ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin son 2 yıllık dönemde % 1,30 seviyelerindeki yükseliş trendi ile birlikte %3 seviyesini aştığını görmekteyiz. Temelde baktığımızda tahvil faiz yükselişlerini etkileyen birçok faktör olmakla birlikte, geçtiğimiz ay yükselişin ana sebebi, global büyümeden çok, ticari savaş, yaptırımlar ve jeopolitik risklerdeki artış nedeniyle emtia fiyatlarındaki yükselişin enflasyonda artışa sebep olacağı beklentisiydi.
FED, 2008 Ekonomik krizinin ardından, krizin öncesinde 800 Milyar - 1 Trilyon $ seviyesinde seyreden bilanço büyüklüğünü, parasal genişleme yaparak 4,5 Trilyon $ ‘a kadar yükseltmişti. FED’in genişleyici politikaları sonucunda da ekonomik büyüme makul seviyelere getirilmiştir. Son 2 yıllık dönemde, bilanço büyümesinin durduğunu ve küçülmeye başladığını gözlemlemekteyiz. Bu parasal genişleme ile birlikte, büyüme ve enflasyondaki artış trendi yükselişe geçse bile, FED’in hedeflerinin kısmen altında bulunmaktadır.
Ocak 2018’e kadarki tahvil faizlerindeki yükseliş, enflasyon ve büyümedeki artıştan dolayı gerçekleşmekteydi. Nisan ayında ise, jeopolitik ve küresel ticaret savaşlarının getirebileceği emtiadaki fiyat artışının, enflasyonda yükselişe neden olabileceği beklentisiyle, tahvil faizleri yükselerek %3,03’ ü test etti, bunun ardından son durumda ise %2,9 seviyelerine gerilemiştir.
Faiz artışı trendinin, olağanüstü bir durum söz konusu olmadığı sürece, düşük işsizlik oranları ve finansal koşullardaki iyileşmelerin de desteğiyle devam edebileceği ve yaklaşık %3,25 seviyelerine kadar yükselebileceği piyasa beklentilerine göre öngörülmektedir. Buna karşın, global ekonomik büyüme üzerindeki artan riskler, Merkez Bankalarının faiz artış hızını yavaşlatabilir.
Büyümede olası bir aşağı yönlü trend, enflasyon üzerinde de aşağı yönlü bir baskıya neden olacaktır. Bu nedenle enflasyon ve büyümedeki artışın sürekliliği konusundaki tereddütler nedeniyle tahvil faizlerinin %3 seviyeleri üzerinde kalıcı olma ihtimali düşük görünmektedir.
Alan Yatırım Araştırma
arastirma@alanyatirim.com.tr