El-Erian: Doların yükselişi küresel bir tehdit

Ünlü ekonomist Mohamed El-Erian doların son dönemde küresel piyasalarda yakaladığı yükselişe dikkat çekti. Ekonomiste göre doların küresel yükselişi durdurulamazsa küresel ekonomi büyük bir riskle karşı karşıya kalabilir

BORSAGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

ABD’de son kırk yılın en yüksek seviyelerinde dolaşan enflasyon para politikalarında sıkılaşmayı da beraberinde getirdi. ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırımı ve daha fazla şahin önlem alacağına yönelik açıklamaları küresel piyasalara zarar verirken ABD Doları’nı küresel çapta görülmemiş seviyelere çıkardı. Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre, Cambridge Üniversitesi Finans Profesörü ve Allianz Baş Ekonomi Danışmanı Mohamed El-Erian yükselen doların ekonomilerdeki etkilerine dikkat çekti. İşte El-Erian’ın Financial Times’taki o yazısı:

“Küresel ekonomi ve finansal piyasalarda bu kadar çok şey olurken, doların son zamanlardaki güçlü bir şekilde değer kazanması, tarihsel deneyim göz önüne alındığında beklenenden daha az dikkat çekti.

Dünyanın en dirençli ekonomik performans gösteren ABD para biriminin değer kazanması, kağıt üzerinde küresel ekonomideki düzenlemelere yardımcı olmalıdır. İthalat maliyetini düşürerek ABD'deki enflasyonist baskıları hafifletirken zayıf ülkelerin ihracatını artırmaya yardımcı olur.

Ancak mevcut koşullarda, hem halihazırda sallantıda olan bir küresel ekonominin refahı hem de tedirgin finansal piyasalar için dolardaki hızlı bir yükselişin tehlikeleri var.

Doların küresel değerinin yaygın olarak takip edildiği endeks olan DXY’nin ölçümlerine göre, para birimi yılın başından bu yana yaklaşık yüzde 10 oranında değer kazandı. Ekonomilerin büyük çoğunluğunun para birimlerini kapsayan endekste son 12 ayda toplam yüzde 16'lık oldukça geniş kapsamlı bu yükseliş endeksi 20 yıldır görülmeyen seviyelere taşıdı.

Söz konusu tabloda üç faktör etkisini gösteriyor: ABD Merkez Bankası'nın (FED) faiz oranlarını gelişmiş dünyadaki diğer merkez bankalarından daha agresif bir şekilde artıracağı beklentileri, ABD'nin dünyanın geri kalanından daha fazla sermaye çeken ekonomik performansı ve finansal piyasalarının göreceli güvenli liman cazipliği.

Şimdiye kadar, ABD'nin rekabet gücünü aşındıran ve ülkedeki rekor ticaret açığına katkıda bulunan bu gelişmeye yönelik çok az siyasi engelle karşılaşıldı. Geçmişte, dolardaki bu tür yükselişler ticaret savaşları tehdidini getirirdi. Şimdiyse Amerika'nın güçlü işgücü piyasası potansiyel gerilimlere karşı koyabildi.

Yine de doların yükselişinin ABD'ye yönelik siyasi düşmanlık yaratmaması, küresel ekonomi ve finansal istikrar için sorunsuz bir seyir izlendiği anlamına gelmiyor. Halihazırda ekonomi, enerji, gıda ve borçlar konusundaki krizler nedeniyle açık ve mevcut tehlikelerle karşı karşıya olan gelişen ülkeler için riskler özellikle akut düzeydedir.

Birçok ülke için doların değer kazanması, daha yüksek ithalat fiyatlarına, daha maliyetli dış borçlara ve daha fazla finansal istikrarsızlık riskine dönüşmektedir. Bu durum Kovid'in tahribatına karşı mücadeleler nedeniyle kaynakları ve siyasi tepkileri halihazırda gerilmiş olan ülkeler üzerinde daha fazla baskı yaratıyor.

Endişeler, gıda ve enerji fiyatlarındaki yüksek enflasyonu nedeniyle engellenen düşük gelirli ülkeler için özellikle daha yoğundur. Bu ülkelerdeki yaşam maliyeti krizi aynı zamanda en savunmasız olanlar için bir kıtlık tehdidi anlamına gelir.

Durumun daha da kötüleşmesine izin verilirse, "her yerde küçük yangınlar sendromu" olarak adlandırdığım şey (yani, ekonomik ve finansal istikrarsızlık vakalarının çoğalması) zarar görmüş küresel büyümenin, borç temerrütlerinin ve sosyal, politik ve jeopolitik istikrarsızlığın daha büyük, daha tehlikeli bir kombinasyonu ile birleşebilir.

Bu olası krizlerin gelişmiş ekonomilere yönelik geri dönüşü ise, dolar değerlenmesinin bu ülkeler üzerindeki herhangi bir doğrudan etkisinden potansiyel olarak daha sorunludur. Yurtiçinde artan stagflasyon döneminin yanı sıra bu tür ekonomilerin dış büyüme motorlarını zayıflatması ile istikrarsızlaşmış bir gelişmekte olan dünya, halihazırda birden fazla riskle uğraşan finansal piyasalara daha fazla volatilite katabilir.

FED’i büyük ölçüde ofsayta düşüren kalıcı yüksek enflasyon nedeniyle finansal piyasalar faiz oranlarında önemli bir artış endişesini yönetmek zorunda kaldı. Bu süreçte, devlet tahvillerindeki aksaklıklar, finansal koşulların sıkılaştırılmasına ilişkin endişelerin artmasıyla birlikte diğer piyasa segmentlerine de yayıldı. Şimdiyse piyasaların küresel ekonomik büyümenin yavaşlaması konusunda daha fazla endişelenmesi gerekiyor.

Bu yıl servetlerdeki düşüş her ne kadar tatsız olsa da ekonomik faaliyet üzerindeki etkisi daha sakindi ve piyasaların işleyişi ile ilgili riskler henüz devreye girmedi. Bununla birlikte, ABD Hazine piyasasının küresel endekslerinde tekrarlanan fiyat farkıyla birlikte, kripto katliamı keskin burunları olanlar söz konusu risklerin kokusunu bir miktar hissedebiliyor.

Ekonomilerdeki riskler gelişmekte olan ülkelerdeki ödemelerdeki aksaklıklar nedeniyle daha büyük bir şeye dönüşse bile, FED’in şişirilmiş bilançosu ve enflasyonist endişeleri göz önüne alındığında, piyasaları likidite ile doldurma yönündeki olağan politikasına geri dönmesi kolay olmayacaktır.

Doların çok hızlı değer kazanmasıyla ilişkili riskleri azaltmanın yolu, dünyanın geri kalanının büyümeyi ve üretkenliği artıran, sermaye getirilerini yükselten ve ekonomik esnekliği genişleten yapısal reformlarla daha hızlı ilerlemesidir.

Bu olmadan, düşük performans gösteren ülkeler için yapılacak dış destekler de dahil olmak üzere herhangi bir küresel düzenlemenin sağlayacağı teorik faydalar, zorlu bir ekonomik ve finansal istikrarsızlık kaynağı haline gelecektir.”

Dolar 16 TL'ye yaklaştı

 

Küresel risk iştahı toparlanma eğiliminde

 

Piyasalarda gözler Powell'a çevrildi