E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaPiyasaEnflasyon döneminde doğru yatırımın sırları---

Enflasyon döneminde doğru yatırımın sırları

Enflasyon döneminde doğru yatırımın sırları
10 Kasım 2021 - 16:44 borsagundem.com

Küresel ekonomiler 25 yıl sonra yeniden yüksek enflasyonla tanıştı. Ünlü yatırım uzmanı Simon Edelsten bu dönemde yatırımcıların hisse tercihlerinde incelenmesi gereken özelliklere dikkat çekiyor

BORSAGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

Küresel yatırımcılar yıllar sonra yüksek enflasyon ortamında yollarını bulmaya çalışıyor. Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre pandemi sonrasında tedarik zinciri krizinin küresel arzı sıkıştırmasıyla ve küresel istihdamdaki daralmanın maaş ücretlerini yükseltmesiyle büyük ekonomiler yıllar sonra yeniden enflasyonla tanıştı. Yatırım danışmanlığı şirketi Mid Wynd International Investment Trust’ın ve Artemis Global Select Fund’un Eş Yöneticisi Simon Edelsten Financial Times’taki yazısında, yüksek enflasyon ortamında doğru yatırım yöntemlerini örnekleriyle açıklıyor. İşte yatırım uzmanının o yazısı:

“1960'ların ve 1970'lerin çocuğu olarak, annemin enflasyonla başa çıkmak için hane gelirini nasıl esnetebileceği konusunda endişelenerek cüzdanına baktığını hatırlıyorum. Zira annem yıllarca süren ev ekonomisinin ardından süpermarket fiyatları hakkında ansiklopedik bir bilgi birikimine sahipti.

En kötü dönemimizse enflasyonun yüzde 24,2 ile zirve yaptığı 1975 yılıydı. Enflasyon son 25 yılın büyük bölümünde yüzde 2 civarında seyrediyor. Enerji faturalarında ve benzin fiyatlarında çift haneli artışlar tespit edenlerin çoğu için bu yeni enflasyon döneminde şok etkisi yaratacaktır.

Enflasyonu yönlendiren faktörler son altı ay içinde gelişti. İlkbaharda fiyatlar, pandeminin en derin zamanında kısıtlamalarının ilk kez görüldüğü bir yıl önceki fiyatlarla karşılaştırıldı. İkinci el otomobillerin fiyatlarının keskin bir şekilde yükselmesi şaşırtıcı değildi. İkinci el olsun ya da olmasın bir arabalara pandemi kısıtlamaları sırasında çok az değer biçildi.

Daha yakın zamanda, şirketler ekonomik toparlanmaya ayak uydurmak için mücadele ederken, fiyat artışları arz kıtlığının bir sonucu gibi görünüyor. Limanlardaki tıkanıklıklar ve kamyon sürücüsü kıtlığı küresel çaplı bir sorun. Bu tıkanıklıkların bazılarının düzelmeye başlayacağı konusunda şüphe yok. Ancak geri kalan sıkıntılar devam edecek gibi görünüyor.

Önemli olan bir diğer faktörse ücret enflasyonu. Çoğumuz son birkaç yıldır sadece bir işte çalışıyor olmaktan mutluyduk, bu yüzden ücret artışları konusunda çok az baskı vardı. Şimdiyse arayı kapatma zamanı geldi.

Buna benzer bir şekilde, Kovid-19'un birçok işyerinin gerçekten düşük ücretli istihdama ihtiyaç olup olmadığını gözden geçirmesine yol açtı ve sonrasında aniden birçok büyük işveren çalışanları çekmek ve halihazırda çalışmakta olan personeli elde tutabilmek için ücretleri önemli ölçüde artırdı. İster ücretlerden, ister yakıttan, ister hammaddeden olsun, enflasyon, özellikle de yükselen ekonomik koşullar eşlik etmiyorsa, şirketlerin kâr marjlarını azaltır.

Peki bu durum hisse senedi tercihlerimizi nasıl etkilemeli? Otelcilik ve eğlence sektörleri gibi bazı sektörler ekonomik toparlanmanın tadını çıkarıyor, ancak artan işgücü ve enerji maliyetleri kâr marjlarını sıkıştırıyor. Bu sektörlerdeki birçok şirketin hisse fiyatları sabit bir seyire yerleşti.

Enflasyonla başa çıkma konusunda ünlenen diğer sektörlerin itibarları da abartılmış olabilir. Örneğin, popüler tüketim malları üreticileri, markalarının herhangi bir enflasyon maliyetini daha yüksek mal fiyatlarıyla aktaracak kadar güçlü olduğu konusunda ısrar etme eğilimindeler. Ancak kanıtlar bunun her zaman böyle olmadığını gösteriyor.

Nivea kozmetik ürünlerini yapan Beiersdorf'u ele alalım. Bloomberg'e göre analistler, faaliyet marjının 2019'da yüzde 15'ten bu yıl yüzde 12,8 civarına düşmesini bekliyor. Faaliyet marjlarındaki küçük bir düşüş, faiz ve vergi kesildikten sonra hissedarlar için kalanlar üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir. Beiersdorf için net kâr marjı satışların yüzde 10'undan yaklaşık yüzde 9'una kadar düşüyor.

Bu durum, küresel hisse senedi endeksinde hisselerin neden geçen yıl yüzde 25 oranında düşük performansla karşılaştığını kısmen açıklıyor. Dove sabunu, Häagen-Dazs dondurması ve diğer birçok tanınmış tüketici markasını üreten Unilever de benzer bir konumda.

Bunun aksine, en sevilen holdinglerden biri olan L'Oréal, müşterileri en çok tercih ettikleri parfüm ve kozmetik ürünleri için biraz daha fazla ödeme yapmaya hazır oldukları için olsa gerek daha yüksek maliyetleri tüketiciye aktarabiliyor gibi görünüyor. Şirketin net gelir marjları yüzde 15,5'te sabit kaldı ve hisseler Asyalı tüketicilerin talebinin azalması endişelerine rağmen son bir yılda endeks getirilerinden daha iyi performans gösterdi.

"Fiyatlandırma gücüne" sahip olduğunu iddia eden şirketlerin listesi gerçekçi olmayan bir şekilde uzundur. Sayıları sorgulamanın, maliyetleri yakından incelemenin ve belki de daha yaratıcı düşünmenin zamanı geldi.

Annem yükselen market faturasını nasıl ödeyeceği konusunda endişelenirken, ben mutlu bir şekilde dikkatimi dağıtıyor, Western TV’de Casey Jones’u izliyordum. Casey, Orta Batı ve Merkez Demiryolu Cannonball Ekspresi’nde mühendisti. Alışılmadık derecede stresli bir işi vardı. Posta soyguncuları tarafından rehin alınmak, altın arayan hırsızları engellemek ve Apaçiler'i savuşturmak onun için bir günlük işti. (Yine de maaşına zam istediğini hiç hatırlamıyorum.)

Amerikan demiryolları bugün hala dikkatimi başka yöne çekiyor. Zira oradaki sistem İngiltere'dekinden çok farklı. Büyük şehirlerin banliyö bölgelerinin ötesinde, demiryollarının ana işi insan değil yük taşımaktır.

ABD'de yaklaşık 700 demiryolu şirketi var, ancak çoğu küçük ölçekli. (Kelimenin tam anlamıyla, Orta Batı ve Merkez Demiryolu durumunda olduğu gibi dar ölçekli demiryolu ağları mevcut) Norfolk Southern ve Union Pacific olmak üzere en büyük iki şirket üzerinde yatırımlarımız var. Bu şirketler 30 bin milden fazla demiryolunu kapsıyor ve ABD iç pazarındaki toparlanmadan faydalanıyor.

Union Pacific geçen ay üçüncü çeyrek sonuçlarını açıkladı ve yüzde 13 artışla 5,6 milyar dolar faaliyet geliri bildirdi. Bu rakamlarda maliyet öncesi gelirler dikkate alınıyor. Artan yakıt maliyetleri bir değişim olduğunu kanıtladı, ancak şirket yine de işletme gelirinde (maliyetlerden sonrası kâr) yüzde 20'lik bir artış elde etmeyi başardı. İşte bu, artan maliyetleri aktarmayı başarabilen bir şirket örneğidir.

Söz konusu şirket aynı zamanda maliyetleri düşürmenin yollarını bulan firmalardan biridir. ABD’nin en iyi demiryolları firmaları son yıllarda sürekli olarak teknolojiye yatırım yaptı. Bugün, yüksek teknolojili hassas zamanlamalar, demiryollarının daha uzun ve daha ağır trenler çalıştırmasını ve bunu daha güvenli bir şekilde yapmasını sağladı. Union Pacific, son bir yıl içinde ortalama maksimum tren uzunluğunu yüzde 4 artırarak 9.359 fite çıkardığını söylüyor. Bu cümleyi yeniden okumanız gerekebilir. Evet, 2,84 km uzunluğunda.

Bu tür bir uzunluk demiryolu geçitlerinde sıkışıp kalan ve geçmelerini bekleyen otomobil sürücülerinin memnun etmeyebilir. Ancak daha uzun trenler endüstrinin karbon ayak izini azaltmaya yardımcı oluyor. ABD'deki tüm uzun mesafeye taşınan yüklerin neredeyse yarısı demiryolu ile taşınmaktadır. Ancak üretilen karbon emisyonlarının onda birinden daha azını üretmektedir. Union Pacific ve Norfolk Southern, bir galon dizelle 444 mil boyunca bir ton yük taşıdıklarını söylüyorlar.

Sektör, sürdürülebilirliğini artırmak için yatırımlarına devam ediyor. Yatırımcıları enflasyondan korumak ve çevreyi korumak için yardımcı oluyorlar. Eminim Casey Jones da bunu duyduğuna sevinecektir.”

ABD bu yılın petrol fiyatı tahminini artırdı

 

Dolar enflasyon sonrasında uçtu

 

Almanya'da enflasyon 28 yılın en yüksek seviyesinde

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Volkan10 Kasım 2021 18:33

    Enflasyon döneminde üretimi zor satışı kolay ürünlerin değeri artar bence. Altın ve değerli metaller, bozulmayan gıda, temizlik malzemesi, ev ve arsa. Zaten ayçiçeği, şeker, peynir ve alkol stoklayanlar arttı gibi, mesela gümrük vergisi sıfırlandı ama yağ fiyatı artıyor. Türkiye'de yüksek enflasyon şirketlerin kağıt üstündeki karlarının vergilenmesine neden oluyor, Öte yandan zarardaki veya yatırım sürecindeki şirketler bu dönemi atlatılar ise sonraki döneme şanslı olur fiyatları genelde negatif beklenti nedeni ile ekstra düşük oluyor. ODAŞ elektrik, Kardemir, Afyon çimento vs olabilir ama incelemek lazım.