BORSAGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Geçtiğimiz günlerde The Economist’te yer alan bir makalede, etik yatırımların piyasaların en popüler trendlerinden biri olduğu söylendi. Bu alandaki yatırımlar özel sermaye yatırımları olarak da ortaya çıkabildiği gibi, farklı amaçlarla da yapılabiliyor. Giderek popülerlik kazansa da etik yatırımlara yönelik kesinleşmiş bir tanım bulunmuyor.
Ancak birçok kişi finansal hedeflerin yanı sıra finansal olmayan hedeflerin de göz önünde bulunduruluyor olmasının, tanımın bir parçası olduğu konusunda hemfikir. Tanımı henüz belirlenmemiş olsa da etik yatırım kavramı hayatımıza yeni girmedi. Forbes’un haberine göre, daha önce 2000’li yılların ortasında “temiz teknoloji” hisselerinde patlama yaşanmıştı. ,
Bu dönem sayısız yatırımcının birkaç yıl içinde büyük miktarlarda para kaybetmesiyle birlikte sona erdi. Bugünün etik yatırımcıları ise kendilerine geçmişte yapılan hatalardan neler öğrenebileceklerini sormalı ve benzer hataları yapmaktan kaçınmalı. Geçmişte yatırımcıların büyük bir bölümü istikrarlı bir dizi hataya düştü.
Bunlara yatırım günahı adını da verebiliriz. Tıpkı antik dini öğretilerin yedi ölümcül günah olan gurur, kıskançlık, oburluk, şehvet, açgözlülük ve tembellik gibi, bu yatırım günahları da yatırımcıların büyük paralar kaybetmesine neden oluyor. Aynı zamanda yatırımcıların belirledikleri hedeflere erişmesine engel teşkil ediyor.
- Finansal getiri ve sosyal etki konusunda belirsiz hedefler
Etik yatırımlar en temel tanımı itibarıyla finansal olmayan hedefleri de içinde barındırıyor. Bazen bu hedefler, nihai hedef olarak da belirlenebiliyor. Örneğin bir kişinin kişisel değerleriyle paralellik taşıyan bir yatırım şeklinde karşımıza çıkıyor. Diğer zamanlarda ise hedefe götüren adım olarak kullanılıyor.
Bunun örneklerinden biri ise yeni faktörleri yüksek getiri sağlama aracı olarak kullanmak. Benzer bir şekilde bazı ESG yatırımcıları, çevresel, toplumsal ve yönetişim kriterlerini yalnızca yatırımlarının finansal performansını artırmak için kullanabiliyor. Bu hedeflerin bazılarının ise zaman zaman birbiriyle çelişki içinde olduğu görülüyor.
2. Sabit fikirlilik
Bir şeyin olması gerektiğini düşünmeniz, o şeyin olacağı anlamına gelmiyor. Aynı zamanda olması gerektiğini düşündüğünüz şey zaman içinde gerçekleştiği takdirde bile, bunun zamanlaması oldukça uzun olabilir ve bu da para kaybetme riski anlamına gelir. İyi yatırımcılar bu gerçeği biliyor olsa da etik yatırım alanındaki bazı yatırımcılar, özellikle de piyasalar istedikleri yönde giderken bunu unutabiliyorlar.
Genellikle yatırımcılar yatırımlarının temel verileri ve değerlemeleri konusunda gelecekte yaşanabilecek gelişmeler üzerinde kontrol sahibi değil. Kaliteli bir karar alma süreci için ise satranç iyi bir analoji oluşturabilir. Yatırımcılar duygularını bir kenara bırakarak verileri değerlendirmeli ve hamlelerini buna göre yapmalı. Olması gereken ya da olmasını istediğiniz şeylerin ise bu süreçte yeri yok.
3. Güçlü yatırım süreçlerine ESG’nin entegre edilmemesi
ESG yatırımları (çevresel, toplumsal ve yönetişim kriterlerini temel alan yatırımlar) piyasaların oldukça ilgi çeken bir alanı. borsagundem.com'un derlediği bilgilere göre, ESG bir dizi kriter, bir veri ya da bir strateji olabilir. Ancak bir yatırım süreci değil. Bunu idrak edememiş olan yatırımcılar ise güçlü yatırım süreçlerinde ESG kriterlerini entegre edemiyor.
4. Statik düşünme ve zamanlama hatası
Hisse fiyatları üzerinde etkili olan birçok faktör bulunuyor. Örneğin makroekonomi, sektör dalgalanmaları, şirket konumlandırması ve piyasaların her daim mevcut olan duyguları. ESG faktörleri de bu süreçte rol oynuyor. Ancak ne yazık ki bazı ESG yatırım yaklaşımları, ESG faktörlerinin hisse fiyatını diğer faktörlere kıyasla ne kadar etkilediğini göremiyor.
ESG faktörleri zaman zaman kritik önem taşısa da, taşımadığı durumlar da olabilir. Aynı zamanda yatırımcılar bu faktörlerin ‘ne zaman’ hisse fiyatları üzerinde etkili olacağı konusunda da yanılgılar yaşayabiliyor.