Ana SayfaYENİLEME-TÜSİAD VE UNFPA, "2050'YE DOĞRU NÜFUSBİLİM VE YÖNETİM" RAPORUNU TANITTI----

YENİLEME-TÜSİAD VE UNFPA, "2050'YE DOĞRU NÜFUSBİLİM VE YÖNETİM" RAPORUNU TANITTI

27 Kasım 2012 - 12:27 borsagundem.com

TÜSİAD ile Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından,
demografik değişimler ve bu değişimlerin özellikle sosyal politika
alanlarına izdüşümlerini ele almak üzere "2050'ye Doğru Nüfusbilim ve
Yönetim" başlıklı bir proje yürütülmektedir. Proje kapsamında
hazırlanan 2050 yılına doğru nüfusla ilgili gelişmelerin işgücü,
sağlık ve sosyal güvenlik (emeklilik) sistemlerine etkilerinin ele
alındığı üç rapor, kamuoyuna tanıtıldı.
Raporların tanıtım toplantısının açılış konuşmaları, TÜSİAD
Yönetim Kurulu Başkanı Ümit BOYNER ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu
(UNFPA) Türkiye Temsilcisi Dr. Zahidul A. HUQUE tarafından yapıldı.

BOYNER: "Nüfusbilim göstergelerinin gündemin en üst noktasında
olması gerekiyor."

Ümit BOYNER konuşmasında, nüfusbilimin gösterdiği yönü iyi
okumamız gerektiğini söyleyerek, "Türkiye, demografik değişimlerin
sunduğu fırsatlardan yararlanabilecek ve 21. yüzyılda her bakımdan
gelişmiş bir ülke konumuna ulaşabilecek mi?" sorusunu yöneltti. BOYNER
şu ifadeleri kullandı: "Biz, ülkemizin demografik fırsat penceresinden
yararlanmak için gerekli potansiyele sahip olduğuna ve 2050 yılı
Türkiye'sinin ekonomik, demokratik ve sosyal gelişmişlik düzeyinin
yüksek olabileceğine inanıyoruz. Ancak bunu gerçekleştirebilmek için
nüfusbilim göstergelerinin hükümetlerin, siyasi partilerin,
üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının gündeminin en üst
noktasında olması gerekiyor. İleriye dönük planları yaparken sayısal
gerçekler kadar eğitimde, istihdamda, sağlıkta ve sosyal güvenlikte
nitelikli politikaların neler olduğunu da iyi belirlememiz gerekiyor.
Çünkü ülke olarak koyduğumuz hedeflerin altını doldurmamız ve hayata
geçirmemiz, politikalarımızın nüfusbilim verilerini dikkate alarak
planlanmasına bağlı. Unutmamamız gereken en önemli gerçek de şu:
İnsana yatırım yapmayan bir ülkenin ekonomisi sayısal olarak ne kadar
büyürse büyüsün birinci ligde gelişmiş bir ülke olmasına imkan yoktur."
Boyner konuşmasında ayrıca, izlenecek tüm politikalarda, şu an çok
düşük düzeyde seyreden kadın istihdamının geliştirilmesine özel bir
önem verilmesi gerektiğini de vurguladı.

HUQUE: "Politika yapıcılar, bu verileri kullanarak Türkiye
nüfusundaki

Dr. Zahidul A. HUQUE konuşmasında, 2011 yılında dünya nüfusunun 7
milyara ulaştığını belirterek, 7 milyarlık bir dünya hem bir fırsat
hem de bir meydan okuma olduğunu ifade etti. HUQUE, bu durum aynı
zamanda sağlık, eğitim, işgücü, sosyal güvenlik, kentleşme, çevre ve
sürdürülebilirlik konularında da çeşitli yansımalara sebep olduğunu
belirterek, şu ifadeleri kullandı: "Küresel dünya ve nüfustaki
değişimler bireyleri, toplulukları, toplumları ve dünyayı
dönüştürmektedir. Bugünkü ve gelecekteki nesillerin esenliği, nüfus
dinamiklerine dikkat edilmesini gerektiriyor. Dünya fakirlik,
ayrımcılık ve şiddet gibi sorunların üstesinden gelmeye çalışırken
diğer yandan da elindeki büyük insan yeteneğini ve kapasitesini işler
hale getirmeye çalışıyor, özellikle de kadınların ve gençlerin."
Türkiye'nin bugün, tarihinde yalnızca bir kere gerçekleşecek bir
demografik dönüşüm sürecinden geçtiğini belirten HUQUE, 2050'de
Türkiye nüfusunun 100 milyona ulaşacağının hesaplandığını vurguladı.
Değişen nüfus yapısının karşımıza hem fırsatlar hem de zorluklar
çıkarmakta olduğunu söyleyen HUQUE şunları ifade etti: "Türkiye'nin
değişen nüfus süreçlerini gözlemlemek ve tanımlamak gelecekte
izlenecek politikalarını, kalkınma, eğitim, işgücü, sağlık, çevre,
nüfus hareketleri, kentleşme ve sosyal güvenlik politikalarını
belirlemekte büyük önem taşımaktadır. Değişen demografik yapının
mevcut yapılara ve hizmetlere nasıl uyum sağlayacağının ve bu
dönüşümün ülke için nasıl bir kazanım haline getirilebileceğinin
hesaplanması gerekmektedir."

"2050'ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim" kapsamındaki raporlar
tanıtıldı

2050'ye doğru Türkiye'yi bekleyen nüfus yapısının "işgücü, sağlık
ve sosyal güvenlik (emeklilik)" sektörlerine yansımalarını ele alan
raporları tanıtıldı. Raporların yazarlar tarafından yapılan
sunumlarında aşağıdaki konular vurgulandı:
"2050'ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim: İşgücü Piyasasına Bakış"
raporunda 2010-2050 dönemine ilişkin işgücüne katılım, istihdam ve
işsizlik ile ilgili öngörüler sunuldu. Raporda düşük, orta ve yüksek
düzeyde üç farklı senaryo hazırlanmıştır. Bu senaryolar hazırlanırken
ekonomik büyüme oranları (düşük düzey senaryo için % 3, orta düzey
senaryo için % 5 ve yüksek düzey senaryo için % 7), okulöncesi eğitim
dahil okullaşma oranları, asgari emeklilik yaşı, çocuk bakım
hizmetlerinin erişilebilirliği, büyümenin istihdam yaratma
kapasitesinin bir göstergesi olan esneklik katsayısı gibi kriterler
dikkate alınmıştır. Buna göre 2023 ve 2050 öngörüleri şöyledir:
o Toplam işgücüne katılım oranı 2023'te düşük, orta ve yüksek
senaryoda %50,9, %53,6 ve %55.4 olarak öngörülmüştür. 2050'de ise
toplam işgücüne katılım oranı düşük, orta ve yüksek senaryolarda
sırası ile %54,1, %62,5 ve %68,1 olarak öngörülmüştür.
o 2023'te toplam istihdam oranı düşük, orta ve yüksek senaryolarda
sırası ile %44,8 %47,8 ve %49,9 olarak öngörülmüştür. 2050'de ise
istihdam oranı düşük, orta ve yüksek senaryolarda sırası ile %47,6,
%57,2 ve %63,5 olarak öngörülmüştür. Söz konusu senaryolara göre
büyümenin istihdam yaratma kapasitesini gösteren esneklik katsayısı
2010-2050 dönemi için ortalama olarak %40-%50 aralığındadır.
o İşsizlik oranları 2023'te düşük, orta ve yüksek senaryolarda sırası
ile %12,1, %10,8 ve %10 olmuştur. 2050'de ise toplam işsizlik oranları
düşük, orta ve yüksek senaryolarda sırası ile %12 %8,5 ve %6,7 olarak
öngörülmüştür.
Bu üç senaryo içerisinde Senaryo-2'nin gerçekleşme olasılığının
diğer iki senaryoya göre daha yüksek olduğu belirtilen raporda
politika önerileri olarak kadınların ve gençlerin istihdama katılımına
dikkat çekilmiştir. Buna göre kadınların çalışma hayatına katılımını
kolaylaştırıcı bir etken olan çocuk ve yaşlı bakım mekanizmaları ve
okulöncesi eğitim yaygınlaştırılmalı eğitim politikaları işgücünün
niteliğini ve istihdam edilebilirliğini artıracak şekilde planlanmalı
işgücüne olan talebin artması için makroekonomik istikrarın sağlandığı
kuvvetli ekonomik büyüme ve yatırımların artması sağlanmalıdır.
"2050'ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim: Sosyal Güvenlik (Emeklilik)
Sistemine Bakış" raporunda nüfus yaşlanmasının sosyal sigorta
finansman dengelerine etkisi ele alındı. Emeklilik yaşının kademeli
olarak yükseltilmesi aktif/pasif sigortalı oranında bir iyileşme
sağlasa da nüfus yaşlanması nedeniyle 2020'lerden itibaren bu
iyileşmenin yavaş yavaş tersine döneceği ve sosyal güvenlik sistemi
açıklarının büyüme riskinin doğacağı belirtildi. Bununla birlikte,
zaten yüksek olan prim oranlarını artırmanın, aylıkların seviyesini
daha fazla düşürmenin veya 2008'de yükseltilmiş olan ve 2036 yılından
itibaren 65 olacak emeklilik yaşını daha fazla yükseltmenin artık bir
seçenek olamayacağı da belirtildi Bu durumda raporun politika
önerileri giderleri düşürmeye çalışmaktan ziyade prim gelirlerini
artırmaya odaklanıyor. Bu amaçla, işgücüne katılımı artırma ve kayıt
dışılıkla ciddi biçimde mücadele gereği vurgulanıyor. Bu sebeple,
özellikle kadınların işgücüne katılım oranının yükseltilmesinin
öncelikli hedef olması gerektiğine vurgu yapılıyor.
"2050'ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim: Sağlık Sistemine Bakış"
raporunda, toplam nüfusunun %15'i yaşlı olan ülkelerin "yaşlı nüfus"
olarak adlandırıldığı belirtilerek, Türkiye'nin ancak 2040 yılından
sonra "yaşlı nüfus" kategorisine gireceği ve 2050'de nüfusun %
17'sinin 65 yaş üstü nüfus olacağı belirtiliyor. Nüfusun yaşlanmasına
bağlı olarak ortaya çıkacak olan sorunlar Türkiye'nin daha önce
karşılaşmadığı, alışılmadık sorunlar olacak ve başa çıkılması yeni
yöntemler geliştirilmesini gerektirecektir. Ancak bu süre içinde
kadın, anne-çocuk ve ergen nüfusun toplam nüfustaki payı bir miktar
azalsa da sayısı artarak devam edeceğinden, sağlık politikalarında bu
grupların önemini aynen sürdürmesi gerektiği de dikkatten
kaçmamalıdır. Sağlıkta nitelikli insan gücü, sağlık altyapısı, hizmet
programları ve sağlık bütçesinin de nüfusbilim verilerine dayalı
olarak planlanması gereklidir. Sağlık hizmetleri "hastalık odaklı"
olmaktansa koruyucu ve sağlığı geliştirici hizmetlere ağırlık
verilmelidir. Sağlıkta veri ve bilgi sistemlerinden, başta kronik
hastalıklar olmak üzere, hastalık yönetim sürecinde yararlanılarak
sağlık sisteminin performansı geliştirilmelidir. Sağlık hizmetlerinde
etkililik sağlanmalı, kamu ve özel sektörde sağlık hizmeti sunumunda
maliyet etkinliğe yönelik adımlar atılmalıdır.
2050'ye doğru Türkiye'yi bekleyen nüfus yapısının ele alındığı
toplantıda, demografik değişim sürecinin işgücü, sağlık ve sosyal
güvenlik (emeklilik) sektörlerine yansımaları tartışıldı. Toplantıda,
nüfustaki değişime paralel olarak, çeşitli senaryolar ışığında işgücü,
sağlık ve sosyal güvenlik (emeklilik) alanlarına ilişkin politika
önerileri irdelendi.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Türkiye'de yürüttüğü 5.
Ülke Programı (2011- 2015) çerçevesinde, kapsamlı demografik veri ve
bilgilerin toplanmasını sosyal ve ekonomik politikaların
oluşturulması ve uygulanmasında bu veri ve bilgilerin kullanılmasını
desteklemektedir. TÜSİAD, ekonomik ve sosyal konulardaki araştırmaları
kapsamında, demografik yapıdaki değişimler konusundaki ilgisini 1999
yılında yayınladığı rapor ile somutlaştırmıştır. TÜSİAD ve UNFPA, 2009
yılında "2050'ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim" projesini başlatmıştır.
Proje kapsamında, 2050 yılına yönelik projeksiyonları içeren bir
ana rapor ve demografik değişimin eğitim, işgücü, sağlık ve sosyal
güvenlik alanlarına etkilerini irdeleyen 4 sektörel kitaptan oluşması
planlanmıştır. Bu çerçevede "2050'ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim"
başlıklı projenin, 2050 yılına yönelik projeksiyonları içeren "Ana
raporu" ve demografik değişimin eğitim sistemine yansımalarını içeren
"Eğitim raporu", 5 Kasım 2010 tarihinde İstanbul'da düzenlenen bir
toplantı ile kamuoyu ile paylaşılmıştır.

Foreks Haber Merkezi ( [email protected] )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/#!/ForeksTurkey