Emre Alkin, ideal Merkez Bankası Başkanı tarifi yaptı

Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, Merkez Bankası Başkanlığı’na genç kişiler yerine, geçmişte kriz yönetimi başarısı da göstermiş, 55 yaş ve üzeri isimlerden birinin atanması gerektiğini söyledi.

Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından görevden alınmasını değerlendirdi. Türkiye’de bir Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınmasının ilk kez 12 Eylül 1980’deki Askeri Darbesi’nde yaşandığını hatırlatan Alkin, “İstifa haricinde görevinden el çektirilen bir Başkan tanımıyorum. Olayın hukuki tarafı tartışmalı da olsa bu gerçekleşti” dedi. 

Görevden alınan Başkan ile ekonomi yönetimi arasında başgösteren görüş ayrılıklarının yeni olmadığını ifade eden Alkin, “Hatta Murat Çetinkaya’nın birkaç defa istifasının istendiği, kendisinin de birkaç kez istifa edecekken vazgeçtiği bizim de kulağımıza kadar gelmişti” diye konuştu. 

55 YAŞ ÜSTÜ YETKİN İSİMLER ATANMALI 

Gençlerin önemli görevlere gelmesini desteklediğini ifade eden Prof. Dr. Emre Alkin, ancak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığı gibi bir görev için en az 55 yaşındaki bir kişinin atanmasının daha doğru olacağını savundu. Alkin bu görüşünü şöyle gerekçelendirdi: 

“Bu tür görevlerde, birkaç ciddi krizde görev almış, çözüm yolu bulmuş, yurt dışında tecrübe kazanmış, teorik ve pratik bilgisi zirve yapmış, çocukları en azından kendi ayakları üzerinde durabilecek yaşa gelmiş, birçok heves ve hırsı geride bırakmış soğukkanlı kişilerin daha başarılı olduğu görülüyor. Ayrıca hatırı sayılır tecrübeye sahip olan bu kişiler siyaset kurumunun taleplerine hayır deme üslubunu da iyi bilirler. Sürtüşme yaratmadan ikna edecek bir ifade tarzına sahip olmak önemlidir.”

Son atanan başkanların kıymetli ve eğitimli kişiler olmalarına rağmen, gerekli özelliklerin tümüne yaşları gereği sahip olmadıklarını belirten Alkin “Darılmaca gücenmece olmasın. Bilgilerine ve değerlerine asla söz söylemem ama dediğim gibi, bu görevlerde başka özelliklere sahip olmak gerekiyor. Piyasa Tecrübesi ve Kurumsal Tecrübe arasında büyük fark var” ifadelerini kullandı. 

DURDUK YERE NERDEN ÇIKTI BU KARAR?  

Görevden alma ya da alınma işlemini "çok beklemiş bir karardı” diye değerlendiren Emre Alkin “Çünkü ekonomi yönetimi faiz indirimlerinin geciktiğini düşünüyordu. Ayrıca Murat Çetinkaya’nın da son bir yıldır iletişime kapalı olduğunu yayan bir dedikodu çemberi oluşturulmuştu. Özetle, Murat Çetinkaya’nın görevden alınışı politika faizlerinden yedek akçelere kadar uzanan tartışmaların kaçınılmaz sonucu oldu” diye konuştu. 

TÜRKİYE'YE YAKIŞMADI  

Merkez Bankası Başkanı ataması kararının aciliyet gösteren teknik bir tarafı da bulunduğunu ifade eden Alkin şu değerlendirmelerde bulundu: 

“Bir süredir finans kesimine ait bazı parametrelerde akıllarda soru işareti yaratan gelişmeler yaşanıyordu. Mesela, BDDK verilerine göre takipteki alacakların toplam kredilerin içindeki payı artarken, sermaye yeterlilik rasyolarında gerileme görülüyor. Aslına bakılırsa takipteki kredilerin oranının artması nispeten kabul edilebilir bir durum. Ancak, Türk bankacılık sisteminin sermaye yeterlilik rasyosunun giderek yüzde 12’lik risk seviyesine yaklaşması dikkat çekici bir gelişme. Normal zamanlarda rasyonun bu hali (bankalar kredi verme yarışına girdi) şeklinde adlandırılabilirdi. Fakat şu anki durum bazı bankaların kritik seviyenin epeyce altında yola devam ettiklerini bize gösteriyor.

Tam bu esnada, Temmuz ayındaki toplantıda Merkez Bankası’nın faiz indirmesi en azından fonlama maliyeti açısından bankalara bir rahatlama getirebilir. Şunu net olarak söyleyebilirim ki, gelişen ülkeler arasında (beklenti enflasyonu-politika faizi) arasındaki en yüksek farklardan birine sahibiz. Merkez Bankası’nın bu ay piyasayı rahatlatacak bir adım atmasını bekleyenlerin sayısı giderek artıyor. Buna uluslararası kuruluşlar da katıldı diyebilirim. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı açıklamaya göre, Çetinkaya’nın görevden alınması sebebi faiz indirimindeki gecikme. Her ne kadar politika faizlerinde yapılacak bir indirimin bankalara bir nefes aldıracağına inansam da, meselenin ele alınış biçimi bize hiç yakışmadı diyebilirim. Uluslararası Sermayenin Türkiye’den beklediği hikayenin bu olmadığı ortada. Ancak şu anda hayırlısı olsun demekten başka bir şey elden gelmiyor.”