Ana SayfaYAZICI, "2012?NİN İLK 6 AYLIK DÖNEMİNDE YAKALANAN KAÇAK AKARYAKIT MİKTARI 30 BİN 800 TONDUR"----

YAZICI, "2012?NİN İLK 6 AYLIK DÖNEMİNDE YAKALANAN KAÇAK AKARYAKIT MİKTARI 30 BİN 800 TONDUR"

02 Ekim 2012 - 13:40 borsagundem.com

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, 2012?nin ilk 6 aylık
döneminde yakalanan kaçak akaryakıt miktarının 30 bin 800 ton olduğunu
belirterek, "Sözü edilen miktarın piyasaya arz edilmesi durumunda,
litre üzerinden yapılan hesaplamaya göre yaklaşık 91 Milyon Liralık
vergi kaybı önlenmiştir" dedi.
Yazıcı Kayıtdışı Ekonominin Etkileri konulu panelde yaptığı
konuşmada şunları söyledi:
"Günümüz ekonomilerinin önemli sorunlarından biri olan kayıt dışı
ekonomi nedenleri, sonuçları ve işleyişi bakımından karmaşık bir
kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çünkü tüm kayıtların dışında kalan ve yasal olmayan, bu nedenle de
büyüklüğü ancak tahmin edilen bir sektör, bir alan üzerine konuşuyoruz.
Konuşmamda temel olarak, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı?nın
sorumluluk alanına giren konularda kayıt dışılıkla mücadele üzerinde
duracağım.
Ama ondan önce genel bir çerçeve çizmek istiyorum.
Kayıt dışı ekonominin ilk ve en önemli etkisi vergiler üzerinedir.
Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirlerine oranındaki bir
birimlik artış kayıt dışı ekonomide 2,41 birimlik artışa yol
açmaktadır.
Ortaya çıkan sarmalda dolaylı vergilerdeki artış ve kayıt dışılık
birbirini körüklemektedir.
Ancak asıl belirleyici olan objektif yani mevcut vergi yükü değil
sübjektif yani algılanan vergi yüküdür.
Sübjektif vergi yükünün fazla hissedilmesiyle oluşan vergiye karşı
dirençte etkili olan faktörlerden biri vatandaşların devlet
harcamalarına bakış açısıdır.
Vergi ödeyen mükelleflerin üzerinde durdukları asıl konulardan
biri toplanan vergilerin nerelere ve nasıl harcandığıdır.
Eğer toplumda toplanan vergilerin kötü harcandığına ilişkin genel
bir kanı oluşmuşsa, mükellefin vergiye karşı direnci artmaktadır.
Tekstil özelinde mükelleflere ve Gelir İdaresi Başkanlığı
çalışanlarına, ?Türkiye?de kayıt dışılığın size göre en önemli üç
nedenini sıralayınız? sorusunu yönelten araştırmanın bulgularına göre
mükellefler ilk beş sıraya vergi ve ekonomi/piyasa şartlarını
koymuşlardır.
Vergi yükü ilk sırayı alırken ekonomik krizler ikinci, vergide
adaletsizlik üçüncü, ayakta kalma çabası dördüncü ve cezaların
caydırıcı olmaması beşinci sırayı almıştır.
Söz konusu araştırmanın sonuçları kategorik olarak
sınıflandırıldığında, kayıt dışılığa etki eden faktörler ekonominin
yapısal özellikleri, vergi sisteminin özellikleri ile vergi harcaması
ve devlete bakış olarak tasnif edilebilir.
Kayıt dışı ekonominin kayıt dışı istihdam ile de yakın bir
ilişkisi vardır.
TÜİK?in 2012 yılı Haziran ayı itibariyle açıkladığı verilere göre
Türkiye?de kayıt dışı istihdam oranı %40?dır.
Kayıt dışı istihdamda, %84 ile birinci sırada tarım sektörü yer
almaktadır.
Tarımı sırasıyla %50 ile inşaat ve bayındırlık işleri %40 ile
konaklama ve yiyecek hizmetleri ve %38 ile kültür, sanat, eğlence ve
spor hizmetleri faaliyetleri izlemektedir.
İşsizlik ve kayıt dışı ekonomi birbirini beslemektedir.
Yapılan araştırmalar işsizlik oranındaki bir birimlik artışın
kayıt dışı ekonomide 1,7 birim artışa neden olduğunu göstermektedir.
KAYITDIŞI EKONOMİNİN DİNAMİKLERİ
Global anlamda ?gözlemlenemeyen ekonomi? de denilen kayıt dışı
ekonomiyi şekillendiren iki ana etmen vardır
Var olan mevcut yasal düzenlemeler ışığında yürütülen
faaliyetlerden elde edilen bir kısım gelirlerin beyan dışı bırakılması
ve
Kanunlar tarafından yasaklanmış ?yasadışı? işlemler.
Kısaca yasadışı ve suç unsuru içeren faaliyetler ile yasadışı
ancak suç unsuru içermeyen faaliyetler.
Kayıt dışılığın dinamiklerine baktığımızda bunları da 3 ana grupta
özetleyebiliriz
1. Kayıtlı olmanın maliyetleri,
2. Mevcut mevzuatın uygulanma derecesi,
3. Sosyal ve demografik yapı.
Kayıt dışılığın ortaya çıkışına zemin hazırlayan temel unsurlar
şöyledir :
İş kurma ve işletmeye yönelik maliyetli düzenlemeler,
Kurumlara güven azlığı,
İyi yetişmemiş beşeri sermaye, (bunda ahlaki değerler ve toplumun
kültürel yapısını etkileyen ortak değerler etkilidir.)
Ekonomik eşitsizlik,
Sosyal güvence eksiklikleri,
Finansmana erişimde yaşanan sıkıntılar,
Denetim azlığı ve yapılan denetimlerin etkin olmaması.
DÜNYADA VE TÜRKİYE?DE KAYITDIŞILIK TAHMİNLERİ
Kayıt dışı ekonominin tam ve doğru olarak tespit edilmesi son
derece güç, hatta imkânsızdır.
Çünkü, ?kayıt dışı ekonomi? tamamen veya kısmen ?gizli? olarak
sürdürülen ekonomik faaliyetleri içermektedir.
Her ne kadar tam ve doğru biçimde tesbit edilemese de, kayıt dışı
ekonominin kayıtlı ekonomiye oranının, bütün dünyada artma eğiliminde
olduğu genel kabul gören bir anlayıştır.
1988-2000 yılları kayıt dışı ekonominin kayıtlı ekonomiye oranının
ortalaması, OECD ülkelerinde %14 ila %16 arasındadır.
Gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde %35 ile 44 arasında
Geçiş ekonomilerinde ise %21-%30 civarındadır.
Türkiye için
1970-1998 ortalaması %27 ,
1999-2005 ortalaması ise %34 olarak tahmin edilmektedir.
2011?de Türkiye?de tahmin edilen kayıt dışılık oranı ise %32?dir.
Hedefimiz önümüzdeki 10 yıl içerisinde bu oranı en az 5 puan daha
aşağıya çekmektir.
Türkiye?de alınan tedbirlerle ?kayıt dışı ekonominin artışı
durmuştur yahut artış eğilimi yavaşlamıştır? demek mümkündür.
Kayıt dışılıkla mücadelede şu tedbirler etkili olmuştur:
Birbirini destekleyen siyasi ve ekonomik istikrar,
Nakit yerine kredi kartları ile ödemelerin yapılmasının
yaygınlaşması,
Vergi idaresinin otomasyonunun sağlanması,
Bankacılık sektörünün gelişmesi,
Enflasyonla mücadelede sağlanan başarı,
Ekonomik ve mali gelişme,
Kamu mali yönetim ve denetimi,
İdari ve mali teşkilatın yeniden yapılandırılması.
Kayıt dışı ekonomik faaliyetler, işletmeler arasındaki rekabeti
olumsuz yönde etkileyen önemli faktörlerden biridir.
Kayıt dışı alanda faaliyet gösteren işletmeler, diğerlerine göre
daha az vergi ödedikleri veya hiç vergi ödemedikleri için rekabet
üstünlüğüne sahip olmaktadırlar.
Faaliyetlerini kayıt dışı olarak yürüten işletmeler, kayıt
altındaki işletmelerin katlandıkları ek maliyetlere maruz
kalmadıklarından, haksız rekabet ortamına sebep olmaktadırlar.
Kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması, gelişmenin ve
kalkınmanın başta gelen şartlarından biridir.
GÜMRÜKLER VE KAYIT DIŞI EKONOMİ
Gümrük idareleri eşyaya ilişkin vergilerin tahsil edilmesi, dış
ticaretin istatistik amaçlı olarak doğru biçimde kaydedilmesin yanı
sıra kaçakçılığın önlenmesi ile emniyet ve güvenlik tedbirlerinin
uygulanması görevlerini de yerine getirmektedir.
Bu görevlerden ilki gümrüğün ekonomik fonksiyonudur.
Gümrük denince, yüzyıllardır aynı şey akla geliyor gümrük
vergileri.
Çağdaş gümrüklerde ise ekonomik fonksiyon çeşitli boyutlar kazandı.
Gümrük vergilerini toplamanın yanı sıra bir de gümrüğün dış
ticareti kayıt altına alma ve istatistik üretme görevi üstlenildi.
Gümrüğün ikinci ve gittikçe öne çıkan fonksiyonu ise güvenlik
fonksiyonudur.
Bunun çeşitli sebepleri vardır:
(1) Suç örgütlerinin, daha önce hiç olmadığı kadar devleti ve
toplumu tehdit kabiliyetleri artmıştır.
(2) Bu örgütlerin uluslararası bağlantıları daha fazla önem
kazanmıştır.
(3) Ülkelerarası ticaret çok genişlemiş ve çeşitlenmiştir.
(4) Zaman ve maliyetten tasarruf etmek maksadıyla gümrük
kontrollerinin azalması, suç örgütlerinin dış ticaret kanallarını
illegal faaliyetleri için kullanmalarını kolaylaştırmaktadır.
Bu faktörler, suç lojistiğinin ticaret kanallarıyla
gerçekleşmesine imkân sağlamaktadır.
Nitekim suç lojistiğinin bu niteliklerini dikkate alınca
gümrüklerin güvenlik alanında daha aktif yöntemler uygulaması
kaçınılmaz olmaktadır.
Bu alanda aynı hedefle çalışan paydaş kurumlarla, örneğin
Bölücü faaliyetlerle mücadele,
Organize suçlarla mücadele,
Terörün finansmanı ile mücadele,
İnsan kaçakçılığı ile mücadele,
Kara paranın aklanmasının önlenmesi,
Kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi, gibi konularda
işbirliği yapılmaktadır.
Bu meyanda, diğer kurumlarımızdan intikal eden devletin ve
toplumun güvenliği ile ilgili beklentilerin gümrük diline aktarılması
ve gümrüklü sahada devletin ve toplumun güvenliğine katkıda
bulunulması yönünde gümrük işlemlerini revize etmekteyiz.
BAKANLIĞIN KAÇAKÇILIKLA MÜCADELE ÇALIŞMALARI
Gümrüklerin güvenlik fonksiyonunun bir diğer ayağını ise klasik
gümrük anlayışının bir devamı olan kaçakçılıkla mücadele görevi
oluşturmaktadır.
Ancak bu görevi de günümüzde farklı bir anlayışla yürütmekteyiz.
Bunun birkaç sebebi bulunmaktadır:
(a) Yıllık dış ticaret işlem sayısının milyonlarla ifade edildiği
bir ortamda, bütün işlemlerin kontrol edilmesi mümkün değildir.
(b) Kamu çıkarları korunurken, ekonomik aktörlere haksız ve
orantısız yaptırımlardan kaçınılması gerekmektedir.
(c) Organize şebekeler, birçok işlem ve aktörün içinde bulunduğu
karmaşık ilişkilerle, kaçakçılık faaliyetlerini
gerçekleştirmektedirler.
Bu faktörler, kaçakçılıkla mücadelede etkin ve akıllı tedbirlerin
geliştirilmesini gerekli kılmaktadır.
Bu da ancak, daha çok bilgiye erişmekle mümkündür.
Bunlar çerçevesinde, kaçakçılık faaliyetleri ve güvenliği tehdit
edici unsurlar iki şekilde ortaya çıkarılabilir:
(1) İllegal faaliyet, gümrüklü sahada gümrük işlemleri
gerçekleşirken ortaya çıkarılabilir.
(2) Gümrükleme işlemi bittikten sonra vergi incelemesi
yapılırken, bir soruşturma yürütülürken, bir ihbarın değerlendirilmesi
sonucunda veya ikinci kontroller yapılırken ortaya çıkarılabilir.
En etkin kaçakçılıkla mücadele şekli kaçakçılığın, gümrük
işlemleri yapılırken ortaya çıkarılmasıdır.
Sonradan yapılan yakalamalar ispatlamanın çok külfetli olması
veya mümkün olmaması ve zararın zaten meydana gelmiş olması
nedenleriyle etkin bir yöntem olarak kabul edilmemektedir.
Bakanlığımız ayrıca, gümrüğün güvenlik ve kaçakçılıkla mücadele
görevlerini etkin bir biçimde yürütmek maksadıyla, suç örgütlerinin ve
kaçakçıların en çok tamah ettikleri başta akaryakıt olmak üzere,
sigara, şeker, çay gibi ürünlerle ilgili çalışmalar yapmak üzere
ekipler kurmuş ve eylem planları hazırlamıştır.
Bu eylem planları hassasiyetle takip edilmekte, söz konusu
ürünlerin kaçakçılığı ile ilgili olarak ileri düzeyde mücadele
edilmektedir.
Öncelikle akaryakıt kaçakçılığı alanında yaptığımız çalışmalardan
başlayarak, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı?nın kayıt dışılığı önlemeye
yönelik faaliyetlerini sizlere kısaca aktarmak istiyorum:
AKARYAKIT KAÇAKÇILIĞI
Son zamanlarda kamuoyunda yoğun bir şekilde yer alan akaryakıt
kaçakçılığı hem çok boyutlu bir sorundur, hem de nedenleri ve ortaya
çıkış şekilleri itibariyle farklı bileşenleri bünyesinde
barındırmaktadır.
Akaryakıt kaçakçılığı kayıt dışı ekonominin temel
besleyicilerinden birini oluşturmaktadır.
Aynı zamanda insan ve çevre sağlığına, ülkemiz ekonomisi ve
akaryakıt sektörüne yönelik önemli zararları bulunmaktadır.
Bu niteliği dolayısıyla akaryakıt kaçakçılığı ile mücadele
faaliyetlerimiz ilgili tüm kurumlarca işbirliği içerisinde
yürütülmektedir.
2011 yılında akaryakıt kaçakçılığı ile mücadelede yapılan etkin
çalışmalar neticesinde yakalama miktarı 37 bin 269 ton olmuştur.
2012?nin ilk 6 aylık döneminde yakalanan kaçak akaryakıt miktarı
30 bin 800 tondur.
Sözü edilen miktarın piyasaya arz edilmesi durumunda, litre
üzerinden yapılan hesaplamaya göre yaklaşık 91 Milyon Liralık vergi
kaybı önlenmiştir.
2011 yılında Akaryakıt sektöründe toplamda denetlenen mükellef
sayısı 31 bin 48 ve kesilen ceza miktarı da 2 milyon 685 bin Lira
olmuştur.
2012?nin ilk 6 ayında ise ?Akaryakıt ve 10 Numara Yağla İlgili
Yaygın ve Yoğun Denetimler? çerçevesinde 3 bin 974 firmaya 1 milyon
122 bin Lira ceza uygulanmıştır.
Söz konusu mücadele çalışmalarında etkinliği artırmak üzere
Akaryakıt Kaçakçılığı ile Mücadele Eylem Planı 25 Mart 2011?de
uygulanmaya başlanmıştır.
Diğer önemli bir gelişme ise, 23 Ağustos 2012 tarihli Akaryakıt
Kaçakçılığı ile Mücadele Konulu Başbakanlık Genelgesi?dir.
Genelge kapsamında, Akaryakıt Kaçakçılığı ile Mücadele Kurulu
oluşturulmuş ve kamu kurumlarına, akaryakıt kaçakçılığıyla mücadele
konusunda görevler verilmiştir.
Bugün gelinen noktada, kaçakçılıkla mücadelede eşyanın
yakalanmasının yanı sıra kaçak eşyanın muhafazası ve tasfiyesine
yönelik işlemler de kaçakçılıkla etkin mücadelede önemli hale
gelmiştir.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından 2011 yılında, 78 milyon
Lira değerinde, yaklaşık 20 milyon paket kaçak sigara imha edilmiştir.
2012 yılının Temmuz ayı itibariyle ise bu rakam %78 artarak 139
milyon 365 bin Lira değerinde 56 milyon paket sigaraya ulaşmıştır.
KÂĞITSIZ GÜMRÜK
Temel hedefimiz tüm gümrük işlemlerinin elektronik ortamda
yapılmasının sağlanmasıdır.
Şu an itibariyle gümrük işlemlerinin tamamının elektronik ortamda
yapılması mümkün hale gelmiştir.
Dış ticaret erbabımız beyannamelerin %95?inde e-imza
kullanmaktadır.
Gümrük işlem ve onaylarına ilişkin diğer kurumları da ilgilendiren
tüm süreçler, 2014 yılına kadar kâğıtsız olarak e-imza da dâhil olmak
üzere elektronik ortamda tamamlanmış olacaktır.
Burada hedefimiz ticaret erbabının üzerindeki bürokratik
maliyetleri ve buna bağlı olarak zaman kaybını en aza indirerek yasal
ticareti teşvik etmektir.
ELEKTRONİK TİCARET ve MERSİS
İletişim ve bilgi teknolojisindeki gelişmelerin sonucu olarak yeni
ticaret şekilleri ve kavramları ortaya çıkmıştır.
Elektronik ticaretin gelişmesi ve ticaretin internet aracılığıyla
yapılması, alım ve satımın belge düzenlenmeksizin yapılmasına,
ticaretin kayıt dışına çıkmasına neden olabilmektedir.
Değişen ticaret yapma biçimleri denetimlerin de yeni sisteme uygun
hale getirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Denetim Kapasitesinin Güçlendirilmesi için internet üzerinden
yapılan ticaretin kayıt altına alınmasına yönelik teknik ve hukukî
altyapıyı oluşturmaktayız.
?Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı?
Başbakanlık tarafından TBMM?ye gönderilmiştir.
Ticaret erbabımızın iş kurma ve işletme maliyetlerini azaltmak
üzere MERSİS (Merkezi Sicil Kayıt Sistemi)?ni kurmaktayız.
MERSİS?İN Amaçları şunlardır:
1- Ticaret siciline kayıt zorunluluğu bulunan sermaye şirketleri,
kooperatifler, şahıs işletmeleri, yabancı şirketlerin Türkiye
şubeleri, dernek ve vakıf işletmeleri kayıtlarının elektronik ortamda
merkezi bir ticaret sicili kayıt sisteminde tutulması,
2- Esnaf, serbest meslek erbabı, meslek örgütleri, kamu kurum ve
kuruluşları olmak üzere gerçek ve tüzel kişileri de kapsayacak şekilde
ülke düzeyindeki tüm ekonomik birimlerin sisteme dâhil edilmesi.
237 Ticaret Sicil Memurluğundaki veri aktarım çalışmaları 28
Aralık 2012?de tamamlanacaktır.
4- 5957 SAYILI KANUN VE HAL KAYIT SİSTEMİ
TÜİK verilerine göre 2011 yılında ülkemizde
- Sebze üretim miktarı 27,5 milyon ton,
- Meyve üretim miktarı ise 17,2 milyon tondur.
2012 yılı için açıklanan ?Bitkisel Üretim Tahmini? verilerine göre
Üretim miktarlarının tahıl ürünlerinde 33,4 milyon ton,
Sebzelerde 27,9 milyon ton ve
Meyvelerde 18,3 milyon ton olarak gerçekleşeceği tahmin
edilmektedir.
Ancak, ürettiğimiz bu miktarın neredeyse yüzde 25?i zayi
olmaktadır.
Bu yüzde 25?lik oran 2011 yılı itibariyle 18 milyar Liraya, 2012
yılı tahmini rakamlarına göre de 18,4 milyar Liraya karşılık
gelmektedir.
Bu durum bize pazarlamanın en az üretim kadar önemli olduğunu net
bir şekilde göstermektedir.
Mevcut durumda Toptancı halinde veya hale bildirilerek işlem
görmesi gereken sebze ve meyvelerin sadece yüzde 30?u kayıt altında
işlem görmektedir.
Kayıt dışı rakamın ülkemize ekonomik maliyeti ise 29 milyar Lira
olarak hesaplanmaktadır.
Ekonomik büyüklüğü ve tüm vatandaşlarımızı ilgilendiren
niteliğiyle sebze ve meyve ticareti sektörünün etkin bir şekilde
düzenlenmesi büyük önem arz etmektedir.
Bu kapsamda, 5957 sayılı ?Hal Kanunu? 1 Ocak 2012?de yürürlüğe
girmiştir.
Söz konusu Kanunun amaçlarından biri kayıt dışılığın önlenmesidir.
Kanun çerçevesinde kurulan Hal Kayıt Sistemi, kayıt dışılığın
önlenmesinde önemli bir adımdır.
Hal Kayıt Sistemi ile
Meslek mensupları kayıt altına alınmakta,
Sektöre yönelik veri tabanı oluşturulmakta,
Toptancı halleri arasında ortak bilgi paylaşımı ve iletişimi
sağlanmaktadır.
Hal Kayıt Sistemi, resmi olarak 15 Şubat 2012?de kullanıma
açılmıştır.
Bu Sistemde tutulacak veriler sayesinde, vatandaşlarımız, ticarete
konu olan sebze ve meyvelerin nerede, kimin tarafından üretildiğini, o
ürünün organik olup olmadığını gibi bilgilere ulaşabileceklerdir.
Bu kapsamda, toptancı hallerinde faaliyet gösteren meslek
mensupları Hal Kayıt Sistemine kaydedilmiştir.
Hal dışında sebze ve meyve ticaretiyle iştigal eden kişilerin
kaydı ise, 1 Ocak 2013 tarihine kadar tamamlanacaktır.
Ticarete konu sebze ve meyvelerin kayıtlı ticareti Sisteme
yapılan bildirimler ile sağlanmaktadır.
Bugün itibarıyla 5 milyon 100 bin bildirim yapılmıştır.
Yoğun saatlerde günde ortalama 40 bin bildirim yapılabilmektedir.
Sistem üzerinden sebze ve meyve ticareti verilerine ilişkin
raporların alınmasına yönelik yazılım güncellenme çalışmaları devam
etmektedir.
Bu raporların alınması sonrasında kayıt dışılıkla ilgili daha
sağlıklı analizler yapılacaktır.
LİSANSLI DEPOCULUK
Lisanslı depo işletmelerine kuruluş izni ve lisans verilmesine
yönelik işlemler, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu
hükümleri çerçevesinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından
yürütülmektedir.
Lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas borsacılığı sistemi, 2011
Temmuz ayı itibariyle ülkemizde fiilen uygulamaya geçmiştir.
Bu kapsamda bugüne kadar, şirket merkezleri Ankara, Gaziantep,
İzmir, Mersin, Bursa, Konya ve Hatay illerinde bulunan toplam 7
şirkete lisanslı depo işletmesi kuruluş izni verilmiştir.
Bakanlığımızca lisanslı depo lisansı verilen işletme sayısı 2
ülkemizdeki toplam lisanslı depo kapasitesi ise tamamı hububat,
baklagiller ve yağlı tohumlar konusunda olmak üzere 140 bin tondur.
Yetkilendirilen ticaret borsası sayısı 6?ya ulaşmıştır. (Polatlı,
Lüleburgaz, Ankara, Bandırma, Ünye, Çorum)
Lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas borsacılığı sisteminin gelişip
yaygınlaşmasıyla birlikte ürün senetleri vasıtasıyla tarımsal ürün
ticareti kayıt altına alınacak, sektördeki vergi kaçağı problemi
azalacaktır.
TÜKETİCİNİN KORUNMASI VE PİYASA GÖZETİMİ
Tüketicilerin alışverişlerinde fiş ve fatura istemesi kayıt
dışılığı ve vergi kayıplarını önlemede etkili bir faktördür.
Tüketicilerin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun?da
ifade edilen seçimlik haklarını kullanabilmesi için de fiş veya fatura
alması gerekmektedir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre, imalatçı
veya ithalatçılar ithal ettikleri veya ürettikleri sanayi malları için
Bakanlıkça onaylı garanti belgesi düzenlemek zorundadır.
Dolayısıyla firmaların ithal ettikleri veya ürettikleri sanayi
malları açısından garanti belgesi düzenlenmesi, firmaların kayıt
altına alınmasını da sağlamaktadır.
Tüketicilerin garanti belgesi olan ürünü tercih etmeleri, yurt
dışından kaçak getirilen sanayi mallarını garantisiz olduğu için
tercih etmemeleri kayıt dışılığı azaltan bir diğer önemli unsurdur.
Alışverişte belge almayan veya fiş pazarlığı yapan tüketici kira
gelirini beyan etmeyen veya düşük beyan eden ev sahibi sattığı malın
bir kısmına fatura kesmeyen tüccar veya sanayici sattığı zirai
ürününden stopaj yapılmasını istemeyen köylü, kayıt dışı ekonomiden
sorumludur.
Kayıt dışılığın önlenmesinde alınan idari ve mali önlemler kadar
toplumsal farkındalık da çok önemlidir.
Sempozyumun, bu farkındalığın artmasına katkıda bulunmasını ve
kayıt dışılıkla mücadelede önemli bir adım olmasını diliyor, emeği
geçenlere çok teşekkür ediyor, hepinize sevgi ve saygılarımı
sunuyorum.

Foreks Haber Merkezi ( [email protected] )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/#!/ForeksTurkey