Ana SayfaYILMAZ: BAŞKANLIK VEYA GÜÇLÜ BİR YARI BAŞKANLIĞIN UYGULANMASI HALİNDE TÜRKİYE, YÜRÜTME ALANINDA İSTİKRAR MESELESİNİ KÖKLÜ BİR ÇÖZÜME KAVUŞTURMUŞ OLACAKTIR----

YILMAZ: BAŞKANLIK VEYA GÜÇLÜ BİR YARI BAŞKANLIĞIN UYGULANMASI HALİNDE TÜRKİYE, YÜRÜTME ALANINDA İSTİKRAR MESELESİNİ KÖKLÜ BİR ÇÖZÜME KAVUŞTURMUŞ OLACAKTIR

08 Mayıs 2013 - 15:09 borsagundem.com

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Yeni Türkiye Dergisinin
Mart-Nisan 2013 dönemini kapsayan 51. sayısında ?Başkanlık Sistemi ve
Kalkınma? konularını değerlendirdi.
Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz, Yeni Türkiye Dergisi için bir
yazı kaleme aldı. Yılmaz, makalesinde kamuoyunda son günlerde çokça
tartışılan Başkanlık Sistemi ve Türkiye için hayati öneme sahip olan
kalkınma kavramından bahsetti.
Başkanlık sisteminin uzun yıllardır ülkemizin gündeminde olduğunu
ancak bu alanda yapılan tartışmaların daha çok siyasi açıdan
yürütüldüğünü ve tarafların ideolojik bakış açılarına göre tercihlerin
ortaya konulduğunu belirten Yılmaz, diğer yandan sosyal ve ekonomik
konular başta olmak üzere, başkanlık sisteminin geniş toplum kesimleri
açısından etkilerinin ne olabileceği hususunun yeterince
incelenmediğini ifade etti.
Bakan Yılmaz, başkanlık sisteminin kamuoyunda yanlış bir imajının
olduğunu, bazı siyasi söylemlerle başkanlık sisteminin adeta
demokrasinin bir alternatifi gibi sunulduğunu ve kamuoyunun
yanıltıldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Oysa adı üzerinde, başkanlık sistemi bir rejim değil, bir yönetim
sistemidir. Demokratik ülkelerde parlamenter sistem ne kadar normal
ise başkanlık sistemi de o kadar normaldir. Bugün Türkiye başkanlık
sistemi ile parlamenter sistem arasında bir konumda bulunmaktadır.
Halkın seçimiyle gelen Cumhurbaşkanı tecrübesinin de zorlamasıyla,
ülkemiz bu iki sistemden birini daha net bir tercihle benimseme yoluna
gidilebileceği gibi, farklı bir sentez de oluşturabilir. Gerek devam
etmekte olan yeni Anayasa tartışmaları gerekse halkımızın önümüzdeki
seçimlerde ortaya koyacağı tercihler bu tartışmaların seyrini önemli
oranda belirleyecektir."

Halkı yanıltıcı değerlendirmeler yapılıyor

Bu süreçte halkın yapacağı tercihlerin sağlıklı bilgilere dayalı
olmasının hayati önem taşıdığını belirten Yılmaz, maalesef kimi
yüzeysel tartışmalarda halkı yanıltıcı değerlendirmelerin yapıldığını
ifade etti.
Başkanlık sisteminde adeta parlamentonun gücü ve önemi azalacak ve
her şey başkanın otoritesi ile şekillenecek gibi büyük bir yanlış algı
oluşturulduğuna değinen Yılmaz, işin gerçeğine bakıldığında ise
durumun tam tersi olduğunu bildirdi.

Kalkınma 4 temel eksende anlaşılmalı

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, kalkınma kavramına ilişkin de
değerlendirmelerde bulundu.
Kalkınmanın çok boyutlu, kapsayıcı ve insan odaklı olduğunun
altını çizen Yılmaz, "Kalkınmanın ekonomik, sosyal, çevresel ve hukuki
olmak üzere dört temel eksende anlaşılması gerektiği görüşündeyim.
Bunlara dış ilişkiler de ayrıca ilave edildiğinde resim daha bütüncül
bir şekilde ortaya çıkmaktadır" dedi.
Her şeyin merkezinde insanın bulunduğunu vurgulayan Yılmaz, insan
emeği, insan aklı olduğu gibi, her şeyin nihai hedefinin de insana
hizmet, insanın refahını arttırmak, daha iyi bir noktaya gelmesini
sağlamak olduğunu kaydetti.

Türkiye artık nitelikli beyinleri cezbeden bir ülke

Bakan Yılmaz, bugün artık Türkiye'nin bir çekim merkezi haline
geldiğini, başta çevre ülkeler olmak üzere dünyadan nitelikli
beyinleri ve nitelikli sermayeyi cezbeden bir ülkeye dönüştüğünü ifade
etti.
Önümüzdeki 10 yıllık dönemin, 2023 perspektifinde cazibe merkezi
haline gelen Türkiye vizyonuyla hareket edilecek bir dönem olacağını
vurgulayan Yılmaz, "Fikir hürriyetinin olmadığı, demokrasinin iyi
işlemediği, hukuk düzeninin oturmadığı, şehirleşmenin arzu edilen
seviyede olmadığı, eğitimin, sağlığın ve benzeri sosyal hizmetlerin
yeterli olmadığı bir yerde herhalde hiç kimse yaşamak istemez. Hele
nitelikli insanlar, nitelikli sermaye hiçbir şekilde bulunmak istemez.
Ama bunların sağlandığı bir ortamda, hem daha nitelikli insanlar yaşar
hem de nitelikli sermaye gelir, yatırım yapar" ifadelerini kullandı.

2023, toplumsal bir vizyona dönüştü

Kalkınma perspektifinin 2023 hedefleriyle ortaya konulduğuna
değinen Bakan Yılmaz, tüm toplumun da bunu benimsediğini,
sahiplendiğini bildirdi.

Yılmaz, yazısında şu ifadelere yer verdi:

"Bu siyasi bir vizyon olmaktan çıkıp, toplumsal bir vizyona
dönüştü. Bunu son derece önemli ve değerli buluyorum. Bu vizyonu
hayata geçirmek için gayret sarf etmemiz gerekiyor. Hedefimizin 2
trilyon dolar milli gelir, 500 milyar dolar ihracat, 25 bin dolar kişi
başına gelirle daha büyük bir ekonomi, daha adaletli bir sosyal yapı
ve daha ileri bir demokrasi olduğu biliniyor. Burada özellikle 2023
perspektifinin de yine kapsayıcı bir kalkınma anlayışıyla
gerçekleştirilmesi gerektiğine vurgu yapmak istiyorum."

Başkanlık sisteminin sağlayacağı istikrar çok önemli

Başkanlık sistemi ile kalkınma arasındaki ilişkiye de açıklık
getiren Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Öncelikle ekonomik gelişme eksenli baktığımız zaman başkanlık
sisteminin yürütmede sağlayacağı istikrarın son derece önemli olacağı
açıktır. Türkiye son 10 yılda tek partinin çoğunluğu ile sağladığı
istikrarın ekonomideki yansımalarını yaşayarak gördü. 2002 yılında 230
milyar dolar olan Gayrisafi Yurtiçi Hasılamız, 2012 yılında 800 milyar
dolar mertebesine ulaştı. Aynı dönemde kişi başı gelirimiz 3 bin 500
dolardan 10 bin 500 dolar seviyesine yükselmiştir. Enflasyon ve
faizlerin tek hanelere gerilediği, bütçe disiplininin sağlandığı bu
ortamda, kamu hizmetlerinde de tam anlamıyla bir sıçrama yaşanmıştır.
Kamu yatırımlarının yanı sıra sağlanan güven ortamında özel kesim
yatırımları, üretimi, ihracatı ve istihdamı tarihi seviyelere
ulaşmıştır.
Ülkemizin çok partili dönem tecrübesine baktığımızda koalisyon
dönemlerine göre belli bir partinin çoğunluğuna dayalı dönemlerin çok
daha yüksek bir performans sergilediği açıktır. 1950'lerde Demokrat
Parti, 1960'ların belli bir bölümünde Adalet Partisi, 1980'li yıllarda
ANAP, kalkınma sürecinde önemli ilerlemeler sağlamışlardır. Bu
dönemler aynı zamanda reformların ve yapısal değişimlerin de
hızlandığı yıllar olmuştur. 2002 sonrası dönemde AK Parti yönetiminde
sağlanan performans ise küresel krize rağmen son derece belirgin bir
farklılığı ortaya koymaktadır.
1950-2012 döneminin büyüme hızlarına bakıldığında şu gerçek ortaya
çıkmaktadır. Güçlü bir partinin yönetimde olduğu dönemlerde büyüme ve
kişi başına gelir artışı yüksek olmuştur. 1950-1959 döneminde ortalama
GSYH artışı yüzde 7, ortalama kişi başına gelir artışı yüzde 4,2
1966-1970 döneminde ortalama GSYH artışı yüzde 6, ortalama kişi başına
gelir artışı yüzde 3,4 1984-1991 döneminde ortalama GSYH artışı yüzde
5, ortalama kişi başına gelir artışı yüzde 2,9 2003-2012 döneminde
ortalama GSYH artışı yüzde 5, ortalama kişi başına gelir artışı yüzde
3,7.
Koalisyon dönemlerinde sağlanan performans ise belirgin bir
şekilde daha düşük olmuştur. 1962-1965 döneminde ortalama GSYH artışı
yüzde 5,5, ortalama kişi başına gelir artışı yüzde 3,0 1972-1979
döneminde ortalama GSYH artışı yüzde 4,7, ortalama kişi başına gelir
artışı yüzde 2,4 1992-2002 döneminde ortalama GSYH artışı yüzde 3,3,
ortalama kişi başına gelir artışı yüzde 1,9.
Performansın koalisyon dönemlerinden de daha düşük olduğu dönemler
ise demokrasinin askıya alındığı ara dönemler olmuştur. 1960-1961
döneminde ortalama GSYH artışı yüzde 2,1, ortalama kişi başına gelir
artışı yüzde -0,4 1980-1983 döneminde ortalama GSYH artışı yüzde 2,7,
ortalama kişi başına gelir artışı yüzde 0,3.
Bu performans bize yönetimde her türlü istikrarın değil,
demokratik istikrarın önemli olduğunu göstermektedir. İstikrarı ve
demokrasiyi eş zamanlı yakalamak açısından demokratik temsilin ve
katılımın yanı sıra, yönetimde güçlü bir yapının da önemli olduğu
görülmektedir."

Güven ve istikebilirliği ve istikrarı artıraMerkezi ( [email protected] )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/#!/ForeksTurkey


-Foreks Haber Merkezi-