E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaEmtia ve Döviz PiyasalarıPetrolde korkulan olmadı---

Petrolde korkulan olmadı

Petrolde korkulan olmadı
03 Nisan 2019 - 15:08 borsagundem.com

Venezuela ve İran’a yönelik ABD yaptırımlarına rağmen petrolde korkulan keskin yükseliş olmadı. İki büyük üreticiye yapılan baskıya rağmen, ABD’nin üretimini hızla artırması petrol fiyatlarında istikrarı korudu.

Bir tarafta ABD yaptırımları altında olmasına rağmen daha eylül ayında dünyanın yedinci büyük petrol üreticisi İran, diğer tarafta dünyanın en büyük rezervlerine sahip olmasına ve ABD baskısı ve ambargosu altında olmasına karşılık halen dünyanın 16’ncı büyük petrol üreticisi olan Venezuela var. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) bu önemli iki üyesi Trump yönetiminin yaptırımlarına karşılık petrol piyasalarında büyük bir arz sıkıntısı ya da tüketicilere doğrudan yansıyan büyük fiyat artışı olmadı. Evet fiyatlar makul derecede yükseldi ancak korkulduğu gibi bir zıplama, keskin dalgalanmalar yaşanmadı.

Bunun kuşkusuz en önemli nedeni dünyanın en büyük petrol üreticisi haline gelen ABD’nin tam gaz üretim yapması. Geçen yıl ocak ayında günde 9,9 milyon varile çıkan ABD üretimi, aralıkta 11,8 milyon, şubatta ise 12,1 milyon varile çıktı. ABD’nin üretiminin yılsonunda 13 milyon varile çıkması bekleniyor. Yani ABD piyasadan azalan her bir varil petrole karşılık kendi üretimiyle piyasaya girdi.

İkinci büyük üretici Rusya günde 11 milyon varil seviyesinde üretimini sürdürürken, üçüncü büyük üretici aralık ayında 10,6 milyon varil seviyesinden şubatta üretimini 10,1 milyon varile düşürdü.

Suudi Arabistan, OPEC ve Rusya’da İran’a uygulanan yaptırıma karşılık daha fazla petrol üretme sözü vermişlerdi. Piyasada arz sıkıntısı olmayacağı yolundaki bu açıklama üzerine Brent petrol fiyatları ekim başındaki varil başına 86 dolar seviyesinden hızla inişe geçti. Aralık sonunda 50,45 dolara kadar düşen fiyatlar ocak başında 60 dolara, şubat ortasında 65 dolara çıktı. Brent petrolünün varil fiyatı şubat-mart ortası arasında da 65- 67 dolar dar aralığında oynadı.

Aynı şekilde Batı Teksas ham petrolü de ekim başında 50,455 dolarken, yılsonunda 42,62’ye indi. Ancak Suudi Arabistan liderliğindeki OPEC ile Rusya’nın disiplinli bir şekilde uygulamaya başladığı üretim kesintilerine uyması ile ocak ortasında 50 dolara çıktı. Şubat ile Mart ortasında 56-59 bandın-da oynayan Batı Teksas petrolü zaman zaman 60 dolar direncini zorluyor.

İran’ın üretiminin yaptırımlara rağmen çok gerileme göstermemesi petrolü baskıladı. Ancak OPEC ve Rusya gibi müttefik üreticilerin çabaları fiyatların daha fazla gevşemesini engellerken uygulanan üretim kesintileri fiyatları yukarı çekti.

Suudi Arabistan, ekim ve kasım aylarında ABD yaptırımının yaratacağı arz sıkıntısını göğüslemek için vanaları bir miktar açmış ve günlük üretimi 11 milyon varile kadar çıkarmıştı. Ancak daha sonra piyasa istikrara kavuşunca ve yaptırımların etkisinin tahmin edildiği kadar olmadığı anlaşılınca üretimi 10,13 milyon varile kadar düşürdü.

Royal Bank of Canada’nın kıdemli küresel emtia stratejisti Helima Croft, “Trump OPEC’e fiyatları yüksek tutmak için üretim politikası nedeniyle kızıyor ancak kendisi küresel arz pazarındaki en etkili kesici oldu” diye konuşuyor. İran ve Venezuela yaptırımlarıyla arz pazarından günde 1,6 milyon varilin piyasadan çekildiğini vurgulayan Croft, ABD’nin artan üretiminin piyasadan çekilen bu miktarın yerini aldığını ifade ediyor ve ekliyor, “Trump piyasanın orkestra şefi haline geldi.”

Kuşkusuz yüksek fiyatlar önündeki engellerden biri ABD yönetiminin arz politikası olduğu kadar, küresel büyümeye ilişkin pek iç açıcı olmayan tahminler. OPEC’in şubat raporunda yer alan küresel büyüme beklentisi ocak ayındaki tahminine göre 0,2 puan gerileyerek yüzde 3,3’e düştü. Küresel büyümeye ilişkin zayıf beklentiler petrol piyasası açısından iç açıcı bir görünüm vermiyor. OPEC’in raporunda küresel arzda bolluk döneminin süreceği, ABD üretiminde rekor beklentilerin, küresel büyümedeki zayıflığın devam ettiği de ifade ediliyor.

Piyasada kaygı yaratan ancak çok büyük bir dalgalanma yaratmayan gelişme de Venezuela’da yaşananlar oldu. Venezuela’nın petrol üretimi günde bir milyon varilden fazla azaldı. 2016’ya kadar günde 2,5 milyon varil petrol üreten Venezuela bugünlerde 1,43 milyon varil ile yetinmek zorunda.

Venezuela’da hem yönetimde hem de ekonomide bir başıboşluk yaşanıyor. ABD kendini Venezuela cumhurbaşkanı olarak ilan eden

Meclis Başkanı Juan Guaido’yu tanıyor. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro ise koltuğu bırakmıyor. Askeri liderlik kendisini destekliyor. ABD ise Maduro’yu desteklemeye devam eden askeri liderliği hedef alan açıklamalar yapıyor.

IHS Markit’in başkan yardımcısı ve petrolün tarihi konulu “The Prize” adlı kitabıyla bilinen Daniel Yergin Venezuela’ya uygulanan yaptırımlarla ilgili, “Burada olağanüstü olan şey ağır petrolde (kreozot) biraz sıkıntı yaratmasıdır ve bunun piyasaya yansıması oldu. Ancak fiyatları hareket ettirecek bir olay değildi” dedi.

Yergin, Venezuela’daki petrol operasyonlarının Maduro rejimi altında o kadar kötüleştiğini ve Venezuela’nın dünyanın en büyük petrol rezervine sahip olmasına rağmen artık küresel arz için gittikçe daha az önemli hale geldiğini söyledi. Yergin, “Maduro rejimi petrol ile intihar ediyor” diye konuştu.

ABD Dışişleri Bakanlığı Venezuela Özel Temsilcisi Elliott Abrama yönetim değişikliğine vurgu yaparak Venezuela üzerindeki yaptırımların geçici olduğunu ve insanları davranışlarını değiştirmeye zorladığını söyledi.

Venezuela, Çin ve Rusya’ya petrol ihraç etmeye devam ediyor ancak bu daha çok borçları karşılığında petrol satışı. Venezuela’nın en büyük müşterisi olarak Hindistan kaldı. ABD de Venezuela’dan sınırlı miktarda petrol almaya devam ediyor.

Venezuela ekonomisi son iki yıldır art arda yüzde 16 küçüldü, enflasyon kontrolden çıktı ve yüzde 2,68 milyon gibi bir orana ulaştı. Para birimi diye bir kavram kalmadı, Bolivar o kadar değersiz ki takas ekonomisine geçildi. Öyle ki garsonlar bahşiş için bile banka hesap numarası veriyor. Bir ülke için istenmeyen ne varsa yaşanıyor: Dış müdahale, iki başlı liderlik, ekonomik çöküş, istikrarsızlık, çatışmalar, açlık, pahalılık, sağlık sisteminin iflası...

ABD bu ülkede kendine yakın bir yönetim istiyor. Petrol konusunda ABD’li petrol devleriyle işbirliği yapan, büyük petrol sahalarını devletleştirme yerine bu şirketlere açan bir yönetim.

Evet, ABD bu sebeple Venezuela ekonomisine yaptırımlar yoluyla müdahale etti ancak bu ülkenin yöneticileri de özellikle petrol gibi değerli bir kaynağı iyi idare edemedi. Ekonomi tamamen petrole bağımlı hale getirildi. Petrol gelirleri sanayi üretimini artıracak ve petrol dışında başka alanlarda ihracat yapacak şekilde kullanılmadı. Petrol endüstrisi devletleştirdi ancak gereken teknolojik yatırımlar, kapasite artırımları ve bakımları yapılmadı. Yatırımlar yapılmayıp, petrol üretim teknolojisi dönemin gerisinde kalınca kaliteli petrol çıkaramadıkları gibi üretim sürekli geriledi.

SEKİZ ÜLKEYE MUAFİYET İRAN’A YARADI

İran’ın petrol gelirlerini sıfırlamayı amaçlayan ve enerji, finans, havacılık ile lojistik sektörlerini hedefleyen ABD yaptırımlarının tahmin edilen etkiyi göstermemesinin bir nedeni de; ABD’nin 8 ülkeye İran’dan petrol alıntıyla ilgili geçici muafiyet uygulaması...

Türkiye’nin de bulunduğu bu ülkeler arasında, Çin, Japonya, Güney Kore, Hindistan gibi dev petrol ithalatçıları var. Diğerleri İtalya, Tayvan ve Yunanistan...

Bu durum, “Trump yönetimi, İran’a yönelik yaptırımlara ve sert açıklamalarına karşılık bazı ülkelerin İran’dan petrol alıntına devam etmelerine göz yumarak piyasayı şaşırttı” şeklinde yorumlanıyor. Örneğin Hindistan, İran’dan günde 300 bin varil petrol almaya devam ediyor.

İran muafiyet tanınan ülkelerden Yunanistan ve İtalya’nın petrol almayı sürdürmediğini, Avrupa’dan yalnızca Türkiye’nin petrol almayı sürdürdüğünü açıklamıştı. ABD’nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook da geçen ay yaptığı açıklamada İran yaptırımlarına getirilen muafiyet süresinin uzatılmayacağını söylemişti.

Hatta bazı kaynaklar yaptırımların başında kasım ve aralık aylarında gerileyen İran’ın ihracatının 2019’un ilk iki ayında arttığını bildiriyor. Risk analizi şirketi Refinitiv Eikon’un verilerine göre İran şubat ayında günde ortalama

1,25 milyon varil ham petrol sevkiyatı yaptı. Ocak ayındaysa bu veri günde 1,1 ila 1,3 milyon varil olarak gerçekleşti.

Bu durumun Çin, Hindistan gibi ABD’nin ülkelere yaptırımlardan geçici muafiyet tanımasının sonucu olduğu belirtiliyor ve mayısta sona erecek muafiyetler öncesi bu ülkelerin ithalatı hızlandırdığı belirtiliyor. (LEVENT GÜRSES/FORBES TÜRKİYE DERGİSİ)

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)