Ana SayfaTZOB BAŞKANI BAYRAKTAR: GÜNÜMÜZDE ÇEVRE SORUNLARI ARTIK KÜRESEL BİR BOYUTA ULAŞTI VE İNSANLIĞIN EN BÜYÜK ORTAK SORUNU HALİNE GELDİ----

TZOB BAŞKANI BAYRAKTAR: GÜNÜMÜZDE ÇEVRE SORUNLARI ARTIK KÜRESEL BİR BOYUTA ULAŞTI VE İNSANLIĞIN EN BÜYÜK ORTAK SORUNU HALİNE GELDİ

05 Haziran 2012 - 09:56 borsagundem.com

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi
Bayraktar, günümüzde çevre sorunlarının artık küresel bir boyuta
ulaştığını ve insanlığın en büyük ortak sorunu haline geldiğini
bildirerek, çözümlerin de küresel boyutta değerlendirilmesi ve konuya
bütünsel bir yaklaşımla bakılması gerektiğini bildirdi.
Bayraktar, "göllerimiz, akarsularımız kirleniyor. Tahribat büyük.
Kirletenlere karşı savaş açmalıyız. Bazı yerlerde tarlalarımızı su
kirlenmesi nedeniyle sulayamıyoruz" dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile işbirliği düşündüklerini
bildiren Bayraktar, ziraat odası başkanlarının çevre konusunda
ombudsman (denetçi, sözcü, koruyucu) olması, çevreyi denetlemesi,
kirletenleri devlete bildirmesi gerektiğini belirtti.
Bayraktar, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı
açıklamada, dünyada sanayileşme, buna bağlı olarak ortaya çıkan
kentleşme ve bu olguyu besleyen hızlı nüfus artışının neden olduğu
çevresel sorunların bugün insanlığı tehdit eder hale geldiğini
belirtti.Sanayileşmenin dünyamız üzerindeki olumsuz etkilerinin 20.
yüzyılda ağırlığını hissettirmeye başladığını bildiren Bayraktar,
atmosfere salınan sera gazlarının ozon tabakasının delinmesine yol
açtığının ortaya çıkması sonucunda küresel ısınma, iklim değişikliği,
ekolojik dengenin bozulması, su ve enerji kaynaklarının azalması gibi
sorunların dünya gündeminin ilk sıralarında yer almaya başladığını
vurguladı.
Bu sorunların bilim adamlarınca ortaya konulması üzerine, karşı
tedbirler geliştirmek amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından 1972
tarihinde "İnsan ve Çevre Konferansı" düzenlendiğini hatırlatan
Bayraktar, şunları kaydetti:
"Dünya liderlerini bir araya getiren bu konferansta, doğal
kaynakların tahrip edilmeden gelecek nesillere intikal ettirilmesini
esas alan kalkınma yolları arandı. Söz konusu konferansın başlama
tarihi olan 5 Haziran, 'Dünya Çevre Günü' olarak ilan edildi.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), Dünya Çevre Günü'nün bu
yılki temasını, yeni bir yaklaşım tarzı olan 'Yeşil Ekonomi' olarak
açıkladı. UNEP, düşük karbon salınımı, etkin kaynak kullanımı ve
sosyal katılımı esas alan yeşil ekonomiyi, ekolojik kıtlık ve çevresel
riskleri belirgin şekilde azaltarak, toplum refahını ve sosyal
eşitliği artırmak olarak tanımlıyor.
Yeşil ekonomi, bir yandan gelir ve istihdam artışını kamu ve özel
sektör yatırımlarıyla yürüterek karbon emisyonu ve kirliliğini, diğer
yandan da enerji ve kaynak etkinliğini artırmak yoluyla biyolojik
çeşitliliğe ve ekosisteme verilen zararı azaltmayı hedefliyor. Bu
yatırımların, milli bütçelerden ayrılacak kaynaklar yanında politik
reformlar ve mevzuat değişiklikleriyle de desteklenmesi gerektiği
tavsiye ediliyor. Bu noktada bizim üzerinde düşünmemiz gereken şey,
ülkemizin böyle bir sisteme ne derecede dahil olacağıdır."

-"Yeşil ekonomi kavramını ilgili tüm taraflar iyi anlamalı ve
uygulamalı"-

Yeşil ekonomi kavramını ilgili tüm tarafların iyi anlaması ve
uygulamasının büyük önem taşıdığını bildiren Bayraktar, şöyle devam
etti:
"Kaynağı verimli bir ekonomi, geri dönüşümle daha iyi ürünler,
daha az atıkla ve sürdürülebilir tüketime önem vererek üretebilen,
kısacası kirletmeyen, karbon ticareti yapma ihtiyacı olmayan, temiz,
yeşil ve sorumlu davranan yeni bir dünya kurmaya öncülük etmeliyiz.
Bu manada, atmosfere sera gazı salınımını sınırlamak ve azaltmak
amacıyla 1997'de Japonya'nın Kyoto kentinde Birleşmiş Milletler
öncülüğünde görüşmeler başlatıldı. Bu görüşmeler, 16 Şubat 2005
tarihinde Kyoto Protokolü olarak sonuçlandı. Türkiye, bu protokolü
Şubat 2009'da imzaladı. Kyoto Protokolü'nün amacı, atmosferdeki sera
gazı yoğunluğunun, iklime tehlikeli etki yapmayacak seviyelerde
dengede kalmasını sağlamaktır. Bu protokolü imzalayan ülkeler,
karbondioksit ve sera etkisine neden olan diğer gazların salınımını
azaltmaya veya bunu yapamıyorlarsa salınım ticareti yoluyla haklarını
artırmaya söz vermiş oldular. Protokol, ülkelerin ilk taahhüt periyodu
olan 2008-2012 dönemi için kendi sera gazları emisyonlarını, 1990
yılındaki miktarlarının yüzde 5,2 oranında aşağı çekmelerini gerekli
kılıyor."
Sera gazları salınımında tarımsal faaliyetlerin payının yüzde
16-17 civarında olduğunu ve bunun çok büyük bir bölümünün hayvansal
üretimden kaynaklandığını belirten Bayraktar, bu değerin azaltılması
için biyogaz yatırımlarının dikkate alınması gerektiğini anlattı.

-"Su, toprak ve biyolojik çeşitlilik korunmalı"-

Tarımın, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden doğrudan olarak
etkilenecek sektörlerden biri olduğu gibi, bu etkileri asgari düzeye
indirecek çözümleri de içinde barındıran bir sektör konumunda
bulunduğunu bildiren Bayraktar, "Sürdürülebilir üretim sistemlerinin
kurulması için izleme, risk değerlendirme ve etkili önlemlerin
alınması gerekiyor. Bu önlemler su, toprak ve biyolojik çeşitlilik
gibi doğal kaynakların korunması, sürdürülebilirliği ve etkin
kullanımına yönelik olmalıdır" dedi.
Ormanlık alanların azalmasının, toprağın bozulmasının, uygun
olmayan tarım uygulamaları gibi arazi kullanımındaki değişikliklerin
atmosfere karbon salınımını ve dolayısıyla küresel ısınmayı
artırdığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
"Küresel ısınmanın önlenmesi yönünde olumlu adımlar atmak için
enerji ve sanayi üretiminde fosil yakıtların kullanılması yerine daha
temiz ve doğayla dost yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek
gerekiyor. Tarımda en iyi tarım tekniklerinin kullanılması, orman
arazilerinin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilir orman
kaynakları yönetiminin sağlanması yönünde politikalar
geliştirilmelidir.
Dünya Çevre Günü'nün ilan edilmesinin üzerinden tam 40 yıl geçti.
Fakat çevre sorunları azalmadı, teknolojik gelişmeler ve artan dünya
nüfusu, bu sorunlara her gün bir yenisini ekledi. Yaşanan tüm
olumsuzluklara rağmen bilgi ve iletişim çağını yakalayan dünya, çevre
sorunları karşısında daha duyarlı bir toplum olma, daha fazla sivil
hareket, çevre dostu olarak da ifade edilebilecek yeşil ekonomik
gelişmelerle iklim değişikliğine ve biyolojik çeşitliliğin yok oluşuna
karşı mücadelesini artırmaya başladı.
Toplumda çevre bilincinin oluşturulması, çevre sorunlarına karşı
duyarlı olunması ve gerekli önlemlerin alınmasının temelinde eğitim
yatıyor. Üreticiden tüketiciye toplumun her kesiminin çevre konusunda
bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi bu bakımdan büyük önem arz
ediyor."
Günümüzde çevre sorunlarının artık küresel bir boyuta ulaştığını
ve hızla değişen dünyada insanlığın en büyük ortak sorunu haline
geldiğini belirten Bayraktar, "Bu nedenle çözümlerin de küresel
boyutta değerlendirilmesi ve konuya bütünsel bir yaklaşımla bakılması
gerekiyor. Çevrenin korunması ve üretim sürecinin olumsuz
etkilenmemesi açısından, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımının
önemini bir kez daha vurgulayarak Dünya Çevre Günü'nü kutluyoruz"
dedi.

Foreks Haber Merkezi ( [email protected] )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/#!/ForeksTurkey