E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaPiyasaMahfi Eğilmez Borsa Gündem’e konuştu---

Mahfi Eğilmez Borsa Gündem’e konuştu

Mahfi Eğilmez Borsa Gündem’e konuştu
24 Mart 2016 - 10:15 borsagundem.com

Ünlü ekonomist, ‘Hazine’ci, akademisyen, yazar ve yorumcu Mahfi Eğilmez Türk ekonomisine bakışını anlattı, yatırımcılara borsa tavsiyesi yaptı…

SERAP SÜRMELİ – BORSAGUNDEM.COM / ÖZEL HABER

 Acaba sert biri mi? Sıfırcı mı? Türk gençliğinden umutlu mu? Türkiye’nin geleceğini nasıl görüyor, endişesi var mı? Bölgemizdeki krizlerden kurtuluş reçetesi verir mi? Çin cini şişeden çıktı, girer mi? Nasıl bir yatırımcı? Ona sorsam, dolar alınır mı? İstanbul’un finansı, Londra’ya, New York’a kafa tutar mı? Hazine günlerini özlüyor mu? Bankacılık sektörü için neler düşünüyor? 

Sorular, sorular, sorular… Başımı döndürüyorlar.
Maslak’ta metrodan iniyorum, NTV’ye yürüyorum. Hava Allah’tan güzel.
Hoca’yı düşünüyorum… 

Reytingi yüksek ekonomist
Gözüm televizyonda; her zamanki hali, günü konuşuyor ama insanda ufuk açan yorumlar yapıyor.
Reytingi yüksek, kesin. İzleyiciyi kendine çekmek için olağanüstü bir çaba harcamasına gerek yok çünkü, zaten akıcı, anlaşılır, ilgi çekici konuşuyor.
Program bitiyor. Konukların ağırlandığı salonda onu bekliyorum.
Kısa bir soluklanmanın ardından yanımda bitiyor.
Yürüyüşü bile heybetli. Ve karizma. Eee, ne de olsa müthiş bir marka.
Sıcak bir merhaba. Kısa bir tanışma.
İlk kez karşılaşmanın acemiliği var haliyle üstümüzde. Çok sürmüyor, uzun zamandır beklediğim sohbet başlar başlamaz, yabancılık yanımızdan çekip gidiyor.  
Tatlı dili karşısında heyecanımı yeniyorum.
Mahfi Eğilmez sakin de ben keyifli bir ohh çekiyorum… 

Babası şanssız ama o şanslı 
Orta ve lise eğitimindeki sıkıntılı yılları kaale almazsanız, düzgün bir kıyafet, iyi bir maaş hayaliyle Mülkiye’yle başlayan bu hayat, alkışlanacak başarılarla örülmüş. Mesleğinde bürokrasinin zirvesine oturmuş. Ayküsünü bilemem ama çok zeki olduğu su götürmez. Zaten en büyük Hazine’si yaratıcı beyni. Bir de yeteneği, tükenmez enerjisi ve doğrucu davut karekteri. Babasına çekmiş. Politik enginizasyonun kurbanı, partizanlığın önünde dik durunca, ‘Hakkımdı’ dediği ‘genel müdür koltuğu’na hasret giden babasının nasihatını tüm bedenine nakşetmiş. “Doğru bildiğin yoldan ayrılma” onun için ata sözü. Her kayıp acıdır ama insan sevgilerini sadece toprağa gömmüyor, hatıra olarak yüreğinde de saklıyor. Gönlüne yatırıyor. Kimi ağlıyor, sızlıyor, kimi feyz alıyor. Yıllar sonra bugün vicdan yapmıyorsa Mahfi Bey, sözü tuttuğundan. Babasının şanssızlığına tüm kalbiyle inanıyor. 

Borsacı Mahfi Eğilmez! 
Anısı gözyaşartıcı ama zaman tünelinden çıkıyoruz. Muhabbet vademiz dolmadan borsaya dalıyorum.
Ne alaka mı dediniz.  
Mahfi Eğilmez’i dinleyenler, izleyenler, onun ekonomist, eski Hazine Müsteşarı, eski Dünya Bankası Türkiye Guvörnörü, akademisyen, yazar, TV yorumcusu, Hititkolik yüzünü bilir de ya borsacı yanını?
Kitabını yazmadı ama borsacının kralı.
Vay canına…
Ancak bu krallık artık oyunculuktan değil, tahlilden, analizden.
Neredeyse 20 yıl olmuş işlem yapmayı bırakalı. Hem de kazanırken. Ama Hazine Müsteşarlığı’na atanınca, elindeki hisseleri satmış, defteri kapatmış. “Dedikodu olur” ahlakı ağır basmış. İşlemden çıkmış ama, verilerin, getirilerin, inişlerin, yükselişlerin peşini bırakmamış. Sadece borsayı mı, altını, dövizi, petrolü de kendi endeksinden izliyor.
Yorumları tutarlı çünkü manzarayı görüyor. Şişirmiyor.   

Hocam, dolar ne olur? 
Ona göre yatırımda borsa açık ara üstün. Yalnız, hisse senetlerinin doğru seçilmesi koşuluyla. Uyarıyor: Borsaya gözü kapalı girilmez, kağıtları geçmişe dönüp iyi okumalı.
“Dolar ne olur hocam, 4’e zıplar mı? Koşup alayım mı?”
“Sen fazla sıçrama çekirge, bekle…”
Tabi ki böyle bir konuşma geçmiyor aramızda fakat dövizde yılın teşhisini koymakta gecikmiyor,  “Tahminim dolar 2016’yı yüzde 5-10 değer kayıpla kapatır” diyor.
Peki, kendi tasarruflarını nerede tutuyor? Çoğu ekonomistten farklı, saklamıyor: “Ben mevduattayım. Biraz da Dolar mevduatında…” 

Düşünen adam’ın kaygısı
Türk ekonomisine 2023 penceresinden uzanırken bir vizyoner değil de ‘düşünen adam’ pozunda sanki Mahfi Hoca. “Önümüzde çok sorunumuz var”. Evet, sesi titremiyor ancak bu memleketin damarlarında akan enerjinin çar çur edilmesinin yarattığı üzüntü, o an yüzüne yansıyor. Güleç hali uçup gidiyor. Canlı bomba! Hüzün tonlu sesiyle patlıyor: “Dünyanın 10 büyük ekonomisine gireceğiz diyen bir ülkenin buluş yapması lazım. Ama yok. Eğitimi bilimsel temele koymazsanız ve bazı şeyleri yasaklarsanız zaten buluş olmaz.” 

Gençlikte umut var mı?
Ya Türk gençliği…
Hani Atatürk’ün Cumhuriyet’i emanet ettiği taze beyinler. Kadir Has Üniversitesi’nin önemli bir öğretim üyesi olarak yeni jenerasyondan ne kadar ümitli Mahfi Eğilmez?
Yarınlara sahip çıkabilecekler mi, ekonomiye yön verebilecekler mi?
Nerdeee?
Bu umutsuzluk hem kelimelerde hem de çehresine yayılan manidar gülümsemede…

Torun aşkı bambaşka 
“NTV’de yorumculuk, akademisyenlik, blog yazarlığı, kitap çalışmaları. Ve Hitit sevdası. Temponuz yüksek. Bundan mutlu musunuz? Bunların dışında zaman ayırırsanız neler yapıyorsunuz? Sinema, tiyatro, konser ve sporla aranız nasıl? Çok kitap yazıyorsunuz da ne kadar okuyorsunuz Hocam?”
Sanki soru değil işkence! Ama zaruri, yanıtı sizin adınıza duymak istiyorum. İyi ki de istiyorum çünkü Eğilmez, torun sahibi olduğunu söylüyor. Oysa hiç dede gibi durmuyor, göstermiyor. Kızının kızı, canı. Çok seviyor. Onun için hafta; Pazartesi, Salı, Çarşamba Perşembe, Cuma, Selen, Pazar. Dünya yıkılsa Cumartesi gününü hayatının yeni anlamı dışında, kimseyle paylaşmıyor. 

Gönlünün rengi sarı lacivert 
Çalışmaya o kadar çok aşık ki zaman yaratmak için dinlenme anlarından, gecelerinden çalıyor. 
Sportmen ruhlu, Fenerbahçeli, maçları evde TV’den seyrediyor. Hanım korkusundan değil, stadın uzak oluşundan…
Okuyor, hep okuyor, çok okuyor. Tür derdi yok, herşeyi okuyor. Şu anda elindeki kitap İnsanlık Tarihi. Dilinden düşmüyor, etkilenmiş, övüyor. 

“Okurlar harika, onlarla mutluyum” 
“Kendime Yazıyorum”,  aynası! Blog hem hızını yüksek, diri tutuyor, hem de halkın tansiyonunu ölçüyor. Görüşlerine, önerilerine aldığı hitlerden dört ‘köşe’. “Okur kitlesinden çok memnunum, ilgi bayağı iyi. Yazılarımın neredeyse hepsine yorum yapılıyor, bundan da mutluyum” diyor. 

Nedir bu Hitit merakı? 
Sohbet koyu, ufak bir mola, heyecan tazeliyoruz. Eski bir uygarlığa uzanıyoruz. Hititler bizi bekliyor. Kapıda değil, masada.O kadar çok eseri var ki bu konuda…
 “Bu merak nereden geliyor Hocam?”
20’li yaşlarda bir arkadaşının verdiği kitap, ‘Tanrılar, Mezarlar, Bilginler’den etkilenmesi bambaşka bir fırtına estiriyor Mahfi Hoca’da. “Tanrıların Vatanı Anadolu’yu da okuyunca  hayatından tarihi medeniyete bir kapı açıyor. Mevzu derin, ABD’den makaleler bile sipariş ediyor.
İtiraf ediyor, geçmişi karıştırmaktan zevk alıyor!

 Yaşayan insan hazinesi 
“Eğer ekonomist olmasaydım kesinlikle arkeolog veya Hititolog olmayı isterdim…”
Hatalarından ders çıkaran, sorumluluktan korkmayan, doğrunun peşinden ayrılmayan, haksızlığın önünde eğilmeyen ünlü ekonomist Mahfi Eğilmez’de o kadar çok cevher var ki…
İşte yaşayan bir insan hazinesi…
Sanki değil, hakiki…

HAZİNE’YE ALINAN İLK BİLGİSAYARI UNUTAMIYORUM 

Borsagundem.com: Maliye, Hazine, Washington Büyükelçiliği günleri… Bürokrasideki o günleri özlüyor musunuz? Hiç unutmadığınız bir olay var mı? 

Mahfi Eğilmez: Bir kere o zaman gençtim. İnsan gençliğini özlüyor tabi. Ama bugünkü geldiğim birikimle o zamanki birikimim çok farklı. Hepsinin kendine göre artıları eksileri var.
Aslında işin özeti, özlediğim zamanlar da oluyor özlemediğim zamanlar da.
Ama Hazine Müsteşarlığı’nda çalıştığım 1990 öncesi o 2-3 yılı daha çok özlüyorum.
Unutamadığım anılarım çok var aslında. İlk aklıma gelenlerden biri Hazine’ye ilk bilgisayarın alınmasıyla ilgili. 1985 yılıydı, o zamanlar İMF heyeti bize gelirdi ve biz de daktiloda yazılmış hesaplar verirdik onlara. Onlar da o hesapları yüzlerini buruşturarak hesap makinesiyle toplayıp kontrol ederlerdi. Sonra bize bilgisayar alındı. Tabi o zamanlarda şimdiye göre bayağı ilkeldi ve formül falan yazmayı bilmiyorduk. Biz resmen bilgisayarı daktilo gibi kullanmaya başladık. Ama çıktı, bilgisayar çıktısı ve biz toplamaları yine elle yaptık. Bilgisayar çıktısını İMF heyetine verince acayip yüzleri güldü. Sevindiler, artık hesap toplamları doğrudur diye. O zaman anladım ki bu iş ciddi bir iş. 

-Bugünkü Hazine ekibini nasıl buluyorsunuz, yapılan işler hakkında yorumunuz nedir? 

Mahfi Eğilmez: Size çok net bir şey söyleyeyim, hemen hemen hiç ilgim yok. Nedendir bilmiyorum ama yıllardır gitmedim Hazine’ye. Belki de tanıdığım kalmadığı içindir. Aşağı yukarı Hazine’den ayrılalı 20 yıl olmuş. Neredeyse 7-8 yıldır da gitmiyorum. Onun için şimdiki Hazine ekibini inanın bilmiyorum. Ama eskisine göre Hazine’nin yaptığı işler daha rahatladı, onu söyleyebilirim. Çünkü eskiden bütün olay borçlanmaydı ve o borcu çevirmek, ödemeleri yapmak, ihaleleri yürütmek vs. onlar çok sıkıntılıydı. Şimdi o sıkıntıların çoğu aşıldı. Çünkü kamu borcu azaldı, faiz yükü düştü. Dolayısıyla Hazine’nin daha rahat bir konumda çalıştığını tahmin ediyorum. 

TÜRKİYE BÜYÜK OLMAK İSTİYORSA BULUŞ YAPMALI 

-Türk ekonomisi hakkında görüşünüz nedir? 2023 vizyonu penceresinden bakarsanız size endişelendiren bir görüntü var mı? 

Mahfi Eğilmez-Türkiye, 2001 krizinden sonra 2002-2008 yılları arası farklı bir dönem yaşadı. Bu dönem bir atılım dönemiydi. Tabi burada da 2001 yılından sonra ister istemez yapılan reformların etkisi oldu. Bu reformlardan bir tanesi bankacılık reformuydu ve çok önemli bir reformdu. İkincisi, bütçe açığının yani kamu maliyesinin disipline edilmesiydi. Bu da önemli bir gelişmeye yol açtı. Bunlardan belki daha da önemlisi 2004 yılı sonunda Avrupa Birliği’ne tam üyelik müzakerelerine başlamış olmamız. Bu da bize bambaşka bir pencere açtı. Dikkat ederseniz o yıla kadar Türkiye’ye yılda 1-1,5 milyar dolar yabancı sermaye girerken birdenbire 22-23 milyar dolarla kadar çıktı. Dolayısıyla büyük para girdi Türkiye’ye. Hepsi umutla,   “Müzakerelere başlamış bir ülke 5-10 yıl sonunda Avrupa Birliği’ne üye olur, dolayısıyla bizim bu yatırımlarımız da realize olur” diye düşündüler ve geldiler. Bunun böyle olmadığı bir süre sonra anlaşılınca, olay tersine döndü. Bunda küresel krizin de etkisi oldu tabi. Kaynaklar daraldı, vs. Türkiye 2002-2008 yılları arasında yaşadığı farklı performansı 2008 sonrası daha farklı bir yere getirdi ve performansı düştü. Bu hep böyle oluyor ama. Bütün geçmiş iktidarlarda da aynısı oldu. Hep ilk yıllar bir atılım oluyor çünkü program değişiyor ve yeni bir şeyler giriyor devreye. Ve reformların devamı gelmiyor.
Ben böyle değerlendiriyorum ve Türkiye’nin önünde çok ciddi problemleri var. Bu problemleri, yapısal reformları yapmadan, yeniden o performansı yakalamadan yapamaz. Yapısal reformların en önemlisi de Avrupa Birliği üyeliğidir bence. Onu yapabilsek ve oradaki standartları alabilsek birçok şey değişecek. Ama buna bizim niyetimiz var mı? Çok emin değilim. Avrupa’nın bizi almaya niyeti var mı? Ondan da emin değilim. Ben bunu hep diyorum, Avrupa bizi alıyormuş gibi yapıyor ve biz de giriyormuş gibi yapıyoruz. Ama ortada fol yok yumurta yok.
Dolayısıyla önümüzde çok sorunumuz var. Tek cari açık, enflasyon vs. değil. Bunlar işin görünen kısmı. Ama buz dağının altında Türkiye’nin buluş yapamaması çok ciddi bir sorun. 2023 vizyonu kapsamında dünyanın 10 büyük ekonomisine gireceğiz diyen bir ülkenin buluş yapması lazım. Bakın Kore buraya nasıl geldi çünkü buluş yapıyorlar. Bakın yeni bir araba yapmak yeni bir buluş değil. Bunu satamazsınız. Uçak yapmayla da olmaz. Ama otomobil motorunda yarı benzin yarı suyla çalışan bir şey yapabilirsen işte o zaman bütün pazarı ele geçirebilirsin. İşte bu bir şeydir. İşte Kore bir sürü şeyde buluş yaptı. Çin bunu hala yapıyor. İşte bu ülkeler gelişmiş ekonomi olma yoluna girdiler. Ama bizde böyle bir buluş yok. Neden? Çünkü eğitimi bilimsel temele koymazsanız ve bazı şeyleri yasaklarsanız buluş olmaz. Tabi bu arada parlak insanlar yetişmiyor mu, tabi ki yetişiyor. Mesela Aziz Sancar var ama Amerika’da buluş yapmış. Çünkü burada o imkanları veremiyorsun. İşte eğitim sistemimizden gelen bir sorunumuz var ve hala çözülemiyor. Onun için de 2023 vizyonu havada kalıyor. 

ÇİN DÜNYA İÇİN ÖNEMLİ BİR TEHDİT 

-Çin sizce bir tehdit mi? Siz kriz için nasıl bir tablo görüyorsunuz? 

Mahfi Eğilmez: Çin yavaş yavaş kötü duruma gidiyor. Çin, çok büyük ölçüde ucuz iş gücünü kullanarak Batı’dan sermaye ve yatırım çekti. Büyümesini de yüzde 10-11’le çıkardı. Bu büyümeyle Çin epey bir yol aldı. Tabi bunu yaparken de dışardan büyük borçlara girdi. Kamu değil ama özel sektörün borcu neredeyse yüzde 200’lere geldi. Şimdi işler kötüye gidince,  o büyüme düştü. Dolayısıyla Çin’in önümüzdeki dönemde yüzde 6’lar civarında bir büyümeye kendisini alıştırması lazım. O nedenle dünya için önemli bir tehdit ve kendi içinde önemli sıkıntıları var. Tabi onlar da ona göre program yapıyor. Artık sadece dışarıya satarak yaşayan bir ekonomi olmaktansa, iç talebi artırıp içeride de satabilen, iç tüketime yönelen bir ekonomiye doğru gidiyor. 

DOLAR, İNİŞLER ÇIKIŞLAR YAŞAR 

-Dolar ne olur Hocam? 

Mahfi Eğilmez: Benim gördüğüm dolar inişler ve çıkışlar yaşayacak. Ama FED’in faiz artırımı tamamen masadan kalkmadığı sürece dolar gene artar. Gene toparlanır ve yukarı gider. Ama geçen seneki gibi TL, yüzde 25 değer kaybetmez dolara karşı. Benim tahminim Dolar 2016 yılını yüzde 5-10 değer kaybıyla bitirir.  

-Yatırımcılara hangi yatırım araçlarını önerir siniz? 

Mahfi Eğilmez: Ben yatırım tavsiyesinde bulunmuyorum. Ama borsa, altın, petrol (hisse olarak) ve doları koyup değerlendirdiğim 10-15 yıllık bir endeksim var. Bunlara baktığımda borsa çok açık ara üstün görünüyor. Hatta bunu yazmıştım. Çok sert inişler yaşamış ama uzun vadede elinde bir şey tutmak isteyen için doğru seçilmiş hisse senetleriyle borsa açık ara önde. Altın da uzun vadede kazandırıyor görünüyor. Dolar ise uzun vadede aman aman kazandırmıyor. Tabi kısa vadede dolar geçen yıl kazandırdı. Ama borsaya da gözü kapalı girmek doğru değil. Kağıtları geçmişe dönüp iyi okumak lazım. 

20 YIL ÖNCE 20 HİSSE SENEDİYLE BORSADA İŞLEM YAPTIM 

-Siz tasarruflarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Borsaya bakışınız nedir? 

Mahfi Eğilmez: Ben borsaya girmiyorum. Onun nedeni de şu? 1997 yılında Hazine Müsteşarlığı’na atanmadan önce özel sektördeyken borsada işlem yapıyordum. Başta 20 hisse senediyle başlayıp sonra düşürüp 5’e indirdim. (Ama tamamen izleme suretiyle) Sonra o 5 hisse senediyle borsaya girdim ve 6 ayda da fena para kazanmadım. Az bir miktardı ama kazançlı bitti. Sonra Hazine Müsteşarlığı’na atanacağım haberleri çıkınca hepsini sattım ve borsadan çıktım. Aslında yasal olarak bir mani yoktu ama dedikodusu olmasın diye çıktım. O zamandır da hiç borsada işlem yapmadım yalnızca izliyorum. Tekrar söylemek istiyorum borsa kısa vadede değil ama uzun vadede iyi Hisse senedi kazandırıyor.
Siz iyi kötü varlığınızı nerede değerlendiriyorsunuz derseniz, söyliyeyim, ben mevduattayım. Biraz da dolar mevduatındayım. 

-İstanbul’un dünya finans merkezi olma yolculuğu için düşünceniz nedir? Umutlu musunuz? Neler yapılmalı? 

Mahfi Eğilmez: Finans merkezini herkes kafasında çok büyüttü. İnanın ben o kadar büyütmedim. Ben orasını bir gayrimenkul yatırımı olarak görüyorum. Keşke öyle olmasaydı. Bakın bir yer, ben dünya finans merkezi olacağım demekle olmuyor. İstanbul zaten kendi çapında bir finans merkezi.  Ama Londra, New York’un yerini alacak diye bir iddia varsa, ona daha çok yol var. Dediğim gibi baştan beri ben oranın bir gayrimenkul projesi olduğunu düşündüm ve kafamdan sildim.

BANKALAR İYİ AMA CİDDİ BİR REEL SEKTÖRE İHTİYAÇ VAR 

-Türk banka sektörünü nasıl buluyorsunuz? Katılım bankaları atağı için yorumunuz nedir? Sukuk, Türkiye için yeni ve güçlü bir çıkış kapısı olur mu? 

Mahfi Eğilmez: Tabi bütün bunlar dünyada uygulanıyor. Dolayısıyla bunun dünyada bir yeri var bizde de olacak tabi ki. Katılım bankacılığı da olacak Sukuk da olacak.
Bankacılık sektörüne gelince, ben bu 2001 krizinin aslında hayırlı bir kriz olduğunu düşünüyorum. Eğer o kriz olmasaydı biz bugünleri göremezdik. Çünkü o krizle beraber Türk bankacılığında çok iyi işler yapıldı. Hala o doğru işlerin izleriyle devam ediyoruz ve iyi de gidiyoruz. BDDK iyi oldu. Bankacılık geneline baktığım zaman yüzde 15-16 civarında sermaye yeterlilik rasyosu var. Bu iyi bir rasyo. Hala oranın sağlam olduğunu düşünüyorum ve böyle gitmesinde de yarar var. Tabi bizim yapamadığımız şey esas itibarıyla reel sektörde bir şey yapamayışımızdır. Belki bunu yavaş yavaş gündeme getirmek lazım. Yani daha ciddi bir reel sektöre ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. 

EVDE OLMAYI, TORUNUMLA VAKİT GEÇİRMEYİ ÇOK SEVİYORUM 

-NTV’de yorumculuk, öğretim üyeliği, blog yazarlığı ve kitap çalışmaları. Temponuz yüksek. Bundan mutlu musunuz? Bunların dışında kendinize zaman ayırdığınızda neler yapıyorsunuz? Sinema, tiyatro, konser, spor… Hangi kitapları okuyorsunuz? 

 Mahfi Eğilmez: Bütün bunları yapabilmek için ben dinlenme zamanlarımdan ve gecelerimden çalıyorum. Ben bu alışkanlığımı doktoramı yapmaya başladığım yıllarda edindim ve aynen devam ediyor. Tiyatroya gitmeyeli yıllar oldu diyebilirim. Ama her türden çok kitap okuyorum diyebilirim. Şu anda da Alaeddin Şenel’in İnsanlık Tarihi kitabını okuyorum.
Ben evde olmayı ama özelikle torunumla vakit geçirmeyi seviyorum. Benim bir kızım var, kızımdan da bir kız torunum var. Adı Selen. Cumartesi günlerim kesinlikle torunuma ait. Torun başka bir şey, onu çok seviyorum. Ve kız torunumdan çok memnunum. Bir de bizim ailede erkek çok olduğu için kızlar çok kıymetli oluyor.
Bu arada evde olduğum zamanlar muhakkak televizyon seyrediyorum. Özelikle futbol, voleybol ve basketbol maçlarını kaçırmıyorum. Bu arada ben Fenerbahçeliyim.  Bakın Türkiye gibi bir ülkede basketbol ve voleybol da kadınların başarısı çok hoşuma gidiyor. Maçlar gidiyor musunuz derseniz? Evet eskiden giderdim ama 2 yıldan beri gitmiyorum. Çünkü Sarıyer’de oturduğum için çok uzak geliyor. 

YAZILARIMI OKUYORLAR, YORUM YAPIYORLAR, ÇOK MEMNUNUM 

-Kendime Yazılar’a ilgi nasıl, okur kitlesinden memnun musunuz? 

Mahfi Eğilmez: Okur kitlesinden çok memnunum ve ilgi de bayağı iyi. Bazı yazılarım zaman içinde 60-70 bin okunmuş. Ama genel anlamda yazılarımın okuma ortalaması 9-10 bin civarında. Bir de yazılarımın neredeyse hepsine yorum yapılıyor bundan da çok memnunum. Ve bu yorumların hepsine teker teker cevap vermeye çalışıyorum. İnanır mısınız bu blog sayesinde birçok kişi ekonomiyi sevdiğini söylüyor. Bakın burada birçok kişiyi eğittim ama emin olun ben de çok eğitildim. Onun için bu bloğun bana çok yararı oldu. Bu nedenle çok memnunum. Gidebildiği yere kadarda devam ettireceğim. 

ÜNİVERSİTE SAYISI ARTMIŞ AMA KALİTE DÜŞMÜŞ 

-Kadir Has’ta öğretim görevlisi olarak devam ediyorsunuz? Öğrencilerinizde gözlemlediğiniz özellikler neler? Ekonomiye karşı ilgilere nasıl? Yeni jenerasyon Türkiye’nin geleceği adına umut vadediyor mu? Aralarından ekonomiye yön verecek kapasitede yetenekler var mı sizce? 

Mahfi Eğilmez: Öğretim görevliliği yapalı 15 sene oldu. İlk 10 yıl Bilgi Üniversitesi’nde, son 5 yıldır da Kadir Has Üniversitesi’ndeyim.
Benim gözlemlediğim, 15 yıl önceki öğrenci düzeyi çok daha iyiydi. İlk başladığım yıl, 22 öğrencimiz vardı ve o 22 öğrencinin 17-18 tanesi birinci sınıf öğrenciydi. Yani ilgili, soru soran, tartışan iyi öğrencilerdi. ODTÜ, Boğaziçi, Koç Üniversiteleri nispeten iyi diyebilirim.  Ama bunların dışında genel bir düşüş var. Bu çok net. Bir bakıma ilgi de azaldı. Şu anda öğrencilere enflasyon kaç diye sorsanız, haberleri yok. Demek ki ortaokuldan, liseden iyi çocuklar yetiştiremiyoruz. Üniversite sayısını artırmışız ama kaliteyi her tarafta düşürdük. Yani en azından kalitelilerin durumlarını muhafaza edebilseydik ki onu da edemedik maalesef.
Yine de çok kötümser değilim tabi ki içlerinde iyi öğrenciler var. Ama dediğim gibi oran düştü. Mesela 100 kişilik sınıfta 7-8 kişi çıkıyor. Bu fena değil, parlak sayılabilir. Ama insan istiyor ki 100 kişilik sınıfta 40-50 kişi çıksın. Toplamda yüzde 10-12 iyi öğrenci var. Gerisi laf olsun diye okuyor.

 -Başarısız bir orta, lise eğitimi ama tam aksine başarılı bir üniversite Mülkiye bilinçli bir tercih miydi?

 Mahfi Eğilmez: Evet Mülkiye bilinçli bir tercihti. Çünkü aldığım puanla her üniversiteye girebiliyordum. Ama ilk yıl üniversiteye girememiştim. O hazırlandığım yıl Zirai Donatım’da çalıştım ve oraya müfettişler geldi. Ve bu müfettişlerin hepsi Mülkiyeliydi. Hem iyi para kazanıyorlardı hem kılık kıyafetleri çok iyiydi. Belki orta, lise eğitiminde başarısızdım ama üniversitede o açığı kapattığımı düşünüyorum. 

 BABAMIN BANA BİR NASİHATI VAR 

-“Babam kimseye yaranamadı, layık olduğu yerlere gelemedi” diyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız, babanızı anlatır mısınız? 

Mahfi Eğilmez: Benim babam İstanbul Hukuk Fakültesi mezunuydu. O dönemde mezun olduktan sonra Fransa’ya Hukuk doktorasına gitmiş. Bu bahsettiğim 2. Dünya Savaşı öncesi. Hukuk doktorasını yaparken bir yandan da Paris Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde ek dersler alarak onun mezuniyetini de almış. Yani Paris Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Fakat Hukuk doktorasını tamamlayamadan 2. Dünya Savaşı çıkmış ve oradan kaçmak zorunda kalmışlar. O dönemde babamla beraber olan birçok hocanın da doktorası yoktur. Sonra babam İktisat Fakültesi’ne asistan olarak girmiş ama evlenip çocuk olunca Ankara’ya gelmişler ve Zirai Donatım’da çalışmaya başlamış. Benim babam çok düzgün bir insandı. Hatta siyasi görüşünü hiç belli etmezdi ve kimseye de yanaşmazdı. Onun için Halk Partililer babamı Demokrat Partili, Demokrat Partililer de Halk Partili zanneder ve yükseltmezlerdi. İşte hiç kimseye yaranamadığı ve hep doğruyu söylediği için babam genel müdür olamadan öldü. Ama bana ölmeden önce, “Ben genel müdür olamadım ama sen de doğru bildiğin yoldan ayrılma” dedi.
Ama ben şanslıydım. Çünkü çalıştığım yıllarda Maliye ve Hazine’de siyasi görüşleriniz önemli değildi. Dolayısıyla siyasi görüşünüz ne olursa olsun işi bilen bir adamı en yüksek noktaya getirirlerdi. Ve ben de öyle yükseldim. Hatta bir tek ben değil o zamanlarda birçok insan siyasi görüşü ne olursa olsun yükseldi. Yani ben babam kadar şansız değildim. 

EKONOMİST OLMASAYDIM HİTİTOLOG OLURDUM 

-Ekonomi ve Hitit Uygarlığı… Hititlere bu merak nereden geliyor?  

Mahfi Eğilmez: Hitit Uygarlığı’na merakım gene ekonomiyle ilgili aslında. 20’li yaşlarımda arkeolojiye meraklı bir arkadaşım bana bir kitap verdi. Adı, ‘Tanrılar, Mezarlar, Bilginler’. Arkeolojinin romanı derler bu kitaba. Kitap çok hoşuma gitti ve yazarın başka bir kitabı olduğunu keşfettim, ‘Tanrıların Vatanı Anadolu’ diye. Kitapta Hititler anlatılıyor. Oradan bir merak başladı ve Hititler’le ilgili başka kitaplar ve makaleler okudum. İlgim daha da derinleşti. Hatta işi o kadar ilerlettim ki sipariş üzerine Amerika’dan makale getirttim.
Bendeki bu bilgileri derleyip Hititler üzerine bir kitap yazamaya karar verdim. “Anitta’nın Laneti” kitabım böyle doğdu. Çok da hoş oldu ve beğenildi. Hatta o yılın en çok okunan kitaplarından birisi oldu. Baskısı olmamasına rağmen e-kitap olarak hala satılıyor. Onun devamı niteliğinde “Hattuşa’dan Kaçış”ı yazdım. Esas bir kitabım var o çok satılmadı, “Hitit Ekonomisi” diye. Bana sorarsanız en iyi kitabım odur.
Şunu özelikle söylemek istiyorum eğer ekonomist olmasaydım kesinlikle arkeolog veya Hititolog olmayı isterdim. Çünkü geçmişle uğraşmak çok güzel bir şey. 

-Hayatınız çalışma üzerine kurulu. Torpil imajını kendi kendinize yıkmışsınız. Hiç kaybettiğiniz bir sınav, kaçırdım diye üzüldüğünüz bir fırsat oldu mu? 

Mahfi Eğilmez: Çokkk. Hem de o kadar çok ki…Çocukluğumdan beri kaybettiğim ve kazanamadığım bir sürü sınav, bir sürü fırsat oldu. Önceleri buna çok üzülürken sonra sonra bunlardan bir şekilde ders çıkarmayı öğrendim. Yani esas olan bu. Her kaybettiğim şeyden iyi kötü bir sonuç çıkarmayı öğrendim. Bakın kaybetmek ve başarısızlık iyidir.  Çünkü yılları başarı içinde geçen bir insanın ilk başarısızlığında bütün hayatı mahvolur. Onun için bir sürü başarısızlık yaşamalı insan. Çünkü bunlardan doğru sonuçları çıkarmak ve başarıya yöneltebilmek çok önemlidir. Ben bunu becerdiğimi düşünüyorum. Bakın, hayatı bir trene benzetiyorum; vagonun birinde bir sorun varsa ötekine geçip orada devam edebilmek lazım. Çünkü hayat akıp gidiyor.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (2)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)