Ana SayfaErdoğan: Tabanca mermisi yapamayan ülkeyken füzesini yapan ülke haline geldik----

Erdoğan: Tabanca mermisi yapamayan ülkeyken füzesini yapan ülke haline geldik

13 Eylül 2021 - 16:57 borsagundem.com

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ?Tabanca mermisi dahi yapamayan
ülkeyken bugün kendi füzesini, silahını, obüsünü, İHA?sını yapan bir
konuma geldik? dedi.

Şişecam Polatlı Fabrikası Yeni Üretim Hattı Açılış Töreni'ne katılan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada Türkiye?nin son 20
yılda geldiği noktayı işaret ederek, yaşanan ekonomik gelişmelere
ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. 1935 yılında üretime başlayan
Şişe Cam?ın cam sektöründe Türkiye?nin en prestijli markalarından
birisi olduğunu, düz cam, cam ev eşyası, cam ambalaj ve cam elyafı
gibi alanlarda 4 kıtada 14 ülkede üretim yapan Şişe Cam?ın 150 ülkeyi
aşan ihracatı ile küresel bir oyuncu olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı
Erdoğan, ?Yaklaşık 12 bin kişiye istihdam sağlayan Şişe Cam, dünyada
cam ev eşyasında ilk 3?te, cam ambalaj ve düz camda ilk 5?te yer
alıyor. Şişe Cam?ın 86 yıldır istikrarlı bir şekilde artan pazar payı,
firmamızın üretime, ihracata ve sağlıklı büyümeye verdiği önemi de
gösteriyor. Bugün resmi açılışını yaptığımız Polatlı Üretim Tesisi,
Şişe Cam?ın bu küresel vizyonunun yeni bir halkasını oluşturuyor.
Bursa, Kırklareli, Mersin ve Ankara?da üretim yapan firmamız bir
milyar liralık bu ilave yatırım ile düz cam üretim kapasitesini 2
milyon tona çıkartmıştır. Bu tesis 540 bin tonluk hacmi ile Avrupa?nın
en büyük düz cam üretim üssü olmanın yanında 315 insanımıza da ilave
istihdam sağlamaktadır. Cama dayalı ürünlerin inşaattan otomotive,
elektronikten savunma sanayine hemen her alanda kullanımının
yaygınlaştığı düşünüldüğünde bu tesisin ülkemiz ekonomisi için
taşıdığı önem çok daha iyi anlaşılacaktır. Kendi otomobilini, kendi
uçağını, kendi uçak gemisini geliştiren Türkiye?nin cam ürünlerine
yönelik talebi de düzenli olarak artıyor. Özellikle güneş paneli
camları ile sağlık endüstrisinde kullanılan yüksek nitelikli camlar
bunların başında geliyor. Biz her stratejik üründe olduğu gibi
nitelikli cam ürünlerinde de talebin kendi iç piyasamızdan
karşılanmasını arzu ediyoruz. Şişe Cam?ın engin tecrübesi, ileri
teknolojisi, kalifiye personeli ve güçlü kapasitesiyle bu eksiği
giderebileceğine inanıyorum. Şişe Cam?ın bilim, teknoloji ve tasarım
merkezinde yürüttüğü ar-ge faaliyetleri ile dinamizmini koruması
taktire şayandır. Cam yüzeylerdeki virüs ve bakterilere karşı
geliştirdiği teknoloji ile firmamız bu alanda oyun değiştirici bir rol
üstleniyor. Geri dönüşüm projeleri ile de yeşil ekonomiye katkı
sağlayan Şişe Cam?ın atılımlarını zirvede kalma iradesinin güçlü birer
işareti olarak görüyorum. Bu süreçte devletimiz de verdiği desteklerle
Şişe Cam?a sahip çıkmıştır. Şişe Cam?ın yaptığı ar-ge çalışmalarına
yaklaşık 124 milyon lira kaynak aktardık. Firmamız adına bugüne kadar
3 milyar 856 milyon lira tutarında 20 adet teşvik belgesi düzenledik.
Şuan içinde bulunduğumuz bu fabrika için 2 adet yatırım teşvik belgesi
düzenleyerek 751 milyon liralık yatırımın önünü açtık. Devletimizden
aldığını fazlasıyla milletimize geri veren Şişe Cam, dünya çapındaki
üretim ağı ile bu destekleri ziyadesiyle hak ettiğini göstermiştir.
Hep söylediğim gibi bu ülkede taş üstüne taş koyan, üreten, ihracat
yapan, insanımıza istihdam sağlayan her sanayicinin başımızın üstünde
yeri vardır. Özel sektörü ekonomik büyüme ve kalkınmanın lokomotifi
gören bir iktidar olarak bundan sonra da Türkiye?nin potansiyeline
inanan, ekonomimize güvenen tüm yatırımcılarımızın yanında durmayı
sürdüreceğiz? diye konuştu.

?OSB?ler bugün 2 milyon 200 bine yakın emekçimizin ekmek kapısı oldu?

Ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiklerinde Türkiye?nin 2001 yılında
baş gösteren ekonomik krizin etkilerini halen ağır bir şekilde
yaşadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ?Milyarlarca dolar
milli servet batan bankalarda buharlaşmış, esnafımız, sanayicimiz,
tüccarımız, çiftçimiz adeta iflasın eşiğine gelmişti. Krizden
nemalanan bir avuç seçkin azınlık dışında halkımızın çoğunluğu
yoksullaşmış, insanımız geleceğinden ümidini kesmeye başlamıştı. 2002
Türkiye?si krizin çaresizliğini, yeğisin, umutsuzluğun tıpkı karabasan
gibi milletimizin üzerine çöktü bir ülkeydi. 2002 Türkiye?si,
ihracatın 36 milyar dolara zar zor ulaştığı, kişi başı milli gelirin 3
bin 600 doları ancak bulduğu fakir bir ülkeydi. 2002 Türkiye?si,
savunma sanayi başta olmak üzere birçok stratejik sektörde neredeyse
tamamen dışa bağımlı bir ülkeydi. 2002 Türkiye?si, sadece ekonomik
belirsizliklerin değil, aynı zamanda terörün, vesayetin, yasakların,
baskıların kol gezdiği bir ülkeydi. 3 Kasım 2002?de milletin taktiri
ile göreve geldiğimizde karşımızda böyle bir Türkiye manzarası vardı.
İstikrarsızlıkla boğuşan ülkemizi hak ettiği yere taşımak, yatırımın,
üretimin, inovasyonun merkezine dönüştürmek için hemen kolları
sıvadık. Türk ekonomisini prangalarından, Türk demokrasisini vesayet
zincirlerinden kurtarmak için tarihi nitelikte birçok adım attık.
Sivil toplumu işin içine kattık. Kamu kurumlarımızı, bürokrasimizi
motive ettik. Sektör temsilcilerimizle istişare toplantıları yaptık.
Tıkanan yatırım ve üretim kanallarını açmak için çok büyük çaba
harcadık. Sorunların üzerine kararlılıkla giderek, özgürlükleri
genişleterek, hukuk devletini güçlendirerek, milli iradenin önündeki
engelleri tek tek kaldırarak Türkiye?yi yatırımcılar için cazip bir
ülke haline getirdik. Piyasa ekonomisi anlayışıyla rekabeti esas alan,
şeffaf ve öngörülebilir politikalarla ülkemizi kalkındırdık,
güçlendirdik, maruz kaldığımız onca saldırıya rağmen daha güçlü,
müreffeh demokratik bir Türkiye idealinden hiçbir zaman vazgeçmedik.
Sonuçta bir dönem krizlerle anılan ülkemizi cumhuriyet tarihinin en
büyük demokrasi ve kalkınma hamlesiyle tanıştırdık. Türkiye?nin yıllık
ortalama büyüme oranını yüzde birin altından aldık yüzde 5,1
seviyesine getirdik. 36 milyar dolardan devraldığımız yıllık ihracat
rakamını geçen ay itibariyle 207 milyar doların üstüne çıkarttık.
Milli gelirin satılma gücü paritesine göre ülkemizi 17. sıradan 11.
sıraya yükselterek hedeflerimize uygun bir seviyeye yükselttik.
Tabanca mermisi dahi yapamayan ülkeyken bugün kendi füzesini,
silahını, obüsünü, İHA?sını yapan bir konuma geldik. Savunma
sanayiinde yüzde 80?leri bulan dışa bağımlılığımızı tam tersine
çevirdik. Enerjide toplam kurulu gücümüzü 32 bin megavattan 100 bin
megavat sınırına getirdik. Sanayi ve teknolojide, organize sanayi
bölgesi sayısını 192?den 325?e çıkarttık. 22 endüstri bölgesi, 39
teknopark kurduk. Göreve geldiğimizde 415 bin kişinin istihdam
edildiği OSB?ler bugün 2 milyon 200 bine yakın emekçimizin ekmek
kapısı oldu. Gaziantep?ten Yozgat?a kadar pek çok yerde yeni kurulan
ve kurulma aşamasında olan OSB?ler üretimi geçmek için sıra bekliyor?
şeklinde konuştu.

?Açılan fabrikaların, üretim tesislerinin, temeli atılan OSB?leri
görmeyenlere ne desek boş?

Sürdürülebilir sanayi üretiminin devletin öncülüğü ve desteği ile özel
sektör tarafından hayata geçirilmek mecburiyetinde olduğunu belirten
Erdoğan, ?Bu anlayışla son 19 yılda düzenlediğimiz 82 bin 223 teşvik
belgesini yatırımcıların Türk ekonomisine olan güveninin işareti
oyarak görüyoruz. Sabit yatırım tutarı 1 trilyon 608 milyar lirayı
bulan ve 2 milyon 950 bin kişiye istihdam sağlayan bu yatırımlar
peyderpey gerçekleşiyor. Bu hakikatlere rağmen birileri ısrarla
?Türkiye?de fabrika yok? diyerek bizden ziyade sanayicimize hakaret
etmeyi sürdürüyor. Oysa ?yok? dedikleri yatırımlar ülkemizin dört bir
yanında Türk sanayisinin gurur abideleri olarak birer birer
yükseliyor. Ardı ardına açılan fabrikaların, üretim tesislerinin,
temeli atılan OSB?leri görmeyenlere ne desek boş. Rivayet odur ki,
Hazreti İsa?ya ?ölüyü diriltmekten daha zor ne olabilir?? diye
sormuştur. Hazreti İsa da, ?anlamayana anlatmak? diye cevap vermiş.
Hayata ve siyasete sadece ideolojilerinin at gözlüğünden bakanları
ademe mahkum ediyoruz. Onlar görmese de, anlamasa da, dile getirmese
de tüm bu yatırımlar salgın döneminde meyvelerini vermeye başladı.
Salgının zirvesi diyebileceğimiz 2020 yılında bir çok G-20 ülkesi
havlu atarken biz yüzde 1,8 ile en çok büyüyen ikinci ülke olduk.
Bunun tesadüf bir büyüme olmadığını 2021 yılının ilk çeyreğindeki
yüzde 7,2 ve ikinci çeyreğindeki yüzde 21,7 büyüme oranları ile teyit
ettik. Burada asıl sevindirici husus sanayi üretiminin bu büyümede
sürükleyici güç olmasıdır, lokomotif görevi görmesidir. Bu dönemde
ülkemizdeki sabit sermaye yatırımları yüzde 20,3?lük bir artış
kaydetti. Üretimin kalbi olan makine teçhizat yatırımları son 7
çeyrekte üst üste büyüme performansı sergiledi. İç ve dış talebin
birlikte pozitif görünüm sergilemesi göz önüne alındığında bu büyüme
serisinin devamının geleceği de açıktır? ifadelerini kullandı.

?Türkiye artık doğru zamanda doğru teknolojilere yatırım yapan bir
ülkedir?

Ardı ardına cumhuriyet tarihi rekorlarının kırıldığı ihracat
rakamlarının turizmdeki yükselişle beraber cari dengeye de önemli
katkılar sağladığının altını çizen Erdoğan, ?Sanayide, üretimde,
tarımda yenilikçi teknolojilerde takip edilen, taklit eden yerine
takip edilen, örnek alınan, istikamet belirleyen bir ülke olmak için
var gücümüzle çalışıyoruz. Milli teknoloji hamlesi öncülüğünde ortaya
koyduğumuz politikalarla Türkiye artık doğru zamanda doğru
teknolojilere yatırım yapan bir ülkedir. İHA teknolojilerinde geleceği
okuyarak attığımız adımlar sayesinde bu alanda dünyanın en başarılı üç
ülkesi arasındayız. Akıncı?nın katılımı ile bir üst lige çıkardığımız
İHA filomuzu, muharip insansız uçak sistemimizin de devreye girmesiyle
dünyanın bir numarası haline getireceğiz. Otomotiv sektöründe yapısal
değişimi, üretim süreci devam eden Türkiye?nin Otomobili ile
yakalayacağımıza inanıyoruz. Kendi tasarımımız olan elektrikli
aracımızı 2022 yılının sonunda banttan indirmeyi hedefliyoruz.
Ekonominin lokomotifi olan K
OBİ?lerimizin dijitalleşmesi için Türkiye?nin dört bir tarafına
dijital dönüşüm merkezleri açıyoruz. Teknoloji odaklı sanayi hamlesi
programı ile katma değeri yüksek ürünleri fikir aşamasından pazara
çıkarana kadar destek sağlıyoruz. Geçtiğimiz haftalarda ulusal yapay
zeka stratejimizi açıkladık. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisimiz
ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın öncülüğünde oluşturduğumuz bu
strateji ile yapay zekaya insan odaklı yaklaşarak önemli bir sıçrama
gerçekleştirmek amacındayız. Tüm bu adımları atarken küresel ekonomi
ve üretim paradigmasında yaşanan köklü değişimi de yakından takip
ediyoruz. İnsanlık iklim değişikliklerinin yıkıcı etkilerini giderek
daha fazla hissetmeye başladı. Buna bağlı olarak yeşile ve çevreye
saygılı ekonomik dönüşüme duyulan ihtiyaç da artmaktadır. Türk
ekonomisinin bu sürecin dışında kalması düşünülemez. Yeşil ekonomi
hedefine ulaşması noktasında göstereceğimiz çabaların bize ileride çok
büyük katkıları olacağına inanıyorum. Bu çerçevede siz
sanayicilerimizin g
erekli hazırlıkları şimdiden yaptığını biliyor, bundan da büyük
memnuniyet duyuyoruz? açıklamasında bulundu.


?Teknofest 21-26 Eylül tarihlerinde İstanbul Atatürk Havalimanı?nda
başlıyor?

Geçlerin sabırsızla beklediği bir müjdeyi de paylaşan Cumhurbaşkanı
Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

?Dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali olan
Teknofest, 21-26 Eylül tarihlerinde İstanbul Atatürk Havalimanı?nda
başlıyor. 81 ilde 100 dene yap teknoloji atölyesi kurulmasına yönelik
olarak başlattığımız eğitim seferberliği de tüm hızıyla sürüyor.
Öğrencilere girişimcilik, etkili iletişim ve takım çalışması gibi
becerileri kazandırmayı amaçlayan bu atölyelerimizin sayısı 57 ilde
66?ya ulaştı. Önümüzdeki dönemde bunları tüm illerimize
yaygınlaştıracağız. Ülkemizin en büyük buğday borsalarından birine
sahip olan ilçemizde mevcut yükseköğrenim alt yapısı üzerinde Polatlı
Tarım Üniversitesi kurulmasıyla ilgili girişimi desteklediğimi de
belirtmek istiyorum. Ülkemizin önümüzdeki dönemde genel yükseköğretim
kurumlarından ziyade ihtisas üniversitelerine ihtiyacı olduğuna
inanıyorum. Polatlı Tarım Üniversitesi?nin de bunun ilk adımlarından
biri olmasını temenni ediyorum.?


İHA

-Foreks Haber Merkezi-