E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaMakro EkonomiStagflasyona davetiye çıkaran 6 büyük kriz---

Stagflasyona davetiye çıkaran 6 büyük kriz

Stagflasyona davetiye çıkaran 6 büyük kriz
25 Mayıs 2022 - 12:54 borsagundem.com

Küresel ekonomiler her geçen gün stagflasyon korkusuna bir adım daha yaklaşıyor. Ünlü borsa uzmanı Vitaliy Katsenelson ekonomileri bu kâbus senaryosuna sürükleyen 6 küresel krize dikkat çekti

BORSAGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

Küresel borsalarda yatırımcıların endişelerini besleyen unsurlar her geçen gün artıyor. Bağımsız portföy yönetimi şirketi Investment Management Associates’in CEO’su Vitaliy Katsenelson piyasalarda başarı veya başarısızlık duygularının yükseldiği dönemlerde duygusal kararlar almamak için karar verme süreçlerinde daha sıkı olmak gerektiğini belirtiyor.

Enflasyon konusu tüm dünyada ekonomi gündemini işgal eder hale geldi. Katsenelson MarketWatch’taki yazısında enflasyonu kontrol altına almanın kolay olmayacağına dikkat çekiyor. Zira piyasalardaki değer yatırımları ile bilinen ünlü yatırımcı küresel ekonomideki stagflasyona sokabilecek altı birbiriyle ilişkili faktör nedeniyle merkez bankalarının işlerinin çok daha zorlu olduğunu belirtiyor.

Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre stagflasyon ekonomilerin resesyona girdiği enflasyonunsa yüksek kalmaya devam ettiği kâbus senaryosunu ifade ediyor. Katsenelson ABD’yi ve küresel ekonomiyi sarsan ve stagflasyona zemin hazırlayan altı faktörü şöyle sıralıyor:

Petrol fiyatları

Korona virüs salgını öncesinde dahi küresel petrol ve doğalgaz arzı sektördeki yatırımların düşmesi sebebiyle sınırlıydı. Düşük petrol ve doğalgaz fiyatları ve ESG (Çevresel, sosyal ve kurumsal yatırım) destekçilerinin etkisiyle petrokarbonun gözden düşmesi bu durumun en önemli sebebi olmuştu. Pandemi, sektördeki yatırımların daha da düşmesine neden oldu. Ardından Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, dünyayı üçüncü en büyük petrokimya üreticisini küresel ticaretten aforoz etmeye zorladı.

Petrol piyasası, doğal gaz piyasasından biraz da olsa farklı dinamiklere sahiptir. Petrol değiştirilebilir bir emtiadır. Tankerler tarafından kolayca taşınır ve bu nedenle (göreceli olarak) bir müşteriden diğerine kolayca yönlendirilebilir. Örneğin, Çin eskiden Suudi Arabistan'dan petrol alıyorsa şimdi Rusya'dan petrol alabilir, Çin'in Suudi Arabistan'dan almayı bıraktığı petrol şimdi Almanya tarafından satın alınabilir. Bununla birlikte, Suudiler hafif ham petrol üretirken Rusya ise ağır ham petrol üretiyor. Bu nedenle rafinerilerin yeniden yapılandırılması gerekiyor ve bu aylar gerektiren bir süreç.

Petrole yönelik yaptırımların Rus ekonomisi üzerinde etkileri ancak herkesin Rus petrolünü satın almayı bırakması durumunda görülebilir. Tüm ülkeler yaptırımları benimserse, günlük yaklaşık 8 milyon varil petrol ihracatı piyasadan kaldırılacaktır. Dünyanın günde yaklaşık 88 milyon varil petrol tükettiği göz önüne alındığında çok fazla miktarda petrolü işaret ediyor.

Sırasıyla en büyük ve üçüncü en büyük petrol ithalatçıları olan Çin ve Hindistan’ın Rusya’dan petrol almaya devam edip etmeyeceği belli değil. Zira söz konusu karar bu ülkelerin Batı ile ilişkileri zedeleme riski taşıyor. Ancak her iki ülke de ne yapılması gerektiğinin Batı tarafından söylenmesini istemiyor. Dikkate almaları gereken kendi ekonomik çıkarları var. Ancak bu iki ülkenin de ABD ve Avrupa ile olan ticaretleri Rusya ile olduğundan çok daha büyük.

Her iki ülkenin de Rusya'dan yavaş yavaş uzaklaştığı görülüyor. Örneğin, Ukrayna'daki savaş, Rus silahları için korkunç bir tanıtım haline dönüştü. Hindistan’ın Batı silahlarına dönme ihtimali oldukça büyüdü ve bu da ülkenin Batı ile yakınlaşmasına neden olabilir.

Katsenelson'a göre kısa vadede, Rusya'dan dünya pazarına sağlanan petrol arzı muhtemelen daralacak. Uzun vadede ise tablo Rusya için daha da kötü görünüyor. Batılı şirketlerin Rus petrol projelerine katılmasının iyi bir nedeni vardı. Bununla birlikte Rusya’nın petrol gelirlerini BP ve Exxon Mobile ile paylaşmaya iten motivasyon kaynağı Batı’ya duyulan büyük sevgi değildi. Batılı şirketler, çok zorlu Rus petrol ve doğalgaz sahalarında fazlasıyla ihtiyaç duyulan teknik uzmanlığı getirdi. Batı'nın Rusya'yı terk etmesiyle birlikte, Çin ve Hindistan Rus petrol ve gazını satın almaya devam etse bile, uzun vadeli petrol ve gaz üretiminin azalması muhtemeldir.

Doğalgaz fiyatları

Doğalgaz piyasasına dönelim. Gazların nakliyesi, sıvı ürünlerin nakliyesinden çok daha zordur. Doğalgaz iki şekilde taşınabilir: boru hatları (en ucuz ve en verimli yol, ancak inşa edilmesi yıllar alır) ve LNG gemileri ile. Sıvılaştırılmış doğalgaz anlamına gelen LNG, doğalgazın -162 derecede yoğunlaştırılması ve sıvı hale getirilerek taşınmasıdır. Batı Avrupa, özellikle de Almanya, bugün boru hatları aracılığıyla Avrupa'ya taşınan Rus gazına büyük ölçüde bağımlıdır.

Alman politikacılar, yeşil enerjiye dönme hevesiyle, sıfır CO2 üreten nükleer enerjiyi terk ettiler, istikrarsız "yeşil" rüzgar ve güneşe geçtiler (ve kirli kömüre geri döndüler) ve geleceklerini de Rusyaya bağladılar.

Bazı küçük Avrupa ülkeleri Rus gazını terk ediyor. Rus gazının en büyük tüketicileri olan Almanya ve İtalya, iki yıldan kısa bir süre içinde Rusya'nın gazıyla bağlantılarını kesebileceklerine dair söz veriyor. Bu eğilim devam edecek olsa da sürecin tamamlanması bir gecede veya iki yıl içerisinde gerçekleşmeyebilir. Katsenelson LNG terminallerinin inşasının ve doğalgaz üretimini artırmanın yıllar sürdüğünü ve bu sebeple Avrupa'nın Rus doğal gazını tamamen terk etmesinin uzun zaman alacağını belirtiyor.

Tüm bunlara göre petrol ve doğal gaz fiyatları muhtemelen önümüzdeki birkaç yıl içinde yüksek seviyelerde kalabilir ve belki de daha fazla yükselebilir. Katsenelson ABD'nin doğal gaz ve petrol üretimini önemli ölçüde artmak zorunda kalacağını öngörüyor.

Gıda fiyatları

Rusya ve Ukrayna birlikte dünya buğday arzının yaklaşık %15'ini üretiyor. İki ülke, küresel buğday ihracatının yaklaşık üçte birini (veya küresel buğday tüketiminin yaklaşık %7'sini) oluşturuyor. Rusya, buğday ihracatına yasak getirdi. Ukrayna'nın ekim mevsimi ise muhtemelen savaş nedeniyle bozuldu. Küresel buğday arzı %7'ye kadar düşebilir. Bu kulağa çok yüksek bir miktar gibi geliyor. Ancak Katsenelson’a göre bu oran tarihsel olarak buğday fiyatlarında kuraklık ve diğer doğal afetler nedeniyle görülen oynaklığın çok dışında değil.

Borsa uzmanı bunun en önemli endişesi olmadığını söylüyor. Buna karşılık savaşın başından bu yana azot ve potasyumlu gübrelerin fiyatlarının fırlaması daha tehlikeli bir değişken. Rusya ve Belarus, , potasyumlu gübre yapımında kullanılan potas ihracatında dünyada ikinci ve üçüncü sırada yer alıyor. Azotlu gübre ise doğalgazdan yapılıyor. Doğalgaz fiyatları ise fazlasıyla çok yükseldi. Yükselen gübre fiyatları Katsenelson’a göre, mısırdan avokadoya ve ete kadar tüm besinlerin fiyatlarında önemli artışa yol açacak.

Gıda enflasyonu yoksul ülkeleri ve zengin ülkelerdeki yoksulları orantısız bir şekilde etkiliyor. ABD'li tüketiciler harcanabilir gelirlerinin %8,6'sını gıdaya harcıyorlar. Yoksul ülkelerde ise bu oran önemli ölçüde daha yüksektir. Örneğin, ortalama bir Ukraynalı, harcanabilir gelirin %38'ini gıdaya harcıyor. Katsenelson gıda fiyatlarının artacağını ve henüz bunun tam etkilerinin görülmediğini belirtiyor.

Yüksek faiz oranları

Daha yüksek faiz oranları, beyaz eşyadan arabalara ve evlere kadar finanse edilen tüm malları daha pahalı hale getirir. Son on yılda tüketiciler ucuz ve bol krediye alıştı. Enflasyon yüksek seviyelerde kalmaya devam ederse, borsa uzmanı ucuz kredilerin geçmişte kalacağına dikkat çekiyor.

Enerji fiyatlarındaki artış, gıda enflasyonu ve finanse edilmesi gereken her şeyin maliyetinin artması göz önünde bulundurulduğunda ekonomideki değişimlerin tüketicileri her yönden sıkıştırdığı görülebiliyor. Katsenelson, ABD’deki devlet enflasyon verilerinin onlarca yıllık rekorlara ulaşmasına rağmen gerçek tabloyu göstermediğini belirtiyor. Borsa uzmanına göre daha gerçekçi bir rakamsa, ABD devlet makamları tarafından düzenlenmeyen ve %12- %18 olarak kayda geçen ithalat ve ihracat enflasyon rakamlarında görülebiliyor.

Tedarik zinciri sorunları

Yüksek enflasyondan sorumlu bir diğer unsur da tedarik zinciri sorunları. Çin ekonomisi bu yılı da kısmi kapanmalarla geçiriyor. Bu arada korona virüs Batılı devletleri de unutmuyor. Çin, Kovid-19'dan kişi başına düşen en düşük enfeksiyon ve ölüm rakamları görülen ülkeler arasında yer aldı. Bunun dezavantajı ise ülkedeki sürü bağışıklığının çok düşük olmasıydı. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Batılı aşıları ithal etmeyi reddederek kendi aşılarını üretti. Ancak bu aşılar çok fazla etkili değildi.

Çin'in "sıfır Kovid" politikası şiddetle test ediliyor. Birçok tüketici ürününün Çin’de imal edildiğine dikkat çeken Katsenelson Çin’deki geçici arz sorunlarının devam etmesi halinde enflasyondaki yükselişe destek sağlayacağı konusunda uyardı.

 

Tersine küreselleşme

Ukrayna'daki savaş tersine küreselleşme olarak adlandırılan süreci hızlandırdı. Küreselleşme ekonomilerde büyük bir deflasyonist etki oluşturur. Pandemi süreci ise ihtiyaç duyulan envanterlere anında ulaşabilme yetisine zarar verdi ve küresel tedarik zincirinin kırılgan yapısını ortaya çıkardı. Ukrayna'daki savaşsa, Batı'ya “küresel ticaret sisteminin ticaret ortaklarının birbiriyle savaşa giremeyeceği” varsayımı üzerine inşa edildiğini hatırlattı. Ukrayna'daki savaş bu varsayımı kırdı ve seçici tersine küreselleşmenin hızını artırdı.

Tüm bu faktörlerin bir araya getirilmesi Katsenelson’a göre olası tek bir sonucu doğuruyor: Her şey için daha yüksek fiyatlar ve sonrasında da zorlu bir stagflasyon dönemi.

Enflasyonu düşürecek 2 acı ilaç

 

ABD'de konut fiyatlarında rekor artış

 

Hindistan'dan şeker ihracatına kota

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)