E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemNasıl yaptığın değil, kimi tanıdığın önemli---

Nasıl yaptığın değil, kimi tanıdığın önemli

Nasıl yaptığın değil, kimi tanıdığın önemli
13 Şubat 2015 - 02:25 borsagundem.com

Dünya Bankası Türkiye raporunda çarpıcı ifade: Türkiye'de yatırımcılar başarı için 'nasıl yaptığın değil kimi tanıdığın daha önemli' olduğunu bilirler

Türkiye’de özellikle kamu ile iş yapış süreçlerinde sık sık yaşanan ‘tanıdık kişilerle iş takibi’ sorunu, Dünya Bankası’nın raporuna da çok çarpıcı bir şekilde yansıdı. Hürriyet'teki haberde göre raporda, “Türkiye’deki yerli ve yabancı yatırımcılar işlerinde başarılı olmak için halen, ‘nasıl yaptığının değil, kimi tanıdığın’ın (know how değil know who) daha önemli olduğunu bilirler” denildi.

Dünya Bankası’nın Aralık 2014’te yayınlanan ‘Türkiye’nin Dönüşümü: Entegrasyon, Kapsama, Kurumlar’ başlıklı raporunda, Türkiye’de iş yapma süreçlerine ilişkin oldukça sert ifadelerin yer aldığı tespitler yapıldı. Raporda Türkiye’nin son yıllarda sağladığı büyüme ile, yüksek gelirli ülkeler sınırına yaklaştığı belirtilirken, “Türkiye’deki yerli ve yabancı yatırımcılar işlerinde başarılı olmak için halen, ‘nasıl yaptığının değil, kimi tanıdığın’ın (know how değil know who) daha önemli olduğunu bilirler. Tanıdıklar vasıtasıyla sağlanan anlaşmalar, hukuki zorunlukların getirdiği uygulamaların önüne geçiyor. Böylece inovasyon yaparak gelirlerini artırmak yerine, çeşitli arazilerin kullanım haklarından ve kazançlı ihalelerden daha fazla gelir elde edilmiş oluyor” ifadelerine yer verildi.

POLİTİK KONTROL SÜRÜYOR

1990’lar ve 2000’lerin erken yıllarında hayata geçirilen yapısal reformların birçok ekonomik kurumu politik baskıdan izole ettiğine değinilen raporda, “Ancak gerçekte bu kurumların bağımsızlığı halen tartışmalı. Hükümetin devlet kurumlarının büyük bir kısmı üzerindeki kontrolü devam ediyor özellikle de yerel noktalarda” denildi. Raporda ayrıca, Türkiye’de düşük ve orta sınıfa yönelik olarak ekonomik ve politik fırsatlar yaratıldığı ancak birçok kişinin bunların özellikle temel bireysel hakları garanti ettiğine inanmadığı kaydedildi. Öte yandan Türkiye’nin köklü elitlerinin de haklarının kısıtlandığına inandığı belirtilen raporda, bu kesimin sesinin de duymazdan gelindiğine dikkat çekildi.

ORTA GELİR TUZAĞINA DİKKAT

Hem diğer yükselen ülkelerin hem de Türkiye’nin politika yapıcılarına hitap ettiği belirtilen raporda şöyle denildi: “Rapor diğer yükselen ekonomiler için Türkiye’nin uluslararası entegrasyon ve daha fazla sosyal kapsama konularında nasıl ilerleme kaydettiği ile ilgili dersler sunarken, Türkiye için bugüne kadar kaydettiği başarıların bir hikayesini ve önümüzdeki sürecin reform gündeminin belirlenmesine yardımcı olabilecek bekleyen zorlukları anlatıyor. Bununla birlikte, son iki yılda, Türkiye’nin deneyimlerinden çıkarılacak dersler ile ilgili soru işaretleri ortaya çıktı. 2002-2011 döneminde yüzde 5’in üzerinde olan ekonomik büyüme hızı yüzde 3-4 aralığına indi ve ülkenin yüksek dış finansman ihtiyaçları ile ilgili riskler ortadan kalkmadı. Eleştirmenler Türkiye’nin yasal ve ekonomik kurumlarının gücü ile ilgili soru işaretlerini gündeme getirirken, ekonomistler Türkiye’nin orta gelir tuzağına takılabileceğinden endişe ediyor.”

BAŞARILAR TERSİNE DÖNEBİLİR

Türkiye’nin yüksek gelirli ülkeler arasına girmek için yapılması gerekenler konusunda raporda şu ifadelere yer verildi: “Nelerin işe yaradığının ve nelerin değiştirilmesi gerektiğinin nesnel bir değerlendirmesi, Türkiye’nin iç politika tartışmaları bağlamında da önemlidir. Türkiye’nin başarılarının kökünde nelerin yattığının farkına varamamak ve bunlara katkıda bulunan politikaları anlayamamak, başarıların maliyetli bir şekilde tersine dönmesine zemin hazırlayabilir. Türkiye’nin yüksek gelir statüsüne ilerleyebilmesi için politika çerçevesinin uyarlanması gerekiyor, ancak bu uyarlamanın Türkiye’nin 2000’li yılların başlarında yaşadığı kriz sonrasında benimsenen piyasa ve Avrupa yanlısı yönelimi esas alması gerekiyor. Türkiye’nin başarılarının birkaç yaratıcısı oldu. Türkiye’deki hareketli politika tartışmaları, bu ilerlemenin ekonomi politikası üzerindeki geniş bir uzlaşı temelinde başarıldığı gerçeğini gölgeliyor. Bu uzlaşının beslenmesi gerekiyor.”

İSLAM ÜLKELERİNE ÖRNEK

TÜRKİYE’nin daima stratejik öneme sahip bir ülke olduğuna dikkat çekilen raporda şu ifadelere yer verildi: “Doğu ve Batı arasındaki bir köprü olarak coğrafi konumu, Avrupa Birliği (AB) ile olan uzun ve benzersiz bir geçmişe sahip ilişkileri ve kurulduğu 1923 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti’nin seçmiş olduğu modernleşme yolu tarihçilerin olduğu kadar siyaset bilimcilerin de ilgisini çekti.  Türkiye’nin yakın geçmişteki ekonomik başarısı özellikle İslam dünyasında olmak ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere birçok gelişmekte olan ülke için ilham kaynağı haline geldi.”

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)