Ana SayfaYazarlarGökhan UganSermaye Piyasaları
Gökhan Ugan [email protected] Gökhan Ugan

Siyasi istikrardan ne anlıyoruz?

15 Ekim 2015, 09:32 - -

Bu haftaki yazımızda CDS’lerin manipülatif amaçlı nasıl kullanıldıkları konusuna değinecektik; ancak, Cumartesi günü Ankara’da yaşanan terör eylemi hepimizi olduğu gibi beni de oldukça etkiledi. Bu nedenle CDS konusunu bir sonraki yazıma erteliyor, bu yazımda sizlerle biraz siyasi istikrar anlayışımız hakkında sohbet etmek istiyorum.

Bir ülkenin ekonomik büyümesi ve finans piyasalarındaki gelişimi siyasi istikrara bağlıdır; bu herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. İhtilaf konusu olan şey siyasi istikrardan ne anladığımız ile ilgilidir. Siyasi istikrar demek, tek partinin seçimi kazanması demek değildir. Siyasi istikrar demek, tek partinin devamlı olarak iktidarda kalması demek de değildir. Siyasi istikrar, bir devletin kendi yurttaşlarının menfaatleri doğrultusunda geliştirmiş olduğu tüm politikaların iktidarda hangi siyasi parti olursa olsun tutarlı bir şekilde değişiklik göstermeden devamlılık göstermesi demektir. Liseye geçiş sisteminin 11 yılda dört kere değiştirildiği bir ülkede istikrarlı bir eğitim politikasından (siyasetinden) söz edilemez. Kuralların bugünden yarına değiştiği, yasaların iktidarı elinde tutan ideolojiye göre yeniden şekillendirildiği bir ülkeye kimse yatırım yapmaz. Yatırım yapanlarda acaba seçimden kim çıkacak diye gece gündüz fal bakar durur.

Türkiye’de uzun bir süredir etnisite ve inanç üzerinden siyaset yapılıyor. Bu siyaset anlayışı toplumu kutuplaştırdığı gibi, belirli bir kesimin menfaatlerinin, ulusal menfaatlerin üzerine çıkarılmasına yol açıyor. Siyaseten yaratılan fanatizm; kin, nefret ve hoşgörüden yoksun bir anlayışı da beraberinde getiriyor.

Gözlerinizi bir an olsun kapatın ve büyük futbol kulüplerimizin siyasi parti olduğunu, kulüp başkanlarının da parti başkanı olduğunu hayal edin. Taraftarı olduğunuz kulübün yerine rakibiniz olan kulübün temsil ettiği partiye oy verir miydiniz? Şu an Türkiye’de buna benzer bir durum yaşanıyor. Meclis’te yer bulan dört partiden üçü, toplumun belirli bir kesimine (Sünni İslâmcı, Türk milliyetçi, Kürt milliyetçi) hitap ediyor. İnsanların kendilerini ait hissettikleri kimlikler üzerinden yürütülen bu siyaset yüzünden ne kadar seçim yapılırsa yapılsın, sonuçların değişebileceğine dair kişisel ümidim yok; yapılacak TEKRAR seçimler, nüfus sayımından öteye gitmeyecek. Partilerin temsil ettikleri ideolojiler sınırlandırıldıkça, partiler arası oy geçişkenliği de o derece azalıyor.

Nasıl ki apartman yöneticimizi seçerken siyasi görüşümüze göre değil, tüm apartman sakinlerinin menfaatleri doğrultusunda adaletli bir yönetim göstereceğine inandığımız adaya oy veriyorsak, aynı şeyi hepimizi etkileyen sonuçlara imza atan ve bağımsız karar verme yetisine sahip milletvekilleri adayları için de yapmalıyız. Tabi ki bu milletvekili adaylarını bir lider bize dayatmamalı; kendi istekleriyle aday olmuş ve kendi tabanı tarafından seçilmiş, sadece bu toplumun bir kesimi için değil, kendisine oy veren veya vermeyen herkes için çalışmaya ant içmiş kişiler milletvekili seçilmeli. Milletvekilleri VEKİLLİK müessesesinin hukuki sınırları içerisinde seçildiği bölgenin ve tüm ulusun menfaatleri doğrultusunda yetkilerini kullanmalıdır. Grup kararı veya torba yasa gibi uygulamalar kanımca ortak aklın ortaya çıkmasını engelleyen demokrasiye aykırı uygulamalardır.

Masum insanların öldürülmediği, fikrin suç olmadığı özgür bir Türkiye özlemiyle esen kalın.

Saygılarımla,

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)