E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaAracı Kurum RaporlarıGlobal ekonomi ve Türkiye---

Global ekonomi ve Türkiye

Global ekonomi ve Türkiye
10 Ekim 2013 - 12:36 borsagundem.com

IMF'nin yayınladığı Dünya Ekonomik Görünümü raporunda gelişen ülke ekonomilerinde yavaşlayan büyüme ve daha sıkı finansal şartların altı çizildi

IMF Dünya Ekonomik Görünümü raporunu yayınladı. Raporda gelişmekte olan ülke ekonomilerinin büyüme oranlarına dikkat çekilirken, ekonomi politikaları da önerildi. IMF raporunu Akbank Ekonomik Araştırmalar analiz masasına yatırdı. İşte o değerlendirmeler;
''IMF’nin bu hafta yayınladığı Dünya Ekonomik Görünümü’nde, gelişmiş ülke ekonomilerinin kuvvetlenme sürecinde, gelişmekte olan ekonomilerin ise bu süreçte iki önemli zorlukla karşı karşıya olduklarının altı çiziliyor. Bunlar yavaşlayan büyüme görünümü ve daha sıkı global finansal koşullar. Buradaki kritik soru; yavaşlayan büyümenin konjonktürel etkilerden mi, yoksa uzun vadeli sürdürülebilir büyüme oranındaki düşüşten mi kaynaklandığı.
IMF’nin bu soruya cevabı; her iki faktörün de etkili olduğu ve ağırlığın ülkeden ülkeye farklılık gösterdiği yönünde. Örneğin Çin, Brezilya ve Hindistan’da; 2000’li yıllarda artan finansal derinleşme ve olumlu global koşulların da etkisiyle olumlu seyreden büyüme oranlarının, finansal koşullardaki sıkılaşma/normalleşme sürecinde bir azalma eğilimine girdiğini görüyoruz.
Çin’de yatırım harcamalarında yaşanan hızlı büyüme, Hindistan ve Brezilya gibi ülkelerde altyapı ve regülasyonlardaki darboğazların üretime ket vurmasına rağmen iç talebin güçlü seyri, bir yandan büyümeyi desteklerken, diğer yandan dış dengede bozulmaya neden oldu. Halihazırda bir düzeltme ile yeni bir denge arayışı söz konusu. Rusya, G. Afrika gibi ülkelerde ise büyüme oranındaki düşüşte ise emtia fiyatlarındaki düşüşlerin önemli etkisi var yani daha çok konjonktürel.
Türkiye de 2010-2011 döneminde yaşanan yüksek seyreden ekonomik büyüme ve kredi büyümesi daha çok dışsal (gelişmiş ülkelerde düşük seyreden büyüme ve buna bağlı olarak destekleyici finansal koşullar) ve konjonktürel nedenlere dayanıyor. Bu süreç, yeniden dengelenme ile kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Bu süreçte; diğer ülkelerin aksine, cari işlemler açığının milli gelire oranında %10’lardan %6,5’lara geri çekilme yaşandı.
Gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranı 2010 seviyelerine göre yaklaşık %3 aşağı yönlü revize edildi. Ancak bu düşüşün üçte ikisi Brezilya, Çin ve Hindistan kaynaklı.
IMF’nin verdiği politika önerileri ise, ülkelerin koşullarına göre değişmekle beraber; yerel para birimlerindeki düzeltmeye olabildiğince düşük volatilite ortamında izin verilmesi yönünde. İkincisi ise para politikasının güçlü bir nominal çıpa ile desteklenmesi; bu da fiyat istikrarına işaret ediyor. Üçüncüsü: büyümeye ket vurmayacak şekilde mali disiplini sürdürmek. Dördüncüsü finansal istikrarı destekleyecek tedbirlerin ve yapısal reformların sürdürülmesi (kredi köpüklerinin oluşmaması, sermaye akımları tarafından gelebilecek yeni risklerin hafifletilmesine yönelik tedbirler gibi).
Türkiye açısından bakıldığında; ekonominin bu rasyonel politika önerileri baz alındığında göreli iyi bir konumda olduğunu değerlendiriyoruz. Merkez bankası, fiyat istikrarına odaklı para politikası duruşu sergilemekte. Bütçe disiplini sağlam, bütçe açığının milli gelire oranının bu yıl %1,2 olması bekleniyor ve yeni açıklanan Orta Vadeli Program, mali disiplinin önümüzdeki yıllarda da süreceğine işaret ediyor. Finansal istikrarı destekleyici tedbirler de düzenleyicilerin gündeminde.
Son dönem piyasa gelişmelerine baktığımızda, Dolar/TL kuru kısa vadeli volatilite düzeyi %16 seviyelerinden %11,2’lere kadar gerilemesi dikkat çekici. Aynı dönemde, Dolar/TL spot seviyesindeki düşüş ise çok daha sınırlı oldu. Her ne kadar, bu dinamikte merkez bankasının politika önceliğini faiz volatilitesini azaltmak lehine kullanması etkiliyse de, kur seviyesinde aşağı yönlü eğilim söz konusu olabilir. Özellikle global belirsizliklerin azalması (örneğin, ABD bütçe görüşmeleriyle ilgili olası olumlu bir gelişme), döviz kurunun da aşağı yönlü bir düzeltme yaşamasını tetikleyebilir. Benzer bir dinamik Güney Afrika Randı için de söz konusu.
TL cinsi devlet iç borçlanma faizlerinde, varlık alım programında ABD 10 yıllık tahvillerindeki kaynaklı yeniden fiyatlama büyük ölçüde tamamlandı. TCMB’nin fiyat istikrarına odaklandığı yönündeki iletişiminin ardından; bundan sonraki dönemde uzun vadeli enflasyon beklentilerindeki seyir, dolayısıyla para politikasının yönü ile ilgili piyasa algısı ile ilgili değişiklikler, verim eğrisinin muhtemelen paralel hareketine yol açacak temel parametreler olacak. Bu noktada da; kurdaki seyir, piyasa pozisyonlanması açısından önem arzediyor.''
AKBANK EKONOMİK ARAŞTIRMALAR

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)