Ana SayfaBASIN BÜLTENİ-AvivaSA, 'Türkiye'de Yaşlılık Tahayyülleri ve Pratikleri' araştırmasının sonuçları paylaştı----

BASIN BÜLTENİ-AvivaSA, 'Türkiye'de Yaşlılık Tahayyülleri ve Pratikleri' araştırmasının sonuçları paylaştı

18 Eylül 2019 - 18:10 borsagundem.com

Sabancı Holding ve 300 yıllık dünya sigorta devi Aviva iştiraki
olan sektör lideri AvivaSA, "Her Yaşta Dolu Dolu Yaşa" adını verdiği
KSS projesini ülkemizde bir ilk olan, "Türkiye'de Yaşlılık
Tahayyülleri ve Pratikleri" araştırmasıyla başlattı.
Yaşama Dair Vakıf (YADA) işbirliğinde ve Akdeniz Üniversitesi
Gerontoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgür Arun
danışmanlığında gerçekleştirilen ve bir basın toplantısıyla sonuçları
kamuoyuna duyurulan araştırmada, son derece önemli sonuçlar ortaya
çıktı. Türkiye temsili, 12 ilde, yarısı 65 yaş altı, yarısı 65 yaş
üstü toplam 2400 kişiyle yüz yüze anket ve 60 kişiyle derinlemesine
görüşme yöntemiyle gerçekleştirilen araştırmada ortaya çıkan çarpıcı
gerçekler ise şöyle özetlenebilir: "Türkiye'nin yaşlanmaya hazır
değil" ve "Oldukça negatif bir yaşlılık ve yaşlı algısına sahibiz".

İnsanımızın yaşlılık ve yaşlı algısı negatif

Türkiye'de yaşlanma ve yaşlı kavramlarıyla ilgili algı oldukça
negatif. Katılımcıların yaşlılık ve yaşlı dendiğinde aklına gelen
kavramları sıraladığındaortaya çıkan kavramların yarısından fazlası
negatif. Yaşlanma için ortaya çıkan kavramların %25'i pozitif, %23'ü
nötrken, yaşlı için%27'si pozitif, %21'i nötr. Katılımcıların yaşlanma
ve yaşlı kelimelerinin çağrışımlarına açık uçlu olarak verdiği
yanıtlara göre ise, bu kavramların negatif çağrışımları genelde,
hastalık, sağlık sorunları, ölüm, biyolojik kayıplar, ekonomik
zorluklar ve başkalarına bağımlı olmak gibi kavramlar olduğu ifade
edildi. Pozitif çağrışımların ise, sakinlik, aile, hayaller, mutlu
olmak, saygınlık, deneyim, torun, uğraşlarına zaman ayırmak gibi
kavramlar olduğu belirtildi. Ayrıca, araştırmadan çıkan sonuçlara göre
katılımcıların, "ortalama 52 yaş üzeri biri için artık genç
demeyeceğini" ve "64 yaş üzeri biri için artık yaşlanmış diyeceğini"
belirtmesi dikkat çekti.

Yaşlılara toplum tarafından çizilen roller oldukça sınırlı

Yaşlılara toplum tarafından çizilen rollere bakıldığında ise
sonuçlar şu şekilde: "Yaşlı bir erkek veya kadın için hangileri uygun
değildir" diye sorulduğunda, özellikle geceleri eğlence hayatına
katılmak, tam zamanlı bir işte çalışmak, flört etmek, siyasete
atılmak, yalnız seyahatlere katılmak hem yaşlı kadınlar için hem de
erkekler için uygun görülmüyor. Kurslara veya sertifika programlarına
katılmak diğerlerine göre görece daha uygun görülüyor. 35-49 yaş
grubunun, yaşlıları en çok tam zamanlı bir işte çalışmak için uygun
görmediği ortaya çıkıyor. Bu yaş grubu diğer konularda, 50-65+
gruplarına göre, yaşlıların bu tür işleri yapabileceği konusunda daha
iyimser bir tablo ortaya koyuyor. 50 ve üzeri yaş grupları, yaşlıların
bu tür işlerde yer alması konusunda daha katı. Yaşlı kadınlar için bu
tür faaliyetlerin neredeyse tamamı yaşlı erkeklere göre daha az uygun
bulunuyor. Yalnızca kurslara veya sertifika programlarına katılmak
yaşlı erkeklere göre yaşlı kadınlar için daha uygun bulunuyor.
Araştırma sonuçlarında, yaşlılara toplum tarafından çizilen rollerin
oldukça sınırlı olduğu görülüyor. Öte yandan, bu tür faaliyetleri
yaşlılara daha çok yakıştırmayan grup 65 yaş ve üzeri. Bu da
yaşlıların da yaşlı algısının negatif olduğunu gösteriyor.
Katılımcıların yaşlarından dolayı bir ayrımcılığa uğrayıp
uğramadığını anlamak için sorulan soru da ise, "Ayrımcılığa ya da kötü
muameleye maruz kaldım" ve "Maruz kaldığım ayrımcılıktan dolayı işi
bırakmak zorunda kaldım" ifadelerine, 65 yaş ve üstü, 50-64 yaşa göre
daha fazla "Evet" yanıtını veriyor. 65 yaş ve üzeri grup, fırsat
verilse de eskisi kadar üretken olabileceğine katılmıyor ve imkan
sağlansa da çalışmak istemiyor. Bu bulgu uzmanlar tarafından,
yaşlıların aslında uğradıkları ayrımcılığın farkında olmadığı şeklinde
yorumlanıyor. Yaşlıların, yapamadıkları şeylerin toplum tarafından
dışlanmışlıktan kaynaklandığını fark etmeksizin yaşlı bireyler olarak
hayata katılmalarının düşük olmasını normalleştirdikleri vurgulanıyor.

Bireysel faydadan toplumsal faydaya

Konuyla ilgili düzenlenen basın toplantısında, öncelikle neden
böyle bir KSS projesine ve araştırmaya ihtiyaç duyduklarına değinen
AvivaSA CEO'su Fırat Kuruca, "Hem bireysel emeklilik hem de hayat
sigortası alanlarında geliştirdiğimiz ürünlerle müşterilerimizin
yarınlarını şimdiden güzelleştirerek, anı yaşamalarını sağlamak en
önemli amaçlarımızdan birisidir. Ama AvivaSA olarak, sadece işimizi
yapmakla hiçbir zaman yetinmedik. Ürün ve hizmetlerimizle sağlamaya
çalıştığımız bireysel ve toplumsal fayda anlayışını, "Her Yaşta Dolu
Dolu Yaşa" projemiz ile birlikte, daha büyük ve geniş bir toplumsal
faydaya taşımayı amaçlıyoruz." dedi.

Türkiye hızla yaşlanıyor

AvivaSA olarak, Türkiye nüfusundaki değişimleri de yakından takip
ettiklerini vurgulayan Kuruca, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'de
genç nüfus azalıyor, yani Türkiye yaşlanıyor. Araştırmalar 2057'de
Türkiye yetişkin nüfusunun yüzde 40'ının yaşlı nüfus olacağını
gösteriyor. Önümüzdeki yıllarda emeklilik sayısı da artıyor. Bunun
yanı sıra, Türkiye'deki düşük istihdam devletten gelir elde
edilememesine, nüfusun bir kısmının gelir eksikliği ise, yeterli
oranlarda tasarruf edilememesine neden oluyor. 2016'da, global
hissedarımız Aviva ile, Türkiye dahil Avrupa ülkeleri kapsamında
gerçekleştirdiğimiz Emeklilik Dönemi Tasarruf Açığı araştırmasında,
Türkiye'nin yıllık emeklilik tasarrufu açığının 125,2 milyar Euro
olduğunu görmüştük. Bu rakamın GSYİH oranlamasında yüzde 19 ile açığı
en yüksek ülke çıkmıştık. Bu açık ürünlerimizin önemini, bireylere ve
topluma sağladığı faydayı bir kez daha ortaya koyuyor."

"Türkiye yaşlanmaya hazır hissetmiyor!"

Araştırmanın sonuçlarını da kısaca değerlendiren Kuruca
"Araştırmamızın en yüksek sesle söylediği gerçek, "Türkiye yaşlanmaya
hazır hissetmiyor!" cümlesiyle özetlenebilir. Tüm yaş gruplarında
genel olarak yaşlanma ile ilgili kaygıların yüksek olduğu ve
yaşlanmaya hazır olunmadığı görüldü. Yaşlanma konusunda bilgili
olduğuna ve 'yaşlanmanın güzel bir şey olduğuna' en çok katılan grup,
65 yaş ve üstü. Yaşlılığa en uzak grubun ise, yaşlanma konusunda
bilgisi en az grup olan 35-49 yaş aralığı olduğunu yani yaşlılığa
dair bir hazırlığı olmadığını bulguladık. Ve eş zamanlı olarak tüm yaş
gruplarının yaşlanmanın güzel bir şey olduğuna çok katılmadığını
gözlemledik. Diğer yandan, 'kendimi bu toplumda yaşımdan dolayı
değersiz hissediyorum' ifadesine en çok katılan grup da 65 yaş ve
üzeri çıktı. Ayrıca tüm yaş gruplarının 'olduğumdan daha genç olmayı
isterdim' ifadesine katıldığı görüldü." dedi.

Araştırma, projenin ilk adımı

Türkiye'de, yaşlılarla ilgili lokal düzeyde gerçekleştirilmiş
araştırmalar olsa da, ulusal düzeyde planlanmış ve hayata geçirilmiş
bir yaşlanma araştırması olmadığını da vurgulayan Fırat Kuruca,
sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye için yaşlanma gündemi
belirleyebilecek, bilgi üretilmesine ışık tutacak ulusal düzeyde bir
araştırmaya duyulan ihtiyaç bu günlerde kendini gösteriyordu. Biz de
bu bilgi açığını kapatmak, akademik bilgi üreterek araştırmadan elde
ettiğimiz bulguları paylaşmak ve mevcut durumu ortaya koymak istedik.
Ayrıca, orta yaşın beklentileri ve kaygıları, yaşlanma sürecine dair
bilgi ve hazırlığının olup olmadığı ve yaşlıların potansiyellerini ne
kadar hayata geçirdikleri bilinmiyordu. Ve yaşlı ayrımcılığı üzerine
algı ile olgusal durum arasındaki ilişkiye dair veri de yoktu.
Kısacası, yaşlanma doğumdan ölüme kadar giden bir süreç fakat bu süreç
hakkında hiç birimiz yeterince bilgi sahibi değiliz. Kısacası,
geleceğin yaşlılarının bugünden yaşlılıkla ilgili yaptıklarını,
yaşlılık algılarını ve planlarını karşılaştırmalı olarak resmetme
hedefiyle, özgün ve yenilikçi Türkiye temsili bir araştırma yaparak
projemizin ilk adımını attık.

Yaşlılık, pasif bir zaman dilimi değildir

Asla unutulmamalı: Yaşlılık ve emeklilik dönemi, pasif bir zaman
dilimi değildir, sadece yaşam akışının yeni bir dönemine geçiştir. İyi
yaşlanma ve emeklilik sonrası iyi yaşam için, en küçüğünden en
büyüğüne, "yaş alma" kavramına dair olumsuz algıları değiştirmek için
sorumluluk alınmalı."Yaş alma", bilinçli ve bilinçdışı yaptığımız
ayrımcı algılamaların tam aksine yaşamımıza birçok alanda değerler
katan bir tecrübedir."

Yaşlanmaktan korkuyoruz ve gelecek kaygımız yüksek

AvivaSA'nın projede işbirliği yaptığı Yaşama Dair Vakıf (YADA)'ın
kurucu üyesi Ulaş Tol ise, araştırma sonuçları hakkında ayrıntılı
bilgiler vererek şöyle konuştu: "Araştırmada yaşlılık ve korku-kaygı
ilişkisini de ele aldık. 'Yaşlanmaktan korkuyorum' ifadesine en çok
katılan grubun, yaşlılığa en uzak grup olan 35-49 yaş aralığı olduğunu
gözlemledik. Bu da yine bize orta yaşın yaşlılıktan korktuğunu,
kendisini yaşlanmaya hazır hissetmediğini anlatıyor. Yaş aldıkça bu
korkunun azaldığını görüyoruz. En çok öne çıkan kaygılara
baktığımızda, özellikle orta yaş grubunun çocuklarının geleceği için
endişe duyduğunu, yaşlı nüfusun da buna paralel olarak torunlarının
geleceği için kaygı duyduğunu gözlemledik. Yine benzer şekilde
'çocuklarıma iyi eğitim sağlayamamaktan endişe duyuyorum' ifadesine
katılımın, 35-49 yaş grubunda oldukça yüksek olduğunu görüyoruz.
Özellikle Türkiye'deki aile yapılarına baktığımızda, şu anda 35-49 yaş
aralığındaki çocuklu nüfusun çocukları üzerine daha fazla eğilme hali
var. Bu da tabi gelecekle ilgili kaygıları da beraberinde getiriyor.
Ayrıca, sağlık, bakım ve gelecek konularından sonra, tüm yaş
gruplarının eşit derecede, ekonomik özgürlüğe sahip olamamaktan endişe
duyduğu tespit edildi. Yalnız kalma ve şiddetle karşılaşma
endişelerinde ise, yaşlılığı tecrübe etmeye başlayan grubun yalnız
kalmaktan en çok endişe eden grup olduğu ortaya çıktı. Bakıma muhtaç
kalmak tüm yaş gruplarının ortak endişesi. Herkesin kendi ailesinde ya
da çevresinde mutlakabir yaşlı var. Yine burada da kaygıların oldukça
yüksek olduğunu görüyoruz."

Emeklilerin %71'i çalışmayı tamamen bırakmış

Araştırma kapsamında "emeklilik" ile ilgili bulgular da elde
ettiklerini ifade eden Tol, sözlerini şöyle tamamladı: "Öncelikle
katılımcıların yaş grupları dağılımına göre emeklilik oranlarına dair
verileri, Türkiye istatistiklerine göre ağırlıklandırdığımızda,
Türkiye'nin emeklilik tablosunun da ortaya çıktığını vurgulamak
istiyorum. Katılımcıların 65 yaş üstü nüfusun dörtte üçünden
fazlasının emekli olduğunu görüyoruz. 50-64 yaş grubunun ise neredeyse
yarısı emeklilerden oluşuyor. Diğer taraftan emeklilerin yarısından
çoğu 65 yaş altında. Bir başka deyişle, güncel tanımlamayla 'erken
emekli olmuş olanlar' hala emeklilerin çoğunluğunu oluşturuyor. Bu
arada, emeklilerin yüzde 71'inin çalışmayı tamamen bırakmış olması
araştırmamızın önemli bulgularından birisi. Emeklilik sonrasında aktif
iş yaşamına katılım oranı çok düşük. Bu da hala potansiyeli olan bir
kesimin iş yaşamına katılmadığı için, bu potansiyelin atıl kaldığını
gösteriyor. Türkiye'de 35 yaş üstü nüfusun yüzde 33'ünün emeklilerden
oluştuğunu görüyoruz. 35 yaş üstü nüfusun üçte birinden fazlası gibi
bir bölümünün emeklilerden oluşması bu kesimin ne kadar önem
verilmesi gereken bir toplumsal kesim olduğunu işaret ediyor.
Emeklilikle ilgili önemli bir diğer bulgumuz ise herkesin bir an önce
emekli olmak istediği ancak emeklilikle ilgili tahayyüllerinin sınırlı
olduğu gerçeği. Emekli olabilecek yaştakilerin emekli olmaktan
mutluluk duyacakları, emekli olma düşüncesinden heyecanlandıkları ve
emeklilik yaşamında yeni şeyler öğrenmeyi planladıkları bulgulandı.
Ancak başka verilerden çıkan tespitlere göre, aslında hayallerin,
tahayyüllerin sınırlı olduğunu da gözlemledik. Örneğin derinlemesine
görüşmelerde verilen yanıtlarda, bu planların çok fazla düşünülmemiş
olduğu, 'yeni şeyler arzusunun' olduğu, ancak bu 'yeni şeylerin',
"vakit sahibi olmak" dışında tanımsız olduğu gözlemlendi. Bu ifadeye
kadın-erkek kırılımında baktığımızda kadın ve erkeklerin emeklilikte
yeni şeyler öğrenme arzusunun yakın olduğunu bulgulandı. Emekli
olabilecek yaştakiler emekli olduğunda yeni şeyler öğrenmeyi
planlıyorum dese de 'emeklilik yaşamımda zaman geçirmekte zorlanırım'
ifadesine katılma oranlarına bakıldığında, kararsız kaldıkları ve
zorlanacakları gözlemlendi."
Araştırma raporunda ayrıca, cinsiyet farklılıkları, çocuklu
olma-olmama, teknoloji kullanımı, sağlık, sosyal hayat ve ayrımcılık
gibi konulara ilişkin de önemli sonuçlar var. Örneğin erkeklerin
kadınlara göre emeklilik yaşamında zaman geçirmekte daha çok
zorlandığı belirtiliyor. 65 yaş ve üstü kadınların yüze 81'i nadiren
evden çıkıyor. Toplumun hassas gruplarından olan kadınların,
yaşlılıklarında daha çok eve kapandığı, dezavantajlılık durumunun
yaşlandıkça arttığı ortaya çıkmış. 50 yaş ve üzerinin bilgisayara çok
adapte olamadığı ancak akıllı telefon kullanımının fazla olduğu
görülüyor. Araştırma kapsamında sağlıkla ilgili de önemli bulgular
var. Katılımcıların vücut kitle endeksine bakıldığında yaş ilerledikçe
kilolu olma oranının arttığı tespit edilmiş.

"HER YAŞTA dolu dolu yaşa" portalı ve gelecek projeksiyonu

Basın toplantısında, projeyle ilgili hayata geçirilen portal ve
ileriki süreçle ilgili bilgiler veren AvivaSA Pazarlama ve
Transformasyon Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Taşlıoğlu ise, "HER YAŞTA
dolu dolu yaşa" projesinin içeriğinden, bu yıl ve önümüzdeki yıllarda
hangi hedeflerle ne gibi çalışmalar yapmayı planladıklarından
bahsederek şunları söyledi: "Bu yıl ilk adımlarını attığımız KSS
projemizin ismini, hem orta yaşa hem de yaşlı nüfusa hitap edeceğimiz
için "Her Yaşta" olarak belirledik. Proje ile, yaşlılık ve yaşlanmaya
dair konuların daha çok gündeme gelmesini ve farkındalık yaratmayı
amaçlıyoruz. Bu sene, konuyu sahiplenme yönünde çalışacağız ve
yaptığımız araştırmadan ürettiğimiz bilgileri paylaşarak
yaygınlaştıracağız.Toplumun yaşlanmaya hazırlığına rehber olmak ve
toplumdaki negatif algıyı pozitife çevirmek amacıyla "HER YAŞTA dolu
dolu yaşa" portalını hayata geçirdik (www.heryasta.org). Portalda
araştırmadan edindiğimiz bilgiyi yaygınlaştırmaya, konuyu sahiplenmeye
devam edeceğiz. Yaşlılarla değil yaşlılıkla ve hayatla ilgili
konuşacağız. Bu portalı proje kapsamında üretilecek bütün iletişimin
sunulacağı ve yayılacağı mecra olarak konumlandırdık. Kişilik
testlerinin, anketlerin, listelerin, haberlerin bulunduğu bir bilgi ve
tecrübe paylaşım ortamı olmasını amaçladığımız portal ile yaşlanmaya
hazırlık, hayata katılım, yaşlı ayrımcılığı gibi meselelerde
farkındalık yaratmayı, toplumun ve kamunun yaşlanmayı bir mesele
olarak ele almasını sağlamayı ve Türkiye'de toplumun ve kamunun
yaşlanma meselesini ele almasını sağlamayı hedefliyoruz. Yaşlanmaya
hazırlık, yaşlıların sosyal hayata katılımı gibi meselelerle ilgili
algının pozitif yönde şekillenmesi için çalışmalarımıza devam
edeceğiz. Portalımızın ana kategorilerini, "Güncel", "Yaşa",
"Araştır", "Keşfet", "İzle" ve "Hakkımızda" olarak belirledik.
'Güncel', adından da anlaşılacağı gibi, haberler, röportajlar ve diğer
kategorilerde bulunmayan güncel her konu ve proje haberlerini
içeriyor. 'Yaşa' kategorisi,sağlık, spor, beslenme konularıyla ilgili
bilgiler veriyor. 'Araştır' kategorisinde ise, yaşlanma, emeklilik,
yasal haklar ve hayat döngüsüyle ilgili her türlü bilimsel araştırma,
makale ve uzman yazıları yer alıyor. 'Keşfet', sanat, kitap, gezi ve
etkinlikleri ve 'İzle' kategorisi isevideo içeriklerini kapsıyor.
Manifesto, künye ve diğer kimlik bilgilerimiz ise 'Hakkımızda'
kategorisinde yer alıyor. Portalın yanısıra, yaşlanma ve yaşlılık
konusunda bilgi açığını kapatmak ve bu alanda yapılacak araştırmalara
ışık tutmak amacıyla, araştırmamızı kitap haline getiriyoruz.
Araştırma sonuçlarının yanı sıra uzman görüşlerinin de yer alacağı bu
kitabın akademik ve toplumsal alanda yapılacak çalışmalarda bir rehber
olmasını amaçlıyoruz. Uzun vadede tüm bu süreçte edindiğimiz bilgi ve
tecrübeleri, düzenleyeceğimiz saha aktiviteleri ve etkinliklerle de
desteklemeyi planlıyoruz."


Foreks Haber Merkezi ( [email protected] )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/ForeksTurkey