Ana SayfaTÜSİAD/Kaslowski: Temenni ediyoruz ki, hukuk düzeninin tam olarak sağlandığı, güvenli bir seçim geçiririz----

TÜSİAD/Kaslowski: Temenni ediyoruz ki, hukuk düzeninin tam olarak sağlandığı, güvenli bir seçim geçiririz

15 Mayıs 2019 - 11:35 borsagundem.com

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı'nda konuşan TÜSİAD
Başkanı Simone Kaslowski, "Temenni ediyoruz ki, hukuk düzeninin tam
olarak sağlandığı, güvenli bir seçim geçiririz ve 23 Haziran itibariyle
hep birlikte reform gündemine odaklanırız. "dedi.
Kaslowski konuşmasında şunları söyledi:
"TÜSİAD yaklaşık yarım yüzyıldır kurucu değerleri olan hür
teşebbüs, serbest piyasa ekonomisi ve bunların temelindeki demokratik
değerlerden taviz vermeksizin bugünlere ulaştı. TÜSİAD Cumhuriyet?in
kuruluş ilkelerini, tüzüğünde ve çalışmalarında, her zaman kendine
rehber edinmiş bir kuruluştur. Yarın bu düşüncelerle 19 Mayıs 1919?un
100. yıldönümü vesilesi ile Anıtkabir?i ziyaret edeceğiz Büyük Önder
Atatürk?ün huzurunda olacağız.
TÜSİAD bünyesinde 700?e yakın üyesi ile yaklaşık 4500 şirketi
temsil ediyor. Bu şirketler yaklaşık olarak kamu dışı milli gelirin
yarısını oluşturuyor. Kamu ve tarım hariç kayıtlı istihdamın %50?sini
sağlıyor. Ülkem85?ini TÜSİAD üyeleri
gerçekleştiriyor. Çalışma gruplarımızda gönüllü olarak çalışan üç bin
civarında yönetici ve uzman yer alıyor. Farklı sektörlerdeki üye
şirketlerden, uluslararası üyeliklerimizden, ülkemizde
üniversitelerle kurduğumuz forumlar ve dünyadaki önde gelen düşünce
kuruluşlarından gelen veri, analiz ve öneriler TÜSİAD çalışmalarında
ortak tutum ve önerilere dönüşüyor. Bu çeşitlilik ve derinlik
sayesinde, ülkemizin menfaatine olan pek çok görüş düzenlemelerde
karşılık buluyor. Elbette asıl hedefimiz, güçlü bir ekonomi ve küresel
rekabet gücü yüksek bir Türkiye?dir. Dolayısı ile odak konularımız iş
ve yatırım ortamıdır, teknolojidir, eğitimdir, sosyal ilerlemedir,
demokrasidir özetle sürdürülebilir kalkınmadır.
Sürdürülebilir kalkınma için dünya ile entegrasyon, makroekonomik
istikrar, güçlü kurumlar, hukukun üstünlüğü, yüksek demokratik
standartlar gerekiyor? Bu sorumluluklar devletin? Bunların olduğu
ortamda sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak, yatırım ve üretim yapmak
ve istihdam yaratmak mümkün. Verimlilik artışı sağlamak mümkün,
dijital dönüşümü yakalamak mümkün. Bu sorumluluklar da bizde ve bunun
bilincindeyiz?
Malum, uzunca bir süredir,seçim ortamı atmosferi içinde hareket
ediyoruz. 31 Mart itibariyle,seçimsiz uzun bir dönemi tecrübe
edecektik, beklenti böyleydi... Ve bu yeni döneme, hemen makro
dengesizliklerin giderilmesi ve bir dizi yapısal reformun hayata
geçirilmesi ile başlanacağını ümit ediyorduk. Bu yeni dönem
makroekonomik düzenlemelerin ve yapısal reformların hayata geçirilmesi
için uygun bir zemin oluşturuyordu? Ancak hepinizin de yakından
izlediği gibi yerel seçimler İstanbul?da yenilenecek. Sonuçta seçim
ortamı 3 ay daha uzamış olacak. ?2017 yılında yüksek büyüdük?, ?2018
yılında düşük büyüdük? derken, bu sene pozitif bir büyüme elde etmek
kolay olmayacak. Hiç şüphesiz bu yavaşlamada bölgesel ve küresel
siyasi dinamiklerin etkisi vardır ancak son 2 senede 4 adet seçim
gerçekleştiriyor olmamız, reform gündemine ve makro ekonomik konulara
odaklanılmasını zorlaştırmıştır.
Temenni ediyoruz ki, hukuk düzeninin tam olarak sağlandığı,
güvenli bir seçim geçiririz ve 23 Haziran itibariyle hep birlikte
reform gündemine odaklanırız.
Türkiye?de uzunca bir süredir bölgesel siyasi dinamikleri
konuşuyoruz, siyasi gelişmeleri konuşuyoruz, elbette ekonomiyi
konuşuyoruz. Ancak küresel arka planda büyük değişimler var.
Dünya olağanüstü bir dalgalanma sürecinden geçiyor. Bugün modern
dünya düzenini oluşturan tüm değerler sorgulanıyor. Ticaret
savaşları, keyfi yaptırımlar, korumacılık, içe kapanan ekonomiler,
bölgesel ve küresel yatırım ve ticaret anlaşmalarının iptal edilmesi
gibi olumsuz, tatsız gelişmeler yaşanıyor. Cumhuriyet?in kuruluş
ilkelerini tüzüğünde ve çalışmalarında her zaman kendine rehber
edinmiş bir kuruluş olarak TÜSİAD, bu dönemin tüm dünyada daha etkin
bir demokrasiye geçişin bir basamağı olduğuna, rekabete dayalı piyasa
ekonomisinin, sosyal kalkınmanın, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin
kazanacağına emindir. Başka hiçbir yolu sürdürmek zaten mümkün
değildir. Tüm dünyada ve elbette ülkemizde bu geçiş dönemini anlamak
ve anlatmakta küresel, bölgesel ve ulusal iş dünyası örgütlerine pek
çok rol düşüyor.
Ülkemiz son yıllarda terör, darbe teşebbüsü ve dünya tarihinin en
yoğun ve hızlı mülteci akımı gibi olağanüstü sorunlarla karşılaştı.
Son derece karmaşık Suriye konusunda Türkiye?nin mülteciler ve barış
konusunda yaptıkları tüm dünyada ülkemize saygınlık kazandırıyor.
Bugün terörle mücadelede, büyük başarılar kazanıldığını gururla
görüyoruz. Bu başarı kahraman ordumuzun büyük fedakarlıkları ile elde
edildi... Bu vesile ile tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Dış politikada zorlu süreçlerin eşiğindeyiz. F-35 beşinci nesil
savaş uçakları ve S-400 hava savunma sistemi etrafında yaşadığımız
sorunlar, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz Bölgesi?ndeki doğal gaz yatakları ile
ilgili konular, Suriye meselesinin nasıl sonuçlanacağı, Avrupa Birliği
ile geleceğimizin nasıl olacağı konuları karşımızda duruyor. Bu
mevzular eninde sonunda diplomasi ile çözülecektir. An itibari ile bu
konular ekonomimize giderek artan bir oranda olumsuz yansıyor. Bu
riskleri, başta banka ve finans sektörü olmak kaydıyla, ekonomik
reformları hemen gündeme alarak ve etkili şekilde uygulayarak en aza
indirebiliriz.
Dünya bir yandan küreselleşme konusunda ayak sürerken, dijital
dönüşüm öncülüğünde hareket eden inovasyon kapasitesi tüm siyasi
polemiklere ve geleneklere aldırmadan ve hiç tahmin edilmeyen bir hız
ile yoluna devam ediyor. Bu hız ülke sınırlarını aşıyor, geleneksel
yapıları yıkıyor, düzenlemeler bu hızı yönetmekte güçlük çekiyor.
Makro dengesizliklere takılı kalan, içe kapanarak mücadeleyi seçen
ülkeler, hiç şüpheniz olmasın bu teknolojik yarışta çok geride
kalacaktır.
Geçen ay birçok TÜSİAD üyemiz ile beraber San Francisco?da tesis
etmiş olduğumuz TÜSİAD Silikon Vadisi Ağı?nın programına katıldık.
Teknolojik, finansal, hukuksal ve toplumsal boyutları ile son
gelişmelerin nasıl muazzam bir hızla, yeni bir insanlık tarihi
yazmakta olduğunu bir kere daha gözlemledik. Hiçbir başarı tesadüfi
değildir. Silikon Vadisi?nin başarısı orada yaratılan ekosisteme
bağlı. Bu ekosistem özgürlük, yaratıcılık, girişimcilik ve tolerans
kültürü ile besleniyor. Örneğin Silikon Vadisi?nde kendi enerjisini,
suyunu ve gıdasını üreten şehirlerin tasarımı tamamlandı işin
mühendislik kısmı bitti. Şimdi hukukçular ve sosyologlar üretilecek
fazla kaynağın mülkiyetinin nasıl paylaşılacağını tartışıyor. Küresel
düzlemde,teknoloji dahil, enerji, ulaşım, güvenlik, dış politika? Tüm
bu alanlarda ülkemiz için somut bir gerçek var. Ülkenin pusulasını
Avrupa Birliği?ne ayarlamak ve o yönde kararlı adımlarla ilerlemek?
AB aday ülke konumunu elde ettiğimiz 1999 Helsinki Zirvesi?nin 20.
yılında, Türkiye?nin bu yönelimden elde ettikleri gerçekten
olağanüstüdür. Biz AB deyince ne anlıyoruz? Biz AB deyince öncelikle
?demokrasi?, ?hukuk? ve ?refah? anlıyoruz? AB?ye uyum sağlamak aslında
modern küresel bir standarda ulaşmak anlamına geliyor.
Türkiye için ortaklık merkezi Avrupa Birliği olmaya devam etmekle
birlikte, ülkemiz bugün Rusya, Çin ve Hindistan başta olmak üzere
dünyanın diğer ülkeleri ile de ilişkilerini geliştirmiştir. TÜSİAD
olarak biz de, Avrupa, Amerika, Körfez Bölgesi ve Çin?de örneklerini
kurduğumuz network yapılarına Rusya ve İtalya?yı da ekleyerek bu
etkileşim alanını güçlendirmeye kararlıyız. Üyelik statüsü
kazanmamızın 20. yılında, AB tam üyeliği için çaba sarf ederken, diğer
gelişmiş veya hızla gelişen ülkeler gibi biz de TÜSİAD olarak tüm
ülkelerle daha iyi siyasal ilişkiler ve ekonomik ortaklıklar için çok
taraflı, çok boyutlu hareket etmeliyiz.
En önemli ekonomik partnerimiz olan Avrupa Birliği ile ilişkilerde
ilerlemeye ihtiyacımız var. Üyesi olduğumuz Brüksel merkezli Avrupa iş
dünyasının temsil kuruluşu BusinessEurope yaptığı son açıklamada, bir
kere daha, Türkiye?nin, AB süreci ve gümrük birliğinin güncellenmesine
destek verdi. Bu alanda ilerlemek, Türkiye?ye bu çalkantılı dönemde
son derece pozitif yansımalar getirecektir. Avrupa Birliği üyelik
perspektifi ülkemize duyulan güveni ve yatırımcı ilgisini en güçlü ve
kalıcı olarak artıracak unsurdur. Elbette her türlü işbirliğinde AB
Gümrük Birliği dahil, milli çıkarlarımız ve tarafların tümünün
kazanacağı düzenlemeler, anlaşmalar yapmak esastır.
Dünya Bankası tarafından Gümrük Birliği?nin güncellenmesine
yönelik yapılan çalışma açık bir şekilde göstermektedir ki, güncelleme
her iki tarafın ekonomisini olağanüstü olumlu etkilemekte ve tam
üyelik perspektifini güçlendirmektedir.
Müzakerelerin süratle başlaması için yaratıcı ve yapıcı yöntemler
mevcuttur. Yeter ki taraflar buna odaklansın.
Bu çerçevede geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanımız başkanlığında
gerçekleştirilen Reform Eylem Grubu, AB yöneliminin somutlaştırılması
bağlamında önemli bir adımdır. Temenni ediyoruz ki, bu toplantı sonucu
ortaya çıkan tespit ve politikalar AB tarafından da karşılık bulur ve
son dönemin en olumlu somut adımı atılmış olur. TÜSİAD olarak AB
bünyesindeki tüm varlığımızla, hükümetimizin bu yöndeki adımlarını her
zaman olduğu gibi desteklemeye devam edeceğiz.
Günümüzde güvenlik olgusu, iç güvenliği sağlama, dış güvenliği
sağlama ile sınırlı değil? Bu boyutlarla iç içe olan ?ekonomide
güven, ekonomik güvenlik? konusu da var önümüzde duran? Ekonomide
güvenden ne anlıyoruz? Önce ekonomik model tercihimiz olmalı? Rekabete
dayalı piyasa konomisi tercihi yapmış bir ülkeyiz. ?Serbest piyasa
ekonomisinden vazgeçildiği? veya yeni bir model arayışı içinde
olunduğu yönünde izlenimlere izin vermemeliyiz. Ayrıca bu değerleri
koruyan kollayan güçlü kurumlarımız ve tutarlı, somut bir planımız
programımız olması gerekiyor. Son olarak bu programı etkili ve kararlı
bir şekilde uygulamalıyız. Bugün bu güven unsurlarına çok ihtiyacımız
var.
Ekonomimizi doğrudan veya dolaylı etkileyebilecek tüm
kurumlarımızda liyakat, şeffaflık ve hesap verebilirlik en üst düzeyde
sağlanmalıdır.
Plan ve Program ihtiyacı da ekonomik güven için olmazsa olmazdır?
Geçtiğimiz yıl Yeni Ekonomi Programı açıklandı, geçtiğimiz günlerde
ise Yapısal Dönüşüm Adımları açıklandı? Bu iki belge STKların da
katılımıyla ilişkilendirilmeli, güncellenmeli ve
detaylandırılmalıdır. Hangi yapısal reform alanı, hangi maliyete neden
olacak, hangi göstergeye etki edecek, ne zaman sonuçlanacak ve hangi
performans kriterleri uygulanacak gibi sorulara alacağımız yanıtlar
programın itibarını güçlendirecektir.
Bugün iş dünyası, önünde böyle net bir yol, net bir hedef görmeyi
ümit ediyor. Yerli veya yabancı yatırımcı algıları arasında bizler
açısından hiçbir fark yoktur: belirsizlik yatırım ortamına zarar
verir, yatırım iştahını azaltır. Ekonomik yol haritamız, katılımcı bir
anlayışla oluşturulduğunda, toplum olarak ahenkle ve heyecanla,
hedeflere ulaşacağımızdan şüphemiz yoktur.
Biliyorsunuz, Türkiye?nin ciddi bir dış borcu var. Aslında son 10
yıldır bütün dünyada borçluluk arttı, bu hem gelişmekte olan hem de
sanayileşmiş ülkeler için geçerli? Ancak bizim özel sektörümüzün dış
borcu biraz daha hızlı arttı ve üstelik TL?nin ciddi değer kaybı borcu
daha ağırlaştırdı. Bu borcu piyasadan sağlanan kaynakla çevirmeye
çalışıyoruz. Türkiye?nin ekonomisine olan güven biraz önce sizlerle
paylaştığım güven unsurları yoluyla güçlenmez ise, içinde bulunduğumuz
bölgesel siyasi dinamiklerle birlikte risk ve maliyet artar. Bu güveni
sağlamak için dış borcu azaltacak, bankaların bilançolarını
rahatlatacak, aynı zamanda Yapısal Dönüşüm Adımları içinde yer alan
önlemlerin süratle hayata geçirilmesine ihtiyaç vardır. Yılbaşından bu
yana kamu bankaları ağırlıklı, ciddi bir kredi genişlemesi
gerçekleşti. 2017?de de aynı şekilde Kredi Garanti Fonu ile benzer bir
uygulama yapılmıştı. O zaman da gündeme getirmiştik: kredi
genişlemesi, likiditeyi artırır, ekonomiye geçici bir rahatlama verir
ancak ülkemiz net tasarruf düzeyi yükselmedikçe kredi genişlemeleri
net borçluluk düzeyini artırmakta, ekonomiyi kırılgan hale
getirmektedir. Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda, dış borç hala
yüksek, enflasyon henüz istenen seviyede değil, kredi mevduat oranları
yüksek rezervlerimiz düşük. Yeni şoklarla karşılaşmamak için hız,
kapsam, içerik ve güven unsurlarına yönelik bütüncül bir program
içine girmeliyiz.
Ekonomiyi güçlendirmek, finansal istikrar sorunumuzu çözmemiz ve
rekabet gücümüzü artırmamız gerekiyor. Sermaye piyasaları, vergi,
işgücü piyasası, eğitim gibi alanlarda reformların hızla başlaması
gerekli. Bu reformlar orta vadeli sonuçlar doğuracak olsa bile kısa
vadede güven arttırıcı etki yaratacaktır. Bu doğrultuda atılacak
adımlarda ve ekonomi programının yürütülmesinde ekonomi yönetimimizi
destekleyeceğiz.
Artan aşırı hava olayları, tarımsal verimdeki düşüş, denizlerdeki
plastik kirliliği ve kuraklık gibi birçok olguyu sıklıkla yaşar olduk.
Ekosistemin korunması ve iklim değişikliği ile mücadele harekete
geçmek için uygun bir an bekleyebileceğimiz sorunlar değil. Uzmanlar
2050 yılında okyanuslarda balıktan çok plastiğin olacağını, bir
milyondan fazla hayvan ve bitki türünün ise tamamen yok olabileceğini
söylüyor. Bu durum, sorunun bütün ekosistemi tehdit edeceğini ortaya
koyuyor. Küresel sıcaklık artışını kontrol altına alamazsak, ekolojik
sistemler ve yaşam alanları üzerinde çok ciddi kalıcı etkiler
bırakacağımızı vurguluyor. Oysa ki sürdürülebilir iş modelleri
geliştirmemiz mümkün. Çalışmalar bu modeller sonucunda, 12 trilyon
dolarlık bir katma değer ve 380 milyon istihdam yaratma imkanını
ortaya koyuyor. Tüm bu değerlendirmeler iş dünyasının sorunun kaynağı
değil, çözüm ortağı olduğunu gösteriyor. TÜSİAD olarak bu sorumluluğun
tam bilincindeyiz geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler ve
TÜRKONFED ile irlikte kurduğumuz ?Business for Goals? platformu, her
ölçekteki Türk firmasının Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine uyumunu
kolaylaştırıcı, çok başarılı bir girişimdir, bu yöndeki çalışmalarımız
devam edecek.
Dijital dönüşümün temposu ve ölçeği, eşi benzeri görülmemiş
şekilde ilerliyor. Akıllı cihazlar, büyük veri, makine öğrenmesi ve
yapay zeka, geçmiş sanayi devrimlerinden çok daha büyük bir hızla
ilerliyor. Bugün, ülkemizin yapacağı en doğru şey insanımıza,
gençlerimize güvenmektir. Gerçekleştirmekten gurur duyduğumuz ?Bu
Gençlikte İş Var? programında gördük ki gençlerimiz ülkemizin
gelmesini istediğimiz değerlere zaten sahipler. Kız-erkek tüm
gençlerimizin eğitimine yapılacak yatırım, onları geleceğe en iyi
şekilde hazırlamak ülkemiz için yapılacak en doğru adımdır. Ülkemiz 8
milyon üniversite öğrencisine sahiptir. Avrupa?daki pek çok ülkenin
toplam nüfusundan dahi daha fazladır.
Ülke olarak kısıtlı maddi kaynaklarımızı harcarken yapacağımız
tercihler, bize çok büyük geri dönüşler getirecektir. Bugün aslında
yanıt aramamız gereken sorular şunlar olmalıdır. Bilimsel eğitim ve
Ar-Ge için ayrılan kaynakları nasıl artıracağız?
Yazılım, siber güvenlik, yapay zekâ, büyük veri gibi alanlarda
insan gücünü nasıl yetiştireceğiz? Tuncay Bey?in de dikkat çektiği,
eleştirel düşünceyi ve sorgulamayı nasıl daha fazla artıracağız?
Yenilikçi girişimleri, ?unicorn?ları nasıl doğuracağız?
Dijital dönüşüm tüm ülkeleri aşağı yukarı benzer sorulara kafa
yormaya ve eyleme itiyor. Biz eğitim ve inovasyon göstergelerinde arzu
ettiğimiz noktada değiliz. Dolayısıyla ev ödevimiz daha ağır. Bu, yeni
dünya düzeninin oturtulması sürecindeki bir yarış. Tüm sektörlerin,
aktörlerin, kurumların, verinin, eylemin ve yasal ortamın buluştuğu
bir gelişim ve ilerleme ekosistemi yaratmalıyız. Gençlerimizin
geleceğini bu topraklarda hayal edebildiği, yarına umutla bakan bir
ülke iklimini ancak bu şekilde oluşturabiliriz. Önümüzde seçimsiz
geçecek olan dört sene, belirttiğim yapısal reformların hayata
eçirilmesi için çok büyük bir fırsat. Tüm toplum kesimleri olarak
siyasi farklılıkları bir kenara bırakıp Türkiye ajandasına, yapısal
çözümlere odaklanmalıyız.
Bu dönem, ülkemize aynı 2003-2007 dönemi gibi, Türkiye?yi içinde
bulunduğu ülke gruplarından ekonomik olarak pozitif ayrıştıracak, AB
tam üyeliğine yaklaştıracak, bölgesel ve küresel ağırlıkta bir güç
olma fırsatı veriyor. Bu dönemi polemiklerden uzak, tüm ülkenin
hayrına olan yapısal reformlara odaklanarak, barış ve kardeşlik
anlayışı ile yönetebilirsek Türkiye?yi kimse tutamaz.
Sizlere her alanda daha ileri, daha güçlü bir Türkiye için ortak
ideal ve hedeflerimize verdiğiniz çok değerli destek için teşekkür
ediyor, hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum."

Foreks Haber Merkezi ( [email protected] )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/ForeksTurkey