E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaMakro EkonomiFED’in sıkılaştırma politikası yeterli oldu mu?---

FED’in sıkılaştırma politikası yeterli oldu mu?

FED’in sıkılaştırma politikası yeterli oldu mu?
14 Haziran 2023 - 14:26 borsagundem.com

Politika faizlerini aşırı yükselttiği kanısına ulaşan FED bugünkü toplantıda faiz artışlarını duraklatmaya hazırlanıyor. Ancak piyasalarsa FED’in yeterince sıkı bir para politikası uyguladığını düşünmüyor

BORSAGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

ABD Merkez Bankası (FED) bugün Türkiye saatiyle 21:00’da kritik faiz kararını açıklayacak. Para politikasını yeterince sıkılaştırdığına inan FED yetkilileri toplantıda faiz artışlarını pas geçmeyi planlıyor. Wall Street Journal’ın haberine göreyse piyasalar aynı fikirde değil.

Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre FED’in agresif faiz artışlarındaki asıl misyonu aşırı yükselen Amerikan enflasyonunu %2 hedefine geri çekmekti. FED yetkilileri enflasyon hedefine ulaşmak için ABD ekonomisini resesyona sokmayı ve işsizlik oranını yükseltmeyi dahi göze almıştı.

WSJ yazarı Greg Ip’e göreyse, FED gerçekten hedefine ulaşsaydı hisse senetlerinde yeni bir boğa piyasası, Amerikan konut piyasasında toparlanma veya uzun vadeli ABD Hazinesi tahvillerindeki getirilerin enflasyonun çok gerisinde kalması gibi olgular gerçekleşmezdi. Ip bu sebeple FED’in faiz artışlarını duraklatmasının ardındaki öncüllerin şüpheli olduğunu belirtiyor.

ABD’de politika faizleri 2022’nin başından bu yana 5 puan arttı. Bu aynı zamanda 1980’lerden bu yana en sert artışları ifade ediyor. Ancak borsa yazarına tüm bunlara rağmen parasal politika yeterince sıkılaşmadı. Ip bu görüşünü ABD ekonomisinin güçlü kalmasıyla, enflasyonun FED’in beklediğinden daha fazla kalıcılık işaretleri göstermesiyle ve Amerikan istihdam piyasasında güçlü bir reaksiyon oluşmamasıyla açıklıyor.

Borsa yazarı diğer küresel merkez bankalarından örnekler vererek FED’in pas geçme kararını açıklıyor. Avustralya Merkez Bankası ve Kanada Merkez Bankası da geçtiğimiz aylarda agresif faiz artışlarının ardından bekleme moduna geçti. Merkez bankaları ekonomide yavaşlama ve enflasyonda düşüş ihtimallerini izledi. Ancak bu ikisinin de gerçekleşmemesinin ardından iki merkez bankası da bu ay faiz artışı kararı aldı.

ABD’de para politikası sıkıymış gibi gözüküyor. Zira FED nominal politika faizlerini bir yıl içerisinde sıfıra yakın seviyeden %5 ila %5,25 aralığına yükseltti. Ancak Ip’e göre ekonomi için önemli olan nominal olan değil reel diğer bir deyişle enflasyona göre ayarlanmış faiz oranlarıdır. Borsa yazarının sözünü ettiği reel politika faizi ise geçmişteki faiz artışı döngülerine kıyasla çok daha az yükseldi.

Reel faiz oranları yürürlükteki enflasyon oranına bağımlı olarak hareket eder. Son 12 ayda gıda ve enerji harici tüketici fiyatlarındaki %5,3’lük artış göz önünde bulundurulduğunda politika faizlerindeki artışsa sıfır civarında kalıyor.

Piper Sandler Analisti Bensom Durham enflasyon korumalı Hazine tahvil getirilerine işaret ederek reel faiz artışının %1,4 civarında kaldığını belirtiyor. Nominal faiz artışlarının aksine reel faizlerdeki artış 1994’te ve 2004’te görülenlerin daha altında ve 1999’da ve 2016’da görülen artışların üzerinde. Durham son faiz artış dalgasındaki reel oranların “çok fazla kayda değer olmadığını” belirtiyor.

FED %0,5’lik reel faiz artışı nötr olarak değerlendiriyor. Yani bu seviyedeki artışlar ne ekonomiyi destekler ne de yavaşlatır nitelikte. Bu oranın üzerindeki artışlarsa işsizliği artırmak ve enflasyonu düşürmek için yeterince sıkı olarak görülüyor. Diğer bir deyişle FED’in %1,4’lük reel faiz artışı para politikasını kısıtlayıcı nitelikte. Reel faiz oranları en azından 1960’tan bu yana her resesyon öncesinde daha yüksek seviyelerde dolaşıyordu.

FED’in kısa vadeli faiz oranlarını yükseltmesiyle genellikle hisse senedi fiyatları düşüşe geçer ve uzun vadeli tahvil getirileriyle dolar yükselir. Ekonomiyi yavaşlatansa sadece kısa vadeli politika faizlerindeki artış değil aynı zamanda finansal koşulların daha geniş anlamda sıkılaşmasıdır. WSJ yazarı son altı ayda yaşanan FED faiz artışı döngüsünde aşağı yukarı aynı şeyin gerçekleştiğini belirtiyor.

Ancak Ip’e göre ekim ayı itibariyle bu rota tersine dönmeye başladı. ABD borsalarında S&P 500 Endeksi sonbahar aylarındaki dip noktasından %22 yükseldi. Artan bilanço beklentileri, yapay zekâ teknoloji etrafındaki yatırımcı heyecanı ve yükselen fiyat kazanç oranları yatırımcıların gelecekteki borsa getirileri için daha fazla ödeme yapmaya istekli olduğunu gösterdi. Getirileri hem kısa vadeli politika faiz oranlarının hem de enflasyonun çok altında olan 10 yıllık ABD Hazinesi tahvilleriyse borsa yazarına göre alışılmadık bir tablonun oluşmasına sebep oldu.

Rallinin arkasında enflasyonun yakında düşeceğine dair bir inanç var. Buna göre pandemi etkisiyle bozulan sıfır ve ikinci el araba piyasasında, apartman dairesi ve ev kiralarında fiyatlar düzelecek. Ekonomi son faiz artışlarına cevap vererek yavaşlayacak. Mevduatların para piyasası fonlarına kaçmasından endişelenen bankalar kredi musluklarını daraltarak ekonomideki yavaşlamaya yardımcı olacak. Wall Street çevreleri söz konusu senaryoyu halihazırda batan üç bölgesel ABD bankasıyla da destekliyor ve FED’in gelecekte faiz indirimlerine başlayacağını öngörüyor.

Ancak Wall Street Journal yazarı bu beklentilerin her ne kadar aşırı çılgın bir senaryo olmasa da bazı sorunları olduğunu belirtiyor. Zira Ip’e göre dikkatli bakıldığında faiz artışlarının gecikmeli etkileri görülebilir. Borsa yazarı enflasyonun mayıs ayında pandemi kaynaklı bozulmaların üstesinden geldiğini, bankaların kredileri sıkılaştırdığını belirtiyor. ABD’nin reel gayrisafi yurtiçi büyümesi mart ayına kadar olan dönemde %1,6 seviyesindeydi. Bu oran FED yetkililerinin uzun vadeli öngörülerinin altında kaldı. İşsizlik oranı ise mayıs ayında %3,4’ten %3,7’ye yükseldi.

Ancak ABD ekonomisinin daha fazla yavaşlamak yerine şu anki seviyesinde tutunduğu da görülüyor. İçerisinde bulunduğumuz çeyrekte yıllık bazda ekonomik büyümenin %2 civarında olacağı hesaplanıyor. Faiz oranlarına duyarlı konut piyasası geçen yılı çok kötü geçirse de toparlanıyor. Ev fiyatları yükselmeye başlıyor. Birçok ev sahibinin evinden taşınmakta isteksiz olması ve düşük mortgage faizlerinden vazgeçmeyi göze almaması yeni inşa edilen evlere dönük talebi artırıyor. Sonuç olarak inşaat sektöründeki istihdam yükseliyor ve inşaat sektörü hisseleri harekete geçiyor.

Bu tablo genellikle finansal koşulların kolaylaşmasına dair bir işareti gösterir. Görece düşük tahvil getirileri mortgage faizlerini düşürmeye yardımcı olur ve konut sektörünü destekler. Eski FED üyesi ve bağımsız analist Joseph Wang harcama için önemli bir gösterge olan hane halkı servetinin geçen yıl düşüşe geçtiğini ancak daha sonra bu yılın ilk çeyreğinden itibaren geri dönüş yaparak 3 trilyon dolar civarı yükseldiğini belirtiyor. Wang ayrıca hisse senetlerinin tüm zamanların zirvesinin biraz aşağısında olduğuna da dikkat çekti.

Greg Ip tüm bu göstergelere bakıldığında FED’in faiz artışlarıyla parasal politikayı ciddi şekilde sıkıştırdığı düşüncesinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Borsa yazarına göre, ne kadar fazla yatırımcı ‘yumuşak iniş’ senaryosuna inanırsa bu ihtimal o kadar zayıflayacak.

 

Faizlerde duraklama 'son durak' anlamına mı geliyor?

 

Bugün piyasaların gündemi Fed tarafından geçiyor

 

Piyasalar Powell'ın açıklamalarına odaklandı

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)