Borsalarda yeni bir satış dalgası mı başlıyor?

BORSAGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

Ekonomik teşvik paketini ve ABD başkanlık seçimlerini unutun. 19 Ekim tarihinde piyasalarda yaşanan düşüş, geçtiğimiz Pazartesi gününün felaket habercisi çifte zirvesini doğruladı. Geçtiğimiz hafta yatırımcılar “her şey harika” diyorlardı. Şimdiyse “her şey endişe verici” deniyor.

Temelinden sarsılan hisse piyasalarını yeni bir başlangıç ve yeni bir sınav bekliyor. Hisse piyasalarının altında bulunduğu tehditleri anlamak için belirsizliklere odaklanmak gerekiyor. Ekim ayında borsalar üzerinde etkili olacak belirsizlikler ise şöyle:

1. - Korona virüs nedeniyle kapanan işyerlerine ve çalışanlara verilen desteklerin son bulması.
2. - Yaz dönemi harcamalarının ve sezonluk istihdamın sona ermesi.
3. - Fed’in gerçek bir ekonomik gelişme sağlayamamış olmasının sonuçları.
4. - Grip sezonunun korona virüs vakalarında artışa neden olması.
5. - ABD başkanlık seçimleri öncesi siyasi belirsizliklerin kaynama noktasına gelmesi.

Bunlarla birlikte bankalar da ekonominin genelinin bir ölçütü olarak, bahar aylarında tahmin edilenden daha uzun ve daha derin bir resesyon sinyalleri verdi. Ekonominin büyük bir bölümü, oldukça iyi performans gösterse de, bankalar hükümetin ekonomik teşvik paketinin ekonomi üzerindeki korona virüs etkisinin üstesinden gelmekten çok, krizi ertelediğini söyledi. Birçok kredi kuruluşu, batık kredi dalgasına hazırlanıyor.

Ne yazık ki bu alanlarda durumlar kötüye gidiyor ve yeni belirsizlikler de listeye ekleniyor. Dünyanın büyük bir bölümünde korona virüsün ikinci dalgasıyla birlikte vaka sayıları artış gösterdi. Bu nedenle birçok şirket şimdi evden çalışma uygulamalarını 2021 yazına kadar uzattı. Seyahat, eğlence ve perakende sektörlerindeki birçok şirket şimdi 2020 sonu için ayakta kalma formülleri arıyor.

Finansal sistem stres sinyalleri veriyor. Örneğin ticari mortgage kredilerinin kalitesi ve ücretlendirilmesinde, aşağı yönlü ciddi baskılar var. Bununla birlikte teknoloji hissellerinin endekslerde giderek artan ağırlığının, olağan dışı büyüme fırsatlarından değil, aşırı değerlemelerden kaynaklandığı da ortaya çıkıyor.

Son olarak üzerinde çok az konuşulan ancak oldukça önemli olan bir konu daha var: Devasa küresel devlet borcu. Geçtiğimiz günlerde Wall Street’te yayınlanan bir makalede oldukça hatalı bir fikir savunuldu. Habere göre, korona virüs pandemisi sürecinde, insanları ve kurumları borçla finanse edilmiş harcamalarla desteklemek iyi bir şey olarak aktarıldı. Ancak, bu borç yükünün bir noktada ödenmesi gerekeceğinden bahsedilmedi. Forbes’un haberine göre, tarihe bakıldığında üç seçenek olduğu görülüyor. Bunlardan birincisi, uzun vadede resesyona ve ekonomik krize neden olacak vergilendirme. İkincisi yıkıcı bir ekonomik güç olan enflasyon. Ya da bir birleşim olan stagflasyon, yani durgunluk içindeki enflasyon.

Başka bir deyişle, korona virüs pandemisi sürecinde insanlara verilen desteğin bir bedeli olacak. Borcun alınma sebebi iyi niyetli olsa da, dünyanın tüm ekonomistleri harcama yapmak için borç almanın tehlikelerine işaret ediyor.

Sonuç olarak, istikrarlı bir büyüme yolunda değiliz. En iyisini umarak, en kötüsüne hazırlanmak bugün içinde bulunduğumuz durumu açıklamak için en iyi deyiş. Umutlar borsaları yakın zamandaki zirvesine taşıdı. Ancak şimdi sırada olumsuz gerçekler var. Bu noktada yatırımcılar hazırlık yapmış olmayı dileyecek.

Borsalar Kara Pazartesi'yi tekrar görebilir mi?

Piyasalar Biden’ın başkanlığına hazırlanıyor

Teknoloji hisselerinin etkisi dotcom balonunu aştı

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.