E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemYıldırım: Seçim var, bu nasıl diktatörlük?---

Yıldırım: Seçim var, bu nasıl diktatörlük?

Yıldırım: Seçim var, bu nasıl diktatörlük?
12 Nisan 2017 - 23:20 borsagundem.com

Başbakan Binali Yıldırım, bir televizyon kanalının canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı

Başbakan Binali Yıldırım, TGRT Haber'de 'Referandum Özel' programında soruları cevaplandırdı. Yıldırım, 16 Nisan'da gerçekleşecek referandumun getireceği yenilikleri detaylarıyla anlattı. Yıldırım 'diktatörlük' iddialarıyla ilgili ise "Seçim var, bu nasıl diktatörlük ben anlamıyorum" dedi.

İşte Yıldırım'ın açıklamalarından satırbaşları:

Son günlere girdik, dolayısıyla talep çok hepsini karşılamamız da mümkün değil, 3 gün İzmir'e ayırdık ve bugün 3. gün. Başka programlarımız da var, Ankara var, Cumartesi İstanbul var böylece koşuyu tamamlamış olacağız.

Kampanya süresinde İzmir'e 4 gün geldim, Anadolu'nun bir çok şehrini dolaştık. 3. gün İzmir'deyiz, İzmir'e daha çok gelmem gerektiğini biliyorum ama memleketin her köşesinde vatandaşlarla buluışmaya çalışıyoruz. Iğdır'dan başladık, İzmir de olmak üzere bir kısmını biz, bir kısmını partimiz özellikle Cumhurbaşkanımız büyük şehirlerde oldu. Bazılarını ortak yaptık. Şehirlerde bir paylaşma oldu.

YENİ SİSTEM NELERİ GETİRİYOR?

Bu bir genel seçim değil, biz bir halk oylaması yapıyoruz. Bu oylamada da Türkiye geleceğine karar verecek, bundan sonra ki Anayasa değişikliği ve yönetim sisteminde değişikliğe gidiliyor. Türkiye bugün, BAşbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yani parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı ve hükümet sistemine taşınan bir sisteme geçiş yapılacak. Vatandaşın oluru ve onayı alındıktan sonra inşallah olumlu çıkacak ve ondan sonra yapılacka ilk genel seçimde 2019 3 Kasım olarak ön görülüyor, normal şartlarda. Bu şartlarda artık yeni sisteme göre seçim yapılacak, yani 2 sandık konulacak birinde milletvekilleri seçilecek, diğerinde Cumhurbaşkanı seçimi yapılacak. Aynı bugün belediye seçimleri gibi. Sonuçlar açıklandığında Türkiye'yi 5 yıllığına yönetecek Cumhurbaşkanı belli olacak aynı zamanda TBMM üyeleri ve vekilleri de seçilmiş olacak. Seçimler ayrı yapılmamış oluyor, bu yeni modelde garantili hükümet sistemi geliyor.

Seçim mutlak iktidarı sağlıyor. Yani, parçalı iktidar söz konusu değil. Verilen oyların yüzde 50+1'ini almadan Cumhurbaşkanı seçilemiyorsunuz bu oyu alınca iktidar oluyorsunuz ve 5 sene boyunca ülkeyi yönetiyorsunuz. Meclis'in gücü artıyor, milletvekilleri sadece kanun teklifini verebiliyor. Önceden iktidar partisi, hükümet kanun tasarılarını veriyordu vekillerde verebiliyordu ama yasalaşma ihtimali yoktu. Yani icranın, yürütmenin yasama üzerinde bir vesayeti var, bu yeni yapıda bu kalkmış oluyor. Bütün yönleriyle şimdi bu ayrılıyor, yasama da bütün yönleriyle kendi işine odaklanıyor.

Meclis'te şuan ne yetkiler varsa o yetkiler yine var, Meclis savaş ilanına karar verir, para basılmasına karar verir. Meclis, genel araştırma yapabilir, Cumhurbaşkanı, yardımcıları, bakanlar hakkında soruşturma yapabilir, herhangi bir konuda Meclis araştırması yapabilir. Ne yok? Olmayan şey, sözlü soru sorma ve gensoru. Sözlü soru yerine yazılı soru var, gensoru yok çünkü hükümet sandıkta güvenoyu alıyor. Hükümete güvenoyu veren halkın kendisi. Onun için mevcut sistemde ne oluyor? SEçimler oluyor, partiler Ankara'ya gidiyor, herhangi birine yetki veriyor Cumhurbaşkanı. Ama teamül en çok oy alan partinin başkanına veriliyor. Meclis'ten sonra güvenoylaması yapılıyor, sonra gensoru veriliyor. Ara ara hükümeti ve bakanları sıkıştırmak için gensoru veriliyor. Bugüne kadar yüzlerce gensoru verilmiş sadece 4 tanesi kabul edilmiş. Denetim yönetimi olarak iş görmez hale geldik, bu sistemde kuvvetler ayrılığı kesin kez sağlanıyor. Milletvekili bakan olamıyor, Milletvekili hem yasamanın içinde hem yürütmenin içinde oluyordu. Bu artık ortadan kalkıyor, milletvekili ve o bölgeden bir bakan varsa aralarında rekabet oluşuyordu. Milletvekili bakanlara çok hesap sormak istiyor ama soramıyordu, yasama ile yürütme iç içe. Bu zaten kuvvetler ayrılığına da uygun birşey değil. Hem işin hesap verme tarafındasın hem de hesap sorma tarafındasın böyle bir şey olur mu? Meclis, Bakanlar hakkında önergeler veriyor, gensoru veriyor mevcut sistem ama bakan da milletvekili olduğu için yani bir anlanda denetleyen tarafta da denetlenen tarafta da yeri var ne oluyor? Bu kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırıyor. Diyorlar ki efendim 'Milletvekilleri bölgenin sorunlarıyla ilglenmeyecek' hiç alakası yok, daha çok ilgilenecek, daha çok hesap soracak ve bu konuda da yürütme, hükümet tarafı, meclis tarafı ile iç içe olmadığı için daha özgürce hesap sorma imkanı doğacak.

"BU NASIL DİKTATÖRLÜK"

Kemal Kılıçdaroğlu güçler ayrılığı değil, güçler birleşmesi olacak. Diktatörlük olacak, tek adamlık olacak' diyor.

Başbakan Yıldırım: Seçimler olacak, bu nasıl diktatörlük ben anlamıyorum. Anlayan birisi bana anlatsın. Diktatörlükte ölene kadar görevde kalınır, seçimler oluyor, seçimler devam edecek. Patron millet, milletin patron olduğu yerde nasıl tek adam olacak, nasıl diktatörlük olacak? Doğru tek adam ama milletin adamı, vesayetin değil. Millet seçiyor, oraya koyuyor. Sistem kendi içinde demokrasiyi işleten bir sistem. Hele hele bugün baktım, sayın Baykal, sayın Kılıçdaroğlu diyorlar ki; Kaddafi, Saddam gibi tek adam' diyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Şiddetle reddediyorum.

"BAYKAL VE KILIÇDAROĞLU YALAN SÖYLÜYOR"

Bunlar saçmalık, Türkiye'nin üniter yapıya sahip olduğu ilk 3 maddede yazıyor. İlk 3 madde de değişiklik yok. Daha bir kaç gün öncesine kadar Başkenti Ankara eden başka yere taşıyabilir' diyor. 'Türkiye bölünmez bir bütündür' diyor doğru mu? Yalandan kim ölmüş, yalan söylüyorlar. Anayasa da bu maddeler değişiyor mu? Hayır, nereden çıkarıyorlar bunları? Bir bölgede güçlü olur diğer bölgelerde adınız olmazsa, bu sisstemle iktidar olma şansınız yok.

"ÖZ YÖNETİM DİYENLER DERSİNİ ALDI"

Bu sistem Türkiye'nin birliğini sağlıyor. Üniter yapı bu mevcut yapıyı garanti altına alıyor. Buna kalkışanlar 'Öz yönetim' felan diyerek bir şeyler yapmaya kalktılar ne oldu? Derslerini aldılar. Tek bayrak, tek vatan, tek devlet, tek millet burada yerleşiyor artık yerleşiyor da değil yerleşmiş. Tüm Türkiye 15 Temmuz'da ayaktaydı, herkes sokaklara koştu, bayrağıyla koştu ve ülkeye sahip çıktı. Darbeyi önledi. Bu milletle oyun mu oynuyorsunuz?

Terör örgütü orada çok çektirdi millete, millet aynen bunu istiyor.

"YENİ SİSTEM ERDOĞAN İÇİN DEĞİL HER DOĞAN İÇİN"

Aynı şeyi merhum Menderes'e, Özal'a, Demirel'e, Erbakan'a diyorlardı. Bu ülke kendi liderini çıkarır, bu ülke bu tecrübeye sahip. Bu sistem kişiler üzerine kurulmuyor, bu sistem Erdoğan için değil, her doğan içindir. Sistemin özelliği kuralları koymuş. Hukuku sorumluluklar var, bütün yetkini anayasa dan alıyorsun onun dışına çıkamazsın. Çıkarsan denetim mekanizmaları var, cezalandırma mekanizmaları var. Yasama, senin alanını belirliyor. Sana yetki vermiş diyor ki; Kararname çıkarabilirsin kardeşim, yapacağın işlerle ilgili kararname çıkar ama bir konu Anayasa'da kanunla düzenlenmesi ön görülmüşse bu konuda kararname çıkaramazsın. Ne yapacaksın? Mutlaka kanun çıkaracaksın, temel hak ve hürriyetler konusunda kararname çıkarılamaz. Kararname ve kanun aynı konuda, eğer aynı konuda iki düzenleme varsa kanun geçerlidir.

"ANAYASA DA SIKI YÖNETİM KALSAYDI BELKİ OLABİLİRDİ"

Meclis icra görevi yapacak, Meclis'in görevi günü birlik işler yapmak mı? Körfez geçişini MEclis'mi yapacak? İşleri yapacak adamları, gerekli görüyorsa kurumları gerek görüyorsa kuracak ama bu kadar, orada duracak. Muhtarlıklar kapatılacak, lokantalar kapatılacak. Ne alakası var kardeşim? Sıkı yönetim kalsaydı anayasa da bu belki olabilirdi. Sıkı yönetim çıkmasa o dediği olabilirdi belki, sıkı yönetimde tamamen yönetim askere geçiyor. Asker sokağa iniyor. Sıkı yönetim bir anlamda OHAL'in de üzerinde bir yapı. Sıkı yönetim olsaydı herşeyi yapabilirlerdi.

"BUNLAR AKLA ZİYAN ŞEYLER"

Milletin aklını bulandırmak için korku salıyorlar. Dikkat edin bak 'Evet' derseniz berberler kapatıldı, taksiler kapatıldı, taksilerin ruhsatları iptal oldu, iş adamlarının fabrikaları elinden alınacak. Ne oluyor kardeşim? Sıkı yönetimlerde bile böyle olmadı, 2 tane doğrudan 2 tane dolayı darbe gördü Türkiye ama bunların hiç biri olmadı, bu nasıl bir iştir, bu nasıl bir olaydır. 12 Eylül darbesinden sonra ne oldu? Elinizden mallarınız mı alındı, fabrikalar mı kapatıldı? Böyle bir şey olabilir mi, akla ziyan şeyler bunlar. Ana muhalefet partisi Genel Başkanı'nın daha sorumlu davranması lazım.

"TÜRKİYE 50 FAZLA VEKİL İLE KRİZE Mİ GİRECEK?"

Türkiye'nin nüfusu 50-60 seneleri arasında 40 milyondu. O zamanlar Meclis'te senato ve Meclis vardı iki kademeliydi. Sayı 638'e kadar çıkmıştı, nüfus 80 milyon şimdi, 600 fazla deniliyor. Örnek ver, Avrupa'da daha fazla. Bu düzenlemeyle bile ancak 133 bin kişi başına bir vekil düşürüyoruz. 50 milletvekili daha çok temsil alıyor, 50 milletvekili ile Türkiye krize mi girecek onların maaşından dolayı? CHP geçmişte 600 vekil olsun diye kendileri teklif verdi. Asıl sorgulanacaksa sen 450'yi 550 neye göre yaptın? Bunun sorgulanması lazım, çünkü o da lazım, bize göre lazım. 145 bin değil 100 binin altında olması lazım 1 temsilci olarak. Yani 100 bin kişiye 1 milletvekili düşmesi gerekiyor.

Gençlere seçme hakkını kim getirdi? Biz getirdik, şimdi diyoruz ki seçen de aynı zamanda seçilebilsin. Seçimle olan her türlü görev buna dahil, muhtarlık, belediye meclis üyeliği, belediye başkanlığı, diğer meslek odası seçimleri de dahil. Burada sadece 18 yaş değil ki, 25-18 arası 18 dahil, 18,19,20,21,22,23,24,25, ne kadar insanı ilgilendiriyor 5 milyona yakın insanı ilgilendiriyor. Seçmen kitlesi bu kadar yüksekken yok sayabilirmisiniz? Rüşvetle bunun ne alakası var? Gençleri siz bu kadar küçümseyemezsiniz, kimsenin buna hakkı yok. O beğenmediğiniz, apolitik dediğiniz o gençler 15 Temmuz gecesi en önce meydana indiler. Tankların önüne onlar yattı, tankların içinden o alçakları onlar çıkardı ve o gün şehit verdiğimiz insanlarımızın 39 tanesi 18-25 yaş arasındaydı tekrar onlara Allah'tan rahmet diliyorum. Bu ülke için hayatını seve seve veren, şehadet şerbetini içen herkese Allah'tan rahmet diliyorum.

"CHP HEM TEKLİF VERİYOR HEM KARŞI ÇIKIYOR"

CHP'nin parti tüzüğünü açın bakın, genç kotası vardır. 18 yaşında girebilme imkanı var o da seçimle geliyor, sen PM'ye seçebiliyorsun da başka yerde neden seçilmesin? 2011 seçimlerinde seçim vaadinde seçilme yaşını 21'e indireceğim diyorsun, yetmedi sayın milletvekili kanun teklifi veriyor 18 olsun diye bütün bunları yapacaksın, bugün hepsini unutup 18 yaşa karşı çıkacaksın. Onlar da demekki 18-25 yaş arasını hem parti kurullarında hem milletvekilliğinde değerlendirmek istedi ama şimdi bu teklifi biz getirdiğimiz için karşı çıkıyorlar. Hiç bir kararlı tarafı ve tutar tarafı yok.

YARGININ YENİ SİSTEMİ

CHP yine dersini çalışmamış, bu HSYK dediğimiz şeyi anlatıyorum. Atamalarını değil burada görev yerlerini belirliyor yetkili isim. Mahkeme değil, suçluların cezasını belirlemiyor. Mahkemelerde görev yapacak savcıların, hakimlerin görevlendirmesini yapıyor, onlarla ilgili hata ve yanlışlarında disiplin soruşturması açıyor. Bir idari kurul, tamam idari kurul olması yargı tarafsızlığını ve bağımsızlığını ihlal edebilir anlamını taşımaz burada da ehil kanunlara göre, mevzuatlara göre görev yapacak insanlar olması lazım. Peki nasıl oluyor? Mevcutta ne var? 22 üye var, yeniden ne oluyor 13 üyeye iniyor. Şimdi 13 üyenin seçimi nasıl oluyor? 6 üyeyi Cumhurbaşkanı belirliyor 4+2. Mevcut sistemde HSYK olarak anılıyor, bunu diyoruz ki HSK olsun (Hakimler Savcılar Kurulu) olsun. Herşeyin başına yüksek koymaya gerek yok. Herşeyin sahibi millet. Cumhurbaşkanı kim? Cumhurbaşkanı yüzde 50+1 ile gelmiş milletin desteğini almış siyasi bir güç. Cumhurbaşkanını sen bu kadar nasıl hafife alırsın? HSYK'ya Cumhurbaşkanı'nın atadığı üye sayısı aynı, değişmiyor.

Biz burada yargı bürokrasisinin kendi arasındaki seçimleri kaldırıyoruz. Tamamını Meclis'e sevk ediyoruz, 6 Cumhurbaşkanı, 7 Meclis. Meclis kimin? Milletin, milletin adına karar verecek vekiller seçiyor işte gerçek yargı bağımsızlığı bu. Bu yapıyla paralel yapıların önüne geçilmiş oluyor. Hakimler savcılar üye de seçiyorlar gelecek sistemle, mevcut sistemle hiç bir şey seçemiyorlar. Yaptığımız iş bu. Bunları doğru konuşsunlar, yani hiç böyle bir şey yapmayacak ve milletin gözünü boyayacak. Herkes okuyor, yazıyor sen 1930'lardaki Türkiye mi sanıyorsun?

Anket çok, adam tıraş oluyormuş, 'Saçın ak mı kara mı?' diye soruyor, berber diyor ki 'Önüne düşünce göreceksin.' Pazar akşamı belli olacak, bizde bir laf vardır etlik kuzu közde belli olur. Pazar günü sandıklar açılacak, sonuç çıkacak. Gerçek anket milletin kararıdır, anketlerimiz var ama bunu açıklamayı vatandaşın iradesine saygısızlık olarak görürüz. Bir yönlendirme yapmak bize yakışmaz, millet kararı verecek ve milletin kararı her kararın üzerinde olacak. Biz onlar gibi evet ya da hayır verenleri tehdit etmiyoruz.

" ÇOK RAHAT EVET ÇIKACAK! EVET 50+1'DİR"

İzmir'de düşman Kurtuluş Savaşı'nda denize döküldü, evet verenler bu ülkenin düşmanı mı? Böyle bir şey olur mu? Böyle bir nefret söylemi olur mu? İzmir bunun cevabını 9 Nisan'da Cumhurbaşkanımızın katıldığı mitingde verdi. Bence verilen cevap oydu, orada vatandaş dedi ki; Biz denizin kıyısındayız, hadi buyurun gelin' dedi. Pazar günü gerekli cevap verilecek, İzmir'de 'evet' verenleri tehdit edenleri İzmir ve Türkiye sandığa gömerek gerekli cevabı verecek. 'Evet' sonucunun çıkacağı konusunda benim hiç bir tereddütüm yok ama bunu söyleyebilirim.

Ben vatandaşın kararının net olduğunu görüyorum. Herkesin bir kararı vardır, belki paylaşmıyordur vatandaş da diplomat oldu o kadar çok gelen giden var ki arkasından ne gelecek diye tereddüte düşüyor tabiri caizse anket manyağı olduk. Herkes hababam gece gündüz anket rahat yok millete, bırakta millet uyku uyusun.

KÜRT SEÇMENLER NE YAPACAK?

Ne kadar mezhep, etnik grup varsa hepsi Türkiye'nin 1. sınıf vatandaşıdır. Hepsi Türkiye'nin birlik beraberliğinin devam etmesini isteyecek ve biz Güneydoğu'dan iyi oy alacağımızı düşünüyoruz. Çünkü Güneydoğu çok kötü bir tecrübe yaşadı. Özellikle 7 Haziran sonrası oradaki vatandaşlara büyük acılar yaşattı. Ülkemize büyük zararlar verdiler ve orada yaşayan vatandaşlarımız bunu yapanları affetmeyecek ve fatura keseceklerdir.

MHP'LİLER 'HAYIR VERECEK' İDDİASI

Hiç bir ülkücü, milliyetçi ülkesinin milletinin birlik beraberliğini isteyen hiç bir ülkücü kardeşimiz PKK, FETÖ terör örgütünün safında yer almaz. Ülkücülerin, milliyetçilerin temel prensibi şudur; Önce ülkem ve milletim sonra nefsim. Bunu görecek ona göre karar verecek, MHP bu ülkenin birliğini, beraberliğini en önde savunan parti. Üniter yapının korunması, Türkiye'nin terörle mücadelesini ısrarla takip eden, bu konuda bize destek olan bir parti. Ülkücü kardeşlerimizden hatta Alperen kardeşlerimizden nasıl böyle bir şey beklenir? Ama maalesef FETÖ şimdi her yere sızıyor, maalesef ülkücü ve millyetçi kesim içinde de bütün partilerde olduğu gibi bir alan açmaya çalışıyor. 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (3)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Misafir 13 Nisan 2017 15:52

    Sizde yerin dibine batın seçiminiz de...

  • sencer13 Nisan 2017 00:05

    EN İYİ SİYASETÇİ YALANI EN İYİ SÖYLEYENDİR = KEMAL KILIÇDAROĞLU

  • Ah be haci 12 Nisan 2017 23:42

    Ya kardeşim suriyede de seçim var ırak dada secim var ülkelerin haline bak haaa sana sunuda söyliyeyim. Zamanda esad ,saddam ,kaddafi ,hüsnü mubarek gibi insanlari müslümanların başlarına lider yapan kim küresel siyonizm müslüman petrolü nasil dolarla satiliyor . Kardeşlerim siz kimsenin lafina bakmayin arastirin inceleyin kararinizi öyle verin. EN IYI SİYASETCİ YALANI EN IYI SOYLEYENDIR.