E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemKılıçdaroğlu 2019'da aday olacak mı?---

Kılıçdaroğlu 2019'da aday olacak mı?

Kılıçdaroğlu 2019'da aday olacak mı?
26 Ekim 2017 - 23:14 borsagundem.com

Kılıçdaroğlu katıldığı bir televizyon programında soruları yanıtladı. Kılıçdaroğlu, iktidara erken seçim çağrısını yeniledi ve 2019'da cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı sorusuna "Daha erken" yanıtını verdi

CNN Türk’te, Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın sunduğu “Gece Görüşü” programında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, "Vekil arkadaşım AK Partili vekillerle konuşuyor. İçerisi kaynıyor, herkes rahatsız." dedi. Kılıçdaroğlu, "Hodri meydan diyorum; yerel seçimse yerel seçim, genel seçimse genel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimiyse cumhurbaşkanlığı seçimi." açıklamasında bulundu. Kılıçdaroğlu, 'Melih Gökçek'i Ankara'dan aday gösterir misiniz?' sorusuna da "Hayır neden düşünelim" diye cevap verirken, 2019'da Cumhurbaşkanığı seçiminde aday olup olmayacağı yönündeki bir soruya da "Bunu seslendirenler var ama erken." dedi.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şu şekilde:

ERKEN SEÇİM ÇAĞRISI

“Bizim varlık nedenimiz demokrasi. Burada konuşmamızı sağlayan da demokrasi. Bir ülke düşünün, nüfusunun yarısı tarafından seçilen belediye başkanları tarafından yönetilmesi gerekirken zorla istifa ettiriyorlar. Bu çağrıyı niye yapıyoruz. Bütün içtenliğimle ifade ediyorum, demokrasinin namusunu kurtarmak için yapıyoruz. Böyle bir şey olabilir mi? Bu belediye başkanlarını ben seçmedim. Kendi düşünceme göre oyumu verdim, bir belediye başkanı seçildi. Ben hep ısrar ettim, seçimle gelen seçimle gider. Varsa bir yolsuzluğu o konuda ne yapılması gerektiği gayet açıktır. Demokratik ülkede olması gereken süreç çalıştırılır. Bu süreci yok ediyorsunuz. Belediye başkanlarını istifaya zorluyorsunuz, aksi halde gereğini yaparım diyorsunuz. Ne demek yani ‘elimde suç belgeleri var, seni hapishaneye gönderirim.’ Bu belediye başkanları açısından çok aşağılayıcı bir suçlama. Belde halkı değil de bir başka otorite belediye başkanını istifaya zorlaması bu doğru değil. Demokrasi demiyor muyduk bu ülkede? Gelin arkadaşlar seçime gidelim, seçime gidersiniz aday göstermezsiniz bu kadar basit. Sonuçta demokratik yollar tıkanmamış olur. Şu an demokratik yollar tıkalı.

SÜREYİ BELİRLEYEN HALKTIR

Ben demokrasiyi savunuyorum Melih Gökçek seçimle geldi, Kadir Bey de öyle. Bizim İzmir Büyükşehir Belediyesi de seçimle geldi. Hangi metal yorgunluğu, metal yorgunluğu diye bir şey yok. Bütçesi var, İçişleri Bakanlığı var. Soruşturma açabilir. Neyi yapamadı, yapamadıysa bir daha aday göstermezsiniz. Ama görev süresi dolmadan.. Görev süresini belirleyen halktır. 5 yıl mı 5 yıl için ben seçildim buraya geldim. Belediye başkanları bırakın halka hesap vermeyi ailesine hesap veremez hale geldi. Ne diyecekler. ‘Gereğini yaparım dedi korktum.’ Niye korktunuz, koca adamsınız. Kim baskı yapıyor, hangi gerekçeyle baskı yapıyor? Yasada yeri olmayan, geleneklerimizde yeri olmayan, tarihsel süreç içerisinde de yeri olmayan bir yöntemi belirliyorsunuz. Çağırıyorsunuz istifa et diyorsunuz. Şantajla, tehditle, seçimle gelen birisi makamından atılabilir mi? Ülkede dikta yönetimi var, demokrasi yok. Olmadığını kanıtlayan bundan iyi bir örnek de yok.

NİYE ADAY DÜŞÜNELİM

(Melih Gökçek’i aday düşünür müsünüz?) Hayır, niye düşünelim, hangi gerekçeyle düşünelim? Çok eleştirdik Melih Beyi. Ya demokrasiye inanırsınız gereğini yaparsınız ya demokrasiye inanmaz yine gereğini yaparsınız ama bir daha demokrasi lafını yapmazsınız. Ben demokrasinin namusunu kurtarmaya çalışıyorum. Her şeye rağmen açık bir kapı bırakıyorum. Gelin seçimleri erkene alalım. Biz erkene alır, demokratik bir süreç içerisinde yerel yönetimleri yaparsak demokrasi işlemiş olacak. Diyorum ki gelin yapalım anayasa değişikliğini 367 oyun gereğini yerine getirelim.

KENDİ İÇLERİNDE SORUN VAR

Bildiğim bir gerçek var, metal yorgunluğu hepsi hikaye. Kendi içlerinde sorunları yaşıyorlar. Bizim sorunlarla onların sorunları farklı. Onların sorunları güvensizlik endeksine oturmuş, birbirlerine güvenmiyorlar. Bir parti kendi içinde güvensizlik yaşıyorsa artık tükenmişliğin sonuna gelmiştir. Tükenmişlikten nasıl kurtulurumun arayışı bu. Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden kişi Türkiye’yi kaosa sürükleyemez. Cumhurbaşkanlığı makamı kaos makamı değildir. Ne demek belediye başkanı istifa etsin. Ahmet Davutoğlu’na da istifa edeceksin dediler, etti. Tek bir cümle edemedi. Belediye başkanları kadar cesaretli davranamadı. Meydanlarda bağırıyorlar ‘ey Kılıçdaroğlu neredesin?’ Ben de diyorum eyy Kılıçdaroğlu burada. Demokrasiyi savunuyorsan benim dediğimi yapacaksın. Yapmıyorsan sen demokrasiyi istemiyorsun, milletten kaçıyorsun.

İÇTEN İÇE ÇÜRÜYOR

(AK Parti içinde hesaplaşmalar neler?) Pek çok alanda var. Rant var, rant paylaşımı var. Büyük kentlerde yapılan operasyonlarda bu rant paylaşımı kendini gösteriyor. Yolsuzluk dosyaları gizlenemiyor. Bir de tek adama kayıtsız koşulsuz itaat var. Buna benzer daha pek çok şey söylenebilir. Milletvekili arkadaşlarımızla konuştukları zaman tam bir kazan kaynıyor. Herkes huzursuz, bunun bakan boyutu da var. Siz demokrasiyi rafa kaldırdığınız andan itibaren bundan herkes rahatsız olur, bunun AK Partili vekilin haberi olmamasının imkanı yok. Öyle bir suçlama yapılıyor ki tehdit ve şantaj kokuyor. Bu neyi gösteriyor, çürümüşlüğü gösteriyor. İçten içe çürüyor. Tartışmalar var. Bizim partimizde bu olduğu zaman biz kamuoyuna açık yaparız. O partinin kendi kültüründe tartışmalar kendi içlerinde yapılıyor, bu içten içe çürümeyi hızlandırıyor.

BURADAN HODRİ MEYDAN...

51.4 bir sefer devletin ve YSK’nın aldığı, devletin demeyeyim hükümetin ve YSK’nın aldığı bir kararla gerçekleşti. Benim şahsi kanaatim tam tersidir. Devletin bütün imkanları, parası, araçları kullanıldı, valileri, kaymakamları kullanıldı. Ona rağmen bu rakamı YSK ile gerçekleştirdiler. Bütün televizyonlarda onlar vardı. Bütün bunlara rağmen olmadı. Gidip evet oyu verenlerin büyük kısmı pişman. Ertesi gün bir kişi aradı beni, ‘evet oyuna oyumu bastım ama pişmanlığı farkettim’ dedi. Bir siyasetçi... Kendilerini halka doğrularını söylemeyen, en basitini söyleyeyim, ‘evet deyin terör bitecek, ekonomi düzelecek’, dolar nereye geldi şu an. Hangisi oldu? Tam tersi oldu. Halk bunları görüyor tabi. Biz seçim çağrısı yapıyoruz, gelmiyorlar, neden halkın bunu gördüğünü onlar da biliyorlar. Şu anda Türkiye nüfusunun seçmenlerden yüzde 41’i atananlar tarafından yönetiliyor. Bu demokrasi tarihimizde bir ilktir. Bu kadar katledilmemişti. Niye yapmayalım? Gelsinler. Açık ve net buradan hodri meydan. Yerel seçim diyorlarsa yerel seçim, genel seçim diyorlarsa genel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi diyorlarsa cumhurbaşkanlığı seçimi. Bugün Türkiye iyi yönetilmiyor. İyi değil, Türkiye yönetilmiyor. Türkiye savruluyor. Hükümet hodri meydan diyemez. Cesaret edemezler.

KENDİMİZE GÜVENİYORUZ

(Belediyelere aday göstermeyeceksiniz) Nedeni şu; erken seçim istiyoruz. Dolayısıyla aday göstermenin mantığı yok. Her düşüncemizin dayandığı temel bir mantığı var. MYK’da karar aldık, aday göstermeye gerek yok. Üzerinde durduğumuz birinci nokta bu. Ülkede demokrasiyi kesintisiz hayata geçirmek. Kendimize elbette güveniyoruz, yerel seçim için de, genel seçim için de. Adalet yürüyüşünde bir parti bayrağı taşımadık. Herkesin ortak acısı. Adaletsizlik nerede var, mahkemede, hapishanede, sokakta var, iş cinayetlerinde var. Yürüdük, birileri gece rahat uyuyamadı biliyorum ama uyumasınlar diye yürüdük. Kaybedecek büyük kentleri de kaybedecekler. Demokrasiye bu kadar zarar vermiş bir partinin ayakta durması mümkün değil. Önceden çağrı yapsak koşa koşa erken seçim yaparlardı. Şimdi köşe bucak kaçıyorlar. Öz güvenini yitiren bir parti, parti olmaktan çıkar. Şu anda bütün AK Partilileri kastetmiyorum yönetici konumunda olan birkaç kişiden bahsediyorum. (Kim onlar?) Saray’da oturandır. Paralel devlet Türkiye’de tam anlamıyla var. Başbakan var mı var. Ülkeyi yönetiyor. Saray’da bir zat var o da Türkiye’yi yönetiyor. İki tane paralel devlet var ama birisi egemen diğeri korkudan sesini çıkaramıyor. Kimin ne yapacağı belli değil. Kimse korkudan kalemini oynatamıyor.

TERCİHTE BULUNMAK İÇİN ERKEN

Erken genel seçim talebi gelirse kabul ederiz. Biz demokrasiyi kurtarmak için acil çağrı yaptık ‘yerel seçimleri yapalım.’ (Hazır mısınız?)Hem hazırız hem alacağız. Genel seçimlerle ilgili iş birliği yapmak siyasal partiler yasasına göre uygun değil ama partiler siyasete, seçimlere girerler girmezler onların tercihidir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kurulacak yeni yapının demokrasiyi güçlendirecek bir yapı olmasını istiyorum ve onu savunuyoruz. ‘Demokrasiyi savunanlar, tek adam rejimini savunanlar’ böyle oldu. Geçmişte hayır bileşenleri demokrasiyi savunuyorlardı. Demokrasiyi savunuyorum diye anayasa değişikliğine evet verenler oldu. Şimdi güçlü bir parlamento yok. Sayı da 600’e çıktı kim karar veriyor, bir kişi karar veriyor. Adaylar konusunda şunu rahatlıkla söyleyebilirim, bugünden İstanbul adayımız, Ankara adayımız budur tercihinde bulunmak hemen hemen mümkün değil. Adaylar arasında bir anket yapmak zorundayız. Bizim dışımızda belde halkı kimi istiyor. Eminim bu kentlerin tümünü alacağız. Şu ana kadar bana gelmiş bir talep yok şuraya aday olayım diye. Çok erken bu bugünden. Sorunları çözmekte kararlı olacak, gerçekten İstanbul’un tarihi kimliğini yeniden iade edecek. Gelecek adayımız bunları hedefleyecek.

HAYIRLI OLSUN DİYORUZ

(Yeni kurulan İyi Parti) Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurları diye tanımlanıyor. Doğru bu. Sayın Meral Akşener’in ayrı bir parti kurması söyleniyordu. Kimlerle kurulacak, nasıl kurulacak merakla bekliyorduk. Açıklandı hayırlı olsun diyoruz. Kendisine yönelik ‘niye parti kurdunuz’ diye söyleyecek bir söz yok. Meral hanım arkadaşlarıyla çıktı, kurdu. Halkın tercihlerine saygı duymak zorundayız. Nazım Hikmet Kültür Merkezini bütün siyasi partilere açıyor, başka sivil toplum kuruluşlarının da oldu. Kim istiyorsa veriliyor, tıpkı arena gibi. Nazım Hikmet Kültür Merkezi bir CHP’li belediye tarafından yönetiliyor ama halka açık orası. Yani özel olarak İyi Parti için yapılmış bir şey yok. CHP’nin önlem alması gereken bir alan, CHP iktidar olmak için neleri yapması gerekiyor onu düşünmek zorundayız. Amblem konusu, Kayı boyunun bir şekli olduğu ifade edildi, olabilir bir şey alınmış olabilir. Milletvekillerinin seçildikleri parti içerisinde görev yapmalarını arzu ederim. Zamanla anlaşmazlıklar çıkabilir. O zaman istifa eder bağımsız kalır. Milletvekillerinin parti değiştirmelerini sağlıklı ve tutarlı buluyorum.

KOSKOCA BİR PARTİYİZ

Biz diğer partiler gibi değiliz, biz demokrasiyi içselleştirmiş bir partiyiz. Bütün seçimler yapılırken ben genel başkan olarak tarafsızlığımı korudum. Demokrasiyi içimize sindirmiş vaziyetteyiz. Bugün seçim yaptık her şey güzel. Cumhurbaşkanı adayı için de oturup bakılacaktır. Koskoca bir partiyiz. Biz kararlarımızı kendi demokratik ölçülerimizde alırız. Elbette adayımız olacak, seçimlerde ne göreceğiz hep beraber bakacağız, bütün seçenekleri masaya koyarız. (Aday siz olmalısınız denmiyor mu?) Oluyor tabi. Bu çok böyle, çok fazla konuştuğumuz olay değil. Bunu seslendirenler de var ama daha erken, bunu seslendirmenin doğru olmadığını söylüyorum ve öneriler bitiyor.

MÜFTÜLERE NİKAH YETKİSİ TARTIŞMASI

Bu tartışmanın müftü imam endeksinde yapılması kadar saçma bir şey yok. Böyle bir tartışmayı müftü ve imam endeksli götürmek toplumu ayrıştırır. Biz bu ayrıştırmaya karşıyız. Devlet dediğimiz kurumunda bir iş bölümü vardır. Biz nikah işine toplumda öteden gelen kuralları vardır, ona göre yapılmasını istiyoruz. Müftülere böyle bir yetkinin verilmesi, deniyor, onlar da resmi nikah yapacak doğru. Sorun şurada, yarın farklı dine mensup bir kişi bizim din adamımıza da yetki verin diyecek. Bunu ret gerekçeniz yok. O zaman diyecek ki onu da devlet memuru yapın. Bunlara da yetki verin diyecek. bu Lozan’ı tartışmaya açacak ve kutuplaşmaya yol açacak.”

ABDULLAH GÜL'LE GÖRÜŞME

Kendisine her zaman saygım var. 8 ay önce falan görüştük, ülkenin durumu hakkında konuştuk. Abdullah Gül büyük ölçüde tarafsız bir Cumhurbaşkanlığı yürüttü. Bizler nasıl ülkenin sorunlarıyla ilgili kaygılarımızı dile getiriyorsak sayın Gül de getiriyor. Özel bir siyasi hareketi görüşmedik, ben daha çok Türkiye'nin içinde bulunduğu atmosferi, hapiste gazeteciler, dünyayla kavga... Bunları dile getirdim. Sayın Abdullah Gül'ün de bu kaygıyı paylaşması normal.

HAPİSTEKİ MİLLETVEKİLLERİ- GAZETECİLER

Siz neden milletvekilini hapise atıyorsunuz, haber yaptı diye gazeteci hapise mi atılır? Yaptığı haber doğruysa ve bu bir haber niteliği taşıyorsa gazeteci neden hapise atılır? Biz bütün dünyayı kendimize güldürüyoruz. Ben sayın Davutoğlu'na da Binali Yıldırım'a da teklif ettim, demokratik standartlarımızı AB standartlarına yükseltelim. Ve dönüp AB'ye diyelim ki bak yaptık, sözünüzü tutun.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (10)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)