Ana SayfaŞirket HaberleriSay Reklamcılık: Pazarda iddiası olan firmayız---

Say Reklamcılık: Pazarda iddiası olan firmayız

1 / 12
Say Reklamcılık: Pazarda iddiası olan firmayız
04 Ağustos 2014 - 08:41 www.borsagundem.com

SERAP SÜRMELİ – BORSAGUNDEM.COM

“Say’ar mısınız?” diyorum… Ooo, Mahmut Bey hazır bile, bombaları ardı ardına patlatıyor…

Her kelimesinin üstünde, her cümlesinin içinde, sabırlı, azimli ama kararlı bir hür teşebbüsün izleri, atılan her adımın altında bir tabela reklamcısı olmadıklarının gerçeği yatıyor.

Şirketini, gururla, heyecanla ve bir dev olma hırsıyla anlatan Mahmut Güldoğan, aileden. Say Reklamcılık’ı ağabeyleri 1989’da kurmuş, o hazıra konmuş :) gibi bir görüntü çıkmasın ortaya ama gerçek bu. Öyle anlatıyor. Fatih ruhlu; Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği diplomasını zafer işareti gibi tutarken, beyni de bedeni de İzmir’deki şirkete koşmuş. O gün, bugün tüm sektöre, 5 kıtaya, Say’ı öğretiyor. Şirkete girdikten 13 yıl sonra ise İstanbul rüyası gerçek oluyor. Fatih İstanbul’u fethetti, çağ kapattı, çağ açtı, Güldoğan da İstanbul’da  açtıkları ofisle Avrupa’yı fethe hazırlanıyor. Doğu’dan Batı’ya, Kuzey’den Güney’e rakiplerine meydan okuyor:

 “Sektörün liderliğini ele alma zamanımız gelmişti. Adımlarımızı bu kararlılıkla attık. Say, Türkiye’de sözü olan, büyük çaplı projelerde yer alan, dünyaya açılan bir marka olmalıydı. Ve İstanbul bu konuda çok kritik bir konumdaydı…”

Şirketin küresel çıkışının merkezi İstanbul sadece adres olarak değil, bir sevgili olarak da gönlünde yer alıyor Güldoğan’ın. İstanbul’a aşık, bu kenti, kentin ruhunu seviyor. “İstanbul…” derken çevreye yaydığı zarafet sanırsın Necip Fasıl Kısakürek...

“İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, su telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur…”

Mahmut Bey’i dinlerken aklımdan bir yıldız gibi kayıp geçen bu mısralardaki ezelden beri İstanbullu güneşi, Say Reklamcılık’ın Levent’teki villa ofisinin ben de hayranlık uyandıran bahçesinde tüm harikalığıyla hissediyorum… 

Tarzı tam bir Batılı

Sohbetimiz ‘güzel bir atmosferde’ sürüyor. Borsa İstanbul’un İzmirli şirketinin Boğaz’ın incisinde nasıl parladığını konuşuyoruz Mahmut Güldoğan’la. Rakamlar, vizyon, misyon önüme yığılıyor. Öncelikle halka arzdan gelen kaynakla Say’a katılan Alman firmasının yarattığı iş potansiyeli dikkat çekici. Bir kere satın alma tarzı tam bir Batılı çünkü, 4 ay önce 1.5 milyon euroya IMM’nin alınışıyla, gıda devi Ülker’in 7 yıl önce 850 milyon dolar saydığı Godiva, ‘yol’ açısından aynı. Murat Ülker, Godiva’da nasıl markayı dünyadaki bilinirliği ile koruduysa, uluslararası pazarlara Godiva çıplaklığıyla ulaştıysa, Mahmut Güldoğan’da aynı dilden konuşuyor:    

“Şirketin bütün değerlerini, haklarını, markalarını, personeli ile birlikte aldık. Amacımız o şirketi bir Türk şirketi olarak kurmaktan çok, IMM’nin kendi Alman kimliğini korumak ve onun iş yapış şekillerini değiştirmeden gerçekleştirmek. Biz bu şekliyle Avrupa’ya mal satan bir firma değil, Avrupa’ya yerleşmiş oranın kalbinde olan bir firma olarak yer almış oluyoruz…”

Zaten IMM’nin portföyündeki isimleri, Mercedes-Benz, Lamborghini, Shell, Fiat, Philip Morris, Alfa Romeo, Allianz, Citroen, Iveco, Bosch, Lancia, Texaco ve Chevrolet'yi görünce hedef de çok net ortaya çıkıyor; ihracatın marka değerini ve hacmini artırmak.

Paralar çar çur edilmiyor

Bu satın almayla yatırımcı cephesinde ‘gedik’ değil ‘gelir’ penceresinin açıldığına işaret eden Güldoğan’ın yüzü gülüyor. Kapatılan borçlar nefes aldırıyor, ekipman yatırımı atağı hızlandırıyor. Ve halen, “Kasada duruyor” dediği 1.8 milyon TL’ye ‘gözü gibi baktıklarını’ söylüyor. Kısaca mesajını veriyor, “Paralar çarçur edilmiyor.”

Kendi alanlarında yani açık hava reklamcılığında dünyada borsaya açık tek firma olduklarını söyleyen Mahmut Bey’e performansı soruyorum, “Yılın ilk yarısı nasıl geçti?” diyorum. Ama hisselerin performansıyla ilgili kritik ikinci soruyu da hazır tutuyorum. İlk yanıt hemen geliyor. Çok rahat, emin, tane tane konuşuyor:

 “Yılın ilk yarısı planlarımıza uygun gerçekleşti ve konsolide olarak 20 milyon seviyesindeki bir satışla kapattık. Yıl sonu hedefimiz 49 milyon seviyesindeydi ve şu an siparişi alınan çok miktarda iş var.  Beklentilerimizin üzerine çıkacağız…”

Ben, “Ya hisseler?” der demez, grafikle anlatıyor:

“Biz 13 ay önce yüzde 25 iskontolu olarak 2.20 ile çıktık. Şu anda hissemiz 3.6 seviyesinde. Bu iskontosuz hisse değerimizin yüzde 30 artması anlamına geliyor. Yatırımcı sayımız da 300’den 500’e çıktı…”

Devam ediyor:

“Bunlar çok güzel olaylar, duygular…”

Sesindeki netlik, tonundaki sevinç, işlerin tıkır tıkır yürüdüğünü gösteriyor. Zaten ne bir telaş, ne kaçamak bir hal ne de kıvırma. Hiçbiri bu sohbete uğramıyor. Bu pürüzsüzlüğü, yatırımcı adına olumlu bir not olarak yazıyorum.

Hedefler büyük

Sıra, Güldoğan’ın Anadolu terbiyesi, ‘büyüklerimiz bilir’ anlayışıyla, “Takdir SPK’nın” dediği tahvil ihracı talebine geliyor. Öyle ya bu ihrac ta nereden çıktı? Yatırımcı merak ediyor, ben de elçi sıfatıyla araya giriyorum: “Niçin?”

Sözleri, bu girişimin arkasında bir hamle, bir atak yattığı izlenimi hissettiriyor. Zaten o da konuyu, “Şu an sahip olduğumuz bilgi birikimi ile pazarımızda önümüzde fırsatlar var ve bunları değerlendirmek istiyoruz” diye bağlıyor.

Tabi duydukları heyecan bu kadarla sınırlı değil. Tahvil ihracı belli ki hedefin bir parçası, savaşcısı. Büyük projelerden bahsediyor Güldoğan... İç pazarda Türkiye’nin önemli şirketleriyle çalışmanın, ihalelerini almanın yanı sıra, Avrupa, Afrika, Rusya ve Orta Doğu’ya da ihracat yapan Say Reklamcılık’ın önümüzdeki 18 ay içinde yapmak istediği çok önemli işler var. İlki franchse ağını Avrupa’da kurmak, yaymak. Türkiye’de pek bilinmeyen logo imalatını gerçekleştirmek, bir ilke imza atmak. Taleplere yetişebilmek adına üretim yeteneklerini geliştirmek; eleman ve makine parkurunu daha da takviye etmek. Üstelik bunları planlarken, ‘Para şuradan, buradan gelecek!’ diye beklemek yerine, 15 milyonluk bütçeyi ayırarak işe girişmek. İşte Mahmut Güldoğan’ın sesindeki güç, cümlelerindeki kudret bu ciddiyete, hazırlıklara dayanıyor. “Pazardaki gücümüz katlanacak” sözünü bu nedenle özgüvenle kullanıyor. 

Say, say bitmesin!

İzmir’deki fabrikada 200’ü aşkın personeliyle hizmet veren, Çıraklık Okulu ve Meslek Yüksek Okulu’yla sektörde eğitim meşalesini yakan, endüstriyel açık hava reklamcılığında binlerce satış noktasına sahip otomotiv, mobil iletişim, bankalar gibi kurumsal kimliklerle çalışan; dış cephesinde hizmet verdikleri markaların iç mekan mobilyalarını da üretmek gibi ikinci bir yetenekleri de olan Say Reklamcılık’ın Avrupa’da 3 yıl içinde talip olduğu Pazar payı 20 milyon euro. Tüm pazarın 400 milyon euro olduğunu hatırlatırsak, bu yüzde 5 demektir ki çıkış için herhalde iyi bir hedef. Hatta Say’ı saymayı bilenler için güzel bir geleceğin ilk kıvılcım fişeği.

Say Reklamcılık patronlarından, Yönetim Kurulu Üyesi Mahmut Güldoğan, keyifli sohbetin sonunda “Bu şirketin mensubu olmak güzel bir şey” diye konuşuyor. Umarız yatırımcı olarak siz de aynı duyguları hissedersiniz. Kazancınızı Say’makla bitiremezsiniz…

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)