E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemDaron Acemoğlu: Salgının ekonomik etkileri çok derin olabilir---

Daron Acemoğlu: Salgının ekonomik etkileri çok derin olabilir

Daron Acemoğlu: Salgının ekonomik etkileri çok derin olabilir
02 Nisan 2020 - 20:08 borsagundem.com

MIT İktisat Profesörü Daron Acemoğlu, salgının ekonomik etkilerinin çok daha derin olabileceğini ve özellikle turizmin birkaç yıl kendini toparlamasının zor göründüğünü söyledi.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Covid-19 salgınına yönelik olarak alınan tedbirler çerçevesinde firmaların bilgilendirilmesi amacıyla online seminerler (webinar) düzenliyor.

1 Nisan'daki "Koronavirüs ve Küresel Ekonomiye Etkileri” başlıklı online seminere ise iki önemli isim eşlik etti. Harvard Üniversitesi Genetik ve Karmaşık Hastalıklar Bölüm Başkanı Sayın Gökhan Hotamışlıgil tüm dünyayı etkisi altına alan pandemiye dair bilgi verirken, Massachusetts Institute of Technology (MIT) İktisat Profesörü Daron Acemoğlu ise virüsün küresel ekonomiye yapacağı olası etkilere yönelik değerlendirmelerde bulundu.

MIT İktisat Profesörü Daron Acemoğlu: Salgının ekonomik etkileri çok derin olabilir

Salgının ekonomik etkileri çok derin olabilir. Salgına yakalanan insanların ekonomiye katkısı kayboluyor. Örneğin şu anda ABD’de önlemler nedeniyle nüfusun %50’si tüm üretim ve tüketim ağından çekildi. Bu, tedarik tarafını aksattığı gibi, müthiş bir talep daralmasına da yol açıyor.

Her resesyonda firmalar batar, diğerleri devam eder. Bu doğaldır. Örneğin ABD’de her resesyon döneminde firmaların ortalama %3’ü batıyordu. Ama şimdi sorun daha derin, çünkü sadece ekonomik açıdan kırılgan şirketler değil, tedarik zincirindeki zayıf halkalardan etkilenen diğer şirketler de batmaya başlıyor.

"Salgın, doğru önlemler alındığında katlanarak azalıyor"

Bu virüs, biz iktisatçıların ‘R0 (sıfır)’ dediği modelle katlanarak artıyor. Artış hızı, tamamen ‘contact ratio’ ile bağlantılı. Bunu etkilemenin tek yolu, sosyal temasın sınırlandırılması. Çin, bu çarpan etkisini otoriter yöntemlerle bir anda azaltmayı başardı. R’ı 1’in altına indirdiğiniz andan itibaren de tam tersine katlanarak azalmaya başlıyor. Yani salgın katlanarak yayıldığı gibi, doğru önlemler alındığında da katlanarak azalıyor. Bu da umut verici bir şey.

Şimdi kritik soru şu: Bu salgını önlemenin tek yolu, Çin gibi otoriter olmak mı? Hayır. Örneğin Singapur, Tayvan, Japonya, Güney Kore’de otoriterliğe kaymadan başarılı sosyal ve ekonomik tedbirlerle krizi yönetebildiler ve ekonomilerini de hızla rayına döndürebildiler. Bu örnekler, Çin otoriterliğinden farklı yollar olduğunu da gösterdi.

"Politik ve ekonomik sistemin değişmemesi artık mümkün değil"

Küresel politik ve ekonomik sistemin değişmemesi artık mümkün değil. Özelde sağlık sisteminin, genelde ise tüm devlet sisteminin etkin çalışmadığı görüldü ve de devletin müdahalesi çok arttı. ABD’de bile devlet müdahalesinde geç kalındığı ve gereğinden az olduğu eleştirileri var. Devletin ABD ve Avrupa’da bugüne kadar hiç olmadığı bir rolü oynaması bekleniyor ama böyle bir kurumsal yapıları yok.

Dünya, buna benzer bir krizi 1929 Büyük Buhran ve 2.Dünya Savaşı’nın ardından yaşamış, devletin kontrolü artmıştı. Ancak planlı bir şekilde önce ekonomi canlandırıldı, refah devleti oluşturuldu, sonra sivil toplum ayağa kalktı ve bu sayede demokratikleşme gelişti. Çin’in krizi otoriterlikle aşmasının, diğer Asya ülkelerinin ise otoriterliğe kaymadan aşabilmesinin nedeni, Çin haricindeki ülkelerde sivil toplumun güçlü olması ve devletin gücünü dengeleyebilmesi. Bu ülkelerde devlet ile özel sektör eşgüdümlü çalışarak krizi aştı, halk da tüm önlemlere uydu ve devleti denetledi. Devletin gerçekten kuvvetlenmesi ama bunun da çok iyi denetlenmesi lazım. Tüm dünyada yeni demokratik kurumların kurulması şart.

"Krizi aşmanın yolu, sadece para politikasında değil"

Fed’in politikaları, zaten 2008 krizinden bu yana süregelen bir stratejinin parçası. Para politikasına kısa değil, orta vadeli bakmamız lazım. Ama krizi aşmanın yolu, sadece para politikasında değil. Reel ekonomide, tedarik zincirinin çok desteklenmesi gerekiyor. Kritik husus şu: Nasıl olur da çalışan nüfusu kademeli olarak üretime geri döndürebiliriz? Bunu planlamamız şart.

"Turizmin birkaç yıl daha kendisini toparlaması zor"

Sosyal mesafe önlemlerinin birkaç yıl daha devam edeceği ve bar/restaurant gibi kalabalık iş modellerini tamamen dönüştüreceğini düşünüyorum. Bunun yanı sıra, konferans ve turizm sektörleri de en azından birkaç yıl çok radikal şekilde yavaşlayacak. Aşı bulunsa dahi psikolojik travma nedeniyle uluslararası turizmin birkaç yıl daha kendisini toparlamasını zor görüyorum.

"Yeni salgın dalgaları da yaratabilir"

Gelişmiş ülkelerde salgın kontrol altına alınmaya başladıktan sonra, henüz kontrol edememiş ülkelerden gelenleri sınırlandıracaklar. Bu bir yandan küreselleşmeyi etkileyecek, diğer yandan da geçiş engellenemeyeceği için yeni salgın dalgaları da yaratabilir.

"Türkiye, ekonomik açıdan kötü bir durumda yakalandı"

Bu salgın, aslında çok ciddi bir sorunu ortaya çıkardı: Tüm dünyada kurumsal yetkinlik azalmıştı. Örneğin bu krizde CDC (Centers for Disease Control and Prevention) hızlı hareket edemedi, çünkü Trump yönetimi o kurumu zayıflatmıştı, üzerinde baskı kurabildi. Ama Fed hızlı aksiyon alabildi, çünkü kurumsallığı sayesinde Trump yönetiminin Fed üzerindeki nüfuzu sınırlıydı.

Türkiye, ekonomik açıdan kötü bir durumda yakalandı krize. Fed’in sınırsız aksiyonu, Türkiye dahil tüm ülkelerin yapması gerekeni gösterdi zaten.

Prof.Gökhan Hotamışlıgil
Harvard Genetik ve Karmaşık Hastalıklar Bölümü Başkanı

Covid-19, aşina olduğumuz bir virüs ailesinin hiç tanımadığımız bir üyesi. Virüsleri bulaşıcılık ve öldürücülük açısından kıyasladığımızda, Covid-19’un Ebola, MERS ve SARS’a nazaran öldürücülüğü düşük, ancak bulaşıcılık oranı onlara nazaran yüksek. Daha da kötüsü, semptomları hemen belirmiyor. Bu nedenle, örneğin SARS’ın öldürücülük oranı çok daha yüksek olmasına rağmen semptomları hemen çıktığı için tedavi altına alınabiliyorsunuz. Covid-19’da ise semptomlar günlerce kendini göstermiyor. Bu nedenle hem tedavinizi geciktiriyor hem de çok daha fazla kişiye bulaştırmanıza yol açıyor.

"Kurumsal erozyon ölümleri artırıyor"

Tüm ülkelerde ‘kurumsal erozyon’ yaşanıyor, bu da ölümleri artırıyor. Bunu ABD’de net olarak yaşıyoruz. Trump yönetimi çok geç ve yetersiz müdahale etti.

Bu kriz, virüslerin konvansiyonel silahlardan daha zarar verici olabileceğini gösterdi. Bu, önümüzdeki dönemde askeri endüstri cihazlarından tıbbi cihazlara yatırımları arttırması açısından olumlu oldu, ama ileride virüsler üzerinden farklı savaşların da önünü açtı.

ABD sağlık sistemi krizle mücadele edemez durumda. Bu salgın öncesinde de zaten çok derin sorunları olan bir sistemdi. İlk başta, maliyeti çok yüksekti. Yüksek olduğu için de tüm hastaneler kapasite sınırında çalışıyordu. Dolayısıyla salgınla başa çıkabilecek ek bir kapasite yok. İkinci olarak, sistem içerisinde muazzam bir eşitsizlik var. Bunlar, krizin derinleşmesine neden oluyor.

Diğer taraftan sistemin çökmesinin, sistemin bizatihi kendisiyle de doğrudan ilgisi olmayabilir. Zira İtalya’da ABD’nin tersine hem daha yüksek kapasite hem de daha sosyal bir sağlık sistemi var, ama ona rağmen en büyük kriz orada yaşanıyor. Ancak şu kesin: Sağlık sistemi reformu, önümüzdeki Başkanlık seçiminin birinci gündem maddesi olacak.

"Aşının kısa vadede bulunması pek olası değil"

Aşının kısa vadede bulunması pek olası değil. Çünkü bir aşının kitlelerce kullanımına izin verilmeden önce güvenlik >> etkinlik >> koruyucu aşamalarının geçilmesi gerekiyor. Bu test süreçleri çok uzun sürüyor. Her türlü yan etkisini gözlemleden bir aşının piyasaya çıkmasına izin verilemez. O yüzden hemen çok kısa sürede bir aşı çıkması mümkün değil.

Diğer taraftan şaşırtıcı derecede olumlu bir husus, aşı araştırmaları inanılmaz bir hızla ilerliyor. Dev şirketlerin yanı sıra küçük inovatif şirketler de aynı hedef doğrultusunda çalışıyor. Dünyanın her yerinde bilim insanları rekor hızda virüse dair bulgular elde ediyor. Artık çok daha hızlı ve inovatif aşı teknolojileri de mevcut. Yani bir çözüm bulunması yüksek olasılık, ama çok kısa sürede olmayacak.

"İlk dalgadayız; önümüzde 4 senaryo var"

Şu anda salgında birinci dalgadayız. İlave dalgalar yaşayabiliriz. Önümüzde kabaca 4 senaryo var:

1. Bir uçta, bütün ülkelerin eş zamanlı ve kuvvetli bir şekilde önlem alarak virüsü yenmesi. Ancak ülkeler arası dengesizlikleri göz önüne alırsak, bu çok düşük bir ihtimal.

2. Diğer uçta ise ‘sürü bağışıklığı’ (herd immunity) var. Ben bunun kabul edilebilir ve insani bir strateji olmadığına inanıyorum. Ancak ilginçtir ki İsveç şu anda adı konmamış bir sürü bağışıklığı stratejisi uyguluyor. Keza Brezilya da, Türkmenistan da. Bu çok riskli bir senaryo.
Sağlık sisteminizin müthiş kuvvetli olması lazım. İsveç’in başarıp başaramayacağını göreceğiz.

3. Bu iki uç senaryonun arasında bir yol da, toplumun çoğunluğu bağışıklık kazanana kadar salgını kontrol altına almaya çalışmak. Bu, Türkiye dahil hemen hemen tüm ülkelerin senaryosu.

4. Dördüncüsü de, orta vadede ilaçların da çıkmasıyla, Covid-19’u hayatımızın bir parçası haline getirmek. Yani bir noktadan sonra grip gibi yaşamaya alışık olacağımız bir noktaya gelebiliriz.

Yeni dalga olur mu? Muhtemelen evet. Ancak hazırlıklarımızı iyi yaparsak, sonraki dalgalarda ülke çapında kapatmalara ve tedarik zincirlerini kırmaya gerek kalmadan, çok daha küçük ölçekli müdahalelerle atlatabiliriz.

Müteakip dalgaları atlatabilmek için kilit husus, ilaç veya aşı bulunması. Bunun için de en önemli husus, serolojik testler. Yani hastalığı geçiren kişilerin de analiz edilmesi ve nasıl atlattıklarının/bağışıklık kazandıklarının anlaşılması gerekiyor. Verilen rakamların çok ötesinde milyonlarca insan bu hastalığı geçirip farkında olmadan bağışıklık geçirdi, geçirecek ve üretime geri dönecek. Bunun nedenlerini bulmamız lazım.

İnsanoğlunun tamamen steril, kimseyle temas etmediği bir toplum yapısına geçeceğimize inanmıyorum. Bu salgını bir şekilde aşacağız.

Bunun laboratuvar ortamında oynanmış veya yapay bir virüs olduğuna dair kanıt şu anda sıfır. Bunu net olarak söyleyebilirim. O yüzden bu tarz dezenformasyonlara takılıp komplo teorileri üretmenin anlamı yok.

Türkiye'de kısa vadede 5 aksiyon şart:

Türkiye şu anda birinci dalgayı yaşıyor. Test sayısı arttıkça vaka sayısı daha da artacak. Kısa vadede 5 aksiyon şart:

1. Öncelikle sağlık kapasitesinin sıradışı yöntemlerle artırılması gerekiyor. Örneğin burada Boston’da son sınıf tıp öğrencileri de hastaneye çağrıldı.

2. Sağlık personelini çok iyi korumamız gerekiyor.

3. Test sayısını acilen arttırmalıyız.

4. Sahadaki çalışanlardan feedback alınması ve buna göre pratik çözümler üretilmesi lazım.

5. Serolojik testlerin yapılması şart ve bunu Türkiye de yapabilecek kapasitede. Öyle çok büyük teknolojiler gerektirmiyor.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (26)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • edy03 Nisan 2020 14:54

    ittir git lan . test sayısını artırmalıymışız. test sayısını artıracağız diye ankara yı tümden tarayıp vakitmi kaybedelim. emeğimizi önce vaka ve temaslılarına harcamak zorundayız. daha sonra senin dediğine gelinir. acemi tıp öğrencileri de kurbanlık koyun değildir. Rahmet li Prof. C.Tuzcuoğlu ilk vakayı muayene ederken şehit oldu. siz bizi sömürmek isteyenlerin sözcüsü olursunuz ancak

  • Mucise Reis ;)03 Nisan 2020 10:13

    Satarız, satacak bişeler vardır illaki. İŞbankası Atatürk hisselerini alırız, sonra onları satarız... başka ne var ? kaldı mı ? Nakit ve nakite dönecek bişeler ? yazında listeye ekleyelim. Kriz mıriz tehet geçer bizleri.

  • Ali03 Nisan 2020 09:06

    Bence virüs unutulup gidecek turizm havacılık hepsi sezonu kurtaracak ama hiç merak etmeyin bu biter başka konu çıkar dertsiz yaşayamaz bizim borsa.

  • Mehmet03 Nisan 2020 03:15

    Ya bilmediğimiz bir şey söyle. . MIT de çalış ve herkesin bildiğini söyle. . Şu son 5 maddeye bir kaç madde ben de ekleyebilirim.

  • Yeter.03 Nisan 2020 02:57

    Kapitalist sisteme bağlı olduğun sürece her krizde sende batarsin. Türkiye cumhuriyeti acilen İslâm şeriatına geçmeli. her kurumunu şeriata uygun hale getirmeli insanlarıni şeriata uygun egitmeli. O zaman Türkiye yeni bir model ve yeni bir medeniyet kurabilir. Başka çıkış yok. Laik sistem bitmiş durumda.

  • az kaldı03 Nisan 2020 10:57

    Defolu git lan pis şeriatçı köpek az kaldı sürecez sizi layık olduğunuz çöl fareleri arap seviciler 😂

  • bak hele03 Nisan 2020 07:33

    Allah akıl fikir versin!   Be Allah ın sersemi insanlar  senin iddia ettiğin sistemde günah işlemeyecekler mi?  Herkes günahsız mı olacak?  Sistem ise ilgisi yok.  Bunlar insanların günahlarının karşılığıdır!  Ne camiye giden ne de meyhaneye giden masum değildir. Camiden çıkınca zevzekliği adet edinmiş  ağzından küfür düşmeyen paraya tamah eden binlerce cahil var. Kendilerine en iyi Müslüman olduğunu iddia edip başkalarını kafirlik ile suçlayanlar da  cabası!  Demek ki yobazlık çözüm değil.  

  • Günahkâr03 Nisan 2020 06:28

    Aynen katılıyorum mevcutlarla mümkün değil ama Fatihe nasib olur İnşaAllah!

  • Batak03 Nisan 2020 02:38

    Cds ler 600 ü geçti sıkıntı büyüyor sonumuz hayrolsun!

  • Kemal bey 03 Nisan 2020 01:19

    Bu monşer proflar akıl veriyor artık gücümüzü gösterip bu sözde Türk ekonomistlere itibar etmemeliyiz.

  • vatandaş02 Nisan 2020 22:42

    bu adamı hazinenin içinde görsem korkar kaçarım hazineden hiç birşey almadan ağıza bak hizaya gel

  • Ayhan02 Nisan 2020 22:40

    İtalya İspanya ölüsünü koyacak yer bulamıyor, amerika 2 trilyon dolar basıyor ama 30-40 bin solunum cihazı peşine düşmüş, ama en kötü Türkiye. 89 ülke yardım için başvurmuş ama Tr CDS leri şuan tavan yapmış, yardım isteyenlerle risk primlerle arasında 5-10 kat fark var ama Tr batmış. Bu ülkenin uğradığını başka millet yaşasa yerin 10 kat dibine girerdi ama böyle büyük milletiz işte.

  • Nedim03 Nisan 2020 09:51

    Bir de çok bilmiş gözüküp battık bittik diyen malları unutmuşsun.  Bunla  gayeleri zaten batırmak ve bitirmek temennilerini arz edip her yana sülfür yayan itler var ya!  İşte asıl  problem bu sülfür taifesidir.

  • Osman02 Nisan 2020 22:16

    Aşağıdaki yorumlara baktımda okunacak tek yorum KAMIL rumuzlu arkadaşın diğerleri boş beleş YORUM olsun diye YORUM yazilmaz böyle zihniyetler var oldukça AZIZ NESIN ÜSTAD SENI BIRKEZ DAHA RAHMETLE ANIYORUM

  • Nedim03 Nisan 2020 09:54

    Sen üstadı rahmet ile ansan ne olacak soytarı?  Senin kendine hayrın yok zevat zaten inançsız olduğunu defalarca dile getirdi!  Artık Cehennemde birbirinize şefaat edersiniz.  Sersemlerin efendisi.

  • Superdede03 Nisan 2020 00:27

    Dinimiz önce imam üzerine ardindan insanlık temizlik kişisel gelişim digerler insanlara ve kendimize karşı iken. Durumda sağlık konusu iken şihlarin ve gavslarin veyahut diğer din adamlarının ortada olmaması normal değil mi ? Siz onları Süpermen mi sandiniz? Dini yanlış anlamissiniz.

  • TARKUT TARKAN02 Nisan 2020 22:03

    bunu bilmek için ekonomist olmaya gerek yok ki bunların hepsi zaten olacaktır.

  • Veli 02 Nisan 2020 21:27

    Tüm teorilerinizi, bilgilerinizi, sisteminizi, gözle görülmeyen bir virüs yerle bir etti. Hani herşeyi başarırdınız, İsteyince herşey başarılırdı. Yoksa virüsü altmeyi istemiyormusunuz. Bunu savarsak başardık diye de sevinmeyin, daha nice virüsler musallat olacak, herkes öğrenecek kaç okka çektiğini. Dur, düşün, hizaya gel, Haddini bil.

  • Tc02 Nisan 2020 21:16

    Bı sen eksiktin

  • Kamil02 Nisan 2020 21:07

    Şıhlar , Gavslar ortada görünmüyorlar, virüs bulaşır diye mi acaba 

  • Leyd gaga.02 Nisan 2020 21:23

    Hersene ağlama duvarında ağlayanlar ortada geziyor hani ilacı bulamadılar gidip deseler belki söyler ölmüş kişi.

  • Try02 Nisan 2020 20:33

    Daron ne aga nereli bu adam yokmu Haydar Abdullah gibi isimler

  • TARKUT TARKAN02 Nisan 2020 22:04

    bu kişi ermeni vatandaşı.

  • RİZE li mulivbjk02 Nisan 2020 20:31

    koskoca profesör , biranda nasılda bildi ...bravooooooooo....haydi millet bahçelerine lay lala lala ....

  • tam02 Nisan 2020 20:22

    Sen mi biliyorsun yoksa kımmm yaşamadınkı....

  • Yeter.02 Nisan 2020 20:18

    Bu kadar tahmin için profesör olmaya gerek yok. Hayat durunca herşey durur bunu 5 yaşındaki çocuk bile bilir.