E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemYabancılar sigortaya ilgi göstermiyor---

Yabancılar sigortaya ilgi göstermiyor

Yabancılar sigortaya ilgi göstermiyor
18 Aralık 2013 - 10:11 borsagundem.com

Deloitte Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Ortağı Ersöz, Türkiye sigorta sektörüne yabancı ilgisinin sürmesi için yapılması gerekenler olduğunu söyledi

Deloitte Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Ortağı Yücel Ersöz, sigorta sektörünün GSYH’den daha fazla pay alabilmesi için müşteriye sigorta ürünlerinin çok basit ve en doğru biçimde anlatılabilmesi ve özellikle de hasar süreçlerinin çok iyi yönetilmesi gerektiğini söyledi.  Ersöz,  sektöre yönelik yabancı ilgisinin ise henüz krizden tam anlamıyla sıyrılamamış gelişmiş ülkelerin durumu nedeniyle içinde bulunduğumuz dönemde eskisi kadar kolay olmadığını belirterek, “Pek çok firma kendi pazarlarındaki durgunluk ile mücadele ederken Türkiye’ye yatırımlar konusunda daha ağır davranmalarını bu dönemde doğal karşılamak gerekir” diye konuştu.

Deloitte Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Ortağı Yücel Ersöz, Türkiye sigorta sektörüne yönelik görüşlerini DÜNYA ile paylaştı.

Sigorta şirketlerinin süreçleri doğru kontrol etmezlerse kesinlikle zarar edeceklerinin altını çizen Ersöz sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü ürün, suistimale her adımda çok açık. Ancak katlanılan operasyonel yük, acente ve müşteri deneyimi, kontrol edilen risk arasında bir denge kurulabilmesi gerekli. Süreci kontrol etmek için alınan önlemler, zaman zaman önlenen riskin çok ötesinde olabiliyor. Sigorta sözleşmesinin satılmasından poliçenin son gününe dek müşterinin deneyimini doğru yönetebilmek için pek çok fırsat var. Ancak birçok kez, kontrol ve uyumla ilgili kaygılar müşterinin önüne geçebiliyor.”

Sektörün avantaj ve dezavantajlarını sorduğumuz Yücel Ersöz, “Kanımca sektörün birkaç önemli avantajı var. Öncelikle Türkiye’nin demografik yapısı ve sigortacılık ürünlerinin henüz geniş kitlelere yayılmamış olması önemli bir avantaj olmaya devam ediyor. Gelişmiş ülkelerle karşılaştırdığımızda kişi başına düşen sigorta ürün adedi hala çok düşük. Sektörün bir diğer önemli avantajı, risk yönetimi konusunda Avrupa’daki sigorta firmalarından hiç de aşağı kalmayan, zaman zaman Avrupalı sigortacıların yetkinliklerinin de ötesine geçen bilgi birikimi” diye konuştu.

Sektör kendi itibarını yönetebilmeli

Ersöz dezavantajları için ise şunları söyledi: “Sigortacılık ürünlerinin yeterince yaygınlaşamamış olmasının nedenlerini çok iyi değerlendirmek gerekiyor. Karşılıklı güven eksikliği bu nedenlerin başında geliyor. Bunu yalnızca sigorta şirketlerine ya da yalnızca son kullanıcıya bağlamak doğru olmayacaktır. Ancak sigorta şirketlerinin bu durumu düzeltebilmek yapabilecekleri var. Suistimal riskini iyi yönetmek, bu açıdan riskli müşteriyi hiç içeriye almamak için bir takım istatistiksel modeller kurulması düşünülmeli. Ortada, farklı kurumlarca toplanan çok fazla miktarda veri var. Bu verilerin doğru yöntemlerle işlenmesi, suistimal riskinin yönetilebilmesine olanak verecektir. Sektörün kendi itibarını yönetebilmeye gereksinimi olduğuna inanıyorum.”

Süreci doğru kontrol edemeyen zarar eder

Sektörün GSYH’den daha fazla pay alabilmesi için neler yapması gerektiğini sorduğumuz Yücel Ersöz, bunu başarabilmek için müşteriye sigorta ürünlerinin çok basit ve en doğru biçimde anlatılabilmesi, özellikle de hasar süreçlerinin çok iyi yönetilmesi gerektiğini söyledi.

“Sigorta şirketleri süreçleri doğru kontrol etmezlerse kesinlikle zarar edeceklerdir” diyen Ersöz, “Çünkü ürün, suistimale her adımda çok açık. Ancak katlanılan operasyonel yük, acente ve müşteri deneyimi, kontrol edilen risk arasında bir denge kurulabilmesi gerekli. Süreci kontrol etmek için alınan önlemler, zaman zaman önlenen riskin çok ötesinde olabiliyor. Sigorta sözleşmesinin satılmasından poliçenin son gününe dek müşterinin deneyimini doğru yönetebilmek için pek çok fırsat var. Ancak birçok kez, kontrol ve uyumla ilgili kaygılar müşterinin önüne geçebiliyor. Sigorta koşullarının daha basit bir dille anlatılabilmesi, farklı segmentlerin beklentilerine, gereksinimlerine, kaygılarına daha uygun iletişim stratejilerinin kurgulanması da bence önem taşıyor. Aynı sigorta ürünü farklı müşteri profilleri için çok farklı şeyler ifade edebilir” diye konuştu.

Karlılık için iki koşul gerçekleşmeli

Sürekli zararla anılan bir sektörün bu çıkmazdan nasıl kurtulacağına yönelik görüşlerini sorduğumuz Yücel Ersöz,  karlılığın istenen düzeylere gelebilmesi için iki koşulun gerçekleşmesi gerekli olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bunlardan ilki ve daha önemlisi sigorta şirketlerinin müşterileri için kendilerini fiyat dışında unsurlarla farklılaştırabilmesi gerekliliği. Bunların en başında müşterinin yaşamını kolaylaştırmak geliyor. İkinci koşul ise sektörün daha geniş kitlelere ulaşabilmesi olarak özetlenebilir.”

Sohbette Deloitte olarak sektöre yönelik yabancı ilgisini nasıl gördüklerini değerlendirmelerini istediğimiz Yücel Ersöz, yabancı yatırımcıların son yıllarda Türkiye’ye ilgi göstermesinin son derece doğal olduğunu ifade ederek, “Özellikle batılı ülkelerde doygunluğa yakın pazarlar, yaşlanan nüfus çok uluslu sigorta firmalarının dikkatlerini gelişen pazarlara yöneltti. Gelişen nüfusu, sağlam ekonomik yapısıyla Türkiye bunların başında geliyordu. Bunların tümü doğru nedenlerdi ve bence hala da geçerli nedenler. Bununla beraber aşırı rekabet, giderilememiş olan itibar sorunu ve güven eksikliği, suistimal yönetiminde çözümlenememiş sorunlar sektörün istenen karlılık düzeylerine gelebilmesinin önüne set çekti” diye konuştu.

Radar ekrana girecek hedef azaldı

Yabancı ilgisinin sürebilmesinin henüz krizden tam anlamıyla sıyrılamamış gelişmiş ülkelerin durumu nedeniyle içinde bulunduğumuz dönemde eskisi kadar kolay olmağının altını çizen Ersöz, “Pek çok firma kendi pazarlarındaki durgunluk ile mücadele ederken Türkiye’ye yatırımlar konusunda daha ağır davranmalarını bu dönemde doğal karşılamak gerekir. Öte yandan pek çok sigorta şirketimizin zaten bir yabancı ortak almış olması çok uluslu firmaların radar ekranına girebilecek hedef sayısını da azaltmış durumda. Mutsuz olup ayrılan şirketler olacağını yakın dönemde öngörmüyorum. Uzun zamandır süren karsızlığa rağmen Türkiye’ye yatırım yapmış olan firmalar çıkmadılar. Zaten şu anda çıkmayı düşünseler de satış yapabilecek birini bulabilmeleri eskisinden daha güç. Öte yandan yakın dönemde önemli ölçüde bir konsolidasyonun gerçekleşmesini beklemek gerçekçi değil. Çünkü Türkiye’ye yatırım yapmış olan çok uluslu sigorta şirketlerinin her birinin kendi pazarındaki durum benzer özellikler gösteriyor. Önemli bir kriz yaşandı ve etkileri hala sürüyor” dedi.

Müşteri deneyimini iyi yöneten rekabetten sıyrılır

Müşteri ilişkilerinin yönetimi açısından sigortacılık sektörünün bankacılığın gerisinde kaldığının altını çizen Yücel Ersöz, “Acentelerin müşteri verisine sahip olması ve paylaşmaktan imtina etmesi tabii ki kabul edilmesi gereken bir sorun. Ama eldeki veriler, müşteri deneyimini doğru yönetebilmek, müşteri nezdinde bir fark yaratabilmek için yetersiz demek bence doğru değil. Müşteriye pek çok farklı kanaldan ulaşılabilir ve acentelerin sunduğu hizmetler bütünlenebilir. Müşteri deneyimini doğru yöneten sigorta firmaları bugünkü karsızlığın önemli nedenlerinden biri olan fiyat rekabetinden sıyrılmaya başlayacaklar. Bunu yapabilmek için müşterinin değeri doğru tahmin edilmeli, gelişme potansiyeli olan müşteriler için bir yatırım planı yapılmalı ve plan harfiyen uygulanmalı” şeklinde konuştu.

Düzenlemeleri normal karşılamak gerekir

Son yıllarda sektöre yönelik düzenlemelerin sayı ve nitelik itibariyle oldukça yoğun olduğunun bir gerçek olduğunun altını çizen Yücel Ersöz, “Ancak, konuyla ilgili uluslararası ve yurt içi gelişmelerin bir anlamda bunu zorunlu hale getirdiği söylenebilir. Uzun süre iptal edilmiş bir yasayla faaliyet gösteren sektör, son dönemde en azından yeni bir yasaya kavuştu. Daha sonra da yönetmelikler aracılığıyla yasanın içi dolduruldu ve uygulama detayları belirlendi. Sektörün uzun süredir dile getirdiği sıkıntıların bir kısmı da bu dönemde ortadan kaldırılmaya çalışıldı. Ülkemizde sigortacılığın halâ gelişimini sürdüren bir alan olduğu dikkate alındığında, mevzuat alanındaki düzenlemelerdeki yoğunluğun normal karşılanması yerinde olur” dedi.

Sektör prim ve katkı payında istikrar büyüyor

Deloitte olarak sektöre yönelik 2023 projeksiyonlarını sorduğumuz Yücel Ersöz, 2023 yılının hala oldukça uzak bir hedef olduğunu belirterek şunları söyledi: “Dolayısıyla sayısal hedef konusunda fikir yürütmek riskli olabilir. 2013 yılında altıncı ayda hayat dışı branşlarda aktif büyüklüğü 22 milyar TL, hayat ve emeklilik branşlarında ise 35 milyar TL’ye ulaştı. 2008 yılı sonunda her iki rakam da kabaca 13 milyar TL idi. Beş yıla yaklaşan, içinde ciddi bir global krizin atlatıldığı bu dönemde aktifler hayat dışında 1,7 katına, hayat ve emeklilikte ise 2,7 katına çıkmış durumda. Sektör kriz yılları dışında, prim ve katkı payı yönünden de enflasyonun üstünde ve istikrarlı biçimde büyümesini sürdürüyor.”

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)