi var. İktidardaki kişi kaybederse, neredeyse her zaman bir gerginlik olur çünkü piyasalar belirsizliği sevmiyor” ifadelerini kullandı.

Ancak TD Ameritrade’den Kinahan, yatırımcıların bir miktar belirsizliğe de hazırlıklı olabileceğine dikkat çekti. Kinahan’a göre piyasalarda volatilite 3 Kasım seçimlerinden birkaç hafta sonra da yüksek kalabilir. Bu da yatırımcıların belirsizliğe karşı dikkatli olduğunu ve potansiyel bir tartışmalı ve gecikmeli sonuca hazırlandığını gösterir.

Bu konudaki belirsizliğin nedeni, milyonlarca oyun posta yoluyla verilecek olması ve Trump’ın seçim sonuçlarını kabul etmeyeceği yönündeki açıklamaları. Kinahan “bence bu seçimlerde daha önce karşılaşmadığımız unsurlar var” dedi. 2020 yılı yeterince tahmin edilemez olmamış gibi, bu yılın başkanlık seçimleri de Wall Street’in elindeki tüm göstergelerin dışında seyredebilir.

Trump seçim kampanya için otel mi hortumladı?

 

Twitter'dan Trump'ın paylaşımı için uyarı

 

Teşvik paketi küresel piyasalardaki risk iştahını yükseltti

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (2)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)