E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaMakro EkonomiGSYH'daki revizyon politika analizine yardımcı olacak---

GSYH'daki revizyon politika analizine yardımcı olacak

GSYH'daki revizyon politika analizine yardımcı olacak
15 Şubat 2017 - 10:55 borsagundem.com

Dünya Bankası, Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla'nın hesaplanmasına ilişkin yapılan revizyonun politika analizlerinin güçlenmesine yardımcı olduğunu duyurdu

Dünya Bankası, Türkiye'nin GSYH revizyonunun ulusal hesap verilerinin kalitesini iyileştirdiğini ve verilerin ayrıntılı dağılımlarının yayınlanması politika analizinin güçlendirilmesine yardımcı olacağını kaydetti.

Dünya Bankası tarafından yayımlanan Odak Notu'nda şu değerlendirme yapıldı:

"Revizyonlar ulusal hesap verilerinin kalitesini iyileştirmiştir ve verilerin ayrıntılı dağılımlarının yayınlanması politika analizinin güçlendirilmesine yardımcı olacaktır. Yapılan revizyonlar bir yandan
Türkiye'nin ulusal hesaplar metodolojisini uluslararası standartlara yakınlaştırırken, aynı zamanda idari verilerin entegrasyonu yoluyla bilgi kalitesini iyileştirmiştir. Önemli bir sınırlama ayrıntılı dağılımların olmamasıdır (örneğin kamu yatırımları ve özel yatırımlar, konut inşaatı ve konut dışı inşaat veya ayrıştırılmış sektör detayındaki yatırımlar gibi). Önümüzdeki dönemde üretkenliği artırma ve yüksek ve istikrarlı bir büyüme performansına ulaşma yolunda zorlukların aşılabilmesi için yatırım harcamalarının yapısı çok önemli bir rol oynayacaktır. Ayrıca, ayrıntılı dağılımlar ile birlikte sağlıklı sermaye stoku tahminleri de daha sağlıklı verimlilik tahminlerinin yapılabilmesine katkıda bulunacaktır. Dolayısıyla, daha detaylı verilerin açıklanması söz konusu dinamiklerin daha iyi anlaşılmasını sağlayacak, böylelikle politika çözümlerinin sağlamlığını artıracaktır.

Türkiye'nin GSYH revizyonu: Değişikliklerin kaynaklarını anlamak

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ulusal hesaplar sisteminde büyük bir revizyon gerçekleştirdi. TÜİK, metodolojisini Avrupa Hesaplar Sistemi (ESA 2010) ile uyumlu hale getirmek, tahmin yöntemlerini
iyileştirmek ve bilgi altyapısını güçlendirmek amacıyla eşzamanlı olarak bazı değişiklikler yaptı. Bu değişiklikler ulusal hesap verilerinde önemli revizyonların yapılmasına yol açarak metodolojiler
ve veriler hakkında açık bir tartışma başlattı. Bu odak notunun amacı çok boyutlu bu revizyona ışık tutmaktır. Bu doğrultuda aşağıdaki sonuçlara ulaştık:
Nominal GSYH'nin yeni seride daha yüksek olmasının başlısca sebebi özellikle inşaat yatırımları olmak üzere artarn yatırım seviyesidir.Yükselen yatırım seviyesinin ve yatırım artışının sebebi
metodolojik değişiklikler ve iyileşen veri kaynakları olması muhtemeldir. Özellikle firma kapsamının artması ile birlikte ekonominin gerçek durumunun daha doğru bir şekilde yansıtılmasını sağladı. Güçlenen yatırım artışı özellikle 2009 yılından sonra GSYH'nin daha hızlı büyümesini sağladı (Şekil 1).
2012-2015 döneminde ortalama yüzde 6,1 olarak gerçekleşen GSYH büyümesi Türkiye'yi dünyadaki en hızlı büyüyen ekonomiler arasına yerleştirdi, ancak bu artışın 2016 yılında yavaşlayarak yüzde 2,1 'e
gerilemesini tahmin ediyoruz. Revizyon sonucunda, Türkiye 2015 yılında yaklaşık yüzde 28 olan yatırım/GSYH oranı ile Asya Kaplanları ile benzer düzeylere ulaşdı aynı zamanda Türkiye'nin 2015 yılında yaklaşık yüzde 25 düzeyinde olan tasarruf oranı da ülkeler arası karşılaştırmada yüksektir.Temel zayıflıklar hala devam ediyor, 2016 yılında cari açığın GSYH'nin yüzde 4,1 'i düzeyinde olduğunu tahmin ediyoruz.

Yükselen nominal GSYH seviyesinin açıklaması

TÜİK Ulusal Hesaplar Sistemi'nde çoklu düzeltmeler yaptı ve bu kapsamda ESA 2010 metodolojisini benimseyerek, tahmin yöntemlerini iyileştirdi ve bilgi altyapısını güçlendirdi. ESA 2010 metodolojisinin
benimsenmesi, "Ar-Ge" ve "silah sistemlerinin" yatırım olarak sınıflandırılmasını ve verilere "kendi hesabına yazılım" ve "uyarlanmış sigorta hasar prim giderlerinin" dahil edilmesini içeriyor. ESA 2010'nun yanı sıra gerçekleştirilen diğer önemli revizyon kaynakları arasında genel devlet kavramının yeniden sınıflandırılması, tarım tahminlerinin iyileştirilmesi, idari kayıtların sisteme entegrasyonu, revize edilmiş Arz-Kullanım ve Girdi-Çıktı tablolarının kullanımı (2012) ve çeşitli hesaplama ve tahmin yöntemlerinde yapılan değişiklikler yer alıyor.ESA 2010 revizyonu, 2012 yılında nominal GSYH'de gerçekleşen yüzde 10,8'lik artışın sadece 0,7 puanlık bölümünü açıklıyor. Değişiklikler sonucunda, 2012 yılında (TÜİK'in detay verdiği tek yıl) kaydedilen nominal GSYH yüzde 10,8 yükseldi ki bu benzer metodolojik revizyon
gerçekleştirmiş diğer ülkelerin deneyimlerine göre beklenenden daha yüksektir. Kaydedilen GSYH seviyesindeki farkın çoğunluğunun, ESA 2010'un uygulanmasından ziyade iyileştirilen tahmin yöntemleri ve bilgi altyapısı ile bağlantılı olduğunu önemle vurgulamamız gerekiyor.Nominal GSYH'deki artışın altında yatan en önemli faktör firma kapsamının artmasıdır. TÜİK idari kayıtların entegrasyonu sayesinde, kapsanan firma sayısını 7.000'den 3 milyona çıkarabildi. Daha da önemlisi, TÜİK madencilik, imalat ve inşaat gibi bazı sektörler için Gelir idaresi verilerini kullanarak tüm firmalardan bilgi toplamaya
başladı ve böylelikle örnekleme dayalı olan önceki tahminlere kıyasla verilerin daha sağlıklı olmasını sağladı. Ek olarak, yeni veri kaynakları, firma giriş ve çıkışlarının herhangi bir gecikme olmaksızın takip edilmesine olanak tanıyarak daha doğru bir ölçüm imkanı sağlıyor. Genel olarak, bu iyileştirmeler ve değişiklikler ekonomik gerçekliğin somut olarak daha iyi yakalanmasına yardımcı oluyor.
Yeni seride 2015 GSYH değeri yüzde 19,7 daha yüksektir ve bunun temel nedeni yatırımların daha yüksek düzeyde olmasıdır. Tablo 1, 2009 ile 2015 yılları arasında, yeni ve eski metodolojiler ile hesaplanan nominal GSYH'deki farkların dağılımını gösteriyor. Farklar özellikle 2012 yılından itibaren daha yüksek düzeye çıkmakta ve yeni ile eski tahminler arasındaki fark yüzde 10'u geçmektedir. 2015 yılında, yeni serideki nominal GSYH eski seriye göre yaklaşık yüzde 20 daha yüksektir. Harcama bileşenleri bazındaki dağılım, yüzde 19,7'lik farkın çoğunlukla yatırım harcamaları ve özel tüketim ile açıklanabileceğini, farkın üçte ikisinden fazlasının, özellikle özel yatırımlar olmak üzere, toplam yatırımlardan kaynaklandığını gösteriyor.
2015 yılında nominal GSYH'deki yüzde 19,7'lik artışın 10,5 puanlık bölümünü inşaat yatırımları oluşturmaktadır. 2009 -2015 döneminde toplam yatırımlar içinde inşaat yatırımlarının payı, eski seriye göre ortalama olarak yaklaşık yüzde 45 iken bu oran yeni seride yaklaşık yüzde 53'e çıkmıştır. Benzer bir durum üretim tarafında da görülmektedir. Yapılan revizyonun tüm sektörlerde bir genişlemeye yol açmasına rağmen, GSYH içinde inşaat sektörünün payı neredeyse iki katına çıkmıştır ve son yıllarda GSYH'de kaydedilen artışın üçte birini oluşturmuştur (Tablo 2).
Yatırımların bileşiminde inşaat lehine yaşanan değişim, yatırımların kalitesi ile ilgili endişelere yol açıyor. 2009-2015 dönemi için, toplam yatırımlar içinde makine ve ekipman yatırımlarının payı eski seriye göre yüzde 56 iken, bu pay yeni seriye göre önemli bir düşüş kaydederek, ortalama olarak yaklaşık yüzde 38'e geriledi (Şekil 2). İnşaat genellikle üretkenlik artışları ile ilişkilendirilmediğinden dolayı, inşaat lehine yaşanan değişim, yatırımların kalitesi ile ilgili endişelere yol açıyor. Yeni sınıflandırmaya dahil edilen ilave bir yatırım kategorisi olan ve Ar-Ge, fikri mülkiyet ürünleri, kendi hesabına yazılım gibi kalemler
içeren "Diğer varlıklar" 2015 yılında nominal GSYH seviyesinde kaydedilen yüzde 19,7'lik artışın 2,7 puanlık bölümünü oluşturdu.Firma kapsamının artmasından kaynaklanan daha kaliteli veri
altyapısı özellikle inşaat yatırımlarında olmak üzere, yatırım ve GSYH düzeylerindeki artışları açıklamaktadır. Geçmişteki ankete dayalı ulusal hesap verilerinde yatırım harcamalarının gerçek büyüklüğü olduğundan daha düşük düzeyde tahmin edilmiş olabilir, imalat ve inşaat gibi kilit sektörlerde firma kapsamının tüm popülasyonu kapsayacak şekilde genişletilmesi, yatırım ve GSYH'deki artışı
açıklayabilmektedir. Alt sektör düzeyinde revizyonun dağılımı mevcut olmamakla birlikte, inşaat sektöründe konutun payının yüksek olduğu göz önüne alındığında, inşaattaki revizyonun önemli bir bölümü konut yatırımlarından gelmiş olması muhtemeldir. Özellikle son 5 yılda Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinin önemli ölçüdeki artışı dikkate alındığında, artan firma kapsamının, inşaat yatırımlarında KÖİ projelerinin ağırlığının daha doğru bir yansımasını sunuyor olması muhtemeldir.
Hanehalkı nihai tüketim harcamalarındaki revizyonlar da GSYH seviyelerindeki farklılıklara katkıda bulunmaktadır. 2012 yılına kadar, yeni seride kaydedilen özel tüketim harcamaları eski rakamların
altında kalmıştır. 2013 yılından itibaren, nominal GSYH seviyesinde meydana gelen yukarı yönlü revizyonun önemli bir bölümü özel tüketim harcamalarından kaynaklanmaktadır (2015 yılında yüzde 3,2 bakınız Tablo 1). Özel tüketim harcamalarının tahminini etkileyen bir metodolojik değişiklik, emtia akışı yönteminin 2012 Arz ve Kullanım Tabloları kullanılarak yeniden hesaplanmasıdır.

2009 sonrasında güçlenen GSYH artışının kaynaklarının ortaya konulması

Yeni ve eski seriler arasında büyüme oranları da değişmektedir. Esas olarak yukarıda açıklanan yeniden sınıflandırmalar ve değişikliklerin tüm yıllar için GSYH seviyelerini etkileyeceği, dolayısıyla büyüme oranlarının aynı kalacağı düşünüldüğünde, büyüme oranları üzerinde önemli bir etki yaratmaması beklenir. Ancak, yeni ve eski seriler arasında büyüme oranlarında önemli sapmalar
gözlenmektedir. Bunun muhtemel bir açıklaması, sabit fiyatlardan bir önceki yılı baz yıl alarak hacim endekslerini belirlemek için kümülatif yıllık değişiklikleri kullanan zincir bağlantı yöntemine
geçiştir.3 Sabit fiyat metodolojisinin GSYH bileşenlerinin ağırlıklarını güncellemediği göz önüne alındığında, eski metodoloji ağırlıklar güncelliğini kaybettikçe büyüme oranlarını eksik tahmin
etmiş olabilir. Büyüme oranlarında gözlenen değişikliğin ikinci bir kaynağı da kapsanan firma sayısının 7.000'den 3 milyona yükselmesi olabilir. Örneğin eski serilerde kullanılan örneklemin tam olarak
temsili olmaması halinde, bu artış GSYH tahminini daha sağlıklı hale getirebilir. Büyüme oranlarındaki artışın üçüncü muhtemel bir sebebi, sektörler bazında reel katma değerin hesaplanmasında, hem girdileri
hem de çıktıları tek bir deflatör ile deflate etmek yerine girdilerin ve çıktıların ayrı ayrı deflate edilmesine olanak tanıyan ikili deflasyon yönteminin kullanılması olabilir. Örneğin, 2015 yılında olduğu gibi harici bir emtia fiyatı şoku sebebiyle girdi fiyatlarının düşmesi ancak bu arada çıktı fiyatlarının büyük ölçüde aynı kalması halinde, ikili deflasyon yöntemi girdi ve çıktı fiyatlarının birbirinden ayrıştırılmadığı tekli deflasyon yöntemine göre daha yüksek bir katma değer verecektir.

Yeni GSYH büyüme rakamları, yeni serinin baz yılı olan 2009 yılından itibaren eski serilerden ayrışıyor. 2009 öncesindeki dönem

için sağlıklı idari veriler mevcut olmadığı için, TÜİK bu yılları geriye dönük tahmin yöntemini kullanarak tahmin etmiştir. Sonuç olarak, 2009 yılına kadar olan döneme ilişkin revizyonlar nispeten küçük boyutta olurken, 2010-2015 dönemine ait ortalama GSYH artışı yüzde 5,2'den yüzde 7,4'e yükselmiştir. Yüksek büyüme oranlarının kaydedildiği 2010 ve 2011 yıllarını hesaplama dışında bıraktığımızda, değişiklik çok daha yüksek düzeye çıkmakta, 2012-2015 arasındaki ortalama büyüme oranı yüzde 3,3'ten yüzde 6,1'e yükselmektedir (Şekil 1). Ancak, GSYH artışının 2016 yılında yüzde 2,1'e gerilemesi tahmin edilmektedir.
Yeni seride artan büyüme oranlarının ana etkenleri daha güçlü yatırım ve tüketimdir. Temel büyüme dağılımını kullanarak, yeni ve eski serilerde harcama bileşenleri bazında büyümeye yapılan katkılar
karşılaştırılmıştır. 2009 sonrası dönem için, yatırımların katkısı çok daha yüksektir ve büyüme oranlarındaki artışın önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Özellikle 2014 yılına kadar tüketimin katkısı da
kayda değer ölçüde daha yüksektir. 2012 ve 2014 yılları haricinde net ihracatın katkısı daha yüksek iken, stokların katkısı daha küçüktür.Yeni seride, Türkiye'nin büyüme performansı 2012-2015 döneminde
önemli ölçüde hızlanmakta ve Türkiye'yi dünyada en hızlı büyüyen ekonomilerden birisi haline getirmektedir. Türkiye'nin yeni büyüme performansı benzer ülkeler ile karşılaştırılmıştır (Şekil 3). Yeni
metodoloji ile birlikte, Türkiye'nin karşılaştırmalı sıralamadaki yeri 2003-2007 döneminde değişmez iken, 2008-2011 döneminde hafif bir iyileşme ile Polonya'nın üzerine çıkmakta, ortalama büyüme oranı 0,5
puan artış ile yüzde 3,9'a yükselmektedir. 2012-2015 dönemi için ortaya çıkan sonuçlar daha çarpıcıdır. Bu dönemde yeni metodolojiye göre Türkiye, Filipinler ve Hindistan'dan sadece biraz daha yavaş
büyümüş, Endonezya ve Malezya'yı ise geride bırakmıştır.

Daha yüksek ancak hala yetersiz ulusal tasarruflar

Yeni metodoloji yatırım ve tasarruf oranlarını önemli ölçüde artırmaktadır. Yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı GSYH içinde yatırımın payı yeni metodoloji ile birlikte önemli ölçüde artmış ve
GSYH içinde özel tüketim ve kamu tüketiminin payını azaltmıştır. Bir başka deyişle, daha yüksek yatırım oranı daha yüksek bir tasarruf oranına ve daha düşük tüketime dönüşmüştür. Tablo 1'de gösterildiği
gibi, nominal GSYH'deki artışın yaklaşık dörtte üçü yükselen yatırımdan kaynaklanmaktadır. Yeni metodoloji Türkiye'nin yatırım oranını 2015 yılında yüzde 28,3'e yükseltmekte ve böylelikle ülkeler
arası sıralamada Türkiye'yi en alttan en üst sıralara çıkarmaktadır. Yeni metodoloji ile birlikte, Türkiye'nin yatırım oranı Hindistan, Endonezya ve Çin dışında benzer ülkeleri geçmektedir. Bir başka
deyişle, Türkiye'nin yeni yatırım oranı Asya Kaplanlarına benzemektedir. 2015 itibariyle, eski seriye göre hesaplanan gayrısafi ulusal tasarruflar GSYH'nin yüzde 14,1'i düzeyinde iken, yeni seri ile
hesaplanan gayrısafi ulusal tasarruflar GSYH'nin yüzde 25'i düzeyindedir. Dolayısıyla, yeni metodoloji sadece yatırım oranını değil aynı zamanda tasarruf oranını da yükseltmektedir. 2015 yılında GSYH'nin yüzde 3,8'i ve 2016 yılında yüzde 4,1'i düzeyinde olan cari açık temel zayıflıkların halen mevcut olduğunu göstermektedir. Revizyondan sonra yükselen tasarruf oranı, daha yüksek seviyeye çıkan yeni yatırım oranını karşılamakta yetersiz kalmakta, dolayısıyla cari açığı yüksek bir seviyede tutmaktadır. 2015 yılında sınırlı bir iyileşme ile yüzde 4,5'ten yüzde 3,8'e düşmesine rağmen, cari açık ülkeler arası karşılaştırmada halen yüksek bir seviyededir ve düşen büyüme hızına karşın 2016 yılında cari açığın GSYH'ye oranının yüzde 4,1'e yükselmesi tahmin edilmektedir."

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)