E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaPiyasaTSPB’den ‘Fetva Kurulu’ bombası ---

TSPB’den ‘Fetva Kurulu’ bombası

TSPB’den ‘Fetva Kurulu’ bombası
27 Ekim 2016 - 13:13 borsagundem.com

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Başkanı İlhami Koç Borsagundem.com’a konuştu. Halka arzlardan aracı kurumlara tüm sorulara yanıt veren Koç bir de bomba patlattı. “Fetva Kurulu’nu biz kuracağız.”

SERAP SÜRMELİ – BORSAGUNDEM.COM / ÖZEL

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’ndeyim.  İlhami Koç’la randevumuz var. Konuşacağız. Gündemimiz dev bir sektör.  Her zamanki gibi nazik, beyefendi, her zamanki gibi güler yüzlü. Omuzlarında ise, sermaye piyasasında faaliyette bulunan tüm banka, aracı kurum, portföy yönetim şirketleri ve yatırım ortaklarının üyesi olduğu Birliğin yükü.  Ağır ama o duruşuyla, tecrübesiyle hafifletiyor.

Usta isim, ciddi bir mesai

Çalışmalar ortada. Bu binada gizli, saklı yok. Onu dinlerken, sektör profesyonelleri adına faaliyetleri izleme, inceleme, düzenleme adımlarını organize eden, ama yatırımcı menfaatlerini de unutmayan bir organizasyonun mimarlığını yapmak, Başkanlığını yürütmek ne kadar ciddi bir mesai istiyor görüyorsunuz.

Çetin sorulara verdiği yanıtları dinlerken de, Türkiye’nin geleceği sermaye piyasalarının önemli bir aktör grubunun liderliğinin, usta bir isme emanet edildiğine şahit oluyorsunuz.  Odayı yarınlar adına duyduğunuz güvence kaplıyor. Sohbetten keyif alıyorsunuz.

Lafını sakınmıyor, neşteri vuruyor

Halka arzlar diyoruz, sakınmadan söylüyor. “Dünyada azaldı, Türkiye’de ise neredeyse kurudu.”

Kurum karları diyoruz, neşteri vuruyor. “Geçen sene arttı ama bu sene ciddi bir düşüş var.”

Özel portföy yönetim şirketlerindeki depremi soruyoruz, kelime oyununa ihtiyaç duymuyor.   “Büyümüyorlar çünkü, yönettiğiniz portföy rakamı küçükse bir yere gelemezseniz.”

Forex şirketlerini masaya yatırıyoruz, anlatıyor.  “Yatırımcıları yanlış yönlendiren reklamlara ceza verdik, veriyoruz.”

Siyasi ve ekonomik fırtınaların çizdiği tabloda, Türkiye’nin ele alınacak, dertleşecek o kadar  krizi, menfaati var ki… Ama biz enerjimizi o ‘derin’ sulara dalarak tüketmiyoruz. Gündeme devam... 

Halka arzlara alternatif var

Şirketlere özkaynak sağlamada, halka açılmanın karşısına dikilen çetin rakibi dürüstçe analiz ediyor İlhami Koç. “Private equity’ler gücü ele geçirdi” diyor. Artık ciddi bir alternatif olduklarını söylüyor. Patronlar niye borsaya gelmiyor da onlarla anlaşıyor, tercih sebeplerini birer birer açıyor. Pazarlığın cazip noktalarına dikkat çekiyor. Aslında her cümlesinde, ‘uyarı’ yatıyor. “Bakın, müşteri bunun için kaçıyor!”

 Bizim bakışımız bina değil!

Son zamanların çok tartışılan olayı, “İstanbul Finans Merkezi “ bizim röportajın da önemli bir konusu.  Soru şu, “Bu proje sadece bina mı?” Yanıtı da bu,  “Biz Finans Merkezine asla bir gayrimenkul projesi olarak bakmıyoruz.” Nasıl bakıyorsunuz? “Bizim baktığımız, Finans Merkezi’ne nasıl olur da daha çok para gelir?”

 İslami enstrümanlar için Fetva Kurulu

“Bu kadar mı?” demeye kalmıyor, ‘bomba’ patlıyor. O an söyledikleri gerçekten heyecan verici. “ İstanbul eğer bir finans merkezi olacaksa ve İslami finans da bunun bir parçasıysa, ‘Bu İslami ürünler uygundur’ diyen bir kurul gerekiyor. Bu konuda da SPK ve Borsa İstanbul yetkiyi bize verdi. ‘Birlik yapsın’ dediler. Şimdi bir İslami Danışma Kurulu veya Fetva Kurulu kuracağız.”

Sohbetin kapanış gongu çalmak üzere. Sözü, 4-5 Kasım’a getiriyorum. Önemli bir tarih. Ülke adına, Birlik adına, Kurumlar adına, yatırımcılar adına çok şeyin dile getirileceği Sermaye Piyasaları Kongresi’nin, yerli-yabancı ünlü, etkili ve yetkili konuklarıyla sorunları aşması, yeni bir vizyon çizmesi bekleniyor. Peki, İlhami Koç ne diyor. Dinliyorum. “Günceli ele alacağız. Proje finansmanında sermaye piyasaları nasıl yer alır? Forex işlemlerinde sorunlar var mıdır? Gayrimenkul sektörüyle ilgili sorunlar nelerdir? Her şeyi orada tartışacağız. Kongremizin açılışını Başbakan Yardımcımız Nurettin Canikli yapacak. SPK Başkanımız, Borsa Başkanımız kongremizde olacaklar.  Tabi ki yurt dışından da çok değerli  davetliler katılacak.”

Borsagundem.com soruyor, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Başkanı İlhami Koç açık yürekle cevaplıyor... 

HALKA ARZLAR DÜNYADA AZALDI, TÜRKİYE’DE NEREDEYSE KURUDU

 -Hisse senedi işlemi yapan aracı kurumların karında önemli gerileme söz konusu, öyle ki 70 kurumdan sadece 44’ü kar edebildi.  Forex şirketlerinde ise bir miktar gerileme olmasına rağmen karlılık devam ediyor .Toplam giderlerde, özellikle pazarlama ve personel giderinde önemli artışlar gözleniyor. Banka kökenli aracı kurumlar başta olmak üzere sektörde son dönemde yoğun bir şekilde şube kapatmalar yaşanıyor. Bu tablo daha ne kadar süre devam eder? Bir süredir devam eden konsolidasyon 2017 yılında da sürecek mi, ne bekliyorsunuz?

İlhami Koç: Bizim sektörün son 10 yılına baktığımızda aracı kurum sayısı 100’lerin üzerindeyken şimdi 70’lere indi. Bunun doğal bir süreç olduğunu düşünüyorum. Çünkü hakikaten bu ülkeye göre aracı kurum sayısı fazlaydı.
Çalışan sayısı ise 5-6 binlerde geziniyor. Çok fazla artmıyor ama düşmüyor da.

Buna karşılık geçmiş yıllara bakacak olursak karlar fena değildi. Özelikle geçen sene seçim yılı olmasına rağmen aracı kurumların karı yüzde 16 civarında arttı. Bu 2015 yılı için fena bir kar değil. Ama bu sene ilk altı aylık rakamlara göre ciddi bir düşüş var. Bu nereden kaynaklanıyor? IT yani teknoloji kullanımı gittikçe artıyor ve iş oraya doğru gidiyor. Özelikle kaldıraçlı işlemlerde teknolojiye dayalı gidiş ve borsada yapılan entegrasyonlar ister istemez bazı şeyleri ortadan kaldırıyor. Benim müşteriye ulaşmak için uzaklarda bir yerlerde ofis açmama gerek yok artık.  Tabi yine de ofis açılıyor ama daha sınırlı. Bunun aynısı bankalarda da var. Hatta yurtdışı bankalarda da aynı süreç var. Tamam, şu anda şubecilik sisteminden vazgeçilemiyor ama bir takım tedbirler de alınmaya başlanıyor. Bizim sektör bankacılardan daha dinamik. Bankacılık biraz daha muhafazakâr bir sektör. Ben birinci sebep olarak bunu görüyorum ve genel bir gidişat var bu yönde.

İkinci gerekçe ise, karların düşüklüğü. Tabi karlar düştüğü için insanlar tedbir almak zorunda hissediyorlar. Kar düşüşü nereden kaynaklandı derseniz? Bir kere bir takım işlemler durdu. Mesela halka arzlar dünyada azaldı, Türkiye’de neredeyse kurudu.
Bunun dışında şirket birleşme ve satın almaları çok azaldı. Çünkü oralarda ciddi nitelikli işgücü çalışıyor. Zaten diğer aracılık işlemleri de teknolojiye kaydıkça ister istemez marjlar düşüyor.

Dolayısıyla gerek kar düşüklüğü gerek şube kapatmaları gerekse elaman çıkarılması tamamen bunların sonucu. Ama 2017 yılının daha iyi olmasını bekliyoruz. 

 SEKTÖR ARTIK MATEMATİK KÖKENLİ ÇALIŞANLARI TERCİH EDİYOR

 -İlk altı aylık verilere bakıldığında personel sayısı 6 bin 709’a yükseldi. Bu olumlu bir gösterge. Aracı kurumların önemli bir kısmı zarar ederken yeni istihdam hangi alanda artıyor? İstihdam sayısındaki artış devam eder mi?

İlhami Koç: İstihdam sayısındaki artış birkaç yerde var. Bunlardan bir tanesi teknoloji tarafı ki bu sebeple eleman sayısı artıyor. İkincisi türev ürünlerde uzmanlaşanlar artıyor. Bu hem yurtiçi hem yurtdışında da geçerli. Artık matematik kökenli, daha sayısalcı insanlar tercih ediliyor.

Bir de bizim sektörün içinden portföy yönetim sektörü çıktı. Biliyorsunuz portföy yönetimi aracı kurumların içerisindeydi ve oradan çıkıp yavru bir sektör oluşturuldu. Böylece bir ayrım oluştu bizim sektörde.  Onun için personel ve karları değerlendirirken bunu da unutmamak lazım.

 YÖNETTİĞİNİZ PORTFÖY RAKAMI KÜÇÜKSE BİR YERE GELEMEZSİNİZ

 -Özel portföy yönetim şirketlerine izin çıktıktan sonra sektör profesyonelleri çok sayıda şirket kurdu ancak kısa sürede bu şirketler yabancılara devredildi ya da küçülmeye gitti! Bunun nedenini anlatabilir misiniz?

İlhami Koç: Özel portföy tarafında maalesef yönetilen portföyler büyümüyor. Yaklaşık 100 milyar TL’nin üzerinde bir portföy var. Bunlarında büyümede geldiği yer esasında emeklilik fonları. Normal fonlarda yine bir şey yok.

Bir de Türkiye’de insanlar parasını uzun vadede yatırım dediğiniz zaman gayrimenkule yatırıyorlar. Esasen gayrimenkul bir yatırım harcamasıdır. Fakat birçok yerde insanlar bunu tasarruf olarak değerlendiriyorlar. Yani tasarrufların bir kısmı da gayrimenkule gidiyor.

 -Bu arada 51 portföy yönetim şirketinden sadece 20’si kar ederken 31’i zarar etti. 

İlhami Koç: Bakın bu portföy yönetim işi tamamen büyüklük işi. Belli bir boyutta bir portföy yönetiyorsanız karlı oluyorsunuz, yönettiğiniz portföy rakamı küçükse bir yere gelemiyorsunuz. Yeni kurulan şirketler küçük portföylerle başladılar ve büyümeyi hayal ediyorlardı. Maalesef bunların bir kısmı büyüyemedi ve büyüyemediği için de bu seviyelerde kaldılar.

 HİSSE SENEDİNİ HANGİ KURUMUN ALDIĞI DİKKATE ALINMASI GEREKEN BİR FAKTÖR DEĞİLDİR

-Borsa verilerinin 15 dakika gecikmeli yayınlanması, anlık görmek isteyenlerden para alınıyor olması ve işlem yapan aracı kurumların ekranda görünmemesi yatırımcılar cephesinde büyük tepki topluyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Hisse senedi işlemlerinde kurumların görünmesi gerekir mi? Ekran karartma olarak nitelendirilen bu durumu borsada yatırımcı sayısının azalmasının nedenlerinden biri olarak göstermek mümkün mü?

İlhami Koç: Bu konu son 4-5 yılın konusu. Esasen yatırımcı açısından baktığınız zaman, yatırım kararı verirken bir takım faktörler i değerlendiriyorsunuz. Bu faktörleri değerlendirirken o hisse senedini hangi kurumun aldığı esasen bir faktör değildir. Yani dikkate alınması gereken bir faktör değildir ve bu nedenle de dünyada da hiçbir borsada istisnalar hariç bu bilgi verilmez. Fakat bizde çok uzun süreden beri böyle yayınladığı için, sırf buna bakan bir yatırımcı kitlesi oluştu. Sırf kimin aldığına bakarak, burada yorum yapan ve bunu da dikkate alan insan kitlesi vardı. Şimdi bu karartma konusu gündeme geldiği zaman ben şunu düşünüyorum, hiç açıklamasak ya da böyle bir şey olmasa, açıklanması gerekir demezdim. Ama bir defa açıklandıktan sonra, en azından bazı yatırımcılar bunu bir yatırım kriteri olarak görüyorlarsa, açıklanmasında fayda var diye düşünüyorum. Sektörün yarısı açıklansın öteki yarısı açıklanmasın istiyor. Benim görüşüm açıklansın hiçbir sakıncası yok. 

PRIVATE EQUITY DÜNYASI HIZLA BÜYÜDÜ VE HALKA ARZALARA ALTERNATİF OLUŞTURDU

 -Son yıllarda hisse senedi piyasasında yerli yatırımcı sayısındaki azalmayı neye bağlıyorsunuz? Bunu artırmak, yeniden Türk halkını borsayla barıştırmak için sizce neler yapılmalı?

İlhami Koç: Sayı olarak bakacak olursak Türkiye’deki yatırımcı sayısının artışı büyük özelleştirme projelerinde gerçekleşti. Büyük özelleştirme projeleriyle bu sayı bir yerlere kadar çekildi ve inanın bu Avrupa’da da böyledir. Ancak belli bir aşamadan sonra sayıdan çok gelecek olan bir para varsa, bunun kurumsal yatırımcılar üzerinden gelmesi daha doğru. Yani sayının çok da önemli olmadığını, önemli olan tasarrufların ne kadarının bu tarafa geldiğidir. Böyle bakmak daha doğru olur. Aslında sayıda bir hareketlenme yapmak istiyorsak, büyük, heyecan yaratan ve insanlarda etki yaratacak özelleştirme halka arzları gerekiyor. Buna uygun güzel şirketler kamuda hala var. Mesela o kurumların belli bir yüzdesini sadece yerli yatırımcıya belli bir iskontoyla satabilirsiniz. Bu iyi bir şey aslında. Böylece taban gelişir, yıllar sonra hisse senedi sahipliği artar, devlet buradan bir para alır ve o şirket borsada işlem görmeye başlar. Böyle örnek birkaç şirket var ama şu anda ismini veremiyorum.

Daha önce de söylediğim gibi dünyada da halka arzlar azalıyor. Bunun temel sebebi de şu, eskiden özkaynak ihtiyacı olan şirketlerin gideceği tek yer borsaydı. Yani halka açılarak buradan özkaynak sağlıyordu. Şimdi ise Private equity dünyası hızla büyüdü ve özkaynak ihtiyacınız varsa oradan da alabiliyorsunuz.  Yani bu bir alternatif oluşturdu. Şimdi siz bir şirketsiniz ve karşınızda bir Private equity şirketi var. Bir de halka açılma opsiyonu var. Private equity şirketiyle istediğiniz müzakereyi yapabiliyorsunuz. Yani şu olsun bu olmasın diye. Ama halka açılmak isterseniz bir sürü düzenleme var ve oraya tabisiniz. Hatta çoğunlukla Private equity şirketlerinin verdiği değer yüksek değer oluyor. Eskiden teorik olarak bir şirketin 3 tane değeri vardı. Bir, en aşağıda şirketin sermayesi ve Private equity değeri. İki, halka açıklık ve piyasa değeri ki ortada yer alır ve bunun en üstünde de stratejik değer yer alırdı. Şimdi Private equity değeri, halka açılma değerinin üzerine çıkmaya başladı. Bu dünyada genel bir trend olarak devam ediyor. Private equity şirketleri nasıl gelişti derseniz? Bir analizi yok ama ben şöyle düşünüyorum; dünyada Private equity şirketleri kimin parasını yönetiyor derseniz üst gelir grubunun parasını yönetiyor ve zengin gittikçe daha da zenginleşiyor. Gittikçe daha zengin olduğu içinde o Private equity dünyası hızla büyümeye başladı. Mesela siz iyi bir şirketsiniz ve özkaynağa ihtiyacınız var. Dünyadan Private equity şirketleri sizi bulup, ‘Ya ne gerek var ben sana o parayı vereyim’ diyor. Ama şunu da unutmamak lazım, Private equity şirketleri, bir gün çıkmak üzere giriyorlar. Onların ana hedefi stratejik yatırımcıya satmak. Çünkü en yüksek değer orada. Onu bulamazlarsa yine halka arz piyasasına geri geliyorlar. 

YATIRIMCIYI YANLIŞ YÖNLENDİREN REKLAMLARA CEZA  VERDİK

 -Forex şirketlerinde reklam ve tanıtım başta olmak üzere bazı konulardaki denetimleri ve yatırımcı şikayetlerinin takibi aracı kuruluşlar birliğine verildi. Birlik, o günden bugüne neler yaptı?

İlhami Koç: Aslında kaldıraçlı işlemler profesyonellerin yapması gereken bir faaliyet alanı. Bizde sorun şu oldu, bazı şirketler küçük yatırımcıları da hedefleyip ve onları bazı yanlış izlenimlerle “Ahmet bu kadar para kazandı siz neden kazanmayasınız” ya da “Aylık 300 dolar geliriniz niye olmasın” gibi yanlış bir pazarlama taktiğine gittiler. SPK, yeni düzenlemelerle buna set çekti ve bu çok doğru bir karar oldu.

Bize de birlik olarak reklamları denetleme ve gerekiyorsa ceza verme yetkisi verildi. Tabi bizimde birlik olarak verdiğimiz cezalar var ve bu cezaların çoğu da bu tür yanlış yönlendiren reklamlarla ilgili. Şimdi bu tür reklamlar bir disipline girdi. Hatta bu tür reklamalar kalmadı diyebilirim. Birlik olarak bu tür reklamları çok sıkı takip ediyoruz. 

TEFAS BÜYÜYOR AMA BİRAZ DAHA TANITIMI YAPILMALI 

-Yatırımcıların tüm kurumlardan yatırım fonu alıp satmasına imkan sağlayan TEFAS platformu amacına ulaştı mı?

İlhami Koç: Bu tarz açık mimari sistemler sadece yatırım fonları için değil, dünyada başka işler için de kullanılmaya başladı. Türkiye’de de mesela sigorta sektöründe benzer bir yapılanma var.

Bakın iyi yönetilen bir fonun yöneticisi, iyi bir fon yönetebiliyorsa, bu fonu satabilmeli. Dolayısıyla bu fon yöneticisi bir takım dağıtım ağlarına girmekte zorluk çekiyorsa o zaman öyle bir dağıtım kanalı olsun ki herkes buraya gelsin ve yatırımcı iyi yönetilen fonların, kötü yönetilen fonların burada farkına varsın. Ve fonunu bu şekilde alsın. Bu çok güzel bir düşünce tarzı. Hatta ilk başladığı zaman bayağı reklamını da yaptık. Aslında bir yıl olmasına rağmen TEFAS’ın gelişmesi fena olmadı. Büyüyor. Rakamlarda büyüyor. İşlem hacmi de büyüyor. Bu anlamda iyi. Ama tanıtımı biraz daha yapmalıyız diye düşünüyorum.

 GAYRİMENKUL SERTİFİKASI SİSTEMİ SES GETİRECEK BÜYÜK PROJELERDE ÇOK GÜZEL İŞLER

 -Sektörün yeni enstrümanlarından biri de ‘gayrimenkul sertifikası’ ki metrekare bazında sertifika ihraç edilebilecek. Herkes bir konut alamayabilir ama bu sayede her bir metrekare için bir sertifika alarak projenin ileride oluşacak gelirinden faydalanabilecek. Burada sistem tam olarak nasıl işleyecek? Avantajları ya da dezavantajları nelerdir?

İlhami Koç: Aslında geçmişte konut sertifikaları vardı. Hatta 90 yılların ortalarında Emlak Konut’un Halkalı’da yaptığı konutların bir kısmı bu şekilde satıldı. Bu konut sertifikaları borsada işlem görüyordu, ikinci eli vardı ve insanlar oradan alım-satım yapıyordu. Mesela oradan konut sertifikası toplayıp ev sahibi olan çok insan oldu.

İşte bu gayrimenkul sertifikası da konut sertifikasına benzer bir model.  Bu kadar gayrimenkul geliştirme işinin olduğu bir yerde gayrimenkul sertifikası zaten olması gerekir.  

Büyük tutarlarla gayrimenkul almaya gücünüz yetmiyorsa, bu model iyi bir tasarruf yöntemi ve avantajdır.

Bu sistem tam olarak ne zaman işler biliyor musunuz, çok güzel, ses getiren büyük projeler varsa ve çok geniş kitleleri bunun içine katmak istiyorsanız sistem o zaman çok güzel işler. 3-5 katlı apartmanlık işlerden bahsetmiyorum. Emlak Konut’un, TOKİ’nin büyük projelerinden bahsediyorum.

 DÜZENLEMELER BELLİ, ÜRÜNLER BELLİ, FAALİYETLER GENİŞLEDİ

 -Aracı kurumlar olarak düzenleyici ve denetleyici otoritelerden beklentileriniz nelerdir?

İlhami Koç: 2013 yılındaki çıkarılan yeni yasayla beraber büyük ölçüde önümüz açıldı. Düzenlemeler belli. Ürünler belli. Faaliyetler genişledi. Yani biz dönüp de, ‘Şu ürün eksik keşke düzenlemesi yapılsaydı’ diye bir şey demiyoruz. Bunlar eskiden vardı ve artık kritik etmiyoruz. Bizim kritik ettiğimiz temel konular esasen yapısal şeyler. Mesela ülkedeki tasarruf eksiklikleri ve bu tasarruf eksikliğinin niye sermaye piyasalarına gelmemesiyle ilgili. Artık bu konular düzenleyici otoritelerin dışında olan şeyler.

Kamu tarafından bir şeyler beklemek gerekiyorsa da bunlardan bir tanesi, vergi düzenlemeleri. İkincisi de özelleştirme tarafında büyük çaplı özelleştirmelerin halka arz yoluyla yapılması.
 
HEM PROFESYONELLERE HEM YATIRIMCILARA HİTAP EDEN BİR KONGRE OLACAK

 -Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) tarafından 4-5 Kasım 2016 tarihlerinde Sermaye Piyasaları Kongresi düzenlenecek. Kongreye kimler katılacak, bu kongredeki amacınız nedir?

İlhami Koç: Kongredeki amaç esasen güncel konuları tartışmak. Proje finansmanında sermaye piyasaları nasıl yer alır? Forex işlemlerinde sorunlar var mıdır? Gayrimenkul sektörüyle ilgili sorunlar nelerdir? Bizim burada konuştuğumuz her şey kongrede tartışılacak. Tartışmanın yanı sıra bir çok eğitim programları da var. Hem profesyonellerle hitap ediyor hem de yatırımcılara hitap eden tarafı var. Kongre 2 gün sürecek ve çok geniş kapsamlı panel, eğitim programları var. Kongremizin açılışını Başbakan Yardımcımız Nurettin Canikli  yapacak. SPK Başkanımız, Borsa Başkanımız kongremizde olacaklar.  Tabi ki yurtdışından da çok değerli konuklarımız olacak. 

BİRLİK OLARAK ‘FETVA KURULU’ KURACAĞIZ

-İstanbul’un Finans Merkezi olabilmesi için bina yatırımları dışında neler yapılmalı?

İlhami Koç: Sırf bu işten sorumlu bir organizasyon gerekiyor. Hükümet programında olduğunu biliyorum ama bir türlü yapılamadı. Her şeyden önce yarı özerk, kamunun desteklediği ama içinde profesyonellerin çalıştığı İstanbul’u bu amaçla pazarlayacak bir organizasyona ihtiyaç var. Bu organizasyon İstanbul’un bu yönünü ortaya çıkarmak için finans merkezlerine, büyük şirketlere, büyük bankalara, Private equity şirketlerine gidecek ve İstanbul’a gelmelerini teşvik edecek. Bunların talepleri neyse, gelmek için şartları varsa onları öğrenecek ve buraya gelip kamuyla konuşup bunları nasıl yapabileceğimizi anlatacak. Bence ilk aşamanın bu olduğunu düşünüyorum.

Bizler Finans Merkezine asla bir gayrimenkul projesi olarak bakmıyoruz. Bizim baktığımız Finans Merkezi’ne nasıl olur da daha çok para gelir. Bakın sadece Türkiye’deki değil,  bölgenin fon arz edenleri ve fon talep edenlerini buraya getirmeyi nasıl sağlayabiliriz. İşte Malezya, bu işin merkezi oldu da biz niye olmayalım. Ama dediğim gibi yapılması gereken bir sürü şey var.

Bu arada söylemeden geçmeyeyim. Siyasi gündemin çok yoğun olduğu bir ortamda, bizimle ilgili birkaç güzel gelişme de oldu. Bunlardan bir tanesi BES’e otomatik katılım. Otomatik katılım hakikaten bizi zıplatacak gelişmelerden bir tanesi diye düşünüyorum.
İkincisi de Türkiye Varlık Fonu ve inanın çok önemli.  Türkiye Varlık Fonu’nun bir özelliği daha bulunuyor ve buna değinmekte fayda var. Türkiye Varlık Fonu’nun amaçlarından biri de sermaye piyasalarını geliştirmek ve bu kanunda da yazıyor. Dolayısıyla bu çok önemli bir adım oldu bizim açımızdan. Kanun çıktı ve bir an önce de faaliyete geçmesinde yarar var.

Son olarak da şunu söylemek istiyorum. İstanbul bir finans merkezi olacaksa ve İslami finansta bunun bir parçasıysa, ‘Bu İslami ürünler uygundur’ diyen bir kurul gerekiyor. Böyle bir şeyin kurulması konusunda da SPK ve Borsa İstanbul’la konuştuk, ‘Nasıl yapılır?’ diye. Onlar da ‘Birlik yapsın’ dedi. SPK’yla konuştuk, ‘Tamam, yapabilirsiniz’ dedi. Şimdi böyle bir İslami Danışma Kurulu veya Fetva Kurulu kuracağız. Bu sadece yurtiçine yönelik olmayacak, uluslararası uzmanlar da işin içinde olacak. Dolayısıyla sadece Türkiye’den gelen işlere değil, dünyadan da gelebilecek işlere ‘Evet, bu İslami  şartlara uygundur’ diyebilecek bir kurul oluşturuyoruz. İstanbul Finans Merkezi için de bu çok güzel bir şey.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (5)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Madallah28 Ekim 2016 23:33

    Adnan hoca Daha iyi yonetir

  • hadise alırverir28 Ekim 2016 13:26

    Takas analizi diye bir analiz var ve siz anlık olarak buna erişimi yasaklıyorsunuz, ozaman grafikleride kapatın teknikçiler de akşam baksın şark kurnazı açıklaması bu konudaki açıklamalar...

  • realist28 Ekim 2016 11:15

    çöken ekonomiyi fetva ,dua ... ile ayakta tutmaya çalışan bir zihniyet.önce borsada işlem gören şirketlerin çoğunun birer tabela dan ibaret olduklarını anlayın ve gereğini yapın. sonra fetva işine geçin.yanı halk tabiri ile "eşeğini önce sağlam bağla sonra Allaha havale et "

  • anadolu sigorta27 Ekim 2016 13:41

    hayırlı uğurlu olsun inşallah..

  • Aferin27 Ekim 2016 13:39

    Kurumlar kapanıyor işsiz kalıyoruz Aracı kurumlar ve çalışanları için ne yaptınız. Yatırımcı için orda olduğunuz gibi sektör çalışanları ve kurumşar için ordasınız. Nette ne var elde ?