E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemF-35 konusunda Trump, Erdoğan'a ne dedi?---

F-35 konusunda Trump, Erdoğan'a ne dedi?

F-35 konusunda Trump, Erdoğan'a ne dedi?
29 Haziran 2018 - 11:52 borsagundem.com

Tesliminde sorun olabileceği düşünülen F-35 savaş uçaklarına ilişkin olarak ABD Başkanı Trump, Erdoğan ile konuştu

AB Zirvesi'nde, Türkiye'ye sığınmacılar için vadedilen 3 milyar euroluk yardım paketi kabul edilmesinin ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu açıklamalarda bulundu. Çavuşoğlu, 'Umarım ilk dilimdeki bürokrasiden ders alınır, bu sefer daha hızlı şekilde uygulama olur. Paralar aktarılır ve Suriyeli mültecilere proje olarak döner' dedi. Vize serbestisi hakkında da konuşan Çavuşoğlu 'Eğer AB gerçekten samimiyse biz bu konuyu da aşarız. İstemezlerse olmaz. Ama o zaman göç anlaşması da geri kabul anlaşması da olmaz. Bu tehdit ya da şantaj değil. Her iki taraf da yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekiyor' diye konuştu. Dışişleri Bakanı F-35'ler konusunda ABD ile yaşanan sorun için de şunları söyledi: "Cumhurbaşkanımız telefon görüşmesinde Trump’a söyledi. Trump da gerekli adımı atacağını söyledi. Burada esas karar yönetimindir, Trump yönetimi de bu konuda kararlı. Seçildiği günden bu yana Başkan Trump Türkiye’ye önem veriyor. Bu yol haritalarının ve çalışma gruplarının oluşturulmasında cumhurbaşkanımız ile ikisinin liderliği çok önemli gerçekten. F-35’in tesliminde bir sorun yok."

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NTV televizyonunda soruları yanıtladı. Çavuşoğlu'nun konuşması özetle şöyle: "AB ile göç anlaşmasını imzaladığımız zaman 3+3 milyar Euro taahhüdü vardı, göçmenlere harcamak için. İlk 3 milyar Euro 2016 sonu itibariyle aktarılacaktı. Fakat AB’nin bürokrasisi ve prosedürleri bunu geciktirdi. Son zamanlarda hızlandırdığını görüyoruz. Diğer taraftan Türkiye olarak biz de Suriyeli mültecilere yönelik projelere de hız vermemiz gerekiyor ki bir eşgüdüm var. Şimdi 2018 yılı sonuna kadar vermeyi taahhüt ettikleri 3 milyar euronun onayı çıktı. Umarım ilk dilimdeki bürokrasiden ders alınır, bu sefer daha hızlı şekilde uygulama olur. Paralar aktarılır ve Suriyeli mültecilere proje olarak döner. AB’nin bu anlamda sözünü tutması önemli. Ama daha hızlı davranması gerektiğini de AB’ye hatırlatıyoruz.

Esas göçmenlerin geldiği ülkede bunu durdurmak lazım. İşsizlik mi var, terör mü var, kıtlık mı var, açlık mı var başka sebep de olabilir. Dolayısıyla bu göçmenlerin terk ettiği ülkelerde bu sorunları çözmek önemli. Afrika ülkelerinden bu Kuzey Afrika ülkelerine göçmen geldikten sonra istediğiniz kadar para yardımı yapın onları durduramazsın. Bu kadar insan hayatını riske ederek, Avrupa ülkelerine gelmeye çalışıyorsa bunu sadece o ülkelere para vererek durduramazsınız. İşi kökünde çözmek lazım. Bakınız şimdi açıklandı resmi rakamlar. 2017 yılında Türkiye’nin yaptığı insani yardım ve kalkınma yardım miktarı 8 milyar dolar. Tüm AB kurumlarının yaptığı yardım ise 2,5 milyar doların altında."

Soru: Yeni dönemde yeni sayfa açılma ihtimali var mı?

Avusturya dönem başkanlığı var. Avusturya dönem başkanlığında olumlu adımlar atılacağını düşünmüyoruz. Dün uzun uzun telefonla da görüştük. İlişkilerimizi normalleştirmeye çalışıyoruz fakat şu andaki Başbakan maalesef aşırı sağ partiden bile daha aşırı uçta. Ve sürekli Türkiye aleyhine adım atmaya çalışıyor. Avusturya dönem başkanlığında olumlu bir adım beklemiyoruz. Şimdi vize konusunu tekrar masaya yatıracağız. 6 kriterle ilgili neler yapacağımızı yapmayacağımızı AB’ye bildirdik. Şimdi yol haritası konusunda ne yapacağımızı konuşacağız. Gümrük birliği anlaşmasının güncellenmesi konusu var ki her iki tarafın yararına. AB ile güvenlik politikaları var, sadece NATO ile değil AB ile de işbirliğimiz var. Yani ortak çalışabileceğimiz alanlar var. Bugün fasıl açılması, açılmaması siyasi konu oldu. bu da AB’nin yanlış politikaları yüzünden oldu.

Soru: Vize serbestisi... Terör tanımı sorunu nasıl aşılacak?... OHAL'in kaldırılması

OHAL’in kaldırılması tabi ki yansır. Her ne kadar OHAL vatandaşlarımızın bireylerin temel ve hak ve özgürlüklerini kısıtlamadığı gibi seçim zamanında da gördük OHAL siyaseti ve günlük hayatı etkilemiyor. Dışarıdan yanlış algılama var. Biz terör örgütleriyle mücadele için, darbe girişiminden sonra OHAL’i getirdik. Ve iktidara geldiğimiz zaman güneydoğudaki OHAL’i hemen kaldırdık. Bizim için bir zaruriyetti. Avrupa Konseyi’nin çalışma grubu var, genel sekreteri ‘Türkiye ile bu konuyu hallederiz’ dedi. Bu kriteri Avrupa Konseyi’ne bırakırsa böyle bir eğilim var ama bazı Türkiye karşıtları bunu engellemeye çalışıyorlar. Avrupa Konseyi ve AB arasında bir rekabet de var. Ama eğer AB gerçekten samimiyse biz bu konuyu da aşarız. İstemezlerse olmaz. Ama o zaman göç anlaşması da geri kabul anlaşması da olmaz. Bu tehdit ya da şantaj değil. Her iki taraf da yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekiyor.

Soru: Rotterdam'da alınan seçimlerde propaganda yapamaz kararı için ne diyeceksiniz?

AB ve AB üyesi ülkeler demokrasi, insan hakları, toplanma özgürlüğe gibi konularda bütün ülkelere dünyaya ders vermeye çalışıyorlar. Özellikle son 5 yıldır artan ırkçılık ve aşırıcılık maalesef bu konuda AB üyesi ülkeleri sorgular hale getirdi. Hollanda bunlardan bir tanesi. Eleştirdiğimiz zaman da üzülüyorlar, bozuluyorlar. Alışık da değiller. Ama eleştirilmeyi hak ediyorlar. Seçim kampanyasıyla ilgili Almanya’da bu tür toplantılarına sıcak bakmıyoruz dediler. Fransa gelip propaganda yapabilirsiniz dedi. İngiltere de söyledi. Ama biz bu seçimde böyle bir kampanya yapmak istemedik. Sadece Saraybosna’da cumhurbaşkanımız tüm Avrupa’dan gelen kardeşlerimizle bir aradaydı. Bu tür açıklama yapan ülkelere bakın, bizim oyumuzun en yüksek olduğu ülkeler. Yani bizim halkımız, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız büyük değişimi gördüğü gibi, bu ülkelerin politikalarına tepki olarak bize olan desteğini sürekli artırıyor.

Soru: Suriye'de rejimin müdahalesinden sonra sivil kayıplar var...

Bu ihlallerde Rusya’nın sorumluğu, İran’ın ve ABD’nin sorumluluğu da var. Biz Astana’daki çatışmasızlık bölgeleri anlaşmasına bu bölgeyi de eklemiştik. Biz birlikte hareket edecektik. Rejimin garantörü İran ve Rusya. Muhalefetin garantörü de Türkiye. Fakat daha sonra ABD ve Rusya bölgeyle ilgili mutabakat sağladılar. Yine anlaşmalarına göre bir tarafta muhalefet var diğer tarafta rejim. Şimdi rejim buraya saldırdı. Bu mutabakatı kim yaptı? ABD ve Rusya. Şimdi ikisinin de sorumluluğu var. Bunu durdurmaları gerekiyor. Bütün anlaşmalar biterse siyasi çözümün hiçbir anlamı kalmaz. Bu sefer kaos devam eder. Dolayısıyla herkes yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekiyor. ABD de burada sorumludur. Çünkü kendisi Rusya ile beraber çatışmasızlık bölgesi konusunda bir mutabakata varmıştır. Bu ihlalleri durdurmaları lazım. “Saldırı oldu, başınızın çaresine bakın” demek insani de değildir, bu konuda bu ülkelere yönelik güvenliği de zedeliyor.

Soru: Menbiç planı için ne diyeceksiniz?

Planlandığı şekilde devam ediyor. Bugüne kadar 6 tane devriye görevi icra edildi. Bölgede denetim, kontrol mekanizması nasıl olacak bu çalışmalar devam ediyor. 1 aylık bir hazırlık dönemi vardı. ABD’li uzmanlarla bizim arkadaşlarımız Genelkurmayımız ve aynı şekilde Milli savunma bakanlığımız bu teknik çalışmaları sürdürüyorlar. Dışişleri bakanlığı olarak bu işin siyasi yönünü götürüyoruz. Her şey yolunda. Trump ile Cumhurbaşkanımız telefon görüşmesi yaptılar. Bu yol haritasıyla birlikte ilişkilerimizi de normalleştirmek için çabalar sarf edilecek. Bizim ABD’den beklentilerimiz daha fazla. Ama bu yol haritası başarılı bir şekilde uygulanırsa, güvenin yeniden tesis edilmesi bakımından önemli bir adım olacak. ABD’nin artık somut adımlar atması gerekiyor. Önümüzdeki süreçte ABD sözünü tutarsa ve Türkiye’ye yönelik müttefik olduğunu gösterirse sonuç alıcı adımları birlikte atabiliriz.

Soru: Silahları kim toplayacak?

ABD toplayacak. Bizim doğrudan YPG PKK ile bir muhataplığımız yok. Dolayısıyla ABD bunları çıkaracak, silahları elinden alacak. Mutabakatımız içinde bu var. Fırat Nehri’nin doğu kısmına gidince ABD, YPG-PKK’nın elinden silahları alacak. Yüzde 100 hepsi alınır mı? Alınmaz. Bazıları zaten kayıp, bazılarını sattı. Bazılarını Türkiye’ye soktu. Bazılarını yakaladık, ele geçirdik. Bazıları da kullanılmış, eskimiştir. Ama önemli olan geri alınmasıdır.

Soru: Kaç terörist var Menbiç'te?

Çıkıyoruz diyorlar ama bizim için bu bir aylık hazırlık aşamasından sonra atılacak adımlar ölçüdür. O zaman netleşecek. Şu anda biz tam içerde ve onlarla muhatap olmadığımız için kaç tane olduğundan emin değiliz doğrusu.

Soru: YPG'li teröristler sivil hale gelip şehrin yönetimine girmeye çalışıyorlar.... Bu nasıl engellenecek?

Buralarda kimin görev alacağına Türkiye ve ABD birlikte karar verecek. Buna YPG de karar veremez, tek başına ABD de karar vermez, vermeyecek. “Ben bir liste getirdim bunlar olsun” olmaz. Birlikte karar vereceğiz. Dolayısıyla bunların kim olduğunu yerel halk da biliyor, bizim istihbaratımız da ciddi çalışmalar yaptı. Üzerindekini çıkarıp ben sivil görev alacağım olmaz. Burası yüzde 95 oranında Araplar tarafından yönetilecek. Güvenliğinde yüzde 95 oranında Araplar yer alacak. Bu girişimler boşa çabadır. Bunları biz yutmayız, müsaade de etmeyiz. Artık bu tür numaraları kimse yutmaz, Türkiye hassas, yerel halk da hassas. Sincar’dan çekildiğini söylüyorlar. Bu konuda Irak yönetimiyle de temastayız. İnşallah kısa sürede hükümeti kurarlar. Irak’ın yeniden inşası için bizim taahhütlerimiz var. NATO’nun eğitimle ilgili kampı olacak. Ve Basra bölgesinde başkonsolosluğumuzu açıyoruz ve aynı şekilde Musul’da da başkonsolosluğumuzu açmak için resmi çalışmalarımızı başlattık. Diğer taraftan hükümet kurulduktan sonra bu PKK’ya yönelik Irak yönetimiyle de işbirliğimizi daha da güçlendireceğiz. Kandil ve Mahmur bölgesi, tüm bu bölgede mevcudiyeti sır değil. Buraya yönelik operasyonumuz da devam ediyor. Emin adımlarla ilerliyoruz. Bizim amacımız PKK ve teröristler neredeyse bunu temizlemektir. Sınırımızın ötesindeki bataklıkları kurutmadan, kendi ülkemizde kendimizi güvenli hissedemeyiz.

Soru: ABD Dışişleri Bakanı Pompeo'nun seçim sonrası için açıklamaları için ne diyeceksiniz?

Biz de ABD ile ilişkilerimizi güçlendirmek isteriz. Pompeo geldikten sonra zaten biz seçim atmosferine girdik. Seçim bitti Cumhurbaşkanımız görevine devam ediyor. Dolayısıyla ABD2nin seçimden sonra işbirliğini güçlendirme arzusu normal. Seçim sonuçları ortaya çıktıktan sonra sayın Cumhurbaşkanımızı dünyanın her yerinden aramaya devam ediyorlar. Tüm ülkeler Türkiye ile ilişkilerini daha da güçlendirmek istediğini dile getirdiler. İşbirliği demek ABD’nin kendi başına karar alması ve tüm herkesin de bu karar doğrudur yanlıştır demek değildir. İran konusunda nükleer anlaşmadan çekildi ABD. fakat AB üyesi ülkeler, diğer taraf olanlar hayır biz bu anlaşmaya sadığız dediler. Bu ABD’nin tek başına aldığı bir karar. Diğer ülkeler aldığı her karara katılmak zorunda değildir.

Soru: ABD ile F-35'lerin teslimi için ne diyeceksiniz?

Türkiye de bunun çok önemli ortada. “Türkiye’yi çıkarıyorum” demekle olmaz. Siyasi dille değil de hukuki dille konuşulması gerekiyor. Cumhurbaşkanımız telefon görüşmesinde Trump’a söyledi. Trump da gerekli adımı atacağını söyledi. Burada esas karar yönetimindir, Trump yönetimi de bu konuda kararlı. Seçildiği günden bu yana Başkan Trump Türkiye’ye önem veriyor. Bu yol haritalarının ve çalışma gruplarının oluşturulmasında cumhurbaşkanımız ile ikisinin liderliği çok önemli gerçekten. F-35’in tesliminde bir sorun yok. Biz müttefiksek eşit ortağız. Belki siz ekonomik olarak süper güç olabilirsiniz, veya savunma sanayinde bizden de ileri olabilirsiniz. Ama Türkiye politikalarını deva ettirebileceğiniz anlamına gelmez. Biz ABD’yi herhangi bir konuda, FETÖ’yü vermediği halde tehdit ediyor muyuz? Tehdit dilini biz de kullanırız. Ama bu iş ilişkilerimizi başka yere götürür. Ama görüyoruz ki liderlerde ilişkileri daha ileri götürme konusunda ortak irade var. Bizim görevimiz de liderlerin aldığı kararların uygulanması için çaba sarf etmektir.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)