E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaPiyasaHem Türkiye hem de şirketler kazanacak---

Hem Türkiye hem de şirketler kazanacak

Hem Türkiye hem de şirketler kazanacak
18 Şubat 2016 - 07:32 borsagundem.com

Bankacılık sektöründeki 1.3 trilyon mevduatın bir kısmının ÖST’ler ile reel sektöre aktarılması halinde makro ekonomik istikrara büyük katkı sağlanır

Ekonomide hızlı büyüme sürecini devam ettirmek isteyen Türkiye, kendi dinamiklerini kullanarak gelişen ülkeler arasında yerini alabilir. Ancak fonlama modelinde çeşitlenme yapılması gerekiyor. 2015 yılsonu itibarıyla şirketler bankalardan yaklaşık 1.4 trilyon TL kredi sağlamış durumda. Oldukça yüksek faizlerle kullanılan bu kredilerin maliyetleri yüksek. Aynı şekilde yurt dışından sağlanan 211 milyar dolar kredi ise kur riski ile karşı karşıya. Şirketlerin daha düşük maliyetlerle tahvil piyasasından sağladığı kaynak 3.8 milyar TL ile yurt dışı tahvil piyasalarından sağladığı 5.8 milyar dolar son derece küçük tutarlar. 
Diğer taraftan Türkiye bankacılık sektöründe mevduat tutarı yaklaşık 1.3 trilyon TL seviyelerinde. Yani bankalar halktan topladıkları paraları daha yüksek faizlerle şirketlere satıyorlar. Mevduatların getiriye hassas kısmının minimal bir oranını TL tahvil/bono piyasasına kanalize olması halinde şirketler ekstra borç yükünden kurtulacağı gibi ekonomide artan büyüme hızı da işsizliğe ilaç olacak. İşte bu yüzden ÖST’ler oldukça önemli. Düşük enflasyon, makro ekonomik istikrar gibi temel unsurların korunmasının bu enstrümanlara ilginin devam etmesi açısından kritik önem taşıyor. 

ÖST’LER, DEVLET TAHVİLLERİNE GÖRE DAHA FAZLA GETİRİ SUNUYOR

Borsagunden.com’a konuşan Halk Yatırım Araştırma Müdürü Banu Kıvcı Tokalı’nın ÖST’lerle ilgili değerlendirmesi ise şöyle: 
Özel sektör tahvilleri bilindiği gibi, yatırımcının devlet yerine şirket riski alması nedeniyle, devlet tahvillerine göre daha fazla getiri sunuyor. Bu enstrümanlara yatırım yaparken, ihracı yapan şirketle ilgili detaylı bir finansal analize sahip olmak ve finansal riskleri kapsamlı bir şekilde değerlendirmek kritik unsur. 
Bunun yanısıra, tahvillerin sağladığı faiz seviyesi yatırımcılar tarafından gözönüne alınacak unsurlardan biri. Daha açık söylemek gerekirse, hazine faizi üzerine elde edilecek ek getirinin diğer alternatif getirilerden tatminkar düzeyde yüksek olması bu yatırım aracını tercih sebebi olacaktır. Tabii burada, faizlerin seviyesine göre ek getirinin oranı ve faiz oranı riski yani piyasa faizlerinin değişmesiyle ilgili risk gözden kaçırılmamalı. 
Yatırımcılar, farklı şirketlere ait özel sektör tahvillerini içeren özel sektör tahvil fonları sayesinde çeşitlendirilmiş, riski yayılmış bir portföye pratik bir şekilde sahip olabiliyorlar. Tabi ki bu fonların da bir yönetim ücreti bulunuyor. Yıllık yönetim ücreti ve geçmiş performans karşılaştırması, yatırımcıların özel sektör fonlarına yatırım yaparken diğer gözönünde bulunduracağı unsurlar olacaktır.
Özel sektör tahvillerinin düşük faiz ortamında büyüme eğiliminde olduğunu görüyoruz. Faizlerdeki düşüşe ek olarak, son yıllarda yapılan yasal düzenlemeler ve kurumsal yatırımcı talebi gibi unsurların bu yatırım aracını desteklediğini söyleyebiliriz. 
2009 yılında 0,2 milyar TL’de sınırlı kalan özel sektör tahvil ihraçlarının, geçen yıl 80 milyar TL’yi aştığını görüyoruz. 175 şirketin ihraç yaptığını; en büyük ihracın da Ağustos 2012’de 1,2 milyar TL ile Ziraat Bankası’na ait olduğunu biliyoruz. 

KRİTİK ÖNEM TAŞIYAN UNSURLAR

Geçmiş dönemde yüksek kamu borçlanma gereği, yüksek ve dalgalı reel faizler, ekonomik ve siyasi istikrarsızlık, yüksek enflasyon, aktif bir birincil piyasanın oluşmaması ve kurumsal yatırımcı tabanının yetersiz olması gibi nedenlerle gelişemeyen özel sektör tahvil piyasası, borçlanma araçlarına ilişkin yapılan düzenlemelerle büyüme hızını devam ettirme potansiyeli gösteriyor. Sözkonusu düzenlemeleri, yeni borçlanma araçları tasarımında kolaylık, borçlanma limitlerinin yeniden belirlenmesi, kurul kayıt ücretlerinin vadeye göre belirlenmesi, izahname ve sirkülerin KAP’ta yayınlanma imkanı, AB düzenlemelerine uygun izahname formatları, vadeye göre ayrım, satışta esneklikler, satılamayanların yeniden satışı, nitelikli yatırımcıya halka arz imkanı, borsada işlem görme, repoya konu olma, yatırım fonlarına alım imkanı olarak sayabiliriz. 
2009 yılına kadar şirketler, özel sektör borçlanma araçlarını halka arz etmeden satmak için başvururken, son yıllarda bu durumun değiştiğini ve özel sektör tahvili ve banka bonolarında halka arz için de başvurular geldiğini görüyoruz. 
Kısa vadeli finansman ve proje finansman kredilerinin, maliyet, sözleşme koşulları ve yapısı itibariyle özel sektör borçlanma araçlarına rakip olamaması karşısında, arz tarafında alternatif bir ürün olarak bu piyasa daha fazla gelişmeye açık bir görünüm sergiliyor. Ancak talep tarafında, düşük faiz seviyesi ve volatilitesi, düşük enflasyon, makro ekonomik istikrar gibi temel unsurların korunmasının bu enstrümanlara ilginin devam etmesi açısından kritik önem taşıdığını da unutmamak lazım.  

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (5)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)