Ana SayfaTSKB Ekonomik Araştırmalar, COVID-19 Salgınına Karşı Türkiye'nin Direncini Artırmak konulu raporunu yayımladı----

TSKB Ekonomik Araştırmalar, COVID-19 Salgınına Karşı Türkiye'nin Direncini Artırmak konulu raporunu yayımladı

20 Nisan 2020 - 13:22 borsagundem.com

TSKB Ekonomik Araştırmalar son raporunda COVID-19 salgınının dünya
genelinde yarattığı ekonomik sonuçlara ve önümüzdeki döneme ilişkin
değerlendirmelerini paylaştı. "COVID-19 Salgınına Karşı Türkiye'nin
Direncini Artırmak" başlıklı rapor, finansal kaynaklar dahil tüm
imkanların esnek bir şekilde kullanılmasının önemine dikkat çekerken,
hızlı bir iktisadi iyileşme ve sağlıklı bir finansman dengesi için
çözüm önerileri sunuyor.
Bir sağlık sorunu olarak başlayan COVID-19 salgını, iktisadi,
finansal ve sosyal yönleri olan çok boyutlu bir küresel krize evrildi.
Böylesi kuvvetli bir belirsizliğin nasıl yönetileceği sorusunun önemi
ise gün geçtikçe artıyor. Hazırladığı raporlarla Türkiye ekonomisine
yol haritası çıkaran Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB), son
raporunda COVID-19 salgınını ele aldı. Ekonomik Araştırmalar
departmanı tarafından hazırlanan "COVID-19 Salgınına Karşı Türkiye'nin
Direncini Artırmak" başlıklı rapor, salgının derinleşen ekonomik
etkilerini ortaya koyarken, gelecek döneme de ışık tutuyor.
Feridun Tur, Şakir Turan, Cem Avcıoğlu ve Gül Yücel tarafından
hazırlanan çalışma, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF), 14 Nisan'da
yayınladığı ve ilk hasarı ortaya koyan raporu hatırlatarak, 2020
içerisinde 170 IMF üyesi ülkede, kişi başına milli gelirin daralacağı
beklentisine dikkat çekiyor.
Türkiye için uygun fonlama imkânlarıyla risklerin
sınırlandırılması mümkün
Rapora göre Türkiye ekonomisinin, ihracat ve turizmden dolayı
COVID-19 kaynaklı gelişmelere duyarlılığına paralel olarak, büyüme
görünümü üzerindeki aşağı yönlü riskleri de artıyor. Ancak uygun
fonlama imkânlarıyla finansal kanalların güçlendirilebilmesi,
dolayısıyla risklerin sınırlandırılması mümkün.
Raporda ayrıca önümüzdeki dönemde, şirketlerin arz ve talep
taraflı sorunların yanı sıra küresel değer zincirindeki bozulmadan
kaynaklı sorunlarla da karşılaşmaya devam edeceğine işaret edilirken,
şu ifadelere yer veriliyor: "Bu nedenle şirketlerin mevcut işgücü ve
üretimlerini koruması, işletme sermaye ihtiyaçlarını makul
maliyetlerle karşılayabilme kabiliyetlerine bağlı olacaktır. Finansal
kriz dönemlerinde, şirketler işletme sermayesi yönetimlerini
iyileştirerek, dış finansman ihtiyaçlarını azaltmaya çalışırlar. Ancak
Covid-19 salgınının tüketici güvenini kırılganlaştırırken tüm
sektörlere yaygın biçimde olumsuz etki etmesi, işletme sermayesi
yönetimindeki hedeflerin önünde engel teşkil ediyor. Bu nedenle,
şirketlerin somut bir ekonomik toparlanma gerçekleşene kadar likidite
sorunlarının çözümünde dış finansmana başvurmaları olası görünüyor."
COVID-19 öncesi dünyanın gerçeklerinin, COVID-19 sonrası dünyanın
ihtiyaçları ile uyumlu hale getirilmesinin gerekliliğine işaret edilen
raporda, bu yöntemin uygulanması gereken üç temel alan ise şöyle
sıralanıyor: "Değer zincirinin yaşanan küresel şokun getirdiği olumsuz
etkiden korunması, işgücü piyasasının korunması ve desteklenmesi ve
sanayi ve hizmetler sektörlerinin dönüşümünün kurgulanması."
Sıralanan bu alanlara uyumlu olarak şu prensiplerin de planlama
sürecine katılması öneriliyor:
Her sektör ve sektör oyuncusu için sürdürülebilir yatırım
duruşunun desteklenmesi,
Kapsayıcılık prensibi gereği en çok ihtiyacı olan gruplara, en çok
ihtiyaçları olan dönemde destek verilmesi,
Toplumsal cinsiyet dengesini gözeten ve iyileştiren adımların
atılması,
Proaktif bir şekilde, iklim risklerini dikkate alan bir duruşla
planlamaların yapılması.
COVID-19 Salgınına Karşı Türkiye'nin Direncini Artırmak başlıklı
raporda öne çıkan diğer satır başları ise şöyle:
Pandeminin doğrudan ve dolaylı etkileri karşısında, hükümetlerin
şirketlere destek olmak için attığı adımlar üç başlık altında
toplanabilir. Firmaların nakit akımlarını iyileştirmek adına,
hükümetlerin %65'i finansal koşullarda gevşemeye giderken, %26'sı
firmaların mal ve hizmetlerine talebi canlandırdı. Hükümetlerin %53'ü
ise istihdam ve maaşlara yönelik destek paketleri açıkladı ve devlete
ilişkin ödemelerde azaltıma ya da iptale gitti.
Dünya çapında COVID-19'un etkilerini azaltmaya yönelik çok sayıda
finansman fırsatları sunuldu. Bu fırsatlar, genel olarak işgücünün
korunmasına ve desteklenmesine ve küresel değer zincirindeki
bozulmanın olumsuz etkilerinden sakınılmasına odaklanıyor.
Türkiye ekonomisinin, dış talep ve turizm faaliyetlerine olan
duyarlılığı artarken, COVID-19 kaynaklı gelişmelerin büyüme görünümü
üzerindeki aşağı yönlü riskleri artırdığı görülüyor. Bununla birlikte,
uygun fonlama imkânlarıyla finansal kanalların güçlendirilmesi
suretiyle bu risklerin sınırlanabilmesi mümkün.
Türkiye imalat sanayi katma değerinin %5'i Çin'den gelen
girdilerle yaratılmakta. AB ülkelerinin imalat sanayi sektöründeki
payı %6 dolayında. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde imalat sanayinin
%10'undan fazlasının tedarik zincirlerindeki aksamadan kaynaklı olarak
girdi arzında sorun yaşama riskiyle karşı karşıya kaldığı görülüyor.
UNCTAD'a (2020) göre Çin'den ürün tedarikinde sorun yaşanması
durumunda Türkiye'de en çok etkilenecek sektörlerin tekstil, giyim ve
otomotiv olduğu görülmekte.
Konu iklim sorumlu bir perspektiften değerlendirildiğinde kalkınma
bankalarının COVID-19 sonrası dönemin kurgulanmasında daha fazla ön
plana çıkabileceği görülüyor. Aynı bakış açısı, yerel ve uluslararası
kalkınma kuruluşları işbirliği ile pek çok sektörde yeşil patika ile
uyumlu yeniden yatırım ihtiyacının var olduğuna da işaret ediyor.
Tüm iktisadi oyuncuların iş yapış şekillerini ve karar alma
mekanizmalarını yeniden gözden geçireceği bu dönemde, sektörler için
de dönüşüm kaçınılmaz olacak. Bu dönüşümü düşünürken, iki nokta
öncelikli olarak karşımıza çıkıyor: Firmaların, yeni döneme uyum
sağlamak için yelpazelerini genişletmeleri ve bugüne kadar
uyguladıkları iş pratiklerini dönüştürmeleri.

Foreks Haber Merkezi ( [email protected] )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/ForeksTurkey