Savaştan daha beteri…

500 yılın en sıcak kışı yaşanıyor. Avrupa ise enerji krizinin teğet geçmesini kutluyor. Peki ya sonra…

SELMAN YAVUZ DEMİRÖZ - BORSAGUNDEM.COM

Dünyada bir savaşın gerçekleşmesinden daha kötü ne olabilir?

Sonu gelmeyecek gibi görünen bomba seslerine, karartmalara, yaşadıkları yerden göçe zorlanan sivillere ve ölümlere sebep olan savaştan daha kötüsü var mıdır?

2022 savaşın çirkin yüzünü tekrar gördüğümüz bir yıldı. Şubat ayında Rusya’nın Ukrayna’yı işgali tüm bu karanlık tablonun bir kez daha yaşanmasına neden oldu.

Bu sahneleri yeniden hatırlatmak gibi bir niyetim yok. Zira Karadeniz’deki komşumuzda bir savaş olduğunu, Rusya’ya Batılı ülkelerin yaptırım uyguladığını, Moskova yönetiminin cevaben doğalgaz tedarikini kıstığını, sonuç olarak da bir enerji krizinin yaşandığını cümle alem biliyor.

Ancak 2022-2023 kışı şu soruyu tekrar sormama sebep oluyor:

Gerçekten… Savaştan daha kötüsü olabilir mi?

Enerji krizi Avrupa’yı teğet geçti!

Ukrayna’daki savaşta Batı’nın yaptırımlarına karşı Rusya’nın doğalgaz kartını oynaması Avrupa’daki krizi bir felakete dönüştürebilirdi. Sert geçecek bir kış endişesi Avrupa ülkelerini olağanüstü önlemlere zorlamıştı.

Oysa beklenen o sert kış gelmedi.

Kış aylarının mevsim normallerinden çok daha sıcak geçiyor olması enerji talebini azalttı. Avrupa sıvılaştırılmış doğalgaz ithalatıyla sanayinin çarklarını döndürebildi. Diğer bir deyişle taşıma suyla değirmen dönebildi.

Sıcak ve kurak geçen bir kış Avrupa için kısa vadeli bir müjdeydi.

Rusya’yı en büyük düşman, enerji krizini de en kötü senaryo olarak gören Batılı liderler kutlamalarına devam ede dursun, Avrupa Birliği Komisyonu’nun Ortak Araştırma Merkezi (JRC) raporuna göre bölge son 500 yılın en kurak senesini geçiriyor.

Kıta genelinde temiz su kaynakları her geçen gün azalıyor. Orman yangınları ise artık yaz aylarına özgü bir felaket olmaktan çıktı.

Bilim insanları, iklim değişikliğine karşı bir şey yapılmaması durumunda kuraklığın ‘yeni normal’ haline gelebileceği konusunda uyarıyor.

Gerçek felaket nerede?

Savaşların korkutucu olduğunu biliyoruz. Zira savaşlar tarih boyunca insanlığın sayısız kez tecrübe ettiği bir felaket. Üstelik insanoğlu bu felaketin en kötüleriyle de test edildi. İki dünya savaşı ve nükleer bombalarla karşı karşıya kalındı.

Fakat iklim değişikliğinin ortaya çıkaracağı tablo halen bilinmezliğini koruyor. Üstelik felaketin ayak sesleri her geçen gün yaklaşıyor.

Belki de bu felaketi anlayabilmek için bir miktar yatırımcı diliyle konuşmak gerekiyor:

Su olmadan herhangi bir canlının hayatta kalabilmesi imkansız. Dolayısıyla insanoğlunun ihtiyacı olan temiz suyun arzının düşmesi, bu kaynakları ‘en değerli reel varlık’ haline dönüştürecektir.

Kuraklık sebebiyle toprak nem kaybedecek olursa ürün rekolte kapasitesi azalacaktır. Bu aynı zamanda tarım emtialarının üretiminin azalmasına sebep olur.

Diğer bir deyişle iklim değişikliği temel tüketici ürünleri başta olmak üzere tarım ürünlerine bağlı fiyatlarda olağanüstü artışlara sebep olması beklenebilir.

Yükselen fiyatlar ve temel tüketim ihtiyaçlarına ulaşım kapasitesinin azalması, insanları daha verimli olduklarını düşündükleri bölgelere göç etmeye zorlayacaktır. Bu aynı zamanda istihdam dinamiklerinin değişmesi anlamına gelir.

Daha kurak bölgelerde işgücü azalırken görece daha verimli bölgelerde ise istihdam piyasasındaki rekabet olağanüstü biçimde artabilir.

Elbette tüm bu felaket senaryoları mutlaka gerçekleşecek öngörüsüne sahip değilim. Fakat ünlü ekonomist Nassim Nicholas Taleb’in de önerdiği gibi iyi bir yatırımcının her zaman bir sonraki ‘Siyah Kuğu’nun ne olacağını tahmin edebilmesi gerekir.

Gökyüzüne baktığımda ocak ayının sonunda bile hâlâ göremediğim kar taneleri bana asıl felaketin yeryüzünden değil gökyüzünden gelebileceğini düşündürüyor.

Avrupa'da kömür fiyatlarında düşüş

 

Avrupa'da son 500 yılın en kurak dönemi

 

Soya fasulyesi fiyatlarına kuraklık etkisi