Troy’dan yatırımcıya altın öneri

2 / 8

---

AYNI BANKA GİBİ HESAP AÇIYORUZ. HESAP AÇILIMI YAPILMADAN KİMSEYLE ÇALIŞMIYORUZ

-Troy Kıymetli Maden Ticaret nasıl kuruldu? Troy olarak nasıl bir hizmet veriyorsunuz? Müşteri ağırlığınız yerli mi, yabancı mı?

Hüseyin Çelik: Troy ismi Türkiye’ye özgü ve bu topraklara ait. En önemlisi de uluslararasında da bilinen ve altın ile de ilgili bir şey olsun istedik. Çünkü altının birimi uluslararası piyasalarda Troy ons olarak geçer.

2005 yılında 3 arkadaş, ben, Ercan Bütün ve Cumhur Taşdelen,  ‘Ne yapabiliriz?’le çıktığımız bu yolda 10’uncu yılımızı kutluyoruz.

Troy Kıymetli Madenler olarak bu işin içinde olmak istedik. Bildiğimiz, uzman ve hakim olduğumuz bir alan. Biz inşaatı değil, bu işi iyi biliyoruz. Altın işi yalnızca alıp satmak değildir. Bunu herkes yapıyor. Kuyumcudan tutun internet sitelerine kadar altın alınıp satılıyor. Hayır! Biz farklı bir şeyler yapmak istedik ve dış ticaret tarafında büyük bir açık olduğunu fark ettik. 10 yıl önceye baktığımızda, evet altın ve gümüş alınıp satılıyor, bir piyasa var ama kendi içinde dönen bir yurt içi piyasa vardı. Global bir piyasayla entegre değildi. Ayrıca altın işiyle uğraşıyorsanız ya ciddi bir kredibiliteniz ya da ciddi bir sermayeniz olması gerekiyor. Biz de yurt dışında çalıştığımız insanlarla, kurumlarla çok kısa bir sürede kurduğumuz bağlantılarla uluslararası kredibilitemizi oluşturduk. Bunlarla yola çıkarak Türkiye ile dünya arasında bir likiditasyon sağladık. 2005’den 2009’a kadar böyle geçti. Hatta en çok ihracat yaptığımız dönemlerdi o dönemler. Başrol oynayan firmaydık. Daha sonra birçok firma ve banka geldi peşimizden. Bu konuda hiç mütevazı olmayacağım çünkü realite bu.

Bakın Türkiye’nin toplam ihracatı 100 milyar dolar iken, biz 1 milyar dolar ihracat yapmışız. Ciddi bir likiditasyon. Onun için kıymetli maden aracı kurumlarının bu tarafını çok iyi görmek lazım. Çok kritik zamanlarda, çok kritik büyüklükte ekonomik katma değerimiz oluyor bizim ekonomiye. Bu bağlamda kıymetli maden aracı kurumlarının önemsenmesi lazım. Biz kıymetli maden aracı kurumu olarak Hazine’nin izni ile kurulduk ama, kurulduğumuzda  kıymetli maden aracı kurumu yok denecek kadar azdı. Var olan birkaç kurum da  ne yapacağını bilemeyecek noktadaydı . Bakın Sayın Özal’ın ileri görüşlülüğünde, altyapıları ve mevzuatı 32 sayılı karar ile 1980’lerde düzenlenmiş bu kurumlara birçok yetki verilmiş ama hiç aktive olmamış. Biz bunu bir nevi aktive ettik ve çok da aktif bir kurum olduk. Ülke ekonomisine ve ihracata katkıda bulunduk.

Sonrasında da aracılık faaliyetlerimizi devreye aldık. Sadece, ‘aldım, ihracat yaptım, ithalat yaptım’la olmaz dedik. Biz kurulduğumuz günden beri farklı bir metotla ve farklı bir anlayışla çalışmayı tercih ettik. Çalışma prensibi olarak da biz bankacılık prensipleriyle çalışacağız dedik. Sektörün çalışma sistemini bilenler bize çok zorlanacağımızı da söylediler. Hatta bize Donkişot diyenler bile oldu. Ancak biz sadece bugünü değil, gelecekte de nasıl bir sistem ile çalışacağız, sektörün ve ülkenin ihtiyacı olan ancak kimsenin olmadığı sistem ve düzenler kurduk. Aynı banka gibi hesap açıyoruz. Hesap açılımı yapılmadan kimseyle çalışmıyoruz. Hesap açan sistem üzerinden piyasaları, nakit, altın ve gümüş tüm varlıklarını her şeyi kendisi  kontrol edebiliyor. Onun için Gold Takas şeffaf ve güvenilir bir ortam.

Müşterilerimizin çoğunluğu kurumsal müşteriler. Sektörün bildiğiniz büyük oyuncuları da dahil bir çok oyuncumuz ve müşterimiz var. Adlarını söylemeyeyim ama bildiğiniz bütün büyük firmaların bizde hesabı var. Bunu da sadece alma-satma olarak değil, servis tarafımızı da çok güçlendirdik. Yani biz ithalata ve ihracata aracılık yapıyoruz. Yani kuyumcunun yatırımcının alım-satım, ayar, rafinasyon, tahsilat, teslimat, transfer, fiziki ödeme dahil bir çok hizmetini sağlıyoruz. Dediğim gibi bir banka disipliniyle ve prensibiyle çalışıyoruz ve kıymetli maden sektörüne hitap ediyoruz. İsim olarak zikretmesek de teknik olarak, altyapı olarak hazırız. Altın bankası olmak istiyoruz açıkçası.