Ana SayfaTSKB Ekonomik Araştırmalar "Gıda Güvencesi: Soframızın Bugünü ve Yarını" başlıklı raporunu yayımladı----

TSKB Ekonomik Araştırmalar "Gıda Güvencesi: Soframızın Bugünü ve Yarını" başlıklı raporunu yayımladı

24 Eylül 2021 - 10:06 borsagundem.com
tliğinin sağlanması, su kaynaklarının
verimli kullanılması ve toprak bozulmasının önlenmma temasıyla ortak noktası olduğunun altını çiziyor. Rapor
ayrıca kalkınma finansmanı kusağlamaya
yönelik finansman üvencesi ve bağlantılı
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nda daha hızlı gelişme
kaydede
Türkiye'nin ekonomik ve sosyal gelişimi ve sürdürülebilir kalkınmasına
yönelik araştırdevam eden TSKB Ekonomik
Araframızın Bugünü ve Yarını" başlıklı
yeni raporunu yayımladı. Türkiye'nin gıda güvencesinnde bir performans sergilediğine dikkat çeken
rapor, gıda güvencesinin sürdürülebilirliğıyla sağlanabileceğine işaret kuruluşlarının gıda güvencesini sağlamaya destek verme konusunda
önemli rol oynadığını braştırmalar Departmanı'ndan Gül Yücel tarafından
hazırlanan rapor, Türkiye'de gıda güven,
bağlantılı Sürdürülebilir me
kaydedilebileceğine vurgu yapıyor.

Rapor, gıda güvencesinin kalkınma gündeminde rak ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi diğer önemli kalkınma
konularıyla kesiştiği nokttalardan
hareketle, gıda güvesas alan politika
adımlarıyla sağlanmasının yalnızca açlıkla savaş konusunda değil,
idele, toplumsal cinsiyet eşitliğinin
sağlanması, su kaynaklarının verimli kullanılması vesine ilişkin pek çok kalkınmaunan bir konu olduğu sonucuna varıyor.

İklim krizi kişi başı yıllık gıda tüketimini %4lim krizinin yıkıcı etkilerinin temel tarım ürünlerinin
rekoltelerindeki gerilemeyi teti
oluşturduğuna işaret eden rmaya göre
dünyada kişi başı yıllık gıda tüketimi 2050 yılında 573 kilograma
ulaşabileiklim krizi etkileri dikkate
alındığında 547 kilograma kadar gerileyebileceği belirtiliynler dünyada kişi başı gıda tüyle yüzde 4,6 oranında gerileyebileceğini gösteriyor.

Rapor, artan nüfusun önümüzdekiebi
artırabileceğine ve artan talebe karşılık gittikçe azalan su
kaynaklarının, gıda garşı büyük bir risk
faktörü oluşturduğuna dikkat çekiyor. Türkiye'nin toplam çekilen suyun
yüzde 84,9'unu ve toplam yer altı suyunun yüzde 67'sini tarımsal
sulamaya ayırdığını belirten rapor, bu durumun içme ve kullanma
suyunun yeterli olmadığı durumlarda kullanılmak için bir rezerv işlevi
gören yer altı su varlığı içiylem Planı ve Ticaret
Bakanlığı'nın yayınladığı Yeşil Mutabakat Eylem Planı üzerinden ele
alıyor.

Raporda ön plana çıkan diğer satır başları ise şöyle:

Dünyada yeterli beslenemeyen kişi sayısının, toplam nüfusa oranının
2030 yılında 2019 yılındaki yüzde 8,9 seviyesinden yüzde 9,8'e
yükseleceği öngörülüyor.

Dünyada tarımsal üretim ve toprak kullanımı kaynaklı emisyonlar toplam
sera gazı salımının yüzde 18'ini oluşturuyor. Bununla birlikte,
akademik çalışmalar yalnızca gıda üretimi değil, tüketimi ve atığının
da önemli oranda emisyon salımına sebep olduğunu gösteriyor.0 metreküp arasında su mevcudiyeti olan su kıtlığı
altındaki bölgelerde yaşayacağı tahmin ediliyor. Dolayısıyla, tarımsal
üretime artan talebe karşılık, gittikçe azalan su kaynakları gıda
güvencesinin sağlanabilmesine karşı büyük bir risk faktörü oluşturuyor.

Türkiye'nin gıda güvencesi karnesinde "oldukça zayıf" olarak
değerlendirilen 3 kategorinin 2'si de su görünümüne ilişkin: "Tarımsal
İthalat Tarifeleri", "Su" ve "Okyanuslar, Irmaklar ve Göller."

Türkiye, OECD ülkeleri arasında toplam çekilen sudan en yüksek payı
tarımsal sulamaya ayıran ülke olarak konumlanıyor. Aquastat'ta yer
alan verilere göre, toplam su tüketimi için çekilen suyun yüzde 84,9'u
tarımsal sulama için kullanılıyor. Bu oran, ayrıca AB üye ülkeleri
genelinde kaydedilen yüzde 30,9 seviyesinin oldukça üzerinde yer
alıyor.

Dünya genelinde toplam arazinin yüzde 37'si tarım için kullanılırken, iyor

Aile reisinin kadın olduğu ailelerde gıda tüketiminin toplam gelir
içindeki payı daha yüksek. Bu da kadının tek ebeveyn olduğu ailelerde
gıda dışı harcamalar için daha az maddi kaynağın olduğuna işaret
ediyor. Gıda güvencesinin sağlanabilmesi, gıdanın ekonomik anlamda
erişilebilir oarı
henüz yeni yeni ortaya çıkmaya başlasa da hem AB'deki tarımsal
üretimde hem de ihracat pazarlarındaki rekabet güçlerinde olası
azalmalara işaret ediyor. Burada temel fikir, pestisitler, gübreler,
antimikrobiyaller ve diğerleri gibi tarımsal girdilerin kullanımına
ilişkin kısıtlamaların tarımdaki teknolojik yenilikleri geride
bırakabileceği, dolayısıyla tarımsal üretimde bir düşüşü
hızlandırabileceği ve bunun da gıda fiyatlarında enflasyona yol
açabileceği etrafında konumlanıyor.

https://www.tskb.com.tr/i/assets/document/pdf/TSKB_Bakis_Gida_Guvencesi_Soframizin_Bugunu_Ykey


-Foreks Haber Merkezi-