E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaMakro EkonomiMerkez bankalarının beş bilinmeyenli denklemi---

Merkez bankalarının beş bilinmeyenli denklemi

Merkez bankalarının beş bilinmeyenli denklemi
09 Kasım 2021 - 16:12 borsagundem.com

Küresel merkez bankalarının pandemi sürecinde uyguladıkları kolay para politikaları küresel ekonominin geleceğine ilişkin beş büyük sorunu öne çıkardı.

BORSAGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

Küresel merkez bankaları pandeminin başlangıcıyla birlikte kendilerini sonunu bilmedikleri bir yolda yürürken buldu. Borsagundem.comun derlediği bilgilere göre pandemi sürecinde piyasaların ayakta kalması için dünyanın en büyük merkez bankaları politika faiz oranlarını sıfıra yakın hale getirdi ve varlık alımları üzerinden piyasaların likidite ihtiyacını karşıladı. Kolay para politikası olarak adlandırılan bu yöntem piyasalarda doping etkisi yaratmasına rağmen uzun vadeli ekonomik görünüme ilişkin soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Bloomberg International yazarı Lena Komileva merkez bankalarının karşı karşıya olduğu beş öngörülmesi imkansız soruna dikkat çekiyor. İşte Komileva’nın o yazısı:

“Kovid, geleneksel makroekonomiyi konfor alanının dışına itti.

Geçen hafta ABD Merkez Bankası (FED), İngiltere Merkez Bankası (BoE), Avustralya Merkez Bankası (RBA) ve hatta Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) politika faizi açıklamaları en son sürprizi ortaya koydu. Piyasaların kur beklentileri ile merkez bankalarının ana para birimleri arasındaki rehberliği arasında geniş bir kopukluk ortaya çıktı. Gerçek ‘tapering’ (merkez bankalarının piyasa desteklerini çekmesi) şoku tarihin en uyumlu parasal genişlemesinin sona erdirmesiyle gelmedi. Asıl tapering şokunu gelecekte neler olacağına yönelik piyasa özgüveni hissetti.

Şimdiyse piyasalar iki temel sorunla boğuşuyor: Ekonomilerin salgından önceki haline geri dönememe ihtimali ve önümüzde ne olduğunu tahmin edememe endişesi.

Bu sorunlar merkez bankalarının geçen hafta paylaştığı mesajı yansıtıyor. Gelecekte ekonomik büyüme, istihdam ve enflasyon konusunda büyük bir belirsizlik var ve bu "bilinemeyenler" hem ekonomik yol haritası hem de piyasa oranları ve getirileri üzerinde sonuçlarını hissettirecek. Asıl netice, bir Çin atasözünün dediği gibi, "Nehri geçerken dibindeki taşları hissedebilmek" için ortak bir politika arzusudur.

FED Başkanı Jerome Powell'ın açıklamaları BOE Başkanı Andrew Bailey, ECB Başkanı Christine Lagarde ve RBA Başkanı Philip Lowe arasındaki öngörülmesi imkansız belirsizliklerin sayısı beş ana konudan oluşuyor. Bu konularsa şöyle:

Pandeminin sonu

Kovid varyantlarının dalgaları, merkez bankalarının arz-talep dengesizliklerinin süresini tahmin etme yeteneğini altüst etti. Aynı zamanda, bu dengesizlikler ne kadar uzun süre devam ederse, 2022'de teşviklerin daha hızlı geri çekilmesi ve ters verim eğrileri şeklinde politika müdahalesini gerektirecek ikincil ücret-fiyat enflasyonu riskinin de artacağı endişesi de yükselmektedir. Bu endişelerin gerçekleşmesi halinde merkez bankası yöneticileri gelecekteki kur artışlarının şu anki ‘tampering’ uygulamalarından daha sivri olacağının sinyallerini veriyor. Merkez bankaları açıklamalarından bu senaryodan kaçınmaya istekli oldukları sonucu çıkıyor.

Gelecekteki büyüme

Salgının yapısal mirası, gelecekteki büyüme trendi ve ekonomilerin sürekli, enflasyonist olmayan genişleme kapasitesi hakkında soru işaretleri yaratıyor. Beklenenden yüksek işgücü maliyetleri hala geçmiş verimlilik kazançlarıyla uyumlu olsa da dijital iş modellerinde ve küresel tedarik altyapısında pandemi kaynaklı ilerlemelerin net etkilerinin değerlendirilmesi yıllar alacak. Başka bir deyişle, ekonomik verimlilik için yeni normalin neresinde olunduğu ve salgın yoluyla elde edilen ücret artışlarının gerçekten enflasyonist olup olmadığını görmemiz için daha uzun bir yol var.

Enerji fiyatları şoku

Enerji fiyatlarındaki artış, düşük karbonlu ekonomik modellere uluslararası geçiş ile geleneksel tedarik ağlarının dayanıklılığı arasındaki gerilimi vurguladı. Yapısal olarak gelecekteki enerji maliyetlerinin potansiyel durumu, üretim maliyetlerini yukarı çekiyor. Bu durum tüketicilerin gerçek satın alma gücünü ve gelecekteki talebi düşürerek hem gelecekteki büyüme oranları hem de enflasyon için risk oluşturuyor. Ayrıca, özellikle küresel tedarik zincirindeki yapısal aksaklıklar tetiklenmesi ekonomistler ve piyasalara kısa vadeli arz-talep dengesizliklerini gidermek için para politikasının sınırlanması gerektiğini hatırlattı.

Enflasyon geçici ancak kısa ömürlü değil

Merkez bankası başkanları, yüksek enflasyon verilerinin analizlerinde ‘geçici’nin ne anlama geldiğini niteleyerek piyasa enflasyonu endişesini gidermek konusunda zorlanıyorlar. Politika yapıcılar, ticaret limanlarında görülen tıkanıklığın, nakliyelerdeki gecikmelerin ve tedarik sıkıntısının süresiz olarak devam edemeyeceği beklentisindeler. Zira bu sorunların hepsi ekonomilerin tüketicilerin mal talebini karşılama kapasitesini gölgelemiş durumda. Ancak merkez bankaları da ticaretteki kesintilerin hızlı bir lojistik çözümü olmadığını kabul ediyorlar.

Dahası, tedarik zinciri kriziyle mücadele eden şirketlere yönelik piyasa baskıları küreselleşmenin tüketici maliyetlerini düşük tutan bazı tarihi faydalarının salgın sonrasında kalıcı olarak kaybedilebileceği anlamına geliyor. Bu durum Kovid sonrası toparlanma sırasında büyüme ve enflasyon arasında gelecekte oluşabilecek denge ve dolayısıyla işverenler ve işçiler, tüketiciler ve üreticiler ile alacaklılar ve borçlular arasındaki refah dağılımı hakkında önemli bir belirsizlik yaratmaktadır.

Geçen haftanın en net mesajı, merkez bankalarının bu aşamada Kovid'in uzun vadeli sosyal mirasının hakemi olma konusunda istekli olmadıklarıdır.

İşgücü arzı

Merkez bankalarını ilgilendiren en büyük bilinmez değişken, Kovid sonrası işgücü piyasalarının evrimidir. Uzun vadeli işgücü arzı, politika yapıcıların ekonomilerdeki kapasite derecesi hakkında değerlendirmelerinin anahtarı niteliğinde. Bununla birlikte yüksek fiyatların uzun süre devam etme riski istihdam fiyatlandırma gücünü ve şirketlerin maaş ve fiyat belirleme davranışını da etkiliyor.

Bu belirsizlik FED, BOE, ECB ve RBA'yı gelecekteki politika oranlarının üst düzey tüketici fiyat endeksi okumalarına göre değil, davranış koşullu olarak kaldırılması gerektiği konusunda birleştirdi. İşçilere ve vasfa yönelik talebe karşı arzın sürekli olarak geride kaldığı piyasalarda ücretler yükseliyor. Bu da gelecekte daha kalıcı enflasyonun oluşmasına yol açıyor.

Tüm bu sorunlar bizi nereye götürüyor? Şimdilik, merkez bankalarının sorunlara karşı bir nakit duvarı koyma talebi, piyasaları öngörülemeyenleri tahmin etmeye çalışmanın hoş olmayan aritmetiğinden yalıtmaya yardımcı olacaktır. Merkez bankaları, piyasa oranlarını enflasyon oranının altında tutarak (aşırı talebin yönlendirici olduğu piyasa genişlemesi sırasında negatif faiz oranlarının sürdürülmesi) işgücü arzı belirsizliğinin etrafından dolaşmayı umuyor. Merkez bankaları aynı zamanda enflasyonla ilgili Piyasa kaygılarını savuşturup pandemi sırasında yükselen mali borçların mirasını sürdürülebilir kılmaya çalışıyor.

Ancak bu sorunların hiçbirini çözüme ulaştırmak veya çözümünü tahmin edebilmek para politikasının elinde değil. Bu durum, küresel piyasalardaki sakinliği daha büyüleyici hale getirir. Umarım merkez bankasının likidite politikası çok erken sona ermez.”

Morgan Stanley: Borsa balonu riski büyüyor

 

ABD borsalarında zirve haftası

 

Musk'ın Tesla hisselerini satmasının ardındaki gerçek ne?

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (2)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)