E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemABD'nin Afganistan sınavı: Taktik mi fiyasko mu?---

ABD'nin Afganistan sınavı: Taktik mi fiyasko mu?

ABD'nin Afganistan sınavı: Taktik mi fiyasko mu?
18 Ağustos 2021 - 12:04 borsagundem.com

Taliban’ın Afganistan’ın tamamında yönetimi ele alması ve ABD’nin düştüğü pozisyon tartışılmaya devam ediyor. Peki ama ‘ardına bakmadan giden ABD’ fotoğrafında suçlu kim? ABD Başkanı Biden mı yoksa onları yanlış yönlendiren istihbarat kurumları mı?

Takvimler 8 Temmuz 2021’i gösterirken Beyaz Saray’da basın toplantılarının yapıldığı salon en hareketli günlerinden birini yaşıyordu.

ABD Başkanı Joe Biden az sonra medyanın karşısına çıkarak Afganistan konusunda açıklamalar yapacaktı.

Biden her zamanki gibi ağır adımlarla kürsüye geldi, kendinden emin bir şekilde söylediği ilk cümlelerden biri “Taliban’ın Afganistan’da kontrolü ele geçirebileceğini beklemiyoruz. Dünya standartlarında donatılmış 300 bin Afganistan askeri 75 bin Taliban üyesine yenilmeyecek” oldu.

Bu sözler odada yankılanırken binlerce kilometre ötede, Afganistan’da Taliban güçleri neredeyse her gün yeni bir yerin daha yönetimini ele geçiriyordu.

BIDEN İMKANSIZ DEDİ: TALİBAN KABİL'E GİRDİ

Bu durumu bilen basın mensupları süreci netleştirmek istedi. İçlerinden biri bir kez daha söz aldı, ‘İstihbaratınızın değerlendirmesine göre Afgan Hükümeti çökecek…” diye başladığı cümlesini tamamlayamadan Başkan Biden araya girdi ve “Hayır, bu doğru değil. Böyle bir sonuca ulaşmadılar. Taliban’ın önüne çıkanları ezerek ülkede kontrolü ele geçirmesi ihtimaller dışında” yanıtını verdi.

90 gün içinde Kabil’i ele geçireceği düşünülen Taliban güçleri 48 saatten daha kısa bir sürede başkentin tamamını teslim aldı. Taliban güçleri Başkanlık Sarayı’nda dünyaya yeni dönemin ilk fotoğraflarını verirken, Kabil Havalimanı’nda uçaktan düşen insanların ve kaosun görüntüleri ajanslar tarafından tüm dünyaya servis ediliyordu.

Peki dünyanın en güçlü ülkesi olduğuna inanılan ABD’nin 1 numarasının söyledikleri ile sahadakiler nasıl bu kadar birbirine zıt olabildi? Başkan yalan mı söylüyordu yoksa istihbarat kurumları gerçekten de sahada yaşananları iyi analiz edemedi mi? Bu sorunun yanıtını Mersin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Kaan Kutlu Ataç TRTHaber'den Sertaç Aksan'a verdi.

İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ BAŞARISIZ MI?

Kaan Kutlu Ataç da haziran ayındaki meşhur istihbarat raporunu hatırlatarak başlıyor konuşmasına.

Bilindiği üzere o rapora göre ABD’nin çekilmesinin ardından Afgan Hükümeti’nin 6 ay içinde düşeceği bilgisine yer veriliyordu.

Kısa bir hatırlatmada da bulunuyor Ataç: Olayların hızla geliştiği bir süreçte istihbaratın değerlendirme başarısını ya da başarısızlığını ortaya koyabilmenin zor olduğunun altını çiziyor.

SIZINTILAR BAŞLAYABİLİR

Afganistan özelinde ilgili istihbarat örgütlerin siyasi karar alıcıya sundukları değerlendirmelerin ne olduğu yönünde net belgeler yok. Kaan Kutlu Ataç da bu görüşe şu şekilde katkıda bulunuyor:

ABD istihbarat örgütleri yaşananlardan sorumlu olmadıklarının bilinmesini isteyecektir. Bunun için de kimi ‘çok gizli’ ibareli raporların ya da ön değerlendirme raporlarının yakın gelecekte medyaya sızması son derece güçlü bir ihtimal.

Ataç’a göre Afganistan süreciyle ilgili Kongre nezdinde bir araştırma süreci başlaması da sürpriz olmaz.

Pakistan Başbakanından Afgan halkı için ekonomik destek çağrısı

ABD TAKTİK Mİ YAPIYOR?

Kabil düştükten sonra hemen herkesin ağzında ‘ABD istihbaratı bunu bilerek planladı. Aslında bu bir taktik’ görüşü ağırlık kazandı. Diğer yanda 'ABD başarasızlığa uğradı’ diyenler de az sayılmazken, Kaan Kutlu Ataç şöyle yorumluyor: 

Rasyonel bir değerlendirme için elimizde hayli veri bulunuyor. Öncelikle Başkan Biden’ın nisan ayında ilan ettiği bir takvim var. Buna göre 31 Ağustos 2021’e kadar ABD askerleri Afganistan’dan çıkacaktı. Ancak Taliban ülke içinde çok hızlı bir şekilde ilerledi ve başkente dayandı. Savunma ve Dışişleri yetkilileri Taliban’ın Kabil’i ele geçirme sürecinde ciddi şekilde yanıldı. Öte yandan 13 Ağustos’ta ülkenin dört bir yanında hakimiyet kuran Taliban’ın başkente girmesinin haftalar alacağı söylendi. Ancak bu açıklamaların üzerinden 48 saat geçmeden Taliban Kabil’e hakim oldu. ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley’in 21 Temmuz’daki açıklaması da dikkat çekiciydi. Milley’e göre son derece modern silahlarla donatılan ve bizzat ABD tarafından eğitilen Afgan Ordusu’nun ülkeleri için etkin bir şekilde savaşma ve savunma kapasitesi vardı. Bu söylemlerin ne kadar isabetsiz olduğunu hep birlikte gördük.

İKTİDARA GERÇEĞİ SÖYLEMEK

Kaan Kutlu Ataç sürece dair ilginç detaylar paylaşırken, “Taliban başkentin kapılarına dayandığında dahi Afgan Ordusu’nun kendi ülkesini savunacağını söyleyen bir ABD Genelkurmay Başkanı var” diye başladığı cümlesini ‘truth to power’ (gerçeğin gücü) teziyle tamamlıyor.

Bu tezi biraz daha açınca: En basit haliyle ‘iktidara gerçeği söylemek’ kelimeleriyle tanımlıyor. Eğer ülkenin güvenlik kurumları iktidara gerçeği söylemiyorsa orada milli güvenlik bürokrasisinin giderek bulanıklaştığının altını çiziyor.

“Yaklaşık 740 milyar dolarlık savunma bütçesine sahip ABD gibi bir ülkenin Genelkurmay Başkanı’nın bu denli öngörüden uzak değerlendirmeler yapması anlaşılabilir bir durum değil” diyen Kaan Kutlu Ataç, tüm bu yaşananların tek bir açıklaması olabileceği inancında:

Güvenlik bürokrasisi kimi durumlarda siyasi liderin aldığı kararların meşrulaştırılması yönünde girişimlerde bulunabilir. Belki de burada da benzer bir durum vardır. Biden’ın Milli Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan 16 Ağustos’ta kameralar karşısına geçti ve ‘Afganlara eğitim ve donanım için milyarlarca dolar yatırdık ancak onlara ülkeleri için savaşma isteğini veremedik’ demişti. Bu en azından an itibarıyla yönetimin ‘bizim ellerimiz temiz’ diyerek, sorumluluğu Afganlara yüklemek eğilimini gösteriyor.

İngiltere'den Afgan mülteci kararı! Sayıyı açıkladılar...

TEKNOLOJİK SİLAHLAR TERLİKLİ TALİBAN KARŞISINDA 

Ataç’ın anlattıklarında yola çıkarak sorulan yeni sorulardan biri de, "Yaklaşık 90 milyar dolarlık ekipmana sahip 300 bin ‘iyi yetiştirilmiş’ ordu nasıl oluyor da kağıt üzerinde kendisiyle baş etmesi mümkün görünmeyen bir örgüte karşı hezimete uğruyor?" oluyor.

“Bu sorunun cevabı ABD’nin 20 yıllık Afganistan macerasındaki gelişmelerde yatıyor” diyor Ataç, ABD’nin devasa istihbarat ve askeri yapılanmasının Afganistan coğrafyasının bütün vahşiliğine rağmen ‘kolordu düzeyinde’ tutulmasını ‘dikkate değer’ buluyor.

ABD’nin özellikle kendine güven konusunda kibre düştüğüne değinen Ataç, “Washington yönetiminin, karşı taraftaki yerel dinamiklerin oluşturduğu muazzam kompleks yapıyı çözümlemede başarılı girişimleri var. Ancak bu çözümlemelere ait analizlerinin siyaset oluşturma ve siyasi karar alma mekanizmasında yeterince dikkate alınmadığı kanaatindeyim” diyor.

TALİBAN'IN COĞRAFYA AVANTAJI 

Afganistan konusunda siyasi karar alıcıların önlerine gelen istihbarat raporlarındaki nihai değerlendirmeleri karar süreçlerinde ne kadar kullandıklarını bilmediğimizi vurgulayan Ataç, “Taliban’ın kendi ülkesindeki insan coğrafyasını okyanus ötesinden gelen ve ülkelerinde 1 trilyon dolar harcayan Amerikalılardan çok daha iyi kullandıkları ortada. Afganistan’da görev yapmış eski bir Amerikan ordusu mensubunun göreve giderken daha önce orada görev yapmış silah arkadaşından aldığı nasihat insan coğrafyasına ait cehaletin 1 trilyon dolarlık faturasının sonucu olarak karşımıza çıkıyor: Afganistan’da gördüğün herkes senin düşmanın!” diyerek sözlerini tamamlıyor.

Bakan Çavuşoğlu: Afganistan'dan tahliye uçuşlarına iki gün ara verildi

ABD hayali kısa sürdü! Uçağın rotası belli oldu...

ABD korkunç olayı doğruladı! İnsan vücudu parçaları bulundu

ABD'nin Afgan ordusuna yatırımı Taliban'a yaradı

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.