E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemYalçın Akdoğan'dan Yarbay'a tepki!---

Yalçın Akdoğan'dan Yarbay'a tepki!

Yalçın Akdoğan'dan Yarbay'a tepki!
25 Ağustos 2015 - 18:33 borsagundem.com

Çözüm süreci için kritik açıklamalar yapan Yalçın Akdoğan, Türkiye'nin gündemine oturan Yarbay Mehmet Alkan ile ilgili de konuştu

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, NTV'de katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Akdoğan, şehit kardeşinin cenaze töreninde söylediği sözlerle Türkiye'nin gündemine oturan Yarbay Mehmet Alkan ile ilgili konuştu. Akdoğan 'Üniforma içindeki bir insanın bunu yapmaması gerekiyordu' dedi.

İşte Akdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

“MAALESEF SONUÇ ÇIKMADI”


Sayın Başbakan gerçekten çok samimi bir gayret gösterdi. Herkesle görüştü, herkese el uzattı ama maalesef bir sonuç çıkmadı. Siyasi partiler sorumluluğunu yerine getirmedi. Umarım bundan sonraki süreçte milletvekilleri sorumluluğunu yerine getirir ve bakan olarak hükümete girerler.

“CUMHURBAŞKANI GÖREVİ KILIÇDAROĞLU'NA VERMEDİ ÇÜNKÜ...”

Cumhurbaşkanı görevi Kılıçdaroğlu’na vermedi çünkü başka bir hükümet alternatifi yoktu. Ortada çok açık bir tablo vardı. Bundan dolayı meşruiyet çizgisinden sapıldığı kanaatinde değilim. Bu ahlaksız teklif değil. Bu Anayasal bir teklif ve Anayasal bir görev. Bu görevden şahısların ve partilerin kaçmaması gerek. Burada bir by-pas da söz konusu değil. Bu mecburen teklif ediliyor. Onlar teklifi reddetmeden bağımsızlardan bakan alınamıyor. Önce onlara teklif edip ret yanıtı alınması gerekiyor.

“HDP İLE HÜKÜMET SORUMLULUĞU BAHÇELİ’YE AİTTİR”

HDP ile koalisyonu biz hoş karşılamıyoruz. Hoş karşılasak gider koalisyon yapardık. Ama burada bizim irademiz devre dışıdır. Anayasa böyle diyor.  Türkiye’nin seçime gitmesinin sorumlusu DEVLET BAHÇELİ’dir. Bütün kapıları kapattı, tüm opsiyonlar tükendi ve Türkiye seçime gitti. Bütün bu sorumsuz davranışlardan sonra ‘Siz HDP ile hükümet kuruyorsunuz’ diyor. Bunun sorumluluğu Sayın Bahçeli’ye aittir.

“BAHÇELİ BEYEFENDİ BİR İNSANDIR AMA…”

Sayın Bahçeli’yi hepimiz tanıyoruz. Beyefendi bir insandır. Ama yazılı metin okurken tam bir canavara dönüşüyor. Sayın Bahçeli’de kişilik bölünmesi var. Okuyor ve alt alta küfürler savuruyor. Devletin tepesindeki isme, Sayın Cumhurbaşkanı’na hakaret ediyor. Partide tek adam olmuş, tek adamlığını küfürlerle yürütüyor. Bugün hiç utanmadan bize yalan söylüyor diyor ama kendisi yalan söylüyor.

“CUMHURBAŞKANI’NIN ERKEN SEÇİM İSTEDİĞİNİ NEREDEN BİLİYOR”

Bahçeli Cumhurbaşkanı’nın erken seçim istediğini nereden biliyor? MHP ile koalisyon istemediğini nereden biliyor? Cumhurbaşkanı’nın AK Parti’ye bir telkini ve tavrı söz konusu değil. Siz hükümet kurmak istemiyorsunuz. Neden siyaset yapıyorsunuz? Hükümet olmuyorsunuz, koalisyon ortağı olmuyorsunuz, seçim hükümetine üye vermiyorsun. Yarın vatandaştan nasıl oy isteyeceksin?

“MHP MÜZMİN MUHALEFET”

Siyasetin bir amacı olur. Allah aşkına MHP’nin ne dediğini bilen var mı? Örneğin çözüm sürecine karşılar. Bu konuda ne istediğini bilen var mı MHP’nin? Çözüm önerisi ne? Yok. Bir siyasetsizlik hali var. Her şeye karşı olmak, her şeyi reddetmek. Burada bir siyasi bunama hali var. Bunu MHP’ye oy veren insanların görmesi lazım. AK Parti’nin yaptıklarına ortak olmak istemiyorsanız başka bir partiyle koalisyon yaparsınız. Ama hayır. Ben hep muhalefet olacağım. Müzmin muhalefet. 

"HEP KAÇIYORSUN HEP KAPILARI KAPATIYORSUN"

Bu süreci seçim hesaplarına kurban etmemek lazım. Burada sadece sorumlu davranması gereken AK Parti değil. Vatandaş bu süreçlerde partilerin nasıl tavır aldığına da bakıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız koalisyon görüşmelerinden bir şey çıkmasını temenni eden konuşmalar da yaptı. Ama çıkmazsa da hayatın sonu değil dedi. MHP bu süreçte hangi özveride bulundu. Hep kaçıyorsun, hep kapıları kapatıyorsun. Bu sadece bizim görevimiz değil. Sırf seçimde ‘HDP’liler kabineye girdi’ demek için bunu yaptı.

CHP İLE NEDEN KURULMADI?

Bunun rasyonel bir karşılığı var. Samimi bir şekilde bunu için çaba harcandı. Ama buradan bir koalisyon kurma zemini görülmedi. Tabanların da burada nasıl baktığı çok önemli. Böyle bakıldığında bir sonuca varılamadı. Bu iki zıt parti çok samimi bir şekilde gayret gösterdiler. Bir yol aradılar. Birçok konuda da bu yollar bulundu ama her konuda bulunamadı. Sonra biz MHP’ye gittik ama bir çırpıda tüm ihtimaller kaldırılıp atıldı.

BAKANLIK DAĞILIMI

Bir yazı gelecek. O yazıyı aldığında Sayın Başbakanımız belli şahıslara teklif yazısı gönderecek. Gelecek cevaplara göre bağımsız üye aşamasına geçilecek. Bağımsızların atanması için o tekliflerin yapılması ve reddedilmesi gerekiyor. Dediğim gibi bu bizim için bir tercih değil, Anayasal zorunluluktur.

MHP ile CHP vermezse 7-8 tane bağımsız Bakan olacak. AK Parti’nin sanıyorum 11 kişilik bir kontenjanı var. 25 kişilik AK Parti kabinesi 11’e düşecek. Kimlerin kabineye gireceği de Sayın Başbakanın taktiridir.

ŞEHİT CENAZELERİ

Şehit cenazelerinde çok büyük acı oluyor. Biz de katılıyoruz. Ağlamak istiyoruz ama terör örgütünü sevindirmemek için ağlamıyoruz. Ama bunun ötesinde bu cenazeleri provoke eden insanlar var. Ben de katıldım ve şehit yakınlarıyla kucaklaştım. Tek bir sorun yok.

“ARABAYA BİNERKEN PROVOKASYON ÇIKARIYOR”

Ama arabaya binerken birkaç kişi, örgütlü yapılar, provokasyon çıkarıyor. Bunun üzerine gidilmesi gerekiyor. Kimler milleti galeyana getirmek istiyor, bunun araştırılması gerekiyor. Burada vakar da gerekiyor.

“O GÖRÜNTÜ TERÖR ÖRGÜTÜ YAYINLARINDA KULLANILIYOR”

Üniforma ile verilen o görüntü terör örgütü yayınlarında kullanılıyor. Sivil insanlar bile vatan sağ olsun diyor. Biz de tehdit alıyoruz. Dolayısıyla terörün ekmeğine yağ sürmemesi gerekiyor.

“ÜNİFORMA İÇİNDEKİ BİR İNSANIN BUNU YAPMAMASI GEREKİYORDU”

Bu tablo bizi üzdü. Üniforma içindeki bir insanın bunu yapmaması gerekiyordu. Sivil insanlar o metaneti gösterirken. Şehidin mezhebiyle ilgili iddialar son derece yakışıksızdır. Bizde şehidin mezhebi sorulmaz.

TERÖR OLAYLARI

Bu olaylar terör örgütleri tarafından eş zamanlı olarak başlatıldı. Buna karşı devlet terörle mücadele sürecini başlatmıştır. Bu süreçte bir ihanet vardır. Bir ihanet varsa barajı geçmek için yapılmıştır. Süreci barajı geçmek için bozmuşlardır. Diyarbakır’daki bombalama olayından sonra HDP birkaç puan oyunu arttırdı. Bunu nasıl iktidar partisine mal etmeye çalışabilirsiniz. Bu operasyonların siyasi herhangi bir getiri götürü hesabı yapılmadan yürütülüyor. Bundan önce Türkiye’yi bölecekler diyenler, operasyonlar başlayınca savaş karşıtlığı üzerinden eleştiri yapıyor. Reddiyeciliğin bir çıkış yolu yoktur. Hükümet neticede terörle mücadeleyi etkin bir şekilde başlattı ve devam ettirmek durumundadır. 90’lı yıllardaki terörle mücadele konsepti şu anda uygulanmıyor. O dönem faili meçhuller, hukuk dışı tedbirler vardı. Bugünkü güvenlik konsepti tamamen hukuk içerisinde yürütülüyor.

"EVET, GÜVENLİK AÇIĞI OLUŞTU"

Terörist şehre ilk defa inmiyor. Eskiden memurlar bir yerden bir yere sevk edilmek için toplu halde bekler, öyle sevk edilirdi. Burada bir güvenlik açığı oluştu, evet. Burada iyi niyetle, süreç zora girmesin diye geri duran bürokratlar oldu. Ama paralel yapıdan çok sabotaj da oldu.

HDP sırf barajı geçmek için sürecin düşmanlarıyla işbirliği yaptı. Bu kadar uğraşmışız emek vermişiz, süreç bozulmasın istedik. Ama onlar Tayyip Erdoğan düşmanlarına kendilerini kullandırtıyor. AK Parti olmazsa kimle yürüteceksiniz süreci. Burada bir güven sarsılması yaşanmıştır. Örgüt hiçbir sözünde durmamıştır. Türkiye’yi terk etmemiştir. Eylemsizlik demiştir ama ona da karakol basma dışında hiçbir şekilde uymamıştır. Yol kesme, adam kaçırma, silahlanma uygulamıştır.

İMRALI İLE TEMAS DÜŞÜNÜLÜYOR MU?

Devletin ilgili birimleri bu görüşmeleri ihtiyaç duyduğunda yapar. 90’lı yıllarda da yapmıştır, MHP’nin iktidarda olduğu dönemde de yapmıştır. İhtiyaç duyulduğunda yapılır. Ama HDP ile temas olur mu? Burada ciddi bir güven bunalımı var.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (3)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • ZİHNİYETLER25 Ağustos 2015 20:51

    "Boşluğu hiçlikle doldurdum/ Hiçlik dolu boşluğum oldu Anlamsız bir hiç uğruna/ Bir ömür koştuğum oldu..." Hayat boş ve anlamsız derler ya. Gerçek öyle değildir. Hayat dolu ve anlamlıdır. Ancak hayatı boş ve anlamsız yapanlar vardır. Bilim adamını cezaevine atmışlar. Kağıt yasak, kalem yasak, "Kendinden başka kimseyle konuşmak da yasak..." Bilim adamı ya ille bir şeyle uğraşacak. Bir karınca görüyor. O karıncayı eğitmeye başlıyor. Cezaevinde geçen on yılını bu karıncayı eğitmek için harcıyor. Artık öyle bir nokta geliyor ki, karıncaya, "10 adım git" gidiyor. "Koş, dur, zıpla, in, çık vs..." karınca bütün komutları yerine getiriyor. Tahliye zamanı. Bilim adamı, karıncayı bir kibrit kutusuna koyup, özgürlüğün yolunu tutuyor. Önce, karnını doyurmak için lokantaya gidip, yemeğini yiyor. Karnı doyduktan sonra, eserini birisiyle paylaşma duygusuna kapılıyor. Karıncayı çıkarıp, beyaz örtünün üzerine koyuyor. Çevresine şöyle bir bakınıyor ve şef garsonu çağırıyor. Garson gelince, bilim adamı şöyle bir gerilip, garsona doğru: "Şu karıncayı görüyor musun şu karıncayı?" diye cümlesini daha bitirmeden şef garson: "Affedersiniz" deyip karıncayı masa üzerinde eziyor. İşte hayat öyle anlamsız olur. Siz, yaşamın merkezine bir takım değerleri koyarsınız, biri gelir o değerleri ayaklar altına alır "Affedersiniz" der. Çevreniz ne kadar, "affedersiniz" diyen insanla dolarsa, değerleriniz o denli çiğnenmiş, atılmış, rafa kaldırılmış demektir. Hitler'de iktidara halkın oylarıyla gelmişti. Halkın çoğunluğu (Ki, ne hikmetse buna demokrasi diyorlar) Hitler'i seçmiş ve sonunda "affedersiniz" demiştir. Ama geriye ezilen bir karınca ve bir kişinin yaşam değerleri değil, yıkılmış, parçalanmış bir ülke kalmıştır. Bu yazı yazılırken dahi, hayatı anlamsızlaştırılan olaylar devam ediyor peş peşe… Hayatı, kendince anlamlaştırıp yetkiyi “demokrasi adına” gasp eden “kendince dervişin” aşağılık müritleri, maalesef bazılarının yaşamını anlamsızlaştırmaktadır. Bunu özellikle söylüyorum. Çünkü hayatımızın yıkılan değerleri, sürekli yaptığımız seçimlerle de belirlenebilir. Demokrasinin en affedilmez yanı, arzu etmediğiniz yönetimler tarafından kaderinizin belirlenmesidir. Yanlış bir insanla iş ortaklığı - veya siz onun için yanlışsınız- Yanlış bir insanla evlilik - veya siz yanlışsınız - Sınavlara girersiniz, yanlış adamların, yanlış zihniyetlerinden kaynaklanan suiistimaller vs. vs Böyle kişi, durum ve kurumlar bazen hayatı boş ve anlamsız yapabilir. Her "Affedersiniz “in ardında, düş kırıklığı, mutsuzluk ve tükenmiş bir umut vardır. Bu kişiseldir. Ama, siyasal alanda "affedesiniz”in ardında kalan yıkımlar bu kadar kişisel ve tekil değildir. Bazı yetki sahipleri, bozuk çöp kamyonu gibidir; konuştukça çevreye pislik ve dayanılmaz koku yayarlar… Çevremiz dolu… Cenazesinin başında hak arayan ve tespit yapan, haksızlığa başkaldıran Yarbay için yanıt geliyor: “Alevi İmiş”. İşte bozuk çöp kamyonu kendince böyle hayatı anlamsızlaştırıyor. Bu çöp kamyonunun yaydığı kokuya önce Alevi olmayanlar karşı durmalıdır. Çöp Kamyonun, artık siyasi, kültürel ve dinsel yaşamı pisletmesine, kokutmasına, yaşamı dayanılmaz hale getirmesine demokratik olarak “dur demenin zamanı gelmiştir.

  • haldun25 Ağustos 2015 20:22

    takım elbise içinde hırsızlık yapanlara ne demeli

  • Sehidin hesabi sorulacak 1 kasimda...25 Ağustos 2015 19:18

    Oyunuz 35e inince anlayacaksiniz