Ana SayfaTZOB Başkanı Bayraktar: Temmuz ayında üretici ile market arasındaki fiyat farkı 4 kata yaklaştı----

TZOB Başkanı Bayraktar: Temmuz ayında üretici ile market arasındaki fiyat farkı 4 kata yaklaştı

02 Ağustos 2021 - 09:03 borsagundem.com

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
temmuz ayı üretici market fiyatları, kuraklık ve girdi fiyatları
konusunda yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmeler yaptı.

Bayraktar açıklamasına Türkiye'de son günlerde yaşanan yangınlar için
geçmiş olsun dileklerini ileterek başladı:

"Türkiye birbiri ardına çıkan orman yangınlarıyla sarsıldı. Ülkemizin
çeşitli yerlerinde 28 Temmuz tarihinde başlayan yangınlarda
ciğerlerimiz yandı. Bugüne kadar çıkan yangınların bir kısmı kontrol
altına alınırken, bir kısmı ise maalesef halen devam ediyor.

Yangının çıktığı ilk andan itibaren hem devlet yetkililerimiz hem
görevli personellerimiz hem de yangın bölgesinde yaşayan vatandaşlar
var gücüyle yangınlara müdahale ediyor.

Yangınlarda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, ailelerine sabır
ve baş sağlığı diliyorum. Yangından etkilenen tüm vatandaşlarımıza
geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Orman yangınlarında ciğerlerimiz yandı. Telafisi zor olsa da el
birliğiyle güçlü bir Türkiye olarak yaralarımızı saracağız. Allah
ülkemizi her türlü felaketten korusun.

Yangından etkilenen bölgeler hükümetimizce afet bölgesi ilan edildi.
Afet bölgesi ilan edilen bölgelere yapılacak olan destekler zarar
gören vatandaşlarımızın hayata tutunması için önemli adımlardır.
Desteklerle yaraların en kısa sürede sarılacağına inanıyoruz. Türkiye
Ziraat Odaları Birliği olarak da bizde bu konuda gerekli yardımları
yapacağız.

Türkiye'nin dört bir yanındaki Ziraat Odalarımız, yangından etkilenen
bölgelerimizdeki Ziraat Odalarımız vasıtasıyla, afetten zarar gören
çiftçilerimizin acil ihtiyaçlarını gidermek üzere seferber oldular.

Çiftçilerimizin temel ihtiyaçları ile birlikte özellikle hayvancılık
yapan çiftçilerimizin hayvanları için gerekli olan yem saman ve ot
gibi ihtiyaçlarını da karşılıyorlar. Her zaman olduğu gibi bu
dayanışma ruhunu gösteren Oda Başkanlarımızı ve çiftçilerimizi tebrik
ediyorum."

Bayraktar, temmuz ayında üretici ile market arasındaki fiyat farkının
4 kata yaklaştığını belirterek şöyle devam etti:

"Patlıcan 3,6 kat, salatalık 3,2 kat, kabak 3,1 kat, nohut ve maydanoz
3 kat fazlaya tüketiciye satılmaktadır."

Üreticide 1 lira 22 kuruş olan patlıcan markette 4 lira 38 kuruşa, 1
lira 40 kuruş olan salatalık 4 lira 43 kuruşa, 1 lira 41 kuruş olan
kabak 4 lira 31 kuruşa, 4 lira 35 kuruş olan nohut 13 lira 7 kuruşa ve
60 kuruş olan maydanoz 1 lira 80 kuruşa satılmaktadır.

Üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 259,02 ile
patlıcanda görülmektedir. Patlıcanı, yüzde 216,43 ile salatalık, yüzde
205,67 ile kabak, yüzde 200,46 ile nohut ve yüzde 200 maydanoz ile
takip etmektedir.

Temmuz ayında markette 26, üreticide 17 üründe fiyat artışı markette
9, üreticide 9 üründe fiyat düşüşü markette ve üreticide 7 üründe
fiyat değişmedi.

Fiyatı en fazla artan ürün markette karpuz, üreticide kuru soğan
fiyatı en fazla düşen ürün markette çilek ve üreticide patates oldu."

"Markette en fazla fiyat artışı karpuzda, en fazla fiyat düşüşü ise
çilekte görüldü"

Temmuz ayında markette en fazla fiyat artışının yüzde 57,33 ile
karpuzda görüldüğünü bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

"Karpuzdaki fiyat artışını yüzde 46,63 ile kuru soğan, yüzde 26,57 ile
salatalık, yüzde 20,76 ile taze fasulye, yüzde 20,34 ile şeftali,
yüzde 16,41 ile domates, yüzde 15,87 ile nohut, yüzde 15,73 ile
kırmızı mercimek, yüzde 14,68 ile patates takip etti.

Temmuz ayında markette kuru kayısı, kuru incir, kuru üzüm, fındık içi,
Antep fıstığı, yumurta ve toz şeker fiyatında bir değişim meydana
gelmedi.

Markette en fazla fiyat düşüşü yüzde 16,61 ile çilekte yaşandı.
Çilekteki fiyat düşüşünü yüzde 16,37 ile kiraz, yüzde 8,33 ile marul,
yüzde 3,52 ile patlıcan, yüzde 2,60 ile yeşil soğan, yüzde 2,45 ile
pirinç, yüzde 2,05 ile zeytinyağı izledi."

"Üreticide en fazla fiyat düşüşü patateste, en fazla fiyat artışı ise
kuru soğanda oldu"

Temmuz ayında üreticide fiyatı en fazla düşen ürünün yüzde 32,90
oranında patateste olduğunu söyleyen Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 11,76 ile maydanoz, yüzde 7,14 ile
şeftali, yüzde 6,67 ile kuru kayısı, yüzde 3,57 ile havuç ve yumurta,
yüzde 1,61 ile patlıcan izledi.

Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 290,24 ile kuru soğanda görüldü.
Kuru soğandaki fiyat artışını yüzde 150 ile karpuz, yüzde 40,69 ile
nohut, yüzde 35,78 ile limon, yüzde 35,90 ile yeşil mercimek, yüzde
35,06 ile sivri biber, yüzde 31,71 ile ıspanak, yüzde 27,55 taze
soğan, yüzde 22,81 ile salatalık, yüzde 18,75 ile çilek, yüzde 13,81
ile Antep fıstığı ve 9,81 ile domates takip etti.

Temmuz ayında üreticide, elma, pirinç, kuru fasulye, kuru üzüm, kuru
incir fındık içi ve zeytinyağında fiyatında bir değişim meydana
gelmedi.

"Hasat edilen ürün miktarındaki artışlar fiyatların düşmesine neden
oldu"

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar fiyat değişimlerinin gerekçelerini
ise şöyle açıkladı:

"Patates, maydanoz, şeftalide fiyat düşüşünün nedeni hasadın
yoğunlaşmasından kaynaklanıyor.

Temmuz ayında fiyatı en fazla artan ürün kuru soğandır. Kuru soğanda
fiyat yeni sezona ait olup, fiyat artışı sezon sonu olmasından
kuraklıktan dolayı yeterli ürün olmaması ve talepteki artıştan
kaynaklanmaktadır.

Karpuzda ise Adana ve bazı bölgelerde hasadın bitmesi nedeniyle
arzdaki yavaşlama ve yaz aylarındaki talep artışı etkili olmuştur.

Limonda ihracattaki artış ve depolardaki ürünün azalması fiyat
artışına yol açtı.

Sivri biber, taze soğan, salatalık, çilek ve domateste fiyat artışı
ihracat ve yurtiçi talep artışından meydana geldi.

Kırmızı mercimek ve yeşil mercimekte kuraklıktan dolayı ürün arzının
düşmesi fiyat artışında rol oynadı."

"Birliğimizin kuraklıkla ilgili bütün tahminleri doğru çıkıyor"

Bayraktar, yıllardır ülkemizi etkisi altına alan kuraklığın 2021
yılında gündemin birinci maddesi olduğunu belirterek, bu afetin daha
uzun bir süre de önemini artırarak yerini koruyacağının altını çizdi
ve şöyle devam etti:

"Sadece birkaç bölgeyi değil neredeyse bütün ülkeyi etkisi altına alan
kuraklıkla beraber birçok ilimizde görülen don, dolu, fırtına, sel,
heyelan, tropikal rüzgâr gibi sıra dışı meteorolojik olayların
tarımsal üretimde meydana getirdiği ürün kayıpları tahminlerin oldukça
üstünde seyretmektedir. Tarımsal ürün kaybının gıda sektörünün tedarik
zincirinde oluşturduğu aksaklıklar ise hızlı fiyat artışlarına neden
olmakta, böylece fırsatçılara da gün doğmaktadır.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak 10 Aralık 2020 tarihinde
yaptığımız basın açıklamasında 2021 yılının 2020 yılından daha riskli
olduğunu ifade etmiş ve bu riski kuraklığın oluşturduğunu net olarak
kamuoyuna duyurmuştuk. Ayrıca aynı açıklamada, Aralık 2020 ortalarına
kadar yağış alamazsak, riskin daha çok artacağını da vurgulamıştık.

Kuraklık felaketiyle ilgili olarak 2021 yılının nisan, mayıs ve
haziran aylarında yaptığımız kapsamlı açıklamalarda ve kamuoyuyla
paylaştığımız "TZOB 2020-2021 Tarımsal Üretim Dönemi Kuraklık Risk
Tahmin Raporu"nda da ayrıntılı şekilde öngörü ve taleplerimizi
açıkladık.

Ülkemizdeki kuraklığın tarımsal üretimi ne denli olumsuz etkilediğini
en yakından müşahede eden toplum kesimi üreticilerimizdir. Gıda
arzımızın yegâne güvencesi olan üreticilerin sesine mutlaka kulak
verilmesi gerekir.

Yayınladığımız raporlardaki öngörülerimizin maalesef tamamı doğru
çıktı. Bu nedenle, kuraklığın yakıcı etkilerini en aza indirmek
amacıyla hazırladığımız ve kamuoyuyla, ilgili kurum ve kuruluşlarla
sürekli paylaştığımız taleplerimizin bir an önce gerçekleştirilmesini
beklemekteyiz."

"Kuraklığa karşı ciddi önlemler alınmazsa etkileri yıllarca sürer"

Dünyada ve ülkemizde kuraklık riskine karşı bilimsel, ciddi ve kalıcı
önlemleri şimdiden almazsak ve yeterli üretimi sağlayamazsak kısa
zamanda gıda güvencesinden de bahsedemez bir duruma geleceğimizin
vurgusunu yapan TZOB Genel Başkanı Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Üretici ülkelerden ucuz buğday, et, süt ve diğer ürünleri temin etme
imkânımız bir süre sonra ya kalmayacak ya da yüksek maliyetlere almak
zorunda kalacağız. Bu ülkelerden alım yaptığımızda sadece ürün
ithalatı yapmış olmayacağız, 'gıda enflasyonu' da ithal etmiş olacağız.

Gerçekleşme ihtimali çok fazla olan bu durum ülkemizdeki birçok
insanımızın gıdaya ulaşamaması demektir. Kaldı ki, paramız olsa da
bazı ürünlerin ithalatı maalesef mümkün olmayacaktır.

Gündemin ilk sırasına oturan kuraklık bize asla unutmamamız gereken
bir gerçeği öğretti 'Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz'.

Devam eden pandemi riski sürecine bir de kuraklık riskini
eklediğimizde gelecek yıllarda gıda riskinin çok daha büyük
boyutlarda olacağını söyleyebiliriz. Gerekli tedbirleri zamanında
almayan ülkeleri önümüzde yıllarda zor günler bekliyor.

Ülkemizde daha önceki yıllarda duyduğumuz "kıtlık" ve "erzak karnesi"
gibi kelimeleri kesinlikle unutmamalıyız ve kuraklık yüzünden bunlarla
karşılaşmamak için en köklü tedbirleri almakta da asla gecikmemeliyiz.

Pandemi sürecini yaşamaya başladığımız 2020 yılından bu yana, gıda
güvenliği endişesi, iklim değişikliği gibi nedenlerle ithalatçı
ülkelerin fazla alım yapmaları, ihracatçı ülkelerin ise ihracatlarını
kısıtlamaları, durdurmaları veya stoklarını artırmak istemeleri gibi
nedenlerle talep yönünde sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu durum dünya
fiyatlarında yukarı yönlü bir hareketlenmeye sebep olmuş, olmaya da
devam etmektedir.

Diğer yandan buğday, kırmızı mercimek, ayçiçeği, soya, mısır gibi
ithal etmek zorunda kaldığımız birçok ürün dikkate alındığında
uluslararası piyasalarda yaşanan fiyat hareketlerinin ülkemiz
piyasalarını doğrudan etkilediğini söyleyebiliriz. Buna kurdaki olası
hareketlenme de eklenince ithal ettiğimiz ürünlerin maliyetleri
tüketici fiyatlarını artıracaktır ve yüksek gıda enflasyonu riski
devam edecektir.

Şurası da bir gerçektir ki, artan fiyatlardan çoğu zaman
yararlanamayan üreticiler aşırı fiyat dalgalanmalarından da olumsuz
etkilenecektir. Kuraklığın giderek büyük kayıplara neden olduğu
tarımsal üretimde ülkemizin kendi potansiyeline odaklanarak kuraklık
riskini avantaja dönüştürme imkânı vardır."

"Üreticilerimiz kazanırsa, ülkemiz kazanır, toplum kazanır"

"Tarafsız ve uzman bir kuruluş tarafından ülkesel ölçekte yapılacak
olan bir çalışmayla tarım ürünleri ithalatına harcanan parayla
tarımsal üretimimizi daha fazla desteklemenin sağlayacağı üretim
artışının kazancı karşılaştırıldığında, elde edilecek sonuçlar tarım
ürünleri tedarikinde izlenmesi gereken yolu gösterecektir" bilgisini
paylaşan Bayraktar, önemli olanın yabancı ülkelerin üreticileri ile
ithalatçı tüccarların gözetilmesi değil ülkemizin fedakâr
üreticilerinin gerçekten desteklenmesidir" diyerek sözlerini şöyle
devam ettirdi:

"Üreticilerimiz kazanırsa, ülkemiz kazanır ve toplumumuz makul
fiyatlarla satılan gıda ürünlerine her zaman kolayca erişebilir.
Kuraklıktan fazlasıyla olumsuz etkilenen tarımsal üretimin daha çok
desteklenmesinden sağlanacak ülkesel kazanç, ithalata dayalı
tedarikten sağlanacak olan ve belli bir kesime yönelik kazançtan daha
hakkaniyetli olacaktır. Kuraklık riskinin neredeyse kesintisiz bir
doğal afete dönüştüğüne dair bütün işaretleri aldığımız bir dönemde
tarımsal üretimi artırmak için acil olarak tedbirler almalıyız."

"Basınçlı sulamanın yaygınlaşması için bütün imkânlar seferber
edilmeli"

Kuraklık sebebiyle yaşanan su sorunlarına dikkat çeken Bayraktar,
sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sulanmayan alanların sulamaya açılması başta olmak üzere yapısal
sorunlara odaklanmalı, eskiyen sulama kanalları yenilenmeli, basınçlı
sulama sistemleri yaygınlaştırılmalı, kuraklığa dayanıklı tür ve
çeşitler desteklenerek bölgelere göre ürün desenleri oluşturulmalıdır.

Ayrıca üreticilerimizin bu dönemde zaten yüksek olan elektrik ve su
maliyetleri daha da artacağı için ivedi olarak elektrik ve sulama
ücretlerinde indirime gidilmeli, üreticilerimize de verilen destekler
artırılmalıdır.

Bu tedbirler sayesinde ülkemizi başkalarına muhtaç etmeyen
üreticilerimizin, toprağı terk etmelerinin önüne geçmeliyiz.

Kuraklığa bağlı yaşanan su kıtlığı sonucunda ihtiyaçlarımızı
karşılamayan üretimle karşı karşıya kalırız. Bu yüzden suyu tarımda en
tasarruflu şekilde kullanmanın yollarından biri olan modern sulama
sistemlerine üreticilerimiz daha fazla teşvik edilmelidir.

Sulama sistemi kamu kesimi tarafından kurulup üreticinin kullanımına
verilerek kredi borçlanması yapılabilir ve belli bir süreden sonra
makul taksitlerle tesisin geri ödemesi başlatılabilir.

Devletimiz kuraklığın olumsuzluklarını azaltacak olan böyle
yatırımları üreticinin yapmasını beklemeden yapabilecek güçtedir. Aksi
halde, çiftçilerimiz sulama sistemi pazarlayan şirketlerin ve buna
kredi sağlayan kurumların pek çok şartını kabul etmek durumunda
kalmakta ve kısa vadeli aşırı borçlanmaya katlanamayacaklarını görünce
de bu sulama sistemlerini kurmaktan vazgeçmektedir.

Tarımsal üretim için kullanılan kredi borçlarını, kuraklıktan dolayı
mahsul alamadıkları için ödeyemeyen üreticilerin de mağduriyetleri
giderilmelidir."

"Kredi borçlarının yapılandırılması sahadaki gerçeklerle örtüşmeli"

Doğal afetler nedeniyle kredi borçlarının ertelenmesi ve
yapılandırılmaları 03 Ocak 2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan
2015 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı (T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım
Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve
İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Karar) hükümlerine göre
yürütüldüğünü hatırlatan Bayraktar, konuya ilişkin sözlerini şöyle
sürdürdü:

"Kuraklıktan dolayı zaten önemli verim kayıpları nedeniyle büyük
zararlarla sezonu sonlandırmış olan üreticilerimize bu mevzuat ile
sağlanan borç yapılandırmasına yönelik sağlanan 'kolaylıklar' maalesef
yeterince yardımcı olmamaktadır. Dolayısıyla, bu kararın yeniden
düzenlenmesi ve kuraklıktan etkilenen üreticilerimize yardımcı olacak
finansal kolaylıklar yapılarak bir süre de olsa sıkıntılarının
giderilmesi sağlanmalıdır."

"Girdilerdeki fiyat artışları rekor seviyeleri gördü"

Geçtiğimiz hasat döneminde üreticilerimizi en çok zorlayan konuların
başında gelen girdi fiyatlarına ilişkin, "Büyük ölçüde dışa bağımlı
olduğumuz mazot, gübre, tohum, yem hammaddesi ve bitki koruma ürünleri
fiyatları dünya fiyatları ve döviz kurlarının artmasıyla rekor
seviyelere yükseldi" bilgisini paylaşan Bayraktar, sözlerini şöyle
sürdürdü:

"Girdi kullanımında düşüşe sebep olacak bu durum tarımsal üretimde
azalmayı beraberinde getirecek, ülkemiz gıda güvencesini olumsuz
etkileyecektir. Son bir yılda, üretici maliyetlerinde önemli ağırlığı
olan üre gübresi yüzde 123, DAP gübresi yüzde 158, bazı tarımsal
ilaçlar yüzde 75, besi yemi yüzde 60, süt yemi yüzde 63, elektrik
fiyatları ise yüzde 56 artmıştır.

Üreticileri üretime küstürmemek için tarımsal girdi fiyatlarını
düşürecek tedbirler alınması, devletimizin yapması gereken en önemli
konuların başında gelmektedir.

Gübrede verilen destekleri artırarak mazotta olduğu gibi gübre
fiyatının yüzde 50'si destek olarak verilmeli, destek verilmeyen karma
yem ve bitki koruma ürünlerine destek getirilmeli, tarımsal sulamada
kullanılan elektrikte vergi ve fonlar kaldırılmalı fiyatta düşüş
sağlanmalıdır."

"Elektrik kesintisi üretimi kesintiye uğratır"

Son günlerde Güneydoğu Anadolu Bölgesinde gündeme gelen elektrik
kesintisi uygulaması konusuna da değinen Bayraktar, şu açıklamayı
yaptı:

"Elektrik kesintileri bölgedeki üreticilerimizi zor durumda
bırakmıştır. Karşılaşılan bu yanlış uygulamayla ilgili olarak
Şanlıurfa Ziraat Odaları Başkanları ortak bir basın açıklamasıyla
mağduriyetlerini kamuoyuna duyurdular. Kesintilerin devam etmesi
durumunda hem Şanlıurfa ekonomisi hem de kuraklıktan daha sırtını
doğrultamayan çiftçi büyük bir darbe alacaktır diyen Oda Başkanları,
'DEPSAŞ elektrik şirketinin yaşanan kuraklıktan dolayı enerji
sarfiyatının artacağını bilmesi gerekirdi ve planlamasını ona göre
yapmalıydı' diyerek şikâyetlerini dile getirmişlerdir.

Konuyla ilgili olarak Şanlıurfa Ziraat Odası Başkanlarımız tarafından
Birliğimize gönderilen açıklamada da çiftçilerimizin sağlıklı
elektrik alacakları şekilde ekim planlamalarını yaptıklarını
belirtilerek, elektrik kurumunun bu kesintilere derhal son vermesi ve
çiftçilerimize sağlıklı elektrik vermesi gerektiği vurgulanmıştır.
Aksi halde üreticilerimizin zarar edeceği ifade edilmiştir."

Foreks Haber Merkezi ( [email protected] )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/ForeksTurkey