Ak Portföy Genel Müdürü Mehmet Ali Ersarı, 2019'da yatırımcının "yatırım fonu" dediğini anlatıyor. Yatırım fonlarının tüm alanlarda büyüme gösterdiğine dikkat çekiyor. Mevduat faizindeki düşüşle birlikte yatırımcının risk alma iştahının arttığım anlatan Ersarı, "Borsada faiz düşüşüne duyarlı sektörler öne çıkacak" diye konuşuyor.
2019, piyasalar açısından merkez bankalarının politika faizindekideğişimler ve jeopolitik gelişmelerin etkisinde tamamlanıyor. Türkiye’nin Suriye’de gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekatı yine ABD Merkez Bankası’nın (FED) güvercin tutumla parasal genişleme hamlelerinin etkisiyle gelişmekte olan piyasalara olan ilgi, önemli gündem maddeleri oldu. Türkiye’de önden yüklemeli olarak Merkez Bankası’nın son üç toplantısında yaptığı faiz indirimleri, yatırım tercihlerinde belirleyici olan bir diğer faktördü. Yılın son ayma girerken piyasalarda toparlanma eğiliminin olduğu görülüyor.
Bundan büyüklüğünü yöneten Ak Portföy’ün genel müdürü Mehmet Ali Ersarı ile konuştuk. 2019 yılında yatırım fonları pazarına yatırımcının önemli sonraki süreci 40,6 milyar TL fon bir teveccühünün olduğunu ifade eden Ersarı, sorularımıza şu yanıtları verdi:
2019, yatırım araçları açısından nasıl geçti? Öne çıkan yatırım araçları neler oldu?
2019 yılında yatırımcı ‘yatırım fonu’ dedi. Bu pazar yılbaşından bugüne 48 milyar TL’den 98 milyar TL seviyelerine geldi ve yüzde 100 civarında büyüdü. Toplam portföy yönetimi sektörü büyümesi ise yüzde 40 civarında gerçekleşti ve 245 milyar TL’ye ulaştı. Yatırım fonları tüm alanlarda büyüme gösterdi ama daha fazla dikkat çeken alanlar, para piyasası fonları, alternatif yatırım fonlarından serbest fonlar, Eurobond fonlar oldu. Bu alanlar genel olarak 2019’un yatırım temalarıydı. Böyle bir yılı geride bıraktık. Sektör yüzde 40 büyüme gösterirken Ak Portföy olarak bugüne kadar yüzde 60’a varan bir büyüme yakaladık. 40,6 milyar TL bir portföy büyüklüğü yönetiyoruz. Bu rakam, aslında Türkiye’deki büyük bankaların Hazine birimlerinin yönettiği ortalama varlık büyüklüklerine denk geliyor. Yani portföy yönetim sektörünün finansal sistem içindeki ağırlığı, hissedilebilir noktalara geliyor.
Özellikle yatırım tercihinin mevduat olduğu görülüyor. Mevduat faizlerindeki düşüşün yatırım tercihlerine yansıması nasıl oldu?
Yatırımcı, yatırım fonu alma konusunda bir teveccüh gösteriyor, bunu net olarak görüyoruz. Geçtiğimiz yıllarda da mevduat tek haneye düştüğünde, müşterinin yatırım fonu olarak ne alabilirim sorusunu daha çok sormaya başladığını görmüştük. Dolayısıyla mevduat faizlerindeki düşüş, sadece yatırım fonlarına değil yatırım araçlarının geneline olan ilgiyi artırıyor. Mevduatta getirinin düşmesiyle yatırımcının risk alma iştahıyla alternatif yatırım araçlarına olan ilgisinin arttığını görüyoruz.
Artan ilginin Borsa İstanbul’a yansımasını değerlendirir misiniz? Yatırımcının borsaya ilgisinin arttığını görebiliyor musunuz? Yıl sonunda bir ralli olur mu?
Pay piyasasına ilginin hala düşük olduğunu görüyoruz. Yatırım fonlarında da hisse oranının düşük olduğunu söyleyebilirim. Yıl sonu yükselişine ortam var gibi gözüküyor. Çünkü genel olarak beklentiler daha öngörülebilir. Bu nedenle yılın sonlarında TL varlıklara girişlerin ve değerlemelerin arttığını görebiliriz. Yabancı fonların ilgisinde artış ve hisse senedi değerlemelerinin ucuz olması, bu hareketi destekleyebilir. Faizin düşüşüyle birlikte faize duyarlı perakende, tüketim, otomotiv sektörlerinde, bankacılık hisselerinde hareketler görebiliriz.
Yurt dışından yabancı fon akışında sorunlar yaşadığımız bir süreç yaşadık. Bundan sonra ne olur?
Öncelikle şunu belirtmeliyim: Emeklilik fonları tarafında OECD ülkeleri arasında çok iyi bir sırada değiliz. Büyüklükler GSYİH’ye göre hala çok küçük. Burada, yerli kurumsal yatırımcı payını büyütebilirsek piyasalarda yabancı yatırımcı eksikliği daha az hissedilecek. İkinci olarak Ağustos 2018’den başlayarak 2019 ilk çeyrek sonuna kadar ciddi dalgalanma yaşadık ama sonrasında piyasalarda önemli bir dengelenme oldu. 2020’de bol likidite ortamının devam etmesiyle varlık sınıfları iyi performans sergileyecektir. Gelişmekte olan piyasaların buradan aldığı payın 2019’a göre daha fazla arttığı bir süreç olacaktır. Türkiye özelinde de yüksek iskonto oranlarıyla daha fazla yabancı fon çektiğimiz bir dönem olacaktır.
Dünyada parasal genişleme süreci devam edecek mi?
2019, aslında çok sürpriz bir yıl oldu. Geçen yıl bugünlerde bu görüşmeyi yapsaydık, “FED dört kez faiz artıracağını söylüyor”, derdik. Bırakın faiz artırımını bu yıl FED üç kez faiz indirdi. Bu gün gelinen noktada ise FED’in son toplantısında verdiği mesaj, faiz indiriminde biraz daha bekle-göre geçtiğini gösteriyor.
TCMB aralık ayında faiz indirimi yapar mı?
Merkez, çok sert düşen enflasyonla birlikte önden yüklemek olarak politika faizini yüzde 24’ten yüzde 14 seviyesine kadar çekti. Enflasyon beklendiği gibi sert düştüğü için MB’nin tahminleri yerinde oldu. MB’nin faiz indirimlerine aralık ayında da devam edeceğini düşünüyorum. 150 bp bir indirim olur diye düşünüyorum. MB, beklentileri son toplantısında biraz törpüledi, bundan sonraki indirimlerin daha ölçülü geleceğini söyledi. Piyasa beklentileri, fiyatlamala- ra bakıldığında 150 bp’ye işaret ediyor.
Döviz mevduatlarda bir çözülme bekliyor musunuz? Bu birikimin sermaye piyasalarına kayması nasıl olur?
Yabancı para mevduatlar, TL’ye çevrilmeden de sermaye piyasalarına ve reel sektöre dönebilir. Yatırımcının TL’ye dönmesi konusunda ise zaman gerekiyor. Geçmişte de bunu gördük. Özellikle kurda yükselişler olduğu dönemde yatırımcının tercihi dövize dönüyor, stabil dönemlerde ise yavaş yavaş TL varlıklara dönüyorlar. Bu bir günde olmuyor, zaman gerekiyor.
Döviz tarafında beklentiniz nedir? Kurda yukarı yönlü hareketler görür müyüz?
Yabancı para tasarrufların oranı yüksek. Cari açık bir süredir fazlaya döndü. Yabancı yatırımcıların Türkiye’deki yatırımları da çok yüksek değil. Dolayısıyla kur tarafında yükseliş beklemek doğru değil. Artık daha stabil bir döviz piyasası bekliyoruz. (Talip Yılmaz / Capital)