E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaTeknolojiTeknoloji, Silikon Vadisi’nden Hudson Vadisi’ne taşınıyor---

Teknoloji, Silikon Vadisi’nden Hudson Vadisi’ne taşınıyor

Teknoloji, Silikon Vadisi’nden Hudson Vadisi’ne taşınıyor
08 Kasım 2022 - 18:01 borsagundem.com

Silikon Vadisi’yle dünya teknolojisinin merkezi haline gelen ABD, çip krizi nedeniyle yeni inovasyon yatırımlarına yöneliyor. IBM’in öncülük ettiği Hudson Vadisi modeli, başta yarı iletkenler olmak üzere birçok yeni teknolojinin merkezi olmayı hedefliyor.

BORSAGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

Dünya teknoloji yarışı, özellikle Çin’in son yıllarda gerçekleştirdiği atak ve pandemi sürecinin olumsuz etkileri göz önüne alındığında ABD’nin tekelinden çıkıyor gibi görünüyor.

Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre, bu durum yeni bir atılımla yön değiştirme eğilimde gözüküyor. ABD, IBM’in ve ABD hükümetinin ortak çalışmasıyla, Hudson Vadisi’nde yeni bir teknoloji kurmak için kolları sıvamış durumda.

IBM Research Kıdemli Başkan Yardımcı Dario Gil’in Fortune’da yer alan yazısı, ABD’nin yeni teknoloji atağıyla ilgili önemli ipuçları veriyor.

Teknoloji değişiyor

Başkan Biden, 6 Ekim'de IBM'in New York'taki Poughkeepsie kampüsünü ziyaret ettiğinde, konuşmasını şu öngörüyle sonlandırdı: “Önümüzdeki 10 yılda, son 40 yılda olduğundan daha iyiye doğru çok şey değişecek… ve değişiklikler önümüzdeki 10 yılda gerçekleşecek olan olaylar, dünyaya bakışımızı temelden değiştirecek.”

Başkan, özellikle teknoloji sektöründe gördüğümüz değişiklikler konusunda haklı. Yaklaşık kırk yıldır Amerikan teknoloji sektörü Silikon Vadisi ile eş anlamlı kabul ediliyor. Teknolojinin diğer merkezleri olan Boston ve Austin gibi yerler bile, büyük ölçüde Körfez Bölgesi'ne benzeyen ekonomilere sahip bulunuyor ve çoğu yenilik bir klavye ve monitör önünde gerçekleşiyor. Dijital yaşamlarımızı işgal eden uygulamaları, programları ve platformları başarılı mühendisler geliştiriyor.

Bu önemli bir inovasyon modelidir. Ancak, Amerika'nın teknoloji sektörünün geleceğinin hem yazılım hem de üzerinde çalıştığı donanım üzerine inşa edileceğini hatırlamak gerekiyor: Inovasyonun sadece ofis binalarındaki programcılar tarafından değil, laboratuvarlardaki araştırmacılar ve üretim tesislerinde çalışanlar tarafından üstlenildiği bir model.

Başka bir deyişle, Amerikan teknoloji sektörünün geleceği, Silikon Vadisi'ne olduğu kadar Hudson Vadisi'ne de benzeyecek. Hatta birçok yönden zaten öyle olduğunu bile söyleyebiliriz.

Hudson Vadisi, bilgisayar endüstrisinin başkenti

Hudson Nehri'nin Westchester County'den Albany'ye kadar uzandığı toprak parçası, Amerika'nın bilgisayar endüstrisinin orijinal başkentidir. 1960'lı yıllardan 90'lı yıllara kadar, IBM'in daha sonra gelen yazılım atılımlarının temelini oluşturduğu ve donanım gelişmelerini gerçekleştirdiği ve ürettiği yer burasıdır. Modern bilgi işlem ve iş ortamlarımız, ana bilgisayar olmadan var olamazdı.

Bu ürünleri yaratan ekosistem hala burada. Bu yalnızca IBM gibi şirketler sayesinde değil, aynı zamanda SUNY, Marist College, Rensselaer Polytechnic, Columbia, Cornell ve daha birçoklarına kadar New York Eyaletinde bulunan canlı üniversite ekosisteminden gelen yetenekler sayesinde. Aynı zamanda, bu ürünlerin geliştirilmesini ve üretilmesini desteklemeye istekli bir eyalet hükümetinin de bu ekosistemde büyük katkısı bulunuyor.

Çip krizi ekonomik çıktıyı yüzde 1 oranında azaltıyor

Bugün Amerika, özellikle son çip sıkıntısından sonra bu tür teknoloji merkezlerine yeniden yatırım yapılması gerektiğinin farkında. Amerika yarı iletkeni ve onunla bağlantılı sanayiyi icat etti, ancak pandeminin arifesinde dünyadaki çiplerin yalnızca yüzde 12'sini üretti ve bu çipler arasında en gelişmişlerden hiçbiri yer almıyordu. Bunun için bir bedel ödedik. Arabalardan akıllı telefonlara kadar her şeyde pandemi kaynaklı bir arz krizi yaşandı ve bu da fiyatlarda talihsiz bir artışa neden oldu. Ülke şu anda toparlanıyor, ancak veriler yarı iletken eksikliğimizin ekonomik çıktıyı yüzde 1 puan kadar azalttığını gösteriyor.

Ve Amerika'nın sadece daha fazla çip üretmesi gerekmiyor, aynı zamanda bilgi işlem alanını da hızlandırması gerekiyor. Örneğin daha sofistike yapay zeka, giderek daha gelişmiş, daha hızlı ancak daha küçük; daha güçlü ancak daha enerji verimli çipler gerektiriyor. Gelişmiş malzemeler için tam olarak doğru kimyasal yapıyı bulmak gibi diğer problemler, geleneksel hesaplama yöntemlerinin sınırlarını zorluyor. Bunları çözmek, IBM'in Hudson Vadisi'nde öncülük ettiği kuantum bilgisayar türleri tarafından mümkün kılınacak tamamen yeni bir yaklaşım gerektiriyor.

Başkan Biden'ın Ağustos ayında imzaladığı tarihi ve iki partili CHIPS and Science Act’in (Çip ve Bilim Yasası) arkasındaki mantık buydu. Ticaret Bakanı Gina Raimondo, Senato Çoğunluk Lideri Chuck Schumer ve Senatör Todd Young gibi her iki tarafın liderleri tarafından da savunulan bu fikir, ABD'nin yarı iletkenlerdeki rekabet gücü erozyonunu tersine çevirmek ve on milyarlarca dolarlık özel yatırımı kamu fonları kullanarak desteklemeyi hedefliyordu. Para, yeni çip üretim merkezlerinin gelişimini teşvik edecek, araştırma ve geliştirmeyi gelişmiş bilgisayarlara yönlendirecek ve bölgesel ekonomik kalkınmayı teşvik edecek.

Yerel ekonomiler yaratılacak

CHIPS stratejisinin işe yarayacağına dair herhangi bir muğlaklık varsa, geçen ay New York'ta olanlar, bu şüpheleri ortadan kaldırmaya yetmeli.

IBM, gelecek nesil anabilgisayarların, kuantum bilgisayarların ve gelişmiş yarı iletkenlerin geliştirilmesini içeren Hudson Vadisi'ndeki çalışmaları desteklemek için 20 milyar dolarlık yatırım yapacağını duyurdu. Bu, çip üreticisi Micron'un önümüzdeki yirmi yıl içinde Clay, New York'ta dev bir yarı iletken fabrikası geliştirmek için 100 milyar dolar taahhüt etmesinin ve başka bir çip üreticisi olan GlobalFoundries'in zaten açıkladığı genişleme hedeflerinin hemen ardından geldi.

Bu yatırımlar, geleneksel teknoloji merkezlerinizden çok farklı görünen yerel ekonomiler yaratma özelliği de taşıyor. Çünkü yalnızca bilgisayar mühendisleri değil, fabrika ve laboratuvar çalışanları da dahil olmak üzere çok daha geniş bir insan yelpazesine fayda sağlamak hedefleniyor.

1970'lerden bu yana, Amerika'nın sermayesi ve yeteneğindeki aslan payı birkaç şehre aktı ve bazı ekonomistlerin ‘dayanıklı zenginlik ve yoksulluk adaları’ dediği şeyi yarattı. Hudson Vadisi modeli bu ekonomik fenomeni gevşetmeye de yardımcı olabilir. Başkan Biden'ın aktardığı gibi, “Yılda 120 bin dolar kazanmak için... ileri bir derece bir diplomaya ihtiyacınız yok.”

Bu, elbette, onlarca yıllık bir proje olacak. Diğer şeylerin yanı sıra, CHIPS and Science Act’in de akıllıca uygulanmasını gerektirecektir. Örneğin, New York'un Ulusal Yarı İletken Teknolojisi Merkezi'nde (National Semiconductor Technology Center) kilit bir rol oynaması, eyaletin süregelen ekonomik ve iş gücü gelişimini hızlandıracak ve ABD'nin rekabet gücünü büyük ölçüde artıracaktır.

Önümüzdeki yıllarda Kongre ve Biden Yönetimi kesinlikle her konuda anlaşamayacak olsa da ülkemizde inovasyon coğrafyasını genişletmek, takip etmemiz gereken en önemli çalışmalardan biri olmalıdır. Bilgisayarın geleceğinin evi olarak kendisini yeniden icat eden Hudson Vadisi, hükümet, endüstri ve akademi birleşik bir vizyon etrafında güçlerini birleştirdiğinde nelerin mümkün olabileceğine dair ilham verici bir modeldir.

Teknoloji devleri yatırımcıların hedef tahtasında

 

Dev teknoloji şirketlerinde toparlanma yakın mı?

 

Biden'dan teknoloji yatırımı şartlarını sıkılaştıracak adım

 

ABD'de yürürlüğe giren Çip ve Bilim Yasası'nın ekonomik etkileri tartışıldı

 

Çin-ABD teknoloji savaşı, çip rekabeti ile zirvede

 

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)