E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaEmlakİnşaata 'döviz kazandırıcı işlem' doğru mu---

İnşaata 'döviz kazandırıcı işlem' doğru mu

İnşaata 'döviz kazandırıcı işlem' doğru mu
17 Ekim 2015 - 06:56 borsagundem.com

Bakan Zeybekci'nin açıkladığı yabancılara konut satışlarının döviz kazandırıcı işlem sayılması gerçekleşirse hangi sonuçları doğurur

Geçtiğimiz hafta, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in gayrimenkul sektörüne imtiyaz konusundaki farklı açıklamalarına sahne oldu. Zeybekci, yabancıya konut satışlarının döviz kazandırıcı işlem sayılmasıyla ilgili hazrrlık yapıldığını açıklarken Şimşek bu uygulamaya karşı çıktı. Uğur Gürses, Hürriyet'teki köşesinde inşaatçılara sağlanacak bu imtiyazın muhtemel olumsuz sonuçlarını yazdı. 

İşte Gürses'in o yazısı:

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi yabancılara yapılacak konut satışlarının 'döviz kazandırıcı işlem' sayılması için hazırlık yaptıklarını açıkladı.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise buna karşı olduğunu söylüyor. Hayata geçerse en başta bu işlemlerde resim ve harç istisnası, KDV iadesi gibi avantajlar olabilecek. Ancak bu düzenleme yapıldığında, asıl 'turpun büyüğü'  'heybeden' çıkacak.
O da, bu satışları yapan firmaların bankalar üzerinden Merkez Bankası'nın ihracatçılara kullandırdığı reeskont kredilerine erişiminin kapısı açılmış olacak. Hatırlatalım; bu kredilere, hali hazırda sadece mal ihraç edenler değil, 'döviz kazandırıcı' hizmet sağlayanlar da erişiyor.

Sonuçta şu olacak; her açık kapıya bir formül bulunduğu gibi, nihayette inşaatçılara da Merkez Bankası üzerinden finansmanının kapısı açılmış olacak. 'Döviz kazandırıcı iş' denilerek; riski bankalar üzerinde, kaynağı ise Merkez Bankası'nın banknot matbaasına bağlanan kalıcı bir yol sonuçta hiç de iyi sonuçlar getirmeyecektir.

Merkez Bankası'nın ihracatçı firmalara bankalar üzerinden reeskont kredisi sağlama politikası, 2008 küresel krizi sırasında 500 milyon dolarla uygulamaya sokulmuştu. 2009'da ve 2010'da birer milyar dolarlık kullandırıldı. Daha sonra rutin hale getirildi. 2011'de 2 milyar dolara yaklaşırken, 2012'de 8 milyar dolara ulaştı. 2013 ve sonarsında yıllık kullandırılan miktar 12 milyar dolar görünüyor.

Bu yıl başında ihracat reeskont kredilerinin kapsamı genişletilerek, görüş alanı ihracattan 'döviz kazandırıcı hizmetler' kulvarına çekildi. Turizm, sağlık, müşavirlik, yazılım ve mühendislik, taşımacılık gibi hizmetler de reeskont kredisi kapsamına alındı. İşte bakan Zeybekçi'nin açıklamasına bakılırsa inşaatı da bunun içine katılmak isteniyor.

Bu yıl eylül ayına kadar olan dönemde kullandırılan ihracat reeskont miktarı ise 11 milyar dolar oldu. Bu kullandırılmış olan kredilere karşılık, bankanın tesis ettiği toplam limit de devasa boyutta; 17 milyar dolar.
Kullandırılan ihracat reeskont kredilerinin biraz fazlası bir miktar, vadesinde döviz olarak Merkez Bankası hesaplarına girdiğinden, banka için döviz rezervi demek. Bu yüzden faizi düşük tutan para politikasıyla rezerv kaybeden banka, bunun kısmi telafisini bu kanaldan yapıyor.

İhracat reeskont sistemi özetle şöyle çalışıyor; bu kapsama giren şirketler üç imzalı döviz cinsi ticari senetlerini, bankalar üzerinden Merkez Bankası'na ıskonto ettiriyorlar, yani kırdırıyorlar. Merkez Bankası faizini peşin keserek, döviz cinsi bu senetlerin karşılığını TL olarak ödüyor. Yani piyasaya TL sürüyor. Senetlerin vadesinde (en fazla 240 gün), firmalar senette yazan döviz miktarını yine bankalar aracılığı ile Merkez Bankası'na geri ödüyorlar.

Kriz için alınan bir önlem, aslında bir parasal genişleme demek; şimdi tüm sektörlere yayılıyor. Hem de boyutu arttırılarak. Konuyu tartıştığım bir iktisatçı; 'hisselerini halka arz eden ve yabancılara satan şirket sahipleri de çıkar, 'döviz kazandırıcı iş yaptığını' söyler bu kredilerden talep ederse ne diyeceksiniz?" derken, eski bir merkez bankası başkanı da selektif para politikasının hedefe dönük, etkili ve kısa süreli olması gerektiğini vurguladı.

Merkez Bankası, çok uzak geçmişten beri bu araçlara sahipken, 2008'e kadar neden kullanmayı tercih etmedi? Gayet basit bir nedeni var; kredi kanallarının mevcut mali sistem içinde yol bulması, büyümesi ve derinleşmesi tercih edildi. Bu nedenle, Merkez Bankası'nın ihracat reeskont kredilerini bu denli büyütmesi, öte yandan mali sisteme güdükleşme katkısı vermesi demek. Kısa vadede adrenalin, orta vadede ise sönükleştirici etki getiriyor. Geriye gidiş, mali piyasayı daha dalgalı ve kırılgan bir döngüye sokuyor.
Türkiye 2008'den bu yana, yapısal sorunlarını çözmek yerine 'pansumanlarla' idare ediyor. Çözümler ötelendikçe, 'pansumanların' ölçeği büyütülüyor. İşte Merkez Bankası'nın ihracat reeskont kredisi de böyle. Şimdi öyle bir yere gelindi ki; finansman sıkıntılı inşaatçılara banknot matbaasından kredi vermenin etrafında dolaşıyoruz.

Not: Türkiye'de 2014 yılında yabancılara yapılan konut satışının tutarı 4.3 milyar dolar oldu.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (2)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Keşke 17 Ekim 2015 13:06

    Bu zeybekci biseyden anlamıyor, seçim olsa da kurtulabilsek şundan

  • kıro 17 Ekim 2015 10:19

    bakan zeybekçi ile banak şimsek' i şöyle terazinin iki kefesine karşılıklı koyuyorum ve bakıyorum ki ağır basan taraf fazlasıyla bakan şimşek... zeybekçi ekonomiden anlamıyor lakin çok konuşuyor, bilmediği işlere girmemesi ülke menfaati açısından iyi olur, bence bakanlıktan istifa edip inşaat işine girsin, daha faydalı olabilir çünkü Türkiye' de herkes bu işten anlar :)