E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemDavutoğlu iş adamlarından ne istedi---

Davutoğlu iş adamlarından ne istedi

Davutoğlu iş adamlarından ne istedi
08 Kasım 2014 - 22:20 borsagundem.com

Davutoğlu, iş adamlarına: "Yeni Türkiye'de devletin görevi sizin önünüzü açmak ama size şunu söylemek istiyorum; 'Ölçeğinizi küçük tutmayacaksınız"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, yeni Türkiye'de devletin görevinin, iş adamlarının önünüzü açmak olduğunu belirterek, "Ama size şunu söylemek; 'Ölçeğinizi küçük tutmayacaksınız.' Şirketler ölçeklerini küçük tutarlarsa zihniyet olarak hedeflerini küçük tutarlarsa ülke siyasetçileri ne kadar büyük hedeflerden bahsederlerse bahsetsinler o hedeflere ulaşılmaz" dedi.

Davutoğlu, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, küresel ekonomik krizden, Avrupa içinde yaşanan krizlerden sonra her kurum, her devlet ve her uluslararası organizasyonun kendisini yeniden yapılandırdığını, G20 içinde de yeniden yapılanmaya yönelik istişareler bulunduğunu anlattı.

AB Dışişleri Bakanları toplantısında kendisine yöneltilen bir soru üzerine, "Krizlere tepki verme gücü ve kendi içinde kendini yenileme kudreti anlamında 3 tür ülke var" dediğini aktaran Davutoğlu, bu kategorileri, "vizyonu olan ve bu vizyonu bir ülkeyi yönetebilme kabiliyetiyle pekiştirmiş olan siyasi liderlikteki ülkeler", "vizyonu olmamakla birlikte ülke yönetme kabiliyeti olan ülkeler" ve "vizyonu olmayan, yönetme kabiliyetini de kaybeden ülkeler" şeklinde sıraladı. 

Davutoğlu, vizyonu, yönetme kabiliyeti ve siyasi istikrarı olan ülkelerin yükseldiğini dile getirerek, vizyonu olmayan ancak siyasi yönetme kabiliyeti bulunan ülkelerin yerinde saydığını, durumu idare etmeye çalıştığını, vizyonu ve yönetme kabiliyeti olmayan ülkelerin ise düşüşe geçtiğini, ekonomik kaynakların tarumar edildiğini ve 20-30 yıl öncesindeki üretim kapasitesini bile yitirdiğini söyledi.

Türkiye'nin farkını, "Son 12 yılda vizyonu olan, kararlılıkla bu vizyonu yürütmeye ve o vizyona ulaşmaya çalışan bir yönetimin etkin siyasi istikrarlılığının sürmesi" şeklinde açıklayan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Bütün iş adamlarımız herhalde 90'lı yılları hatırlar. 90'lı yıllarda dünyada ekonomi büyüyordu, genişliyordu. Dünyada toplam gayri safi milli hasılanın son 100 yıl içinde en geniş alana yayıldığı, ölçeklerin büyüdüğü 10 yıldan biridir 90'lı yıllar. Dünya ekonomisinin geliştiği bu dönemde, Türk ekonomisi büyümediği gibi birkaç kriz de yaşayarak büyük ölçüde geriye doğru gidişi zor durdurabildi. 1994, 1999, 2001 krizlerini hep hatırlarız. Son 12 yılda dünya ekonomisi küçülüyor; birçok eski korumacı tedbirlerle ülkeler kendilerini birtakım çemberlerin içine almaya çalışıyorlar veya yeni ortaklıklarla alanı büyütmeye çalışıyorlar ki bu tıkanıklık aşılabilsin. Ama Türkiye istikrarlı bir şekilde yoluna devam ediyor. Burada siyasi istikrarla ekonomi politik yapısal dönüşüm ve ekonomik refah arasında doğrudan bir ilişki var. Bunu fark etmemiz lazım."

"Bazıları bu hedefleri koyuş biçimimize 'ulaşılmaz' diyorlar" 
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin 3 alanda ciddi dönüşüm geçirdiğini ve geçirmeye devam ettiğini belirterek, bunun ilkinin "zihniyet" olduğunu söyledi. Davutoğlu, "Öyle bir ekonomik zihniyet gelişmesi lazım ki siyasi zihniyet gelişmesi lazım ki bu yeni meydan okumalara cevap oluşturabilsin" dedi.

Gençliğinde Türkiye'nin gücüyle ilgili analizler yapıldığına değinen Davutoğlu, eski Türkiye'de, Türkiye'nin dünyadaki genel gidişatındaki bozuklukları örtmeye çalışan bir zihniyet bulunduğunu söyledi.

Davutoğlu, 12 Mart 1971 Muhtırası'ndan sonra ekonomik çalkantılar yaşandığı dönemde Dünya Bankası'ndan Atilla Karaosmanoğlu'nun yaptığı bir analizde "Eğer biz doğru ekonomik politikalar uygularsak, 1995'te İtalya'nın bugünkü seviyesinde olabiliriz" dediğini aktardı.

Bütün karşılaştırmaların düşük ölçekli ekonomilerle yapıldığını ve zihniyet olarak genel beklentinin, siyasetin domine ettiği alanların oluşturduğu yapılar olduğunu anlatan Davutoğlu, iş adamlarına şöyle seslendi:

"Yeni Türkiye'de devletin görevi sizin önünüzü açmak ama size şunu söylemek; 'Ölçeğinizi küçük tutmayacaksınız.' Şirketler ölçeklerini küçük tutarlarsa zihniyet olarak hedeflerini küçük tutarlarsa ülke siyasetçileri ne kadar büyük hedeflerden bahsederlerse bahsetsinler o hedeflere ulaşılmaz. Biz bu dönemde bir özgüven devrimi ile aslında ölçekleri sürekli büyüterek, geliştirerek hedefler koyuyoruz. Bazıları bu hedefleri koyuş biçimimize 'ulaşılmaz' diyorlar. 12 yıl önce 2002 Kasımı'ndaki Türkiye'ye dönüp baksanız gerçekten bu hedeflerin ulaşılamaz görüldüğü, hayal gibi algılandığı ayları hatırlarsınız. Kimin aklına gelirdi Türkiye'nin gayri safi milli hasılasının 3,5-4 misli büyüyeceği, kişi başına düşen gelir itibarıyla ihracatın 38 milyar dolardan 158 milyar dolara çıkacağını? Bunları sağlayan şey; zihniyet devrimi. Hedeflerimizi hiç küçültmedik. Bütün dünya ekonomileri 2008'de hedef küçültmeye giderken, biz bir taraftan tam bir bütçe disiplini ve çok dikkatli bir ekonomi politikayla krizi kontrol altına almaya çalıştık, diğer taraftan gelecek yılların planlamasını yaptık. Onun için bazı krizler bizi teğet geçti ve tekrar ümitli bir şekilde geleceğe baktık. Hiç kimsenin bu zihniyet dönüşümünden feragat etmemesi lazım. Eğer biz tekrar kendi içimize döner, kapanır ve dünyayla bütünleşmek iddiası yerine sadece kendi iç çelişkilerimizle yüzleşmek gibi bir tabloyla karşı karşıya kalırsak, işte o zaman korkmaya başlayalım."

Davutoğlu, DEİK'in Türkiye'yi dünyaya açtığını ifade ederek, iş adamlarından ölçek küçültmemesini, hiçbir alandan geri çekilmemesini istedi.

Türkiye'nin önemli bir coğrafyası olduğunu ancak bu coğrafyada petrol kaynamadığını söyleyen Davutoğlu, "Bizim insanımız var. İşte DEİK bu insan topluluğunu temsil ettiği için önemli. Hiçbir şey bundan daha önemli değil" diye konuştu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin dış temsilciliklerini 166'dan 221'e çıkardığını ve dünyada en fazla temsil edilen 7'nci ülke olduğunu kaydederek, dış temsilcilikler artırılarak, iş adamlarının gittiği her yerde temsilciliklerin bulunmasının hedeflendiğini belirtti.

Ekonomi Bakanı Zeybekci, "Biz Türkiye Olarak bu blokların dışında kalmayı kabul etmiyoruz"

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, ABD ve AB'nin, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı ile bir araya geldiğini, ABD'nin Japonya'dan Yeni Zelanda'ya kadar 16 Asya Pasifik ülkesi ile yeni bir ticaret ve yatırım ortaklığı oluşturacağını belirterek, "Dünya ticaretinin 3'te 2'sinden fazlası 2 ayrı blok ile ama organik bir bağda yer alacak. Biz Türkiye olarak bu blokların dışında kalmayı asla kabul etmiyoruz" dedi. 

Bakan Zeybekci, ticaretin yeniden yapılanan, küresel ekonomide ve ülkelerin kalkınmalarında her zaman olduğundan daha belirleyici hale geldiğini ifade ederek, ticaretin, kalkınmanın ana unsuru olduğunu, orta sınıfı güçlendirerek istihdamı ve büyümeyi tek başına yüklenmeye başladığını söyledi.

Ticaretin aktörlerinin çeşitlendiğini, alanının ise genişlediğini anlatan Bakan Zeybekci, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Başbakanımızın diplomasi literatüründe ve uluslararası ilişkilerde 'Stratejik Derinlik' eserinde ifade ettiği gibi yeni dönemde dış ekonomik ilişkileri yönlendiren ekonomi, politik tercihler genel stratejinin önemli unsuru haline gelmiştir. Tüm aktörler bu yeni düzende küresel ekonomik dengelerde kendine yer edinmeye çalışan ekonomi kanalına yönelmişler ve ekonomik çıkar alanları diplomasinin ana unsuru haline gelmiştir. Günümüzün dünyasına bakıldığında soğuk savaştan sonra dünyanın ekonomik ve ticari haritası yeniden çiziliyor. Son 10 yıllık dönemde bu ekonomik hareketlerin yoğunlaştığını görüyoruz. 12 yıllık performansımızda da hükümet olarak attığımız bütün adımlar dünyanın yeniden yapılandığı, ekonomik haritalarının yeniden çizildiği dönemde Türkiye'nin artık edilgen bir ekonomiden etken bir ekonomiye geçmesi için elimizden gelen tüm gayreti gösteriyoruz."

Zeybekci, iş dünyasının hükümetler, devletler, ülkelerin dış politikalarıyla iç içe geçmiş yeni bir misyona, vizyona, yapıya kavuşmasının önemine işaret ederek, "Yeni süreçte DEİK'e de büyük görevler düşüyor. Bu dönemde DEİK ile devletimizin, hükümetimizin, milletimizin dış politika, ekonomik politikalarla uyum içinde olması ve bir hedefe hep beraber kenetlenmesi için yeni yapılanma yaşadık. Bu yeni yapılanmalardan asla geri gitmesi söz konusu değildir" diye konuştu. 

"Biz blokların dışında kalmak istemiyoruz"
DEİK ile yola çıkarken ülkenin 2023 ve 2071 hedeflerine gitmesinin sadece hükümete, devlete, bakanlıklara ait olmadığının bilincinde olduklarını anlatan Zeybekci, konuşmasına şöyle devam etti:

"Dünyanın şu andaki yapılanması ekonomik ve ticari haritanın yeniden çizilmesiyle ilgili ABD ve AB, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı ile bir araya geliyor. 2016 yılı itibarıyla anlaşmayı imzalayıp, 2017'de yürürlüğe koymak istiyorlar. Bu gerçekleşirse dünya ticaretinin yüzde 50'sini temsil eden alanda yeni bir blok oluşacak. ABD Japonya'dan Yeni Zelanda'ya kadar 16 Asya Pasifik ülkesi ile yeni bir ticaret ve yatırım ortaklığı oluşturacak. Dünya ticaretinin 3'te 2'sinden fazlası 2 ayrı blok ile ama organik bir bağda yer alacak. Türkiye olarak bu blokların dışında kalmayı asla kabul etmiyoruz. AB ile Gümrük Birliği anlaşması olan tek ülke olarak ülke ülke dolaşarak, Türkiye'nin haklı davasını anlatıyoruz."

Zeybekci, Türkiye'nin davasını anlatırken, "Biz bugüne kadar stratejik ortak, müttefik, dost ülke olduk ama biz sizlerle ekonomik ortak olmak istiyoruz" dediklerini aktararak, bu anlamda ümitsiz olmadıklarını ve Türkiye'nin hak ettiği yerde olacağını söyledi.

İsmet İnönü'nün "Yeni bir dünya kurulur, Türkiye o dünyada yerini alır" sözünü anımsatan Zeybekci, "Yeni dünya kurulurken, Türkiye o yeni dünyayı kuranlardan olur' diyoruz. Bu süreçte Türkiye, 160 milyar dolara yaklaşan ihracatına edilgen bir ekonomi ile geldi. Biz fasoncu bir anlayışla buraya geldik. Dünyada hammadde ve enerji kaynaklarının, tüketim ağlarının, tüketim alışkanlıklarının başkalarının kontrol ettiği iki ucu tutulmuş olan ekonomik hatta biz üretim aktörlerinden olduk" şeklinde konuştu. 

Zeybekci, Türkiye'nin artık etken bir ekonomi ile dünyada sürdürülebilir bir şekilde kültür coğrafyasının da avantajlarını kullanarak enerji kaynaklarını ve hammadde geleceğini kullanmak istediklerini belirterek, şunları kaydetti:

"Türkiye olarak artık bu coğrafyada tüketim alışkanlıklarını belirleyen, tüketim ağlarını kontrol eden bir ülke olmak istiyoruz. Yani ekonominin iki ucunu kontrol eden egemen bir ülke olmak istiyoruz. Ülkemizin yaşadığı birçok sıkıntının altında yatan gerekçeler bunlardır. Bunları gerçekleştirmek için de yüksek teknoloji alanında çok iyi teşviklerle bir yapılanmaya gidiyoruz. Türkiye olarak ülkemizdeki yatırımcıların başka ülkelere gitmelerini 'ülkemizden kaçıyorlar' gözüyle bakmıyoruz.  Ülkemizden başka ülkelere giden yatırımcıları destekliyoruz. Yeni desteklerle yolumuza devam edeceğiz."

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)